Çarşamba, Ekim 15, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Zihnin Durmayan Ritimleri: Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çoğu zaman sadece çocuklukla ilişkilendirilen bir durumdur. Ancak gerçek, bu tanının çocuklukla sınırlı olmadığını, yetişkinlikte de hayatın her alanını etkileyebileceğini gösterir. DEHB, beynin dikkat, dürtü kontrolü ve planlama gibi işlevlerini yöneten bölgelerinde farklılıklar ile ortaya çıkan nörogelişimsel bir bozukluktur.

Toplumda hâlâ yanlış bir algı vardır: DEHB’li bireyler tembel, dağınık veya ilgisiz olarak görülür. Oysa durum, beynin işleyiş biçiminden kaynaklanır; kişisel bir eksiklik veya irade zayıflığı değildir. DEHB’li bireylerin zihinlerinde sürekli bir “sessiz olmayan gürültü” vardır; düşünceler hızla birbirini izler ve odaklanmak, her zaman kolay bir süreç değildir.

Beyin ve DEHB: Nörolojik Temel

DEHB’nin en güçlü açıklamalarından biri, beynin kimyasal ve yapısal işleyişine dayanmaktadır. Araştırmalar, özellikle dopamin ve noradrenalin düzeylerinin DEHB’li bireylerde farklı olduğunu göstermektedir. Bu nörotransmitterler, dikkat süresi, ödül mekanizması ve dürtü kontrolü gibi işlevlerde kritik rol oynar.

Prefrontal korteks, beynin ön kısmında yer alan ve planlama, karar verme, dikkat ve dürtü kontrolünden sorumlu bölgedir. DEHB’de bu bölge daha az etkin çalışabilir, bu da bireyin dikkatini sürdürmesini ve davranışlarını yönetmesini zorlaştırır. Ayrıca beyin görüntüleme çalışmaları, DEHB’li bireylerde beyin hacim ve bağlantı farklılıkları olduğunu ortaya koymuştur.

Kısacası DEHB, sadece davranışsal bir problem değil; beyin yapısında ve kimyasında gözlemlenebilir farklılıklarla açıklanabilen bir durumdur.

Nedenler: Genetik ve Çevresel Etkenler

DEHB’nin tek bir nedeni yoktur; genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu söz konusudur.

  • Genetik etkenler: Ailede DEHB öyküsü olan bireylerde risk belirgin biçimde artar. Çeşitli genetik çalışmalar, dopamin ve noradrenalin yollarını etkileyen genlerdeki farklılıkların DEHB ile ilişkili olduğunu göstermiştir.

  • Çevresel etkenler: Gebelikte sigara veya alkol kullanımı, düşük doğum ağırlığı, erken doğum, uzun süreli stres veya aile içi kaotik ortam DEHB riskini artırabilir. Ancak tek başına bu faktörler DEHB’ye yol açmaz; genetik yatkınlıkla birleştiğinde etkili olur.

  • Beyin gelişimi: Bazı araştırmalar, DEHB’li çocuklarda prefrontal korteksin olgunlaşma sürecinin biraz daha yavaş olduğunu, bazı bağlantıların ise farklı biçimde geliştiğini göstermektedir.

Bu veriler, DEHB’nin bireysel bir kusur olmadığını; karmaşık bir biyolojik ve çevresel etkileşim sonucu ortaya çıkan bir farklılık olduğunu vurgular.

Belirtiler

DEHB belirtileri yaşa göre farklılaşır ve çoğu zaman dışarıdan tam olarak fark edilmez.

Çocuklukta öne çıkan üç ana belirti grubu vardır:

  1. Dikkat eksikliği: Görevleri tamamlamakta zorlanma, yönergeleri unutma, dalgınlık, eşyaları kaybetme…

  2. Hiperaktivite: Sürekli hareket etme, kıpır kıpır olma, oturamama, aşırı konuşma…

  3. Dürtüsellik: Sırasını bekleyememe, düşünmeden konuşma veya hareket etme, sabırsızlık…

Ergenlikte, hiperaktivite genellikle azalırken içsel huzursuzluk, düşüncelerde hızlı geçişler ve dikkati sürdürmede güçlük devam eder. Bu dönemde DEHB’li bireyler, kendi zihninin kontrol edilemez hızını fark etmeye başlar.

Yetişkinlikte DEHB çoğu zaman farklı bir biçimde ortaya çıkar:

  • İş yerinde zaman yönetiminde ve görevleri organize etmede zorlanma

  • İlişkilerde sabırsızlık ve ani tepkiler

  • Unutkanlık, sık kaygı ve stres

  • Sürekli yeni uyarım arayışı, sıkılma ve motivasyon düşüklüğü

  • Zihnin sürekli meşgul olması ve odaklanamama

Yetişkin DEHB’li bireyler çoğunlukla, yıllar boyunca “dağınık” veya “sorumsuz” olarak etiketlenmiş olmanın getirdiği özgüven kaybını taşır. Ancak doğru destek, terapi ve yaşam stratejileri ile yetişkin DEHB yönetilebilir. Kişi, zihninin hızlı akışını bir engel olarak değil, yönlendirilebilir bir güç olarak kullanmayı öğrenebilir.

Tanı Süreci

DEHB tanısı, yalnızca gözlenen davranışlara dayanmaz. Kapsamlı bir değerlendirme gerektirir:

  • Gelişim öyküsü ve erken çocukluk belirtileri

  • Akademik ve sosyal işlevsellik

  • Aile ve öğretmen gözlemleri

  • Klinik testler ve psikolojik değerlendirmeler

Ayrıca, DEHB benzeri belirtiler gösterebilecek durumlar (anksiyete, depresyon, öğrenme güçlükleri, travma sonrası stres bozukluğu vb.) tanı sürecinde dikkate alınır. Bu nedenle DEHB tanısı, titiz bir klinik yaklaşım gerektirir.

Tedavi ve Müdahale Yöntemleri

DEHB tedavisinde amaç, belirtileri tamamen yok etmek değil; bireyin yaşamını düzenleyebilmesini sağlamak ve potansiyelini ortaya çıkarabilmektir.

  • İlaç tedavisi: Dopamin ve noradrenalin dengesini düzenleyerek dikkat süresini ve dürtü kontrolünü artırır.

  • Bilişsel davranışçı terapi (BDT): Düşünce ve davranış kalıplarını fark etmeyi ve yönetmeyi öğretir.

  • Psikoeğitim: Bireyin ve ailesinin DEHB hakkında doğru bilgiye ulaşmasını sağlar, yanlış inançları ortadan kaldırır.

  • Yaşam becerileri eğitimi: Zaman yönetimi, görev tamamlama, organize olma ve duygusal düzenleme konularında somut stratejiler kazandırır.

Bunların yanında düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve yeterli uyku gibi yaşam alışkanlıkları da belirtileri azaltmada önemli rol oynar.

Aile ve Okul Ortamının Rolü

DEHB’li çocuklar, uygun destek ve anlayışla çok daha başarılı olabilir. Ailelerin ve öğretmenlerin yaklaşımı, çocuğun özsaygısı ve öğrenme motivasyonu üzerinde doğrudan etkilidir.

  • Eleştirel ve cezalandırıcı tutumlar, suçluluk ve yetersizlik duygusunu artırır.

  • Destekleyici ve yönlendirici tutumlar, çocuğun güçlü yönlerini keşfetmesini ve organize olmayı öğrenmesini sağlar.

Okul ortamında yapılabilecek küçük düzenlemeler bile büyük fark yaratabilir: görevleri parçalara ayırmak, kısa ve net yönergeler vermek, dikkati dağıtan uyaranları azaltmak gibi.

Toplumsal Algı ve Yanlış Yargılar

DEHB hâlâ sıkça yanlış anlaşılmaktadır. “Dikkatsiz”, “tembel” veya “sorumsuz” olarak etiketlenen bireyler, toplumda önyargı ve damgalanmayla karşılaşabilir. Oysa DEHB, beynin farklı çalıştığını gösterir; eksiklik değil, yalnızca farklı bir işleyiştir.

DEHB’li bireylerin yaratıcılık, hızlı problem çözme, enerji ve farklı düşünme gibi güçlü yönleri vardır. Bu yönler fark edildiğinde, hem bireyin hem de toplumun kazanımı artar.

Sonuç

DEHB, eksiklik değil; farklı bir zihinsel işleyişin göstergesidir. Bireyler, doğru tanı ve destekle yaşamlarını düzenleyebilir, potansiyellerini ortaya çıkarabilir ve toplumsal damgalardan uzaklaşabilir.

Zihnin sessizliğini bulmak, DEHB’li bireyler için sabır, farkındalık ve strateji gerektirir. Ancak bir kez yönetildiğinde, bu hızlı ve dinamik düşünceler dünyası, kişiyi olağanüstü yaratıcı ve üretken bir alana taşıyabilir.

Rukiye Kepenek
Rukiye Kepenek
Rukiye Kepenek, çeşitli yerlerde stajyer olarak çalışarak deneyim elde etme fırsatı bulmuştur. Lisans eğitimini psikoloji alanında tamamlayan Kepenek, bilişsel ve davranışçı terapi, kısa süreli çözüm odaklı terapi, cinsel terapi, aile danışmanlığı ve objektif- projektif test uygulayıcı eğitimlerini tamamlayarak uzmanlaşmıştır. Şu anda da psikoloji ve kişisel gelişim alanlarında yazılar kaleme almaktadır. Psikolojiyi herkes için anlaşılır hale getirmek, bireylerin ruh sağlığını güçlendirmeye yönelik içerikler üretmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar