Perşembe, Kasım 6, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Zihnimizdeki İdealize Aşk: Limerence

Aşk, çoğu zaman büyüleyici ve heyecan vericidir; ancak bazen bu duygu kontrolden çıkar ve kendimizi, zihnimizin yarattığı idealize edilmiş bir aşk imgesi içinde sıkışmış buluruz. Limerence, birine duyulan sevgiden ya da ilgiden öte, o kişiyi idealize ederek zihnimizde büyütme eğilimidir. Bu durum, gerçeklikten uzak bir bağ kurmamıza ve yoğun takıntıların hayatımızı etkilemesine yol açabilir.

Peki, bu idealizasyon nasıl oluşur ve neden belirli birine duyulan yoğun arzu ve takıntı, zamanla hayatımızı etkileyen bir psikolojik durum hâline gelir?

Güçlü Bir Aşk Takıntısı: Limerence Nedir

Limerence, psikolog Dorothy Tennov tarafından tanımlanan, birine karşı yoğun ve takıntılı bir âşık olma halidir (Tennov, 1979). Günün büyük kısmı o kişiyi düşünmekle geçer; her küçük bakış veya mesaj abartılı anlamlar taşır. İlgi eksikliği derin hayal kırıklıklarına yol açar ve karşımızdaki kişi kusursuz bir kahraman gibi görülür.

Aslında âşık olduğumuz, çoğu zaman gerçek kişi değil, zihnimizin yarattığı idealdir. Limerence, sıradan aşktan farklı olarak mantıksız bir saplantı ve idealize edilmiş gerçeklik algısına dayanır. Kişi, “limerent nesne” olarak adlandırılan bireyi mükemmel bir figür olarak konumlandırır; onunla ilgili her detay büyük anlam kazanır.

Bu durum, bireyin duygusal boşluklarını doldurur ve günlük hayatın zorluklarından bir kaçış sağlar. Ancak bu kaçış sağlıklı değildir; düşünceler sürekli limerent nesneyle meşgul olur, iş, arkadaşlıklar ve aile ilişkileri geri planda kalır. Birey, nesneye yakınlaşmak için kendi değerlerinden ödün verebilir, özsaygısını zedeleyebilir.

Limerence’i Neden Yaşarız

Limerence, nörokimyasal süreçler, bağlanma tarzları ve duygusal ihtiyaçlarla açıklanır. Beynin ödül sistemi devreye girer; dopamin (haz ve motivasyon) ve norepinefrin (heyecan) salgılanırken, düşük serotonin seviyesi takıntılı düşünceleri artırır (Fisher, 2004). Bu, limerence’i bağımlılığa benzer kılar; küçük bir ilgi “doz” gibi aranır.

Dopamin salınımı, limerent nesneyle etkileşimde mutluluk ve motivasyon yaratır. Beklenti hali dopamini artırır, bireyi sürekli odaklanmaya iter. Bu süreç bir bağımlılık döngüsü oluşturur; nesne düşüncesi bile ödül tetikler.

Bağlanma Tarzı, Çocukluk Deneyimleri ve Duygusal Boşluk

Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, limerence’e daha yatkındır (Marazziti et al., 2020). Çocuklukta karşılanmamış duygusal ihtiyaçlar, yetişkinlikte sevilen kişiyi “kurtarıcı” olarak idealize etmeye yol açar ve onay arayışını abartır.

Günümüzün yüzeysel ilişkileri ve artan yalnızlık, bu durumu daha da besler; limerence, kişiye geçici bir tatmin sunuyormuş gibi görünse de gerçek anlamda yalnızlık hissini azaltmaz. Limerent nesne, zihinde “kurtarıcı” konumuna yerleşir; ancak diğer sosyal bağları gölgeler ve yalnızlığı derinleştirir.

Stres ve Kaçış Mekanizması Olarak Limerence

Birey, stresli dönemlerde limerence aracılığıyla hayaller kurarak geçici bir kaçış sağlar. Ancak bu süreç, enerjiyi illüzyona harcayarak gerçek yaşam sorunlarının ihmal edilmesine yol açabilir. Bu durum hem duygusal yorgunluğu artırır hem de kişinin hayatındaki dengeleri bozabilir.

Limerence bu açıdan hem bir korunma hem de bir risk mekanizması olarak işlev görür; kısa süreli coşku sağlasa da uzun vadede psikolojik dengeyi zorlayabilir.

Limerence’in Psikolojik Süreçleri ve Aşamaları

Limerence, dopamin ve noradrenalin ile coşku yaratır; ulaşamama durumu ise kaygı doğurur. Güvensiz bağlanma kusurları göz ardı ettirilir (Wakin et al., 2010). Genellikle üç aşamada incelenir:

1. Aşık Olma (Infatuation) Aşaması

Başlangıçta güçlü çekim ve hayaller hâkimdir. Dopamin artışı düşünceleri ele geçirir; küçük işaretler abartılır, ilgisizlik hayal kırıklığı yaratır.

2. Kristalleşme (Crystallization) Aşaması

İdealizasyon yoğunlaşır; ruminasyon (zihinsel geviş getirme) günlük hayatı etkiler. Nesneye ulaşma stratejileri geliştirilir, kırmızı bayraklar rasyonalize edilir.

3. Çöküş (Deterioration) Aşaması

Gerçek kimlik fark edilince hayal kırıklığı doğar. İlgi azalır, boşluk hissi oluşur; ancak bu aşama, duygusal bağımsızlık fırsatı da sunar.

Bu aşamalar, limerence’in geçici ve dalgalı doğasını açıklar. Yeni ilişki heyecanı dopamin/noradrenalin salgılatır; düşünmek bile ödül verir. Amigdala kaygıyı artırır – örneğin geciken mesaj kalp atışını hızlandırır. Bu bağımlılık benzeri etki, dikkati dağıtır.

Limerence ile Gerçek Aşk: Temel Farklılıklar

Limerence, genellikle takıntılı ve tek taraflı bir bağ olarak kendini gösterirken, gerçek aşk karşılıklı ve sürdürülebilir bir ilişki temelinde şekillenir. Gerçek aşkta güven ve destek zamanla gelişir, partnerler birbirlerinin yanında olgunlaşır; oysa limerence çoğunlukla hayaller ve zihinsel tasarımlar üzerine odaklanır.

Limerence, partnerin kusurlarını görmezden gelme eğilimindeyken, gerçek aşk kabul ve anlayışla birlikte kusurları da kapsar. Zaman açısından da fark vardır: Gerçek aşk olgunlaşır ve uzun vadeli bir bağ oluştururken, limerence kısa sürelidir ve sıklıkla hayal kırıklığıyla sonuçlanır.

Ayrıca limerence bireyselliği geri plana iter; gerçek aşk ise hem sınırları korur hem de birlikte büyümeye olanak tanır.

Limerence’in Bedeli ve Başa Çıkma Yolları

Kısa vadede heyecan verse de, limerence yorgunluk, sınır kaybı ve özsaygı erozyonu yaratır. Bu, aşkın yanıltıcı yüzüdür; yoğun duygular kısa süreli coşku verir ama gerçek sevgi kusurları kucaklar, güven verir ve büyütür.

Bu illüzyondan çıkmak, sağlıklı ilişkilere geçişi sağlar. Limerence’ten kurtulmanın yolu, idealize edilmiş imgeyi fark etmek, gerçek kişiyle arasındaki farkı görebilmek ve kendine dönmektir.

Kaynakça

Fisher, H. E. (2004). Why we love: The nature and chemistry of romantic love. Henry Holt and Company.
Marazziti, D., et al. (2020). Love, attachment, and limerence: Neurobiological perspectives. Frontiers in Psychology, 11, 567987. https://doi.org/10.3389/fpsyg.2020.567987
Tennov, D. (1979). Love and limerence: The experience of being in love. Stein and Day.
Wakin, M., Vo, T., & Carpenter, B. (2010). A relationship between limerence, love styles and attachment styles. Interpersona, 4(1), 97–109. https://doi.org/10.5964/ijpr.v4i1.51

Şaziye Sena Kağnıcı
Şaziye Sena Kağnıcı
2022 yılında başladığım psikoloji lisans eğitimime KTO Karatay Üniversitesi’nde devam etmekteyim. Eğitim sürecimde çeşitli psikolojik danışmanlık merkezlerinde staj yaparak terapi yöntemleri üzerine eğitimler aldım. Akran süpervizyonu çalışmalarına katılarak vaka analizleri gerçekleştirdim ve psikolojik testlerin uygulanması, yorumlanması konusunda uygulamalı deneyim kazandım. Staj sürecimde sosyal medyada içerik üretip birçok blog yazım yayımlandı. Öğrenci koçluğu ve eğitim danışmanlığı sertifikamı alarak bireylere akademik ve kişisel gelişim süreçlerinde rehberlik etmekteyim. Ayrıca etkili iletişim, ikna, stresle başa çıkma ve bilinçli farkındalık alanlarındaki sertifikalarımla psikolojiye dair bilimsel içerikler üretmeye devam ediyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar