Salı, Eylül 23, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yetişkinlikte Ebeveyn Kaybı: İçimizdeki Çocuğun Vedası

Kaç yaşında olursanız olun, zaman ne kadar hızlı geçerse geçsin hep küçük kalmak ister miydiniz? Yanıtınız olumlu ise muhtemelen buna zaten sahipsinizdir. Bazen ebeveynlerinizin kaç yaşında olursanız olun, isterseniz evli ve hatta onlar gibi ebeveyn dâhi olmuş olsanız; size hâlâ çocuk gibi davranmalarından şikâyet ediyor olabilirsiniz. Bu durum size ciddiye alınmıyormuş ve güvenilmiyormuş gibi hissettirse de çoğu zaman bunun sebebi gerçekten onlar için hep ‘çocuk’ olmanızdır.

Bazen büyüdüğünü ve çoğu şeyi (yaşına uygun olsa da olmasa da) tek başına yapabileceğini iddia eden gerçek çocuklara denk gelebilirsiniz. Muhtemelen çevresi ona henüz daha çocuk olduğunu veya bazı şeyler için erken olduğunu söyleyecektir. Aslında bu senaryo çok tanıdık gelecektir. Tıpkı artık yetişkin olduğunuzu iddia ederken karşılaştığınız tepkiler gibi… Ailedeki ‘çocuk’ rolüne sahip olan çocuk veya yetişkinin (yaşınız kaç olursa olsun o rol size aittir) gözünden anlamsız bir sahne.

Varsa bir evcil hayvanınızı, küçük kardeşinizi; yoksa da yakın bir arkadaşınızı veya kendinizi düşünün… Onun hayatınıza girdiği ilk günü, hatıralarınızdaki en eski anıya gidin; size muhtemelen dün gibi gelecektir. Zamanın nasıl bu kadar çabuk geçtiğine şaşırır ve onun artık ilk tanıştığınız gibi kalmadığını inkâr etmek istersiniz. Evcil hayvanınız ölmüş, küçük kardeşiniz büyümüş, yakın arkadaşınız evlenmiş ve siz belki de artık ebeveyn olmuşsunuzdur bile. Ama onların sizdeki yeri, geçen zamana inat hep aynıdır. Hatırınızda kalan anılar ise geçmiştir.

Ebeveyn ve Çocuk Rollerinin Sürekliliği

Empati kurduğumuz üzere aileler de böyle hissetmektedir. Bir evlada sahip olmak; hayatınıza yeni ve kalıcı bir anlam katar, artık anne/baba olma rolüne sahipsinizdir. Aynı şekilde çocuk olmak da böyledir. 65 yaşına da gelseniz, kendi ailenizi kurup kendi ebeveynlik rolünüzü de üstlenseniz… Kendi anne babanız için hep çocuk kalırsınız. Çünkü onların hayatındaki rolünüz ve anılarındaki yeriniz sizi hep öyle gösterecektir.

Peki roller değişmezken ortadan kalkarsa ne olur? Bir bebek doğumunda annesini kaybettiğinde, bir çocuk babası tarafından terk edildiğinde üzülürüz. Peki bir yetişkin ebeveyn kaybı yaşadığında ne hissedecektir?

Yaşının büyüklüğünden ötürü yetişkin sayılmak, kendi işine veya ebeveynlik rolüne sahip olmak; içinizdeki çocuğun acısıyla nasıl başa çıkar?

Yetişkinlikte Ebeveyn Kaybının Psikolojik Etkisi

Irvin D. Yalom kitaplarından birinde yetişkin olarak bu kaybı yaşamanın etkisine değiniyor:

“Ebeveynlerimizi yitirdiğimizde kendimizi kırılgan hissederiz çünkü bir yandan kayıpla baş etmeye çalışırken bir yandan da kendi ölümümüzle yüzleşmemiz gerekir. Yetim kaldığımızda artık mezarla aramızda kimse kalmamış demektir.” (Yalom, 2015, s.70)

Yalom’un da bahsettiği gibi yas süreci, ebeveyn kaybıyla yüzleşmenin yanı sıra ölümle de yüzleşmektir. Ölüm sırası algınız kendini günceller ve ölümün aslında o kadar da uzak olmadığını düşündürür. Yaşamın geçiciliğiyle karşı karşıya kalmanın yanı sıra aitsizlik ve yalnızlık hissi sizi hızla kuşatacak, ardından yas sürecinizle baş başa bırakacaktır.

İçimizdeki Çocuğun Kaybı ve Yas

Yetişkinlikte yaşadığımız ebeveyn kaybı; içimizdeki çocuk yanımızdan da bir parçanın kaybolması ve hatta o çocuğun büyümek zorunda kalması gibidir. Çünkü ne olursa olsun çocuk rolünü üstlenebileceğimiz tek yer de onlarla birlikte yok olmuştur.

Aynı zamanda çocukluğumuzun yanında anılarımızdan da kayıplar veririz. Bizim hatırlamadığımız zamanları, unuttuğumuz detayları veya hatırlasak da artık buruk hissettirecek olan anılarımızdaki en önemli tanıklarımız eksik olacaktır.

Köklerimizin eksikliği, hayatımızdaki bilinenleri de bilinmezleri de eksiltecektir. İlk kelimelerimiz, ilk adımlarımız, en güzel ve en kötü günlerimiz… Yas süreci yalnızca bir kişiye ait değildir, kişinin ait olduğu her anı için de yas tutulur.

Fotoğraflardaki renkler, hatıralardaki gülüşler artık buruk bir tebessüm bırakacaktır. Yetişkin olan ben’in değil, içinizdeki çocuğun vedalaşması sona erdiğinde; yas ile barışma ve yokluklarına alışma evresine geçilir.

Veda ve Devam Eden Çocukluk

Peki anne babanız size “Benim artık gitme vaktim geldi.” diyebilseydi; siz de onlara bunun için henüz erken olduğunu ve onlara ‘çocuk’ları olarak hâlâ ihtiyacınız olduğunu söylemek ister miydiniz? Tıpkı onların size zamanında dediği gibi fakat roller değişmişken…

Hayatta bazı şeyleri değiştiremeyiz, bazı şeylerin de değişmesini engelleyemeyiz. Yaşadığımız yasın ardından bir yanımıza veda ederken, diğer bir yanımız hep çocuk kalacaktır. İçimizdeki çocuk sayesinde ebeveynlerimizi yitirirken sahip çıktığımız ve bize bırakılan izler ile kendi ebeveynimiz olmaya başlarız.

Kaynakça

Yalom, I. D. (2015). Günübirlik hayatlar (E. Okan Gezmiş, Çev.). Pegasus.

Rabia Saraçlı
Rabia Saraçlı
Rabia Saraçlı, İstanbul Kent Üniversitesi Psikoloji üçüncü sınıf öğrencisidir. Psikoloji alanındaki kuramsal ve uygulamalı bilgilerini derinleştirmeye odaklanmaktadır. Özellikle Klinik Psikoloji alanına ilgi duymakta ve gelecekte bu alanda ilerlemeyi hedeflemektedir. Psikoloji alanında aktif çalışmalar ve araştırmalar yaparak kendini geliştirmeye çalışmaktadır. Alanına dair bilgi birikimini kullanarak ve geçmiş yazar/editörlük geçmişine dayanarak psikoloji ve yazarlığı ortak bir noktada buluşturmak istemektedir. Böylece yazarlık sayesinde psikolojinin daha erişilebilir hâle gelmesini planlanmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar