Salı, Nisan 29, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Değişim Karşısında İnsan Olmak: Hata ve Dönüşümün İnsanlık Hali

Kendimizle ilgili inançlarımız derin bir hayal kırıklığına uğradığında, kendimizden asla beklemediğimiz bir yanımızla karşılaştığımızda, çok sarsıcı bir gerçekle yüzleşiriz: insan olduğumuzla. Bu çıplak yüzleşme, insan olmanın sahiciliğini ve kırılganlığını görünür kılar. Değişimin, hata yapmanın ve kırılmanın, insanlık tecrübesinin doğal ve kaçınılmaz bir parçası olduğunu hatırlatır. Böyle anlar, dönüşümün yalnızca bir zorunluluk değil, insan olmanın en derin ve gerçek hali olduğuyla yüzleştirir.

Seçimler, Değişim ve Büyümenin Tabiatı

Hayat, ardı ardına yapılan seçimlerden oluşur. Ancak bu seçimler, ömür boyu geçerli olacak sabit sözleşmeler değildir. Bir fikri, bir yolu ya da bir kararı değiştirmek çoğunlukla zayıflığın değil, büyümenin bir göstergesidir. Değişim, bireysel gelişimin temel bir parçası olarak kabul edilir (Roberts & Mroczek, 2008).

İnsan, yaşamı boyunca kendisiyle aynı varoluş anını yalnızca bir kez deneyimler; zamanla değişir. Değişim, kişisel evrimin kaçınılmaz sonucudur ve bireyin içsel tutarlılığına ihanet değil, onun bir tezahürüdür.

Toplumsal Algı ve Değişimin Meşruiyeti

Toplum, bireylerden tutarlılık beklerken değişimi çoğu zaman şüphe ve yargıyla karşılar. Oysa “fikrimi değiştirdim” demeyi normalleştirmek yalnızca bireysel bir cesaret örneği değil, aynı zamanda toplumsal düzeyde bir dönüşüm imkânıdır. İnsanların fikirlerini, seçimlerini ve yaşam yollarını yeniden gözden geçirebildiği bir kültür, gelişimi teşvik eden bir kültürdür.

Değişim, dışsal bir müdahaleyle değil, içsel bir hazır oluş süreciyle gerçekleşir. Prochaska ve DiClemente’nin (1983) modeline göre bireyler değişime isteklidir; ancak değiştirilmeye direnirler. Bu fark, değişimin otantik bir süreç olduğunu ve bireyin iç dinamiklerine dayanması gerektiğini gösterir.

Nöropsikolojik Perspektif: Değişimin Beyindeki Yansımaları

Değişim, sadece düşüncelerimizde değil, beynimizin yapısında da iz bırakır. Fikrimizi değiştirdiğimizde ya da yeni bir bakış açısı geliştirdiğimizde, beynimizdeki sinirsel bağlantılar yeniden düzenlenir. Bu sürece nöroplastisite denir. Beynimiz, yeni deneyimlere uyum sağlamak için esnekliğini kullanır; eski alışkanlıklardan vazgeçmek zorlayıcı olabilir, çünkü tanıdık kalıpları terk ederken belirsizlikle yüzleşiriz.

Özellikle prefrontal korteks gibi bölgeler, yeni kararlar alırken ve farklı yollar çizerken aktive olur. Aynı zamanda beynin duyguları yöneten merkezleri —örneğin amigdala— geçmiş deneyimleri yeniden değerlendirerek yeni duruma uyum sağlamaya çalışır.

Değişim anlarında beynimiz adeta kendini yeniden inşa eder. Bu biyolojik süreç, yalnızca bir yenilenme değil, daha esnek, daha bilinçli ve daha derin bir varoluşa geçiştir. Her değişim, zihnimizde görünmeyen bir büyüme izidir. Hayatımızın geri kalanı için yeni bir haritalandırma oluştururuz.

Hata, Değişim ve Yeniden Doğuş

Hata yapmaya, risk almaya, başarısız olmaya, fikir değiştirmeye ve yeniden doğmaya hakkımız vardır. Sabit kimlik algıları, insanın doğal evrimini engeller. Kübler-Ross’un (1969) değişim eğrisi modeli de gösterir ki, her dönüşüm bir tür yas süreci içerir; çünkü değişim, eski bir kimlikten yeni bir kimliğe geçiştir ve birey, geçmiş versiyonunu kaybetmeden, onu yeni benliğine dâhil ederek ilerler. Kayıpların ardından gelen yeni oluşumlar, bireyin daha derin bir anlam haritası geliştirmesine olanak tanır.

Sürekli geçmişe referansla değişim ile suçlanmak, insanın doğasını yargılamaya benzer.

Sonuç: İnsanlık Hali

Değişim, insan olmanın en gerçek ve en derin hallerinden biridir; sabit kalmak değil, dönüşmek, yaşadığımızın kanıtıdır. “Kimse çıktığı yolda kendisi kalmaz. Yol insanı başkalaştırır.” (Mungan, 1996).

Kaynakça

  • Kübler-Ross, E. (1969). On death and dying. Macmillan.
  • Mungan, M. (1996). Üç aynalı kırk oda. Metis Yayınları.
  • Prochaska, J. O., & DiClemente, C. C. (1983). Stages and processes of self-change of smoking: Toward an integrative model of change. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 51(3), 390–395. https://doi.org/10.1037/0022-006X.51.3.390
  • Roberts, B. W., & Mroczek, D. (2008). Personality trait change in adulthood. Current Directions in Psychological Science, 17(1), 31–35. https://doi.org/10.1111/j.1467-8721.2008.00543.x
Miray Koç
Miray Koç
Lisans eğitimini psikoloji alanında tamamlayan Miray Koç, akademik bilgi birikiminin yanı sıra, uluslararası geçerliliğe sahip çeşitli eğitimleri tamamlamıştır. Klinik psikolojiye olan özel ilgisi, özellikle bilişsel süreçler üzerine yoğunlaşmasını sağlamaktadır. Farklı terapi ekollerinde eğitim almış olan Koç, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) alanına odaklanmış ve bu alandaki çalışmalarını sürdürmektedir. Mesleki gelişimini sürekli olarak ileri taşımayı amaçlamaktadır. Sahip olduğu bilimsel bakış açısını profesyonel deneyimleriyle pekiştirirken, yetişkin bireylerin ruh sağlığına yönelik çalışmalarını sürdürmekte ve akademik yayınlara katkı sağlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar