Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

30’LU YAŞLARIN PSİKOLOJİSİ: HAYATIN TAM ORTASINDA DURMAK

“30 yaşıma geldiğimde bir şeyler değişti. Dışarıdan her şey yolunda görünüyordu günlük olarak işlerimi yapıyordum, sabah işe gidiyor, kahvemi içiyor ama içimde başka bir şeyler uyanmaya da başladı. Bir tür adını koyamadığım boşluk halim var.”
Seanslarda çok sık duyduğum danışan cümlesi ile başlamak istiyorum. Bu cümleyi duymayan ruh sağlığı uzmanı neredeyse yoktur. Çünkü 30’lu yaşlar (30’a yaklaştıkça) ne gençliğin hafifliğini içinde taşıyor ne de yaşlılığın artık her şey yaşandı kabullenişini… Tam bir arada kalmışlık hâlidir. Hem içsel hem de dışarıdan gelen sorunlarla insanın kendine dönmek zorunda kaldığı bir dönem de denilebilir.

BEN KİMİM?

Ben kimim sorusu kişilerde ergenlik ile başlar 30’lu yaşlara geldikçe aklımızdaki soruların cevapları netleşmeye başlar. Artık ‘başkaları ne der?’ sorusunun yerini ‘ben ne istiyorum?, ‘Bu hayat bana mı ait’ alır.
Seçilen meslek, kurulan ilişkiler, gidilen yollar, ‘acaba’ ile başlayan birçok soru…
Hepsi bir bir sorgulanmaya başlar.
Bu sorgulamalar, dışarıdan bir kriz gibi görünebilir ama aslında bir içsel bir uyanıştır. İnsan, başkasının ona dayattığı hayatını değil, kendi hayatını yaşamak ister.  Kişiler kendi hayatlarına dair bu fark ediş ile yeni bir kapı aralamaya başlar. 

EN ÇOK SÖYLENEN; HAYAT PLANI VE GEÇ KALMA KORKUSU

“Artık bir şeyler hayatında oturmuş olmalı.” Cümlesini 30’lu yaşlarında olan veya yaklaşan her birey duymuştur. Kariyer, evlilik, çocuk, ev, araba sahibi olma gibi toplumsal olarak “tamamlanmışlık” göstergeleriyle kuşatılan yaşlar 30‘lu yaşlardır.
Ama herkes aynı hızda gitmez. Herkesin hayat akışı birbirinden farklıdır, kimi daha hızlı ilerler kimi daha yavaş… Ve bu farklılıklar, kişide yoğun bir yetersizlik ve geç kalmışlık duygusu yaratabilir. 

Toplumda hayat belli bir sırayla yaşanmalı gibi bir algı vardır. Üniversiteden mezun olduktan sonra evlilik, sonrasında çocuk ve ikinci çocuk… 

Sadece bir şeyleri kaçırdığını değil, bir bütün olarak hayatı kaçırıyor gibi hissedersin.
Bu yüzden bazen insanlar 30’lu yaşlarda ya çok hızlı kararlar alır (evlilik, iş değişikliği, taşınma), ya da hiç hareket edemez hale gelir.
İkisi de benzer duygulardan kaynaklanır: ‘Bir şeyleri kaçırıyorum, yetişmem lazım.’ Ama gerçek şu ki, hayat bir yarış değil.

AİLEYE BAKIŞ AÇISININ DEĞİŞMESİ

30’larında insan, kendi çocukluğuna daha farklı bakmaya başlar.
Anne ve baba çocuklukta idealize edilir. Ancak yetişkin olmaya başladıkça kişi yorgunlukları doğruları veya yanlışları görmeye başlar. Çocukken sorulmamış sorular, şimdi içten içe yükselir: ‘Neden böyleydiler?’ ‘Ben artık onlar gibi olmak istemiyor muyum?’ ‘Doğru mu yaptılar?’
Bu sorgulamalar, aileden sağlıklı bir şekilde ayrışmayı, kendi kimliğini oluşturmayı sağlar. Ama bazen bu ayrışma; suçluluk, öfke ya da yalnızlıkla birlikte gelir.

İLİŞKİLERE BAKIŞ AÇISININ DÖNÜŞÜMÜ

30’lu yaşlarda insanlar ilişkilerde daha fazla derinlik arar. Artık sadece “heyecan” ya da “uyum” yetmez. Güven, saygı, anlayış ve emek ön plana çıkar. Ancak bu geçiş her zaman kolay olmaz. İnsan eskiden arkadaşlık kurduğu kişilerle artık aynı dili konuşamadığını fark edebilir.
Ya da yıllarca süren bir ilişki, bu yaşlarda ‘aslında bana iyi gelmiyor’ ya da ‘beklediğim bu değil’ denilen bir döneme dönüşebilir.
Bu da çoğu zaman yalnızlıkla, hayal kırıklığıyla ve belki de ilk kez ‘kendinle kalmak’ la tanışmak anlamına gelir.

BAŞARI ANLAYIŞININ DÖNÜŞÜMÜ

Bazı insanlar için 30’lar, hedeflerin peş peşe gerçekleştiği bir dönemdir. İyi bir iş, iyi bir eş, konforlu bir yaşam… Ama içten içe bir boşluk hâli kalabilir.
“Her şeyi yaptım ama neden yetmiyor?” Çünkü artık başarı tanımı değişmiştir.
Başarı, sadece dışsal değil; ruhun huzuru, anlam hissi hepsi başarı haline gelmeye başlar. Yani artık başarı sayılardan ibaret değildir, insan varoluşsal olarak da doyum sağlamak ister
Ve bu, dışarıdan görünmez ama içeriden çok şey anlatır.

SONUÇ

30’lu yaşlar kimine göre geç kalmışlık, kimine göre yeni bir başlangıç gibi gelebilir. Ama gerçekte bu dönem, kişinin kendi hayatının iplerini eline aldığı bir dönemdir. Neyi neden yaptığını sorguladığı, gerekirse yönünü değiştirdiği, artık gerçekten “kendine ait” bir hayat kurmaya başladığı dönemdir. Bazen nasıl devam edileceğine dair bir cevap olmayabilir. Ancak unutulmaması gereken bir şey var: Hayat bir yarış değil.
Kimse kimseyle aynı hızda, aynı yolda, aynı hedefe doğru gitmek zorunda değil.
Her insan kendi zamanında, kendi yolculuğunda devam ediyor.
Ve aslında çoğu zaman hepimiz, kendi hayatımız için yolun başındayız.
Kaç yaşında olursak olalım…

Ebru Göç Dinler
Ebru Göç Dinler
Ebru Göç Dinler, psikolojik danışman ve yazar olarak geniş bir deneyime sahiptir. Lisans eğitimini Ege Üniversitesinde tamamlamıştır. Özellikle Bilişsel ve Davranışçı Terapi ve Cinsel Terapi alanlarında uzmanlaşmıştır. Çocuk, yetişkin ve ergen bireyler ile çalışmaktadır. Aynı zamanda dijital mecralarda bireylerin yaşam içerisindeki farkındalığını arttırmak ve var olan sorunlara bakış açılarının değişmesine yardımcı olacak içerikler üretmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar