Salı, Nisan 29, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Dijital Çağda Ebeveynlik: Çocukları Teknolojiyle Sağlıklı Buluşturmak

Teknolojinin çağımıza entegrasyonu, gündelik yaşam dinamiklerini kökten değiştirmekle birlikte ebeveynlik pratiklerini de bir dönüşüme zorlamaktadır. Ebeveynler, dijital dünyanın getirdiği avantajlar ve riskleryi değerlendirip, teknolojiyi çocukları için en işlevsel hale getirmeli, bu doğrultuda yeni bir bilinç geliştirmelidir. Çocukları teknolojiden tamamen soyutlamak mümkün olmadığı gibi sağlıklı bir yaklaşım da değildir. Anne babalar, ideal dengeyi kurmayı hedeflerken, özellikle erken çocukluk döneminde ekran maruziyetinin nasıl yönetileceği hususunda birçok soru işareti taşımaktadır.

Erken Yaşta Ekran Maruziyeti ve Gelişimsel Etkileri

Beyindeki sinaptik bağlantıların en hızlı geliştiği 0-3 yaş arası dönemde, bebeklerin başlıca öğrenme alışkanlıklarını fiziksel deneyimler, duyusal uyarımlar ve göz kontağıyla iletişim oluşturmaktadır. Özellikle çok uzun saatler dijital ekrana maruz kalan bebeklerde dil gelişiminde gerileme, sosyal etkileşimde bozulma, dikkat eksikliği ve uyku düzensizliği gibi olumsuz etkiler gözlemlenmektedir. Erken çocukluk döneminde, bebeğin 2 yaşa kadar ekrandan uzak tutularak çevresiyle bire bir ilişkide olması, oyunlarla gelişiminin desteklenmesi en sağlıklı yaklaşımdır. Sonrasında ise ekran süresi için “çocuğun yaşı x 10 dakika” kuralı sıkça tavsiye edilen bir öneridir. Bilimsel olarak kesin bir temele dayandırılmayan bu öneri bir rehber niteliğinde görülebilir. Fakat temelde ekran süresinden çok içerik önemlidir. Ebeveyn gözetiminde, eğitici ve interaktif içerikler tercih edilmelidir.

Dil Gelişimi Üzerinde Etkiler: Çocukların kelime dağarcığı çevresinde etkileşim kurduğu insanlarla olan iletişimiyle gelişmektedir. Fakat ekran başında geçirilen süre pasif zaman olduğundan çocuğun dili aktif kullanmasını engellemekte, dil gelişim sürecini olumsuz etkilemektedir.

Sosyal Etkileşim: Bebekler, özellikle konuşamadıkları dönemlerde mimikler, jestler, ses tonlamaları gibi sosyal ipuçlarını gözlemleyerek öğrenirler. Sürekli ekrana maruz kalan çocuklar, kaliteli sosyal iletişimden mahrum kaldıklarından, bu ipuçlarını yanlış veya eksik yorumlayabilir, empati becerilerini geliştirmekte zorlanabilirler.

Duyusal Gelişimde Yetersizlik: Uzun süre ekran başında vakit geçiren çocukların fiziksel dünya ile olan etkileşimi sınırlanır. Dijital ekranlardaki renkli ve göz alıcı görseller, çocukların dış dünyayı algılama merakını azaltabilir. Bunun sonucunda çocukların motor becerilerinin gelişimi sekteye uğrayabilir.

Duygu Regülasyon Sorunları: Yoğun ekran maruziyeti yaşayan çocuklarda, ebeveyn-çocuk etkileşiminin azalması güvenli bağlanma sürecini zayıflatabilir. Aynı zamanda, bu çocukların dürtü kontrolü, duygu düzenlemesüreçlerinde zorluk yaşama olasılığı daha yüksektir.

Dikkat ve Bilişsel Gelişim: Sürekli değişen görüntüler ve hızlı tempoda seyreden dijital içerikler çocukların odaklanma becerilerini olumsuz etkileyerek dikkat eksikliği ve yürütücü işlevlerde zayıflık gibi bilişsel sorunlara zemin hazırlayabilir.

Uyku Problemleri: Dijital ekranlardan yayılan mavi ışık, vücuttaki uyku-uyanıklık dengesini sağlayan melatoninhormonunu baskılayarak uykuya geçiş süresini uzatıp çocukların uyku kalitesini oldukça düşürebilir. Özellikle gece saatlerinde ekran kullanımı sınırlandırılması önerilmektedir.

Çocukluk Dönemi: Teknolojiyi Bilinçli Kullanmak

Çocuklar, ortalama 7-12 yaş aralığını kapsayan bu dönemde okula başlar ve dış dünya ile daha çok iletişim kurar. Bununla birlikte teknolojiyi de pasif değil, aktif bir tüketim aracı olarak deneyimlemeye başlar. Sosyal medyaplatformları, dijital oyunlar, çevrimiçi video içerikleri en sık zaman geçirilen alanlar haline gelir. Bu noktada çocuğun akademik başarısını olumsuz etkileyen, gerçek hayattaki aktivitelerden kopmasına sebep olan, sosyal ilişkilerinde bozulmaya yol açan; dikkat eksikliği, dürtü kontrolü ve uyku problemlerine neden olan durumlar geliştiğinde dijital bağımlılıktan söz edilebilir. Ekran süresi ebeveynler tarafından bir ödül-ceza sistemine dönüştürülmeden, ortak kurallar çerçevesinde düzenlenmeli ve çocuğun ilgi alanlarına uygun alternatif etkinliklerle dengelenmelidir. Bu yaş grubundaki çocuklar, sanal zorbalıkla karşılaşma veya zorbalık yapma riski taşıyabilirler. Bu nedenle, çocuklara hem gerçek hem de sanal dünyada zorbalıkla nasıl başa çıkacakları konusunda rehberlik edilmelidir. Zorbalığın herhangi bir bireye vereceği olası zararlar konusunda bilinçlendirilmelidir.

Ergenlik Dönemi: Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik

Ergenlik dönemi, kimlik gelişiminin şekillendiği ve sosyal ilişkilerinin ön planda olduğu kritik bir süreçtir. Çocuklardan farklı olarak ergenler, teknolojiyi daha bağımsız kullanma eğilimindedirler. Bu durum sanal zorbalık, mahremiyet ihlalleri, dijital bağımlılık gibi riskleri de beraberinde getirir. Ebeveynler, çocuklarının dijital dünyadaki deneyimlerini yakından takip etmeli, çocuğu mahremiyet konusunda bilinçlendirmeli ve internette paylaşılan herhangi bir verinin kalıcı olduğu konusunda farkındalık kazandırmalıdır. Sosyal medya, beden algısından yaşam standartlarına kadar birçok konudan idealize edilmiş bir dünya sunar. Özellikle ergenlik çağındaki çocuklar burada gördükleri kusursuz hayatlarla kendi gerçekliklerini kıyaslayarak yaşamlarına karşı memnuniyetsizlik yaşayabilir, hatta ebeveynleriyle sunulamayan imkanlar üzerine çatışmalar yaşayabilirler. Bu noktada, sosyal medyanın gerçek hayatın yalnızca küçük bir kesitini oluşturduğunu ve estetik algılarla şekillendirilmiş bir pazarlama stratejisi içerdiğini anlatmak, çocukların gördüklerini daha bilinçli değerlendirip kendi yaşamlarını sağlıklı bir bakış açısıyla kabul etmelerine yardımcı olabilir.

Teknolojiyi Avantaja Dönüştürmek: Sağlıklı Kullanım İçin Ebeveynlere Öneriler

İçeriği Kontrol Edin: Çocuğun neyi, nasıl ve ne kadar süreyle izlediği bir bütün olarak önemlidir. Eğitici içerikler tercih edilmeli ve izlenenler ebeveynlerle birlikte değerlendirilmelidir.

Teknolojiyi Üretim Aracına Dönüştürün: Çocukların teknolojiyi yalnızca bir tüketim malzemesi olarak görmesini engelleyip, onları üreten bireyler haline getirmek için gayret edilmelidir. Çocuklar dijital çizim, kodlama, hikâye yazma gibi yaratıcı aktivitelere teşvik edilmelidir.

Açık ve Güvenilir İletişim Kurun: Çocuklara neyin güvenli, neyin riskli olduğu öğretilmeli, karşılaşacakları olumsuzlukları paylaşmaları için bilinçlendirilmelidir.

Dijital Kurallar Belirleyin: Kurallar ve sınırlar birlikte belirlenmeli, nedenleri açıklanmalıdır. Yemek saatleri, uyku öncesi gibi belirli zaman dilimlerinde ekran kullanımı sınırlandırılabilir.

Teknolojiyi Aile İçinde Ortak Bir Deneyim Haline Getirin: Birlikte belgesel izlemek, dijital projelere dahil olmak, eğitici, eğlenceli oyunlar oynamak çocukların teknolojiyle sağlıklı bağ kurmasını sağlayacak, aile ilişkilerini daha sıkı bir hale getirecek ve çocuğunuzu daha iyi tanımak için de iyi bir fırsat olacaktır.

Alternatif Aktiviteler Sunun: Çocukları spora, sanata ve doğaya yönlendirmek, teknoloji bağımlılığını önlemek açısından önem taşır.

Rol Model Olun: Çocuklar ebeveynlerinin birçok davranışını taklit ettiği gibi, teknoloji kullanım alışkanlıklarını da taklit eder. Aile içinde bilinçli ekran kullanımı sergileyerek çocuklara doğru örnek olunabilir.

Sonuç olarak, çocukların dijital okuryazarlık becerilerini geliştirmeleri, teknolojiyle üretken bir şekilde ilişki kurmaları ve beraberinde risklerden korunmaları için ebeveynlerin bir yol gösterici olmaları gerekir. Unutmayalım ki dijital çağda büyüyen çocuklar için en büyük koruma kalkanı bilinçli ebeveynliktir.

Büşra Selçuk
Büşra Selçuk
Psikolog ve gazeteci olan Büşra Selçuk, Marmara Üniversitesi Psikoloji ve İstanbul Üniversitesi Gazetecilik bölümlerinden mezun olmuştur. Bilişsel davranışçı terapi, cinsel terapi ve aile danışmanlığı alanlarında uzmanlaşmış, çocuklarla çalışırken çocuk merkezli oyun terapisi yaklaşımını benimsemiştir. Mesleğinin başından beri bireysel olarak danışan kabul eden Selçuk, dergide ebeveyn-çocuk ilişkisi, çift ve aile dinamikleri, günümüzün yaygın yaygın psikolojik sorunları üzerine yazılar kaleme almaktadır. Bir anne olarak kendi deneyimlerinden de yola çıkıp, ebeveynlerin bilinçli nesiller yetiştirmesine ve yetişkinlerin daha mutlu, işlevsel bir hayat sürdürebilmesine rehberlik etmeyi amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar