Mutluluğu nasıl tanımlarsınız? Bir fincan kahve, güneşli bir hava ya da arkadaşlarla paylaşılan bir yemek… Herkesin mutluluğa dair fikirleri farklıdır. Mutluluğun hissettirdikleri çoğu zaman benzer olsa da, bu duygunun temelinde yatan nedenler kişiden kişiye değişir. Kimi için başarıya ulaşmak mutluluğun kaynağıyken, kimi için yalnızca huzurlu bir ev ortamı yeterlidir. Kişisel tercihlerimiz, yaşantılarımız, yetiştirilme tarzımız ve mizacımız; mutluluğumuzu başkalarından ayıran önemli etkenlerdir. Tam da bu noktada, “mutluluk nedir?” sorusu yalnızca felsefi değil, aynı zamanda psikolojik bir merak konusuna dönüşür. Bu yazıda, mutluluğun bilimsel temeline yakından bakmayı amaçlıyorum. Belki de mutluluk kuramları, mutluluğa yüklediğimiz anlamı bir nebze olsun değiştirebilir.
Mutluluk, psikoloji bilimi onu incelemeden önce felsefe ile açıklanmaya çalışılmıştır. Bazı filozoflar mutluluğa dair farklı bakış açıları ortaya koymuşlardır. En çok dikkatimi çeken ve düşüncesine kendimi yakın bulduğum Aristotales oldu. Aristotales’e göre mutluluk, insanların eylemleri sonucu oluşmaktadır. Yani mutluluk bize oturduğumuz yerden gelmez. Amaç oluşturmak ve bu amaç doğrultusunda eyleme geçmek bize mutluluk getirir. İnsan, hayatta önceliğini belirlemeli ve bu doğrultuda bir rota çizmelidir. Bu oluşturduğu rota, onun iyi bir yaşam geçirebilmesi için temeldir. Aristoteles’e göre birey, yaptığı planları uygulamaya koyarak mutluluğa erişebilir. Bir başka deyişle hayatını yaşanabilir kılar (Haybron, 2000). Mutluluk araç değil, amaçtır. Yani bizler bir şeylere sahip olarak mutlu olmayız. Ancak hedefler koyup onları başarı ile yerine getirdiğimizde mutluluk bizim için kaçınılmaz olur. Mutluluğu daha yakından tanıyabilmek ve mutluluğa yönelik farkındalığımızı arttırmak amacıyla çeşitli kuramları beraber inceleyeceğiz.
Mutluluk Kuramları
Uyum Kuramı: İnsanlar kaza, para kaybı, sağlık sorunları gibi olumsuz yaşam olayları ile karşılaştıklarında bunlara yönelik tepki verirler. Bu kuram, bu gibi olaylar ya da durumlarla karşılaşıldığında verilen mutsuzluk tepkisinin uzun süreli varlığını sürdürmediğini savunur. Yani uyum kuramı, yaşanılan mutluluk ya da mutsuzluk verici her durumun bir süre sonra insanların bu durumlara alışmasıyla giderek tepkinin varlığının da kaybolduğunu savunur. İnsanlar yaşadıklarına uyum sağlarlar ve tepkileri geçer. Örneğin, terfi almış birinin yaşadığı mutluluk, onun yeni işine alışmasıyla son bulur.
Sabit Nokta Kuramı: Bu kuram ise mutluluğun, yaşanan olay ve durumlardan değil genetik özelliklerden etkilendiğini savunur. Sabit nokta kuramında kişi mutluluk verici bir olay yaşar, ancak bu mutluluk yaşandıktan sonra kişi o sabit noktasına geri döner. Yani insanların mutluluğu kararlılık göstermektedir. Mutluluktaki bu kararlılığın ise en önemli belirleyicisi kişilik özellikleridir. Sonuç olarak sabit nokta kuramını “İnsanların mutluluk düzeyleri çeşitli yaşam olaylarından etkilenerek değişse de bir zaman sonra sabit noktasına geri dönecektir” düşüncesi oluşturur (Emmons ve McCullough, 2003).
Aşağıdan Yukarıya ve Yukarıdan Aşağıya Kuramları: Adından da anlaşılacağı üzere bu kuramları ikiye ayırabiliriz. Yukarıdan aşağıya mutluluk kuramı; kişinin kişilik özelliklerini baz alır. Yani mutluluk, dışarıdan değil kişinin içinden gelmektedir. Kişiler, yaşadıkları deneyimleri mutluluk verici ya da değil şeklinde kendi kişisel özelliklerine göre yorumlamaktadırlar. Aşağıdan yukarıya mutluluk kuramı ise bireyin yaşadığı küçük mutlulukların toplamıdır. Bu kuram, mutluluğu yaşam doyumu sağlamakla eş tutmaktadır. Deneyimler iyi yönde ve küçük küçük mutluluk vericiyseler, kişiler de doyuma ulaşır ve mutlu olurlar.
Erek Kuramı: Bu kurama göre, insanlar çeşitli amaçlara sahip olduklarında ve ihtiyaçlarını doyurduklarında mutluluğa ulaşırlar. Kişilerin ihtiyaçlarını doyurmaları, onların yaşamlarına uyum sağlamalarına ve mutlu bir yaşam sürmelerine neden olur. Ayrıca mutluluğu etkileyen diğer faktör, insanların amaçlarını gerçekleştirebileceklerine yönelik inançlarıdır. Birey kendine ne kadar inanırsa, amacına giden yolda da mutluluk onu bulabilir.
Etkinlik Kuramı: Bu kuram, bireylerin mutluluğunu yaptıkları etkinlikle açıklar. Yani bireyler amaçları için değil, amaçlarına giden yolda mutludurlar. Çeşitli etkinlikler onlara mutluluk verir. Örneğin, tiyatro sahneleyecek biri sadece oyundan değil, provalardan da zevk alıp mutlu olabilir. Amaca giden yoldaki eylemleri onu mutlu eder.
Yargı Kuramı: Yargı kuramında bireyler, önceden onlara mutluluk verici olayları ya da durumları değerlendirirler. Ve bu değerlendirme sonucunda bir mutluluk ölçütü ortaya çıkar. Yani bireyin deneyimin sonunda mutlu olup olmayacağı, onun buna yönelik ölçüsüne bağlıdır. Örneğin, arkadaşlarıyla buluşacak biri önceden kendini belirli bir mekâna hazırlayıp sonra arkadaşları tarafından bu fikri reddedilirse bireyin mutluluğunda düşüş görülür. Arkadaşlarıyla olmaktan mutluluk duysa da istediği olmadığı için durum, onun mutluluk ölçütüne uymaz.
Sonuç
Yüzyıllardır mutluluk kavramı merak edilen bir kavram olup tartışılmıştır. Önceden felsefi temelli tartışmalar, daha sonra psikoloji biliminin de ilgisini çekmiştir. Ve buna yönelik çalışmalar yapılmış, mutluluk kavramı bilimsel temele oturtulmuştur. Mutluluk her birimiz için farklı anlamlara gelse de onun bilimsel temeli olduğunu görmek ve üzerinde çalışılabileceğine inanmak bizler için büyük bir rahatlama sağlar. Pozitif psikoloji ve psikolojik iyi oluş perspektifinden bakıldığında, belki de mutluluk gözümüzün önündeki küçük anlarda gizlidir.