Şöyle başlayalım: Cinsel isteksizlik yaşıyorsanız, yalnız değilsiniz. Pek çok kadın, bunu zaman zaman yaşıyor. Ancak konu cinsellik olunca hâlâ konuşmak zor. Çoğu kişi sessiz kalmayı, anlamaya çalışmaktan daha kolay buluyor. Peki neden böyle? Belki utanç, belki toplumsal baskılar, belki de “bende bir sorun mu var?” endişesi. Oysa bu duygu durumu, görmezden gelindikçe daha karmaşık hale geliyor.
Cinsel isteksizlik, sadece bedensel bir dürtü değil. Zihinsel, duygusal ve ilişkisel birçok faktörle şekillenen bir alan. Ve bu yüzden isteksizlik de çok boyutlu bir konu. Gelin, bunu birlikte adım adım açalım.
Cinsel İsteksizlik Ne Demektir?
Tıbbi adıyla hipoaktif cinsel istek bozukluğu. Ama gelin bu terimi kenara koyup daha sade düşünelim: Cinselliğe karşı ilgi veya arzunun azalması ya da tamamen kaybolması… Eğer bu durum en az altı aydır devam ediyorsa ve sizde belirgin bir sıkıntıya yol açıyorsa, evet, bu artık bir durum olarak ele alınmalı (Clayton, Kingsberg & Goldstein, 2018). Ama unutmayın: Arada bir yaşanan cinsel isteksizlik doğal. Hepimiz zaman zaman yorgun, stresli ya da dalgın olabiliriz.
Bu noktada şunu sorabilirsiniz: “Peki cinsel isteksizlik olduğunda ne yapmalıyım?” İşte burada sebepleri anlamak devreye giriyor.
Fiziksel Etkenler: Her Şey Hormonlar mı?
Menopoz, doğum kontrol hapları, doğum sonrası dönem… Evet, hormonal değişimler cinsel isteksizlik üzerinde etkili olabilir. Östrojen ve testosteron seviyelerindeki düşüş, özellikle belirgin bir faktördür (Nappi, Albani & Santamaria, 2010). Ama sadece hormonları suçlamak yetersiz olur.
Uykusuzluk, kronik yorgunluk, stres… Bazen bedeniniz size “Artık biraz dur” der. Tıbbi testlerde her şey normal çıkabilir, ama siz kendinizi sürekli bitkin hissediyorsanız, bu da libidoyu baskılayabilir. Bedeninizin verdiği sinyalleri küçümsemeyin.
Psikolojik ve Duygusal Katmanlar
Burada biraz durup kendinize sorabilirsiniz: “Kendimi nasıl hissediyorum?” Depresyon, özgüven eksikliği, düşük benlik algısı—bunların hepsi cinsel isteksizlik üzerinde etkilidir. Depresyon, keyif alma kapasitenizi düşürür. İçinize kapanmanıza, hayattan uzaklaşmanıza neden olur. Bu durum cinsel yaşamınıza da yansır (Brotto & Luria, 2014).
Ayrıca beden algısı çok önemli. Aynaya baktığınızda kendinizi nasıl görüyorsunuz? Çekici, yeterli, arzu edilen biri gibi mi? Yoksa eleştiren, kıyaslayan bir bakışla mı yaklaşıyorsunuz? Partnerinizin sizi nasıl gördüğü de burada devreye girer. Beğenilmediğini düşünen bir zihin, zamanla cinselliği ikinci plana atabilir.
İlişki Dinamikleri: Duygusal Bağ Varsa İstek de Var
Partnerinizle aranızdaki duygusal bağ, cinsel isteksizlik üzerinde belki de en güçlü belirleyicidir. Güvensizlik, ihanet, sürekli tartışma ya da duygusal kopukluk varsa, cinsellik genellikle ilk etkilenen alan olur (Kingsberg, 2002). Kendinizi anlatamadığınızı ya da yanlış anlaşıldığınızı hissediyorsanız, duygusal uzaklık başlar. Bu da cinsel yakınlığı zorlaştırır.
İlişkide yalnızca cinselliğe odaklanmak da başka bir tuzak. Ortak yaşamın diğer alanları, yani kahkaha, anlayış, birlikte geçirilen kaliteli zaman… Bunlar azaldığında, sadece fiziksel yakınlıkla bir şeyleri sürdüremezsiniz. Çünkü zihinsel bağ güçsüzse, beden de karşılık vermez.
Ne Yapılabilir?
- Kendinize Dürüstçe Bakın: “Neden böyleyim?” değil, “Bu halimin altında ne var?” diye sorun. Suçlamadan, yargılamadan… Fiziksel bir sebep mi var? Ruhsal bir yorgunluk mu? Yoksa ilişkinizde bir mesafe mi oluştu?
- Konuşun: Evet, zor olabilir, ama partnerinizle açık iletişim kurmak çok etkili. İhtiyaçlarınızı, beklentilerinizi, kaygılarınızı paylaşmak hem sizi rahatlatır hem de ilişkinizdeki duygusal bağı güçlendirir.
- Destek Alın: Gerekirse bir uzmana başvurmak, çözüm arayışınızın en sağlıklı yolu olabilir. Cinsel terapistler, psikologlar ya da jinekologlar; yaşadığınız durumu profesyonelce değerlendirebilir. Yardım istemek zayıflık değil, kendinize verdiğiniz değerin göstergesidir.
Son Söz
Kadınlarda cinsel isteksizlik, tek bir başlığa indirgenemez. Hormonal dalgalanmalardan duygusal yaralara, ilişki içindeki dinamiklerden kişisel özgüvene kadar pek çok faktörün kesişim noktasındadır. Bu durumu fark etmek, anlamaya çalışmak ve gerekirse adım atmak; iyileşmenin başlangıcıdır. Cinsellik, bir görev ya da performans değil. Kendi bedeninizle, duygularınızla ve partnerinizle kurduğunuz samimi bir duygusal bağın yansımasıdır. Ve bu bağı nasıl kuracağınızı belirleme hakkı da size aittir.
Kaynakça
- Clayton, A. H., Kingsberg, S. A., & Goldstein, I. (2018). Hypoactive sexual desire disorder in women: Treatment strategies and considerations. Journal of Sexual Medicine, 15(3), 283–292. https://doi.org/10.1016/j.jsxm.2018.01.005
- Brotto, L. A., & Luria, M. (2014). Sexual interest/arousal disorder in women. Current Sexual Health Reports, 6, 343–353. https://doi.org/10.1007/s11930-014-0038-1
- Nappi, R. E., Albani, F., & Santamaria, V. (2010). Menopause and sexual desire: The role of testosterone. Maturitas, 67(4), 282–286. https://doi.org/10.1016/j.maturitas.2010.08.002
- Kingsberg, S. A. (2002). The impact of aging on sexual function in women and their partners. Archives of Sexual Behavior, 31(5), 431–437. https://doi.org/10.1023/A:1019825725204