İçinde bulunduğumuz zaman şimdiki zamandır ancak zihnimiz ya geçmiş zamanda yaşadıklarımız ya da gelecek zamanda yaşayacaklarımızı düşünmekle meşguldür. Bizler zihnimizi geçmiş ve gelecek zamanı düşünerek bulandırırken şimdiki zaman akıp geçmektedir. Öyle hızlı geçmektedir ki… Ben şu an bu yazıyı yazarken şimdiki zamanın içindeyim ancak sizler bu satırları okurken “şu an” çoktan geçmişe karışmış olacak.
Şimdiki zaman bile bu kadar hızlı akıp geçerken biz anda ne kadar süre kalabiliriz? Hele ki geçmişte bizi üzen hatıralarımız hatta gelecek kaygılarımız dahi bize şimdiki zamanın getireceklerinden daha tanıdık gelirken… Kısacası, bizleri anı yaşamaktan alıkoyan birçok etken var. Bu yazının amacı da bu etkenleri psikoloji alanının ışığında incelemek.
Gestalt Psikolojisi Perspektifinden Zaman
Gestalt Psikolojisi, insan zihninin bütünsel (holistic) bir biçimde çalıştığını varsayar (Wertheimer, 1923/1938). Bir diğer deyişle, insanlar hayat deneyimlerini parça parça değil bir bütün olarak algılama eğilimindedirler.
Bu durum şu şekilde örneklendirilebilir: Yarısı çizilmiş bir çiçek resmine baktığınızı varsayın. Siz bu çiçeğin yalnızca çizilen kısmını görseniz dahi beynimiz o çiçeğin çizilmeyen kısmını da tamamlar ve siz tam bir çiçek görürsünüz. Gestalt Psikolojisine göre insan zihni bütünlüğü ve tamamlanmış olanı arar.
Bu bütünsel eğilim, birçok insanın neden anda kalmak yerine, geçmiş ve gelecek zamanı düşünmekle meşgul olduklarını açıklar. Geçmiş zamanda yaşanan bir olay giriş, gelişme ve sonuç bölümlerini barındırır. Detaylı bir biçimde zihnimizde yer edinmiştir ve o anda etrafımızda bulunan herhangi bir nesne ya da bir şarkı, hafızamızda yer alan o anıyı tüm detaylarıyla hatırlamamızı sağlayabilir (Koffka, 1935).
Gelecek zamana değinilirse, insanlar her an geleceğe dönük planlar yaparlar. Mesela, hafta sonu tatilinde arkadaşınızla buluşup yeni açılan bir restorana gitmek için sözleşebilirsiniz ya da bir sene sonra olacak düğününüz için aylar öncesinden bir düğün organizatörüyle anlaşıp, düğünün yapılacağı mekândan davetli listesine varana değin her şeyi netleştirebilirsiniz.
Lakin şu anki zamanda ne olacağı belli değildir. Bu durum şu şekilde somutlandırılabilir: Yıllık izne ayrıldınız ve tatilinizi İzmir’de ailenizle geçirmeyi planlıyorsunuz. Sabah saat 9.00’da olan uçağınız için bir saat evvelinden havaalanına gittiniz. İzmir’e saat 10.30’da varmış olacağınızı düşünerek ailenize sizi havaalanında karşılamaları için haber veriyorsunuz.
Aileniz de havaalanına uzak bir yerde ikamet ettiği için erkenden yola çıkıyor fakat beklenmeyen bir durum gelişiyor ve 9.00’da kalkması beklenen uçağınızın, rötar yapacağı için 12.00’de uçuşa hazır olacağı bilgisini alıyorsunuz. Aileniz ise o sırada çoktan sizi karşılamak için yolu yarılamış bile. Bu deneyim “Siz hayatta planlar yaparken hayat da sizin için planlar yapmakla meşguldür.” sözünün karşılığı gibidir.
Kısacası, şimdiki zamanın bu can sıkıcı yanı, bizleri ana teslim olmaktan alıkoyar.
