Perşembe, Nisan 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Romantik İlişkilerde Kıskançlığın Evrimsel Kökeni

Hiç şüphe yok ki kıskançlık, romantik ilişkilerde en çok yer kaplayan duygulardan biridir. Zaman zaman başa çıkması oldukça zor olan bu his, ne yazık ki bazen ilişkilere maddi ve manevi zararlar verebilir. Ancak bilinmelidir ki zarar veren aslında kıskançlık değil, kişilerin bu hisse verdikleri tepkilerdir. Bugüne kadar birçok farklı yaklaşım tarafından açıklanan “kıskançlık” kavramı, etimolojik olarak “kıt” kökünden türemiştir. Köken itibarıyla “kıt-” veya “kıs-”, esirgemek, cimrilik etmek gibi anlamlarla kullanılır. En çok ilişkilerde karşımıza çıkan bu kavram, Türkçe’de “hasetlenmek” gibi kelimelerle de eş anlamlı şekilde kullanılmaktadır. Ancak bu yazıda kıskançlığın hasetlenmek/çekememezlik anlamlarını değil, ilişkilerdeki “paylaşmak istememek” ve “partnerin kendisine ait olduğunu düşünmek” gibi rollerini inceleyeceğiz.

Kıskançlık Nedir?

Romantik kıskançlık, kişinin önemsediği bir ilişkinin sona ermesine veya bu ilişkinin temelinin zarar görmesine sebep olan gerçek ya da düşünülen bir tehdit karşısında verilen olumsuz bir tepkidir. Başka bir bakış açısıyla, ikili ilişki dışında yer alan üçüncü bir kişiyle olan rekabettir (Kayrak, 2022). Peki, bu hissin evrimsel işlevi nedir? Neden böyle bir duygu hissediyoruz?

Kıskançlığın Evrimsel Kökenleri

Her canlıda olduğu gibi memeli bir hayvan olan insanın da en büyük amaçlarından biri, üreyerek genlerini bir sonraki nesle aktarmaktır. Bu süreçte cinsiyet farklılıkları öne çıkar çünkü cinsiyete göre doğacak yavruyla kurulan ilişki de şekillenir. Yapılan çalışmalarda, kadınlar ve erkeklerde kıskançlık duygusunu tetikleyen etkenlerin sebepleri farklılık göstermektedir. Kadınlar duygusal aldatmadan daha çok tetiklenirken, erkekler fiziksel aldatmadan etkilenir. Bunun en büyük sebebi, doğacak yavruyla kurulan ilişkidir.

  • Erkeklerde Kıskançlık: Bir kadın, her zaman doğacak çocuğun kendisinin olduğundan emindir çünkü çocuk onun rahminde büyür. Ancak erkek için durum farklıdır; çocuğun başka bir erkekten olma ihtimali her zaman vardır. Kadın partnerin etrafındaki diğer erkeklerden duyulan rahatsızlık hissinin kaynağı tam da budur. Çünkü başka bir erkekten olan bir çocuğun bakımını üstlenmek, genleri yayma ve devam ettirme sürecinde olabilecek en kötü senaryodur.
  • Kadınlarda Kıskançlık: Doğada, hem yeni doğan bir bebeğe bakmak hem de hayatta kalma kaynaklarını toplamak oldukça zordur. Bu süreçte erkeğin iş birliği, yeni doğan çocuğun hayatta kalabilmesi için önemli bir rol oynar. Ancak erkeğin duygusal olarak başka bir kadına bağlanması, onun doğadan elde ettiği kaynakları başka bir partner ve yavruya yönlendirme ihtimalini ortaya çıkarır. Bu da kadının genlerini aktarma ve devam ettirme şansını azaltır.

Tüm bu ihtimallerden kaçınmaya çalışan ilkel atalarımız, zamanla kıskançlık duygusunu geliştirmiştir. Aslında tüm canlılarda olduğu gibi insanlarda da nihai amaçlardan biri genlerini yaymak ve devamlılığını sağlamaktır. Bu süreci korumak adına birçok davranış evrimleşmiştir. Kıskançlık normaldir, ancak zorunlu değildir.

Kıskançlığın İlişkilere Etkisi

Kıskançlık hissine verilen tepkiler, ilişkilere ciddi zararlar verebilir. Burada önemli olan, kişinin kıskançlık hissinin altındaki nedeni bulmasıdır. Evrimsel köklerinin olması, bu hissin yalnızca birkaç basit sebeple ortaya çıktığı anlamına gelmez; çünkü insan son derece karmaşık bir canlıdır. Kişi, geçmişte yaşadığı kötü bir ilişki deneyiminden dolayı kıskançlık yaşıyor olabilir ya da özgüven problemleri nedeniyle sürekli partnerinin başkasını tercih edeceğini düşünüyor olabilir. Bu tür düşünceler, ortada gerçek bir sebep olmasa dahi ilişki için oldukça yıkıcı olabilir.

Kıskançlıkla Başa Çıkma Yöntemleri

Profesyonel destek dışında en etkili yöntem, açık iletişimdir. Kıskançlık ve kaygıları hakkında konuşan partnerler, mutlaka daha rahatlamış bir hale gelir ve kaygılarının aslında o kadar gerçekçi nedenlere dayanmadığını fark eder. Her ne kadar normal ve evrimsel bir his olsa da, kıskançlık oldukça yıpratıcı bir duygudur. Yarattığı kaygı ve öfke, kişi için de zorlayıcıdır.

Sağlıklı İlişkiler İçin Güven Bağı

Tüm bu hislerden arınıp daha güvende hissedilen bir ilişki mümkündür. Kafanızı yastığa rahat bir şekilde koyduğunuz, partnerinize güvendiğiniz bir ilişkinin yerini hiçbir şey tutamaz. Herkes ayrı bir bireydir ve kimse kimseye ait olamaz. Sağlıklı bir ilişki için en öncelikli olan şey, iki bireyin ince ince dokuyarak oluşturduğu güven bağına sahip olup her anlamda güvende hissedebilmektir.

Doğukan Çetin
Doğukan Çetin
Yüksek şeref öğrencisi olarak psikoloji lisans eğitimini tamamlayan Psikolog Doğukan Çetin Aile Danışmanı, Bilişsel Davranışçı Terapi ve Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi uygulayıcısı olarak çalışmaktadır. Lisans döneminde yaptığı yazarlık çalışmalarını profesyonel bir noktaya taşıyarak Psychology Times’a katılmıştır. Yazarlıktaki amacını “sıradan insan davranışlarının altında yatan köklü geçmişi, bilinmezlikleri, yanlılıkları, basitlikleri ve karmaşıklıkları psikoloji biliminin birikimiyle açıklamak” olarak tanımlayan Çetin klinik psikoloji, psikopatoloji ve evrimselpsikoloji başlıkları altında yazılar yazmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar