Çocukluk dönemi, sadece fiziksel büyümenin değil, aynı zamanda kim olduğumuzu anlamaya başladığımız ruhsal bir köklenme, başlangıç dönemidir. Bu dönemde çocuk, hem kendi varlığını tanır hem de bu varlıkla dünyada nasıl bir yere sahip olduğunu keşfeder. Psikoloji biliminde bu süreç, genel olarak üç temel kavramla açıklanır: öz-benlik, öz-yeterlik ve öz-saygı. Çocuğun dünyada yerini anlamasında ve içsel gücü oluşturmasında önemli bir rol oynar. Bu yapılar birbirini destekleyen, gelişimsel olarak iç içe geçmiş kavramlardır. Çocuk, önce dünyada kim olduğunu (öz-benlik), sonra neleri yapabildiğini (öz-yeterlik) ve son olarak ne kadar kıymetli olduğunu (öz-saygı) keşfeder.
Öz-Benlik: Ben Kimim?
Bireyin kendine dönük düşünce ve duygu yapısı, kendine dair yaptığı değerlendirmelerden oluşur. Çocuklarda gelişen bu yapı; çocukların sosyal ilişkilerini, aile içinde nasıl göründüğünü ve öğrenme ortamlarındaki düşüncesini kapsar. Carl Rogers’ın düşüncesine göre, öz-benlik gelişiminin desteklenmesi için çocuğun koşulsuz kabul görmesi esastır. Bu yüzden çocuğun yaptığı başarıdan ziyade hatalarında da kabul edildiğini hissetmesi, gerçek benliğini geliştirmesini sağlar.
Öteki durumda, “ideal benlik” ile “gerçek benlik” arasında bir kopukluk oluşur; bu da ilerleyen dönemlerde çocukta özgüven sorunlarına ve kimlik karmaşalarına neden olabilir. Erikson’un düşüncesine göre psikososyal gelişim kuramında ise çocuklar 6–12 yaş arasındaki dönemlerde “çalışkanlık, aşağılık duygusu” evrelerinden geçer. Bu dönemlerde çocuk, yetkin olduğunu hissedebilirse kendisini başarılı, becerikli biri olarak algılar. Fakat sık sık yetersizlik hissi yaşıyorsa öz-benlik olumsuz yönde şekillenir. Anne-babanın tutumları, öğretmenlerin geri bildirimleri ve akranlar arasındaki etkileşimler bu süreçte kritik rol oynar.
Öz-Yeterlik: Yapabilir Miyim?
Bandura’ya göre öz-yeterlik duygusu, bireyin belli başlı görevleri başarma durumundaki inancıdır (Bandura, 1977). Bandura’ya göre öz-yeterlik gelişim aşaması dört temel duruma dayanır: doğrudan başarı deneyimi, başkalarını model alma, sözel destek ve bireyin duygusal-fizyolojik durumu. Çocuk küçük başarılar yaşasa bile “Ben bu hayatta bir şeyler yapabiliyorum” inancı geliştirir.
Bu inanç, çocuğun zorluklarla karşılaşmasını, akademik hayatta ve sosyal çevrede daha bilinçli olmasını sağlar. Öz-yeterliği düşük olan çocuklar ise yeni ve farklı olan her şeyden, çabadan kaçınma eğilimindedir.
Öz-Saygı: Değerli Miyim?
Öz-saygı, bireylerin kendine gösterdiği değeri ifade eder. Coopersmith (1967), öz-saygı gelişiminde çocuğun değer görüp sevildiğini hissetmesi, başarı deneyimleri kazanması ve başkaları tarafından değerli görüldüğünü hissetmesi kilit rol oynadığını belirtmiştir. Öz-saygı, sadece akademik başarı kazanmayla değil, sosyal anlamda kabul ve aile içinde değer görmeyle de yakından ilişkilidir. Sowislo ve Orth’un (2013) meta-analizine göre, düşük öz-saygı düzeyinin oluşması, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde depresyona eğilim ve kaygı belirtileriyle pozitif yönde ilişkilidir.
Benlik Yapılarının İç İçe Geçmişliği
Bu üç kavram iç içe geçmiş ve birbiriyle bağlantılı yapılardır. Kim olduğunun bilincinde olan bir çocuk, neleri yapabildiğinin daha iyi farkındadır ve bu yeterlik deneyimleriyle kendine karşı değerli hissetmeye başlar. Her bir durum, çocukların psikolojik olarak dayanıklılığını, akademik anlamda başarısını, sosyal ortamdaki ilişkilerini ve duygusal sağlıklarını doğrudan etkiler.
Ailelerin tutumları benlik yapıları üzerinde etkisi oldukça fazladır. Demokratik ebeveynlik tarzı, çocuklarda yüksek öz-saygı ve öz-yeterlik gelişimlerini desteklerken; otoriter ya da ihmalkâr aile tutumları bu yapıları zayıflatabilir. Aile fertlerinin, eğitimcilerin ve ruh sağlığı alanında uzmanların bu yapıları desteklemesi, çocuğun psikolojik olarak sağlamlık geliştirmesi ve yaşamı boyunca karşılaşacağı zorluklarla başa çıkabilmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Tıpkı bir tohumu büyütmek gibi, çocuğun içsel kaynaklarının büyümesi de doğru koşullarda mümkün olur. Doğru gösterilmiş ilgi, şefkat ve uygun yönlendirme ile büyüyen bir çocuk, güçlenmiş bir öz-benlik, sağlam bir öz-yeterlik ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir öz-saygı ile geleceğe kök salar.
Kaynakça
-
Bandura, A. (1977). Self-efficacy: Toward a unifying theory of behavioral change. Psychological Review, 84(2), 191–215. https://doi.org/10.1037/0033-295X.84.2.191
-
Bandura, A. (1997). Self-efficacy: The exercise of control. New York: Freeman.
-
Coopersmith, S. (1967). The antecedents of self-esteem. San Francisco: W. H. Freeman.
-
Erikson, E. H. (1963). Childhood and society (2nd ed.). New York: Norton.
-
Rogers, C. R. (1951). Client-centered therapy: Its current practice, implications and theory. Boston: Houghton Mifflin.
-
Sowislo, J. F., & Orth, U. (2013). Does low self-esteem predict depression and anxiety? A meta-analysis of longitudinal studies. Psychological Bulletin, 139(1), 213–240. https://doi.org/10.1037/a0028931