Bitirilmemiş İşler ve Geçmişin Yükü
Gestalt Psikolojisine göre insanlar, şimdiki anda olmak yerine geçmişe odaklanır. Bunun asıl sebebi ise geçmişte kalan bitmemiş işlerdir (unfinished business). Kişinin geçmişte ifade edemediği ve bastırdığı çözülememiş duygular — öfke, hüzün, aşk — zihnin bir köşesinde çözümlenmeyi beklemektedir (Perls, 1951).
Geçmişte çözümlenemediği için zihinde yer edinmiş her duygu zamanla bir yük haline gelir. Bu durum kişinin o zamanda sabitlenmesine sebep olur ve bireyin şimdiki zamanı benimseyememesine yol açar.
Şöyle örneklendirelim: Seneler evvel çok sevdiğiniz ve evlenmeyi planladığınız, beraber gelecek hayali kurduğunuz bir kişi tarafından aniden terk edildiniz ve bu kişi size terk edilme nedeninizle ilgili de makul bir açıklamada bulunmadı.
Yıllar sonra başka biriyle yaşadığınız beraberlik, geçmişte tamamlanmamış o hatıranızı size hatırlatır ve şimdiki anda vuku bulan ilişkinize odaklanmanızı engelleyebilir. Hatta geçmiş yaşantınızdakine benzer bir acıyı yaşamamak adına şu anda yaşadığınız beraberliğin duygulardan arınık, mantık çerçevesinde şekillenmesini dahi isteyebilirsiniz.
Şimdiki Anda Nasıl Kalabiliriz?
Şu anki zamanda kalmak meşakkatli bir iştir. Gestalt Psikolojisi bizlere, zihnin tamamlanmamış deneyimlerle meşgul olma eğiliminde olduğunu belirtir. Bundan ötürü, geçmişe odaklanma arzusu içindeyiz — geçmiş deneyimimiz bize acı verse de — çünkü beyin boşluğu sevmez. Belirsiz olan durumlara şüpheyle ya da endişeyle yaklaşarak aklımızdaki her boşluğu doldurur.
Zihnimiz için şu anki zamanın tahmin edilemezliğinden ziyade, geçmiş yaşantımızda bizi üzen hatıralar bile — hatta kabuk bağlamış yaralarımızı kanatan bir anı olsa dahi — tanıdığımız bir yara olduğu için çok daha değerlidir.
O halde nasıl anda kalabiliriz? Belki de bu sorunun cevabı hazır bir yöntemden ziyade, bir yaklaşımda gizlidir. Mindfulness gibi teknikler bizlere yardımcı olabilir ancak bazen yapay bir tekrar gibi de hissettirebilir. Çünkü anda kalmak; zihnimizin bitmemiş işleri tamamlamasına izin vermek, geçmişle yüzleşmek ve geleceği tamamen kontrol etme arzusunu bırakmaktan geçer.
Danimarkalı filozof Soren Kierkegaard’ın dediği gibi: “Hayat ileriye doğru yaşanır ama geriye baktıkça anlaşılır.” (Kierkegaard, 1843/1987). Yani geçmişte yaşadığımız her şey bugünkü biz olmamız için başımıza gelenler silsilesiydi sadece. Anın bize sunduğu tek kesinlik ise onun gelip geçici oluşudur.
Kaynakça
Koffka, K. (1935). Principles of Gestalt Psychology. New York: Harcouur, Brace.
Perls, F. S. (1951). Gestalt Therapy: Excitement and Growth in the Human Personality. New York: Julian Press.
Wertheimer, M. (1938). Laws of Organization in Perceptual Forms (W. Ellis, Trans.). In W. D. Ellis (Ed.), A Source Book of Gestalt Psychology (pp.71-88). London: Routledge & Kegan Paul. (Original work published 1923).
Kierkegaard, S. (1987). Either/Or (H.V. Hong & E. H. Hong, Trans.). Princeton University Press. (Original work published 1843).