Cumartesi, Ekim 18, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Psikoloji Öğrencilerinde Akademik FoMO

Dijital Çağın Yeni Kaygısı: FoMO

Teknolojinin hızlı gelişimi hayatımıza sayısız kolaylık getirirken beraberinde bazı psikolojik problemleri de ortaya çıkardı. Bu problemler arasında, özellikle dijital dünyaya özgü bir kaygı türü olan FoMO (Fear of Missing Out) öne çıkıyor. Türkçeye Gelişmeleri Kaçırma Korkusu olarak kazandırılmıştır. Bireyin sosyal, akademik veya dijital alanlardaki fırsatları kaçırma endişesinden kaynaklanan kaygılı bir ruh hâlini ifade eder.

Sosyal medyada sürekli içerik tükettiğimiz, hatta bunu bilinçsizce sürdürdüğümüz bu günlerde, çevrimiçi olamadığımız zamanlarda sürekli zihnimizde dönen “Acaba neler oluyor? Nelerden geri kaldım?” düşüncesi FoMO’nun bir belirtisi olabilir.

Bu yazıda, bu kaygı türünün Akademik FoMO olarak bilinen alt biçimini ele alacak, özellikle psikoloji öğrencilerindeki etkilerini inceleyecek ve bu yeni çağ kaygısıyla başa çıkma stratejilerini tartışacağız.

Akademik FoMO

Genel FoMO daha çok sosyal etkileşimleri ve gündelik fırsatları kaçırma kaygısını kapsasa da akademik bağlamda ortaya çıkan bir alt türü de mevcuttur: Akademik FoMO. Bu kaygı türü, öğrencilerin eğitimlerine yönelik fırsatları, bilgileri, dersleri, seminerleri, araştırmaları ve mesleki gelişim imkanlarını kaçırma endişesidir.

Akademik FoMO yaşayan öğrencilerde yaygın olarak görülen kaygı düşünceleri şunlardır:

  • “Arkadaşlarım/meslektaşlarım daha fazla kaynağa ulaşıyor ve daha iyi fırsatlar yakalıyorlar.”

  • “Herkes şimdiden şu eğitimi alıyor, ya ben çok geç kaldıysam?”

Bu tür kıyaslamalı kaygılar, öğrencileri aşırı takibe yöneltebilir, sürekli akademik karşılaştırmaya itebilir ve nihayetinde tükenmişlik ve motivasyon kaybına yol açabilir.

Psikoloji Öğrencileri Neden Risk Altında?

Akademik FoMO’nun etkileri tüm üniversite öğrencileri için geçerli olsa da bu durumun psikoloji öğrencileri bağlamında ele alınması, alana özgü bazı dinamikler nedeniyle kritik önem taşır. Günümüzde psikoloji bölümü, sadece derslerde anlatılan teorik bilgilerle yetinmeyi yetersiz kılmaktadır. Psikoloji biliminin alanlarının çok geniş bir skalaya sahip olması da bu durumda önemli bir rol oynamaktadır.

Diğer pek çok bölümün aksine, psikoloji öğrencilerinin yalnızca lisans diploması mesleklerini icra etmeleri için yeterli olmamaktadır. Bu yetersizlik hissi, öğrencileri mezuniyet sonrası rekabetçi süreç için ekstra eğitimler almaya, stajlar yapmaya ve yüksek lisans yapma zorunluluğuna itmektedir. Bu yoğun kişisel gelişim maratonu beraberinde büyük bir stres ve yetersizlik hissi getirir; bu da psikoloji öğrencilerinde akademik FoMO deneyimini yoğunlaştırır.

Psikoloji Alanını Bu Kaygıya Karşı Özellikle Hassas Kılan Faktörler Nelerdir?

  • Bilginin Hızlı Güncellenmesi: Psikoloji bilimi, sürekli yeni araştırmaların yayımlandığı, dinamik ve hızla gelişen bir alandır. Öğrenciler, yeni makale ve teorileri kaçırma korkusu yaşayabilirler.

  • Yoğun Rekabet Ortamı: Psikoloji öğrencileri, yalnızca akademik başarı için değil, aynı zamanda gelecekteki lisansüstü programlara kabul edilmek için de yüksek bir rekabet içindedir. Bu, doğal olarak “geri kalma” kaygısını artırır.

  • Mesleki Kimlik Gelişimi Kaygısı: Kariyerlerinin henüz başındaki psikoloji öğrencileri için “Yeterince bilgiye sahip miyim?” veya “Doğru fırsatları yakalıyor muyum?” gibi mesleki kimlik gelişimine dair kaygılar daha yoğundur.

  • Sosyal Medya Etkisi: LinkedIn ve akademik sosyal medya hesapları, öğrencilerin akranlarının başarılarını ve ilerlemelerini kolayca görmelerini sağlar. Bu durum, akademik FoMO’yu tetikleyen güçlü bir karşılaştırma ortamı oluşturur.

Akademik FoMO’nun Psikolojik Temelleri: Öz-Belirleme Teorisi

Akademik FoMO deneyiminin temellerini sosyal psikolojide sıkça karşılaşılan Öz-Belirleme Teorisine (Self-Determination Theory – SDT) dayandırabiliriz. Deci ve Ryan’ın geliştirdiği bu teori, bireylerin psikolojik iyi oluş ve yüksek motivasyon için üç temel psikolojik ihtiyaca sahip olduğunu öne sürer: özerklik, yeterlik ve ilişki kurma (Deci ve Ryan, 2000).

