Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

D Vitamini Eksikliği ve Depresyon Arasındaki İlişki

D vitamini, geleneksel olarak kemik sağlığıyla ilişkilendirilse de, son yıllarda nöropsikiyatrik durumlar üzerindeki etkileri giderek daha fazla araştırılmaktadır. Özellikle depresyon gibi yaygın ruh sağlığı bozukluklarıyla olan ilişkisi, klinik psikoloji alanında dikkat çekmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre depresyon, dünya genelinde en fazla görülen ruhsal sağlık sorunlarından biri olup bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürmektedir (World Health Organization, 2023). Bu bağlamda, depresyonun biyolojik ve çevresel etkenleri arasında D vitamini düzeylerinin potansiyel rolü giderek daha fazla önem kazanmaktadır.

D Vitamininin Fizyolojik Rolü

D vitamini, yağda çözünen ve hem besin yoluyla hem de güneş ışığı aracılığıyla sentezlenen bir vitamindir. Vücutta kalsiyum ve fosfor dengesini düzenlemenin yanı sıra, sinir sistemi ve bağışıklık sistemi üzerinde de önemli etkiler gösterir (Holick, 2007). D vitamini reseptörleri (VDR), merkezi sinir sisteminde yaygın olarak bulunur ve bu reseptörlerin varlığı, D vitamininin nörobiyolojik işlevlerde rol oynayabileceğini göstermektedir (Eyles et al., 2013). Beyin bölgelerinde — özellikle hipokampus, prefrontal korteks ve amigdala gibi duygu durumla ilişkili alanlarda — VDR’lerin yoğun şekilde bulunması, D vitamininin duygudurum düzenlemesindeki olası etkilerine işaret etmektedir.

D Vitamini Eksikliği ve Depresyon Arasındaki Bilimsel Bulgular

Son yıllarda yapılan birçok çalışma, D vitamini eksikliği ile depresyon arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Meta-analiz çalışmaları, düşük D vitamini seviyelerine sahip bireylerde depresyon belirtilerinin daha yaygın görüldüğünü ortaya koymuştur (Anglin et al., 2013; Vellekkatt & Menon, 2019). Ayrıca, D vitamini takviyesinin depresif belirtilerin azaltılmasında etkili olabileceğine dair bulgular da mevcuttur.

Bir çalışmada, serum 25(OH)D düzeyi düşük olan bireylerde depresyon riskinin anlamlı düzeyde arttığı saptanmıştır (Milaneschi et al., 2010). Bu ilişki, özellikle kadınlar, yaşlı bireyler ve kronik hastalığı olan gruplarda daha belirgin şekilde gözlemlenmektedir. Bununla birlikte, bu korelasyonun nedensellik içerip içermediği hâlâ tartışmalıdır. Yani, düşük D vitamini depresyona mı neden olmaktadır, yoksa depresif bireylerde dış ortamla daha az etkileşim sonucu mu D vitamini düşmektedir sorusu hâlâ geçerliliğini korumaktadır.

Biyolojik Mekanizmalar

D vitamininin depresyon üzerindeki etkisini açıklamak için birkaç biyolojik mekanizma öne sürülmektedir. Bunlardan ilki, D vitamininin serotonerjik sistem üzerindeki etkisidir. Serotonin, depresyonla en çok ilişkilendirilen nörotransmiterlerden biridir ve D vitamini, triptofan hidroksilaz enzimi aracılığıyla serotonin üretimini destekleyebilir (Patrick & Ames, 2015).

İkincisi, D vitamininin nöroinflamasyon üzerindeki düzenleyici etkisidir. Depresyon, sadece nörokimyasal değil aynı zamanda inflamatuvar süreçlerle de ilişkilidir. D vitamininin antiinflamatuvar özellikleri sayesinde, beyindeki iltihaplanmayı azaltarak ruh sağlığını koruyabileceği düşünülmektedir (Liu et al., 2020).

Ayrıca, D vitamininin nöroplastisite ve nörogenez süreçleri üzerinde de etkili olabileceği bildirilmiştir. Özellikle hipokampusta yeni sinir hücrelerinin oluşumu ve sinaptik bağlantıların güçlenmesi gibi süreçlerin, depresyonun önlenmesinde önemli olduğu bilinmektedir (Kuningas et al., 2009).

Klinik Psikoloji ve Terapi Açısından Yorum

Bir uzman klinik psikolog olarak, depresyonun sadece psikososyal değil, aynı zamanda biyolojik kökenleri olduğunun farkında olmak büyük önem taşır. Depresyonla başvuran bireylerde D vitamini düzeylerinin sorgulanması, bütüncül bir değerlendirme açısından faydalı olabilir. Elbette, D vitamini eksikliği depresyonun tek nedeni değildir, ancak risk faktörlerinden biri olabilir. Bu nedenle, depresyon tanısı alan bireylerde D vitamini düzeylerinin biyokimyasal testlerle değerlendirilmesi ve eksiklik durumunda uygun yönlendirmeler yapılması önem arz eder.

Terapi sürecinde, özellikle kronik depresif belirtiler gösteren veya mevsimsel depresyon geçiren bireylerde, D vitamini düzeylerinin göz önünde bulundurulması, psikoeğitim süreçlerine entegre edilebilir. Ayrıca, bireyin güneşe çıkma davranışları, beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı göz önünde bulundurularak terapötik müdahaleler şekillendirilebilir.

Türkiye’de Durum ve Farkındalık

Türkiye gibi güneşli iklim kuşağında yer alan bir ülkede bile, D vitamini eksikliği oldukça yaygındır. Bunun sebepleri arasında dış ortamda yeterli zaman geçirilmemesi, kapalı alanlarda uzun süreli çalışma alışkanlıkları ve güneş ışığına doğrudan maruz kalmama sayılabilir (Aktaş et al., 2018). Psikoloji profesyonelleri olarak, toplumda D vitamini farkındalığını artırmak ve bu biyolojik etkenin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini kamuoyuna anlatmak oldukça kıymetlidir.

Sonuç

D vitamini eksikliği ile depresyon arasında güçlü bir ilişki olduğu, güncel bilimsel veriler ışığında giderek daha fazla kabul görmektedir. Her ne kadar bu ilişkinin nedenselliği tam olarak ortaya konmamış olsa da, klinik uygulamada dikkate alınması gereken bir parametre olduğu açıktır. Depresyonun multidisipliner bir yaklaşımla ele alınması, hem psikoterapötik hem de biyolojik müdahalelerin birlikte yürütülmesini gerektirir. D vitamini düzeylerinin değerlendirilmesi, bireylerin genel sağlık durumunun iyileştirilmesinde ve psikolojik müdahalelerin daha etkili olmasında önemli bir katkı sağlayabilir.

Kaynakça

Aktaş, S., Yılmaz, N., & Mutlu, N. (2018). Türkiye’de D vitamini eksikliği sıklığı ve
etkileyen faktörler. Turkish Journal of Family Medicine & Primary Care, 12(1),
15–22.
Anglin, R. E. S., Samaan, Z., Walter, S. D., & McDonald, S. D. (2013). Vitamin D
deficiency and depression in adults: Systematic review and meta-analysis. The
British Journal of Psychiatry, 202(2), 100–107.
https://doi.org/10.1192/bjp.bp.111.106666
Eyles, D. W., Burne, T. H., & McGrath, J. J. (2013). Vitamin D, effects on brain
development, adult brain function and the links between low levels of vitamin D and
neuropsychiatric disease. Frontiers in Neuroendocrinology, 34(1), 47–64.
Holick, M. F. (2007). Vitamin D deficiency. New England Journal of Medicine, 357(3),
266–281.
Kuningas, M., Mooijaart, S. P., Jolles, J., Slagboom, P. E., & Westendorp, R. G. (2009).
Vitamin D status and cognitive function in the oldest old: The Leiden 85-Plus Study.
Journal of the American Geriatrics Society, 57(12), 2305–2310.
Liu, W., Zhang, L., Xu, H., Li, Y., & Hu, C. (2020). Effects of vitamin D supplementation
on inflammatory markers in patients with depression: A systematic review and
meta-analysis. Psychiatry Research, 284, 112716.

Milaneschi, Y., Shardell, M., Corsi, A. M., Vazzana, R., Bandinelli, S., Guralnik, J. M., &
Ferrucci, L. (2010). Serum 25-hydroxyvitamin D and depressive symptoms in older
women and men. Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 95(7),
3225–3233.
Patrick, R. P., & Ames, B. N. (2015). Vitamin D hormone regulates serotonin
synthesis. FASEB Journal, 29(9), 3957–3972.
Vellekkatt, F., & Menon, V. (2019). Vitamin D supplementation for major depression:
A meta-analysis of randomized controlled trials. Journal of Psychiatric Research,
104, 69–74.
World Health Organization. (2023). Depression. https://www.who.int/news-
room/fact-sheets/detail/depression

Yağmur UYSAL
Yağmur UYSAL
Uzman Klinik Psikolog Yağmur Uysal, lisans eğitimini Girne Amerikan Üniversitesi Psikoloji (İngilizce) Bölümü’nde, yüksek lisans eğitimini ise Yakın Doğu Üniversitesi Klinik Psikoloji programında tamamlamıştır. Lisansüstü eğitimi süresince süpervizyon eşliğinde terapi uygulamaları yürütmüş; Bilişsel Davranışçı Terapi, Hipnoterapi ve Bütüncül Terapi yaklaşımlarıyla klinik çalışmalarını sürdürmektedir. Bireysel terapi, çift terapisi ile çocuk ve ergen psikolojisi alanlarında aktif olarak çalışmakta; ruh sağlığı alanındaki güncel yaklaşımları bilimsel bir bakış açısıyla takip etmektedir.Psikoloji

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar