Parkinson hastalığı (PH), dopaminerjik nöronların dejenerasyonu sonucu gelişen, hem motor hem de non-motor belirtilerle seyreden nörodejeneratif bir bozukluktur. Geleneksel olarak motor semptomlarla tanımlansa da, dil ve konuşma işlevlerinde görülen bozulmalar hastalığın klinik profilinde önemli yer tutar.
Hipokinetik dizartri, PH’nin en sık motor konuşma bozukluğu olup fonasyon, artikülasyon, rezonans, prosodi ve solunum bileşenlerinde yaygın etkiler gösterir (Sapmaz Atalar ve ark., 2023). Ancak bu bozukluklar yalnızca motor yetersizliklerle sınırlı kalmaz; semantik erişim, sözel akıcılık, söylem ve pragmatik düzeylerde de bilişsel-linguistik bozulmalar gözlenir.
Bu derlemede, PH’de gözlenen dil ve konuşma bozukluklarının beyin yapıları, nöropsikolojik profiller, görüntüleme ve elektrofizyolojik bulgularla ilişkisi incelenmiş; ayrıca klinik değerlendirme ve terapötik yaklaşımlar bütüncül biçimde ele alınmıştır. Erken dönem dil değişikliklerinin, PH’nin ilerleyici bilişsel sürecinde biyobelirteç olarak kullanılabileceği vurgulanmıştır.
Dil, bireylerin sosyal etkileşimlerini, duygusal paylaşımlarını ve düşünce aktarımını sağlayan temel iletişim aracıdır. Parkinson hastalığında (PH) motor belirtilerin yanı sıra iletişimdeki azalma ve sözel ifade güçlüğü, bireylerin sosyal bağlarını ve psikolojik iyilik hâlini derinden etkiler.
Motor becerilerdeki yavaşlama ve kas rijiditesi konuşma akıcılığını azaltırken, semantik, sentaktik ve pragmatik düzeylerde anlam üretimi zorlaşır. Bu durum ilerleyen evrelerde depresyon, sosyal izolasyon ve yaşam kalitesinde düşüşe neden olabilir.
Bu makale, motor konuşma bozuklukları (özellikle hipokinetik dizartri) ile üst düzey dil bozukluklarını (semantik, söylem, pragmatik) beyin yapıları ve nöropsikolojik profiller bağlamında bütünleştirerek klinik uygulamalara yönelik öneriler geliştirmeyi amaçlamaktadır.
1. Parkinson’da Konuşma ve Dil Bozuklukları
1.1 Hipokinetik Dizartri
PH’de konuşma bozukluklarının %80–90’ı hipokinetik dizartriyle ilişkilidir (Sapmaz Atalar ve ark., 2023).
Belirtiler:
-
Monoton konuşma
-
Düşük ses şiddeti
-
Azalmış vurgu
-
Hızlı veya tekrarlayıcı fonem üretimi
-
Artikülasyon belirsizliği
-
“Freezing of speech” (konuşmada donma)
Fonasyon düzeyinde hipofoni baskındır; bu durum larengeal ve torasik kas rijiditesi ile yetersiz respiratuvar destekten kaynaklanır. Ayrıca bireyler çoğu zaman kendi ses şiddetlerinin farkında değildir; bu da duyusal geri bildirim sistemlerindeki bozukluklarla açıklanır (Ho ve ark., 2000; Liu ve ark., 2012).
Konuşma yalnızca motor bir eksiklik değil; aynı zamanda somatosensorimotor entegrasyon bozukluğudur. Görüntüleme çalışmaları, ses geri bildirimi ve işitsel-motor kontrol mekanizmalarının striyatum ve premotor alanlardaki yetersizliklerle ilişkili olduğunu göstermektedir (Huang ve ark., 2016).
1.2 Sözel Akıcılık, Semantik ve Söylem Düzeyinde Bozulmalar
Motor konuşmanın ötesinde, PH’de bilişsel-linguistik düzeyde sözcük erişiminde azalma, özellikle fiil üretiminde güçlük, semantik fluency testlerinde düşük performans ve karmaşık cümlelerin anlaşılmasında bozulma sık görülür.
Söylem düzeyinde anlatı bütünlüğü bozulur, gereksiz tekrarlar artar ve pragmatik ipuçları (örneğin ironi, mizah) zayıflar. Bu bozukluklar yalnızca frontal–striatal devrelerle değil; aynı zamanda temporal ve parietal ağlarla da ilişkilidir (Montemurro ve ark., 2019).
2. Nöropsikolojik Profiller
PH’de dil işlevlerinin değerlendirilmesinde yalnızca klasik testler değil, bilişsel performans ölçümleri de kritik öneme sahiptir.
Başlıca kullanılan araçlar:
-
Verbal Fluency (semantic & phonemic)
-
Boston Naming Test
-
Token Test
-
Discourse Tasks (hikâye anlatımı, resim betimleme)
-
Trail Making, Stroop ve Hayling Testleri
PD-MCI grubunda semantik fluency ve yürütücü işlevlerde azalma gözlenirken, PDD grubunda anlama ve söylem düzeyinde yaygın bozulmalar rapor edilmiştir (Miller ve ark., 2006). Bu farklılıklar, frontal-striatal bağlantılardaki nörodejenerasyonun bilişsel-linguistik etkilerini açıkça göstermektedir.
3. Beyin Yapısı ve Görüntüleme Bulguları
Dopaminerjik dejenerasyon substantia nigra–striatum hattında başlasa da, cortico-bazal ganglia-cerebellar döngü dilin hem motor hem de bilişsel bileşenlerini etkiler (Sapmaz Atalar ve ark., 2023).
Başlıca nörogörüntüleme bulguları:
-
DTI çalışmalarında: Arcuate, uncinate ve superior longitudinal fasciculus yollarında bütünlük kaybı dil performans düşüşüyle ilişkilendirilmiştir.
-
fMRI bulguları: Striyatum–SMA bağlantılarında aşırı aktivasyon, frontal kortekste kompansatuvar artışlar gözlenmiştir.
-
PET çalışmaları: Dopamin eksikliğinin semantik erişim ve prosodik kontrol üzerindeki etkilerini dolaylı biçimde desteklemektedir.
4. Elektrofizyolojik Bulgular (ERP)
ERP çalışmalarında özellikle N400 bileşiğinde gecikme ve genlik azalması gözlenmiştir; bu durum, PH’de anlamsal işlemlemenin yavaşladığını gösterir. Ayrıca prosodi ve öngörüsel işlem (predictive processing) süreçlerinde zamanlama anomalileri bildirilmiştir.
Bu bulgular, motor yetersizliklerle paralel seyreden bir bilişsel-semantik yavaşlama modelini destekler.
5. Klinik Uygulamalar ve Tedavi Yansımaları
Hipokinetik dizartrinin tedavisinde en yaygın ve kanıta dayalı yöntem Lee Silverman Voice Treatment (LSVT LOUD)’dur. Bu yöntemin 4 hafta boyunca haftada 4 seans uygulanmasıyla ses şiddeti, anlaşılabilirlik ve artikülasyon belirgin biçimde artmaktadır (Ramig ve ark., 2018).
Alternatif programlar:
-
SPEAK OUT!®
-
Expiratory Muscle Strength Training (EMST)
-
Geleneksel artikülasyon egzersizleri
-
Kompansatuvar iletişim stratejileri
Farmakolojik olarak levodopa konuşma üzerinde sınırlı etki gösterir; yüksek dozlarda ise konuşma akıcılığını olumsuz etkileyebilir. Derin beyin stimülasyonu (DBS) motor semptomlarda etkili olsa da konuşma üzerinde negatif sonuçlar doğurabilir.
Bu nedenle tedavi süreci multidisipliner olmalı; konuşma terapistleri, nörologlar, psikologlar ve aile bireyleri iş birliği içinde çalışmalıdır (Sapmaz Atalar ve ark., 2023).
6. Geleceğe Yönelik Araştırma Alanları
-
PH’ye özgü standart dil değerlendirme bataryaları geliştirilmelidir.
-
Longitudinal, multimodal (ERP + fMRI + akustik) çalışmalarla dilin zaman içindeki değişimi izlenmelidir.
-
Erken dönem dil değişiklikleri, bilişsel gerileme için biyobelirteç olarak değerlendirilebilir.
-
Dijital konuşma analizleri ve yapay zekâ destekli dil ölçütleri, gelecekte klinik izlemde önemli rol oynayabilir.
Sonuç
Parkinson hastalığında dil bozuklukları, motor konuşma düzeyinden semantik ve söylem düzeyine kadar uzanan çok katmanlı bir tablodur. Dopamin eksikliğinin yanı sıra kortikal-striatal ve temporo-prefrontal bağlantılardaki bozulmalar, dilin motor ve bilişsel bileşenlerini bütüncül biçimde etkiler.
Klinik değerlendirmelerde konuşma-akustik ve nöropsikolojik-linguistik parametreler birlikte ele alınmalı; tedavide farmakolojik, davranışsal ve teknolojik rehabilitasyon yöntemleri bir arada kullanılmalıdır.
Gelecekte, dil işlevlerinin multidisipliner ve multimodal yöntemlerle incelenmesi, Parkinson hastalığının nöropsikolojik profilini anlamada yeni ufuklar açacaktır.
Kaynakça
-
Sapmaz Atalar, M., Oğuz, Ö., & Genç, G. (2023). Hypokinetic dysarthria in Parkinson’s disease: A narrative review. Medical Bulletin of Şişli Etfal Hospital, 57(2), 163–170.
-
Miller, N., Noble, E., Jones, D., & Burn, D. (2006). Life with communication changes in Parkinson’s disease. Age and Ageing, 35(3), 235–239.
-
Ramig, L. O., Fox, C., & Sapir, S. (2018). Speech treatment in Parkinson’s disease: Randomized controlled trial. Movement Disorders, 33(11), 1777–1791.
-
Huang, X., Chen, X., Yan, N., et al. (2016). The impact of Parkinson’s disease on cortical mechanisms supporting auditory-motor integration. Human Brain Mapping, 37, 4248–4261.
-
Montemurro, M., et al. (2019). Pragmatic processing in Parkinson’s disease. Frontiers in Psychology, 10, 1220.
-
Behroozmand, R., Shebek, R., Hansen, D. R., Oya, H., Robin, D. A., Howard III, M. A., & Greenlee, J. D. (2015). Sensory-motor networks involved in speech production and motor control: An fMRI study. NeuroImage, 109, 418–428.