Bu ihtiyaçlar sağlıklı bir şekilde karşılandığında, bireyler daha yüksek doyum ve psikolojik denge yaşarlar.

Akademik FoMO ise bu temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan eksikliklerle yakından ilişkilidir:

  • Özerklik: Öğrenciler, kendi akademik yollarını belirlemede özgür hissetmediklerinde, başkalarının yaptığı etkinliklere veya katıldığı programlara odaklanarak geri kaldıklarını düşünebilirler.

  • Yeterlik: Akademik FoMO yaşayan öğrenciler, sık sık kendilerini akranlarıyla karşılaştırır ve “yeterince başarılı değilim, eksik kalıyorum” kaygısı yaşarlar.

  • İlişki Kurma: Sosyal medyada veya akademik ortamlarda diğer öğrencilerin başarılarını görmek, ait olma ihtiyacını tetikler; öğrenciler dışlanmamak için her etkinliğe katılma baskısı hissedebilirler.

Dolayısıyla, akademik FoMO; SDT’nin vurguladığı bu üç temel psikolojik ihtiyacın dengesizliğinden kaynaklanabilir.
İhtiyaçlar sağlıklı biçimde desteklenmediğinde, öğrenciler sürekli “kaçırma” kaygısıyla hareket ederler.

FoMO’yu Yönetmek: Kaygıyı Motivasyona Çevirme Yolları

Akademik FoMO, psikoloji öğrencileri için hem bir fırsat hem de bir risk alanı olarak değerlendirilebilir.
Bir yandan öğrencilerin akademik etkinlikleri takip etme, araştırmalardan haberdar olma ve mesleki gelişime yönelik motivasyonlarını artırabilir. Diğer yandan ise sürekli geri kalma kaygısı, öğrencilerin akademik tatminlerini düşürmekte, tükenmişlik ve kaygı düzeylerini artırabilmektedir.
Bu noktada öğrenciler için birtakım koruyucu stratejiler geliştirmek kritik öneme sahiptir:

  • Etkin Zaman Yönetimi ve Önceliklendirme: Öğrencilerin tüm fırsatlara yetişemeyeceklerini kabul etmelerine ve kendi önceliklerini net bir şekilde belirlemelerine yardımcı olur. Bu, gereksiz yükleri azaltır.

  • Mindfulness Temelli Yaklaşımlar: Bu uygulamalar, öğrencilerin anda kalmalarını sağlayarak sürekli “kaçırma” düşüncelerini azaltabilir. “Kendi yolumda ilerlemeliyim” düşüncesini destekler.

  • Sosyal Destek: Hem akademik hem de kişisel düzeyde öğrencilerin kaygılarını paylaşabilecekleri bir ortam sunarak FoMO’nun olumsuz etkilerini hafifletebilir.

  • Dijital Detoks: Sosyal medya aracılığıyla akranlarının başarılarını sık sık gözlemlemek, kaygıları yoğunlaştırır ve sosyal karşılaştırmaları tetikler. Bilinçli dijital mola ve sosyal medyada geçirilen sürenin düzenlenmesi, bu döngüyü kırabilir.

Sonuç: Yönetilebilen Bir Kaygı

Akademik FoMO, günümüz öğrencilerinin akademik deneyimini şekillendiren güçlü bir faktördür.
Ancak bu olgunun sağlıklı bir şekilde yönetilmesi hem öğrencilerin akademik başarılarını hem de psikolojik iyi oluşlarını destekleyecektir. Bununla birlikte, akademik FoMO kavramı hala yeni bir araştırma alanıdır.

Kısacası, akademik FoMO ile mücadele yalnızca kişisel çaba değil; aynı zamanda üniversitelerin ve akademik danışmanların bu kaygıyı hafifletmeye yönelik destekleyici ortamlar yaratmasını da gerektirir.

Kaynakça

  • Deci, E. L., & Ryan, R. M. (2000). The “what” and “why” of goal pursuits: Human needs and the self-determination of behavior. Psychological Inquiry, 11(4), 227–268.

  • Przybylski, A. K., Murayama, K., DeHaan, C. R., & Gladwell, V. (2013). Motivational, emotional, and behavioral correlates of fear of missing out. Motivation and Emotion, 37(3), 460–475.

Şevval Unkun
Şevval Unkun
Şevval Unkun, Necmettin Erbakan Üniversitesi İngilizce Psikoloji Bölümü’nden yeni mezun bir psikologdur. Okuma ve yazma tutkusunu psikoloji bilimiyle birleştirerek akademik yazılar kaleme almaktadır. Lisans eğitimi boyunca prematüre bebeklerde bağlanma ve sosyal medya bağımlılığı üzerine araştırmalar yürütmüş, projeler ve makaleler üretmiştir. Uluslararası projelere katılarak, farklı kültürlerle iletişim kurma ve ekip çalışması becerilerini geliştirmiştir. Kariyer yolculuğunda çift, aile ve cinsel terapi alanlarında uzmanlaşmayı hedefleyen Şevval, okudukça yazan, yazdıkça öğrenen bir döngü içinde Psychology Times’ta içerik üretmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar