Teknolojinin gelişimi ile beraber insanlık tarihinde de hızla ilerlemeler kaydedildi. İnsanlar için önemli olan bir durum olan haberleşme, belki de teknolojinin gelişmesinde önemli bir etmen oldu. İlkçağda haberleşme, uzaktaki kabileler veya topluluklarla dumanla sağlanırken yazının bulunması ile elçiler aracılığıyla devletler birbirleriyle haberleşti.
Ancak bu da yeterli değildi. Aylarca süren haberleşme trafiği, hızlı iletişimi sağlayan telefon hatlarına ihtiyacı doğurdu. İnsanoğlu için bu da yeterli olmadı. Ankesörlü telefonlar aracılığıyla konuşmak lükstü ama yanında taşıyamıyor ve numaraları ezberlemek zorunda kalıyordun.
Galiba bu sebeptendir ki cep telefonları piyasaya çıktı ve herkes her yerden istediğini arayabilme ihtiyacını giderebiliyordu. Dediğim gibi bu teknoloji de insanlar için yeterli gelmedi. Teknoloji ve sosyal medya çağının başlamasına sebep oldu.
Telefonlarda kamera özelliği gelmesiyle insanlar telefonlarını sadece iletişim için kullanmayı bıraktı. En iyi özellikleri olması için araştırmalar yapıp satın aldı. Ardından sosyal medya uygulamaları ortaya çıktı. Ancak bu uygulamalara tuşlu telefondan erişmek zor ve pahalı oluyordu.
Ve o müthiş icat tanıtıldı: “Akıllı ve dokunmatik telefonlar.” Şimdilerde konuşmayı yeni öğrenen çocuğun bile son modelini istediği bu icat, insanoğlunun alışkanlıklarını ve fizyolojisini değiştirecekti. Ancak bu durum, bundan yaklaşık 10-15 yıl öncesinde tahmin edilemezdi.
Nomofobi: Telefon Bağımlılığı
Şimdi aşağıda sorulan sorulara cevap verin:
-
Telefonum olmadan adım atmam diyenlerden misiniz?
-
Ya da elinizde telefonu tutmanıza rağmen telefonunuzu aradınız mı?
-
Sosyal medyaya fotoğraf atmadan birkaç ayınızı geçirebiliyor musunuz?
-
Online alışveriş yapmadan geçirdiğiniz süre ne kadar?
-
Gitmek istediğiniz mekâna önceden aratıp bakıyor musunuz?
İşte tüm bu soruların varıldığı nokta: NOMOFOBİA.
Nomofobi ilk kez UK Post Office tarafından 2008 yılında, “akıllı telefon kullanan bireylerde var olan kaygılar”ı araştırmak amacıyla ortaya çıkmış bir kavramdır.
Bu çalışmada katılımcıların %50’sinden fazlası akıllı telefonlarını sürekli olarak açık tuttuklarını ve her beş dakikada bir akıllı telefonlarının açık olup olmadığını, herhangi bir çağrı veya mesaj olup olmadığını kontrol ettiklerini bildirmişlerdir.
Modern çağın yeni fobisi olarak tanımlanan nomofobi, bireyin akıllı telefonuna erişemediği veya akıllı telefonuyla etkileşim kuramadığında yaşadığı korkudur.
Bireylerin Telefonla Kurduğu Bağ
-
Bireyin, telefonunun yanında olmaması halinde kendini eksik hissetmesi ve boşluk duygusu yaşaması,
-
Bireyin, telefonu yanındayken bile sürekli olarak telefonunun yanında olup olmadığını takıntılı bir şekilde kontrol etmesi,
-
Bireyin düzenli olarak ekrana bakıp arama veya mesaj olup olmadığını kontrol etmesi, telefonunu sürekli açık konumda tutması ve uyurken bile akıllı telefonu yanından ayırmama, uykudan uyanarak telefonu kontrol etmesi,
-
Bireyin, telefonu ile etkileşim kuramadığında veya sınırlamalarla karşılaştığında kaygı ve sinirlilik yaşaması.
Burada sıralanan duygudurumda değişikliğe sebep olan durumun adı nomofobidir.
Fizyolojik Etkiler
Başta da dediğim gibi bu teknolojinin gelişmesiyle insanoğlunun alışkanlıkları ve fizyolojisinde değişimler oldu. Fizyolojik olarak neler olduğuna bakarsak şu şekilde sıralayabiliriz:
-
Sürekli ekrana bakmaktan dolayı baş ağrısı, göz sulanması, göz yorgunluğu gibi fiziksel sağlık sorunlarına neden olması,
-
Akıllı telefonlar aracılığıyla görüşmeyi tercih etmesine bağlı olarak asosyal davranışlara sebep olması,
-
Elde uyuşukluk, başparmakta ve küçük parmakta yapısal bozulmalar, ağrı, sıkma gücünde azalma gibi fiziksel belirtiler,
-
Sürekli olarak akıllı telefon kullanımına bağlı olarak geç saatlere kadar uyanık kalmak ve uykusuzluk.
Akıllı telefonların birçok önemli ve güzel yanlarının yanı sıra bireyde hem psikolojik hem de fizyolojik sorunlar oluşturduğu da bir gerçektir.
Şimdiki teknolojik gelişmelere ve insanların taleplerine bakılacak olursa, akıllı telefona bağımlılık yıllar geçtikçe artacak gibi duruyor.
Peki Ne Yapılmalı?
Akıllı telefon kullanmayı bırakalım diyemem. Ama;
-
Burada en önemli şey sınır koymaktır.
-
Bu bağlılığımızın bağımlılığa dönüşmemesi için günlük kullanım süresini azaltarak sosyalleşmeye ve kişisel gelişime odaklanmakta fayda var.
-
Kesinlikle dört yaş öncesi çocuklarda tek başına telefonla oynama olmamalı. Yetişkin olarak çocuklara örnek olmalıyız.