Cumartesi, Ekim 11, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Erteleme Davranışını Anlamak

Teslim etmeniz gereken önemli bir projenin teslim tarihi yaklaşıyor, ancak siz kendinizi bir anda giysi dolabınızı düzenlerken, evinizi temizlerken veya sosyal medyada yoğun bir şekilde içerik tüketmeye kapılmış bir şekilde buluyorsunuz.

Bu sahne tanıdık geldi mi?
Önemli olduklarının bilincinde olmamıza rağmen görevleri neden erteliyoruz — sebebi tembellik mi, yoksa farklı psikolojik süreçlerden mi etkileniyoruz?

Bu yazımızda erteleme davranışının ardındaki üç temel psikolojik nedene odaklanacağız:
rahatsız edici duygudan kaçış, gelecekteki benliğimizle şimdiki benliğimizi ayrı tahayyül etme ve öz değeri koruma eğilimi.

Erteleme Bir Duygu Düzenleme Stratejisi midir?

Sirois & Pychyl (2013), erteleme davranışını bir zaman yönetimi hatası olarak değil, bir duygu düzenleme stratejisi olarak ele alır.
Ertelemeyi kısa vadeli ruh halini düzenlemek lehine planlanmış eylemden gönüllü bir biçimde cayma olarak tanımlar.

Yapmak istemediğimiz, zor ve sıkıcı bulduğumuz görevleri beynimiz birer “stresör”, “tehdit” olarak kodlar ve bu görevler üzerinde çalışma fikri kişide anksiyete, can sıkıntısı, hayal kırıklığı ve özgüvensizlik gibi olumsuz bir duygusal durum yaratır.

Beynimiz, acıdan kaçınma ve hazza yönelme ilkesiyle çalıştığı için bu acı verici duygulardan kurtulmak ister.
Bu sebeple göreve başlamayarak ve başka bir uğraşa yönelerek bu rahatsız edici duygulardan kaçarız.

Sosyal medya hesabımızı kontrol etmek, yemek yemek gibi aktiviteler görevin yarattığı olumsuz duyguları geçici olarak hafifletir.
Anlık haz vadeden aktiviteler, dopamin salgılanmasına yol açarak bizi ödüllendirir ve böylece kaçınma davranışı pekişir.

Kısa vadede ruh halimizi düzenlememizi sağlayan bu hamle, uzun vadede görevin tamamlanmasından elde edeceğimiz kazancı azaltır.

Gelecekteki Benliğe Yabancılaşma

İkinci odaklanacağımız sebep, kişinin gelecekteki “ben”ine yabancılaşmasıdır.
Zihnimiz, gelecekteki “biz”i şu anki bizden ayrı bir kişi gibi algılama eğilimindedir.

Bu bizi iki güçlü bilişsel çarpıtmaya sürükler:
İlki, gelecekteki bizin şimdiki bizden daha motive, daha yetenekli ve daha bol zamana sahip olacağına dair irrasyonel bir inançtır.

Bu inanç sebebiyle yapacağımız görevi erteler, sorumluluğu gelecekteki daha yetkin olduğuna inandığımız “biz”e yükler ve kısa vadeli bir rahatlama yaşarız:
“Evet, şu anda bu projeyi tamamlamak istemiyorum ama zaten yarın daha odaklanmış ve daha iyi bir şekilde üstesinden gelebilirim.”

İkincisi ise Kahneman & Tversky’nin (1979) *planlama yanılgısı (planning fallacy)*dır.
Bu yanılgı, görevi tamamlamanın gelecekte şimdi olduğundan daha kolay olacağına ve olağan süresinden daha kısa süreceğine dair yaptığımız hatalı tahminlerdir.

Tamamlanması gereken bir yazıyı normal şartlarda literatür taraması ile birlikte 5–6 saat içerisinde tamamlayabiliyorken, bu yanılgı ile 2 saat gibi çok daha kısa bir sürede tamamlayabileceğimize inanırız.
Böylece görevi ertelemek sorun olmaktan çıkar.

Öz Değeri Koruma Eğilimi: Bir Savunma Mekanizması

Erteleme davranışının altında yatan üçüncü sebep, bir savunma mekanizması olarak öz değeri koruma eğilimimizdir.
Başarısızlıklardan doğabilecek değerlendirmelerden kaçınmak isteyen kişi için erteleme davranışı bir çeşit kendini koruma stratejisi olarak düşünülebilir.

Başarısızlık korkusu, öz değer için bir tehdit olarak görülür ve “eğer denemezsem başarısız da sayılmam” düşüncesiyle kişi erteleme davranışına başvurabilir.

Psikolojide kendini sabotaj (self-handicapping) olarak adlandırılan bu süreç, olası bir başarısızlığın sebep olabileceği olumsuz bir etkiyi önlemek amacıyla gerçekleştirilir ve bir tür başarısızlığı haklı çıkarma görevi görür.

Örneğin, başarısızlığı öz değeri için tehdit olarak gören bir birey, önemli bir sunuma hazırlık yapmayı son ana kadar erteler.
Böylece kötü bir performans sergilemesi durumunda bu başarısızlığın sebebini kendisinin yetersizliği yerine yetersiz çalışmış olmak olarak gösterebilir.

Öz değeri koruma eğilimi doğrultusunda ertelemenin bir başka sebebi ise mükemmeliyetçiliktir.
Flett et al. (1992)’nin çalışmaları, mükemmeliyetçi bireylerin başarısızlık korkusuyla ertelemeye daha yatkın olduğunu göstermektedir.

Mükemmeliyetçi bir birey için yüksek standartlar başarısızlık korkusuna, bu korku ise hiç başlayamamaya sebep olur.
Sonucun kusursuz olacağına dair bir inanç barındırmadıkları müddetçe görevi erteler ve olası bir değerlendirilme korkusunun önüne geçmeye çalışırlar.

Ancak bu koruma stratejisi uzun vadede benlik saygısını korumaya devam etmeyebilir, çünkü ertelediğimiz görevler birikerek daha büyük bir başarısızlık ve yetersizlik hissi yaratır.

Sonuç: Erteleme, Tembellik Değil Duygusal Kaçıştır

Kısacası, erteleme davranışı tembellikten ziyade duygularımızla baş etme, geleceği algılama ve öz değerimizi koruma biçimimizle yakından ilgili psikolojik bir olgudur.

Sirois & Pychyl’ın işaret ettiği duygu düzenleme temelli kaçış, Kahneman & Tversky’nin planlama yanılgısı ve mükemmeliyetçilik kaynaklı öz-değeri koruma eğilimi aslında aynı ortak paydada buluşur:
Acıyı hemen uzaklaştırma dürtüsü.

Yazımızda, kişilerin deneyimleyebileceği bu üç temel sebep üzerinden erteleme davranışını anlamayı hedefledik.
Unutulmamalıdır ki; bu zihinsel tuzakların farkına varmak, onlarla baş etmenin ve harekete geçmenin ilk ve en önemli adımıdır.

Bu konu ile ilgili daha fazla derinleşmek ve erteleme davranışını daha yakından anlamak isteyen okuyucularımıza Motivasyon Rehberi: Erteleme, Bağımlılık ve Tembellik Psikolojisi kitabını öneriyoruz.

Beyzanur Altunboğa
Beyzanur Altunboğa
Beyzanur Altunboğa, psikoloji lisans öğrencisi olup akademik yolculuğunda psikolojinin çeşitli alt disiplinlerini keşfetmeyi ve bu keşifleri yazılarıyla birleştirerek paylaşmayı amaçlamaktadır. Psychology Times Türkiye ve okulunun psikoloji dergisinde yazılar yayımlayan Altunboğa, ayrıca kitap, dizi ve film tanıtımlarıyla psikolojinin günlük yaşama yansımalarını aktarmaktadır. Psikolojiyi herkes için anlaşılır kılmayı ve akademik bilginin toplumla bağını güçlendirmeyi hedefleyen Altunboğa, güncel gelişmeleri yakından takip ederek okuyucularına hem bilimsel hem de kültürel bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar