Salı, Ekim 21, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Otobiyografik Bellek ve Anılar

“Ruhun parfümü hatıralardır.”

– George Sand

İlk aşkınızı ya da çocukluk anılarınızı anımsayamadığınızı hayal edebiliyor musunuz?
İlk çocukluk yıllarındaki dostluklarınızı ve çok sevdiğiniz kokuları anımsamak, gençliğinizde nasıl göründüğünüzü ve yaşamınızdan nasıl keyif aldığınıza dair farklı anılar, otobiyografik bellek veya hafıza olarak tanımladığımız olgunun doğasında var. Hal böyleyken, size en yakın sevdiklerinizi unuttuğunuzu hayal edebiliyor musunuz? Aslında bunlar otobiyografik hafızanızda saklanan anıların örnekleridir.

Öncelikle, bu kavramın ne olduğu ve sonra da otobiyografik hafızanın geçmişinizle nasıl bağlantılı olduğu hakkında konuşacağız.

Otobiyografik Bellek Nedir?

Otobiyografik bellek, bireysel deneyimlerle ilgili bir kavramdır. Kendi yaşam hikayenizi anlatan kişisel geçmiş anılarından meydana gelmektedir. Kısacası, bu deneyimlerin bir tür düzenleyici rolü bulunur ve bu nedenle biyografinizin esasını oluşturur. Bu hafıza yapısı, dış dünya ile olan etkileşiminizin bir sonucu olarak gelişir ve gerçekleştirdiğiniz her şey otobiyografik bellek anlayışıyla belirlenir.

Madrid Özerk Üniversitesi’nde akademisyen ve araştırmacı olan Jose Maria Ruiz-Vargas’a göre, otobiyografik anılar şöyle tanımlanıyor:

  • Benlik bağı: Bu hatıralar, kim olduğunuzu oluşturmanıza ve belirlemenize yardımcı olan unsurlar taşır.

  • Hikaye yapısı: Kişisel anılarınızı hatırlamak, bu anıları bir hikaye şeklinde aktarmanız sonucunda gerçekleşir. Böylece deneyim, anımsama sürecinde bir hikaye halini alır (Ruiz-Vargas, 2004, s. 10).

  • Zihin görüntüleri: Otobiyografik anılar, görsel imgeler barındırır. Bununla birlikte, işitme ve koku gibi farklı duyusal verileri de içermektedir.

  • Duygusal yön: Duygular, genellikle anıları daha derin ve etkili kılar.

Otobiyografik bellek aynı zamanda zaman içerisindeki dağılımla da ilgilidir. Kişisel geçmişin oluşturulması eylemi tek tip bir şekilde gerçekleşmez. Bu tanımlama şekli hafızadan hafızaya değişim gösterir ve içinde bulunduğunuz yaşam aşamasına da bağlıdır.

Otobiyografik bellek (OB), bireyin kendilik algısına katkıda bulunan, kişisel olarak yaşanmış geçmiş olayların tutarlı ve bütünleşmiş biçimde hatırlanmasıdır. Sadece olayları hatırlamak değil, aynı zamanda kim olduğumuzun hikayesini örmek, zaman içinde süreklilik sağlamak ve kişisel tarihimizle bağ kurmaktır.

Otobiyografik bellek, hem geçmişte yaşanmış belirli olayların anılarını hem de kendilikle ilgili daha kavramsal bilgileri kapsayan kişisel bilgi tabanına işaret eder. Otobiyografik anılar, insan deneyiminin kritik bir bileşenidir. Sadece benlik ve kimlik duygusunun oluşmasında önemli bir rol oynamakla kalmazlar, aynı zamanda geleceğe yönelik rehberlik ederler.

Kişisel geçmiş deneyimlerin kaydı olarak, bu anılar alınan dersleri hatırlatır ve böylece bireylerin benzer sorunları günümüzde çözmelerine veya gelecekteki eylemleri planlamalarına yardımcı olur.

Otobiyografik Belleğin Psikolojik ve Klinik Yönü

Son 25 yılda yapılan araştırmalar, insanların kişisel geçmişlerini nasıl hatırladıklarının — özellikle spesifik anılar mı yoksa daha genel anılar mı çağrıştırdıklarının — psikolojik işleyiş üzerinde önemli etkileri olduğunu göstermiştir.

İlk kez Williams ve Broadbent (1986) tarafından intihar eğilimindeki hastalar üzerinde yapılan bir çalışmada tanımlanan aşırı genel otobiyografik bellek, bir ipucu kelimeye karşılık belirli bir anı getirmeleri istendiğinde, bazı bireylerin diğerlerine göre daha az spesifik ve daha genel anılar hatırlama eğiliminde oldukları bulgusuna işaret eder.

Yani, belli bir zaman ve mekânda yaşanmış ve bir günden kısa süren spesifik bir olayı (örneğin, “Üniversite mezuniyeti”) hatırlamak yerine, bu bireyler daha çok olay sınıflarının ya da özetlerinin (kategorik anılar, örneğin “Ailemle olduğum zamanlar”) ya da bir günden uzun süren olayların (uzun süreli anılar, örneğin “İspanya seyahatim”) anılarını getirirler.

Otobiyografik Belleğin Fonksiyonları ve Gelecek Planlaması

Otobiyografik belleğin işlevleri, insan hafızası araştırmalarında Freud’dan beri ilgi çekici bir konu olduysa da, modern psikolojide hak ettiği derinlikte inceleme ve tartışma ancak son 20–30 yılda başlamıştır.

Neisser’in (1978) dediği gibi, esas merak ettiğimiz şey insanların geçmiş deneyimlerini nasıl kullanarak bugünü ve geleceği şekillendirdikleridir.

2003’te Susan Bluck’un Autobiographical Memory: Exploring its Functions in Everyday Life başlıklı özel sayısı, bu alandaki araştırmaları hızlandıran önemli bir kilometre taşı oldu. O günden beri otobiyografik hafızanın sosyal paylaşım, kimlik inşası ve geleceğe hazırlık gibi fonksiyonları üzerine sayısız çalışma yapılmıştır. Ancak bazı duygusal deneyimlerin — özellikle utanma ve suçluluk gibi — paylaşılmaya daha az meyilli olduğu da ortaya çıkmıştır.

Öte yandan, nörobilimsel çalışmalar, otobiyografik belleğin sadece geçmişi değil, geleceği planlama ve kurgulamada da rol oynadığını gösteriyor (Spreng ve D’Argembeau’nun incelemeleri gibi).

Hatta çok detaylı ve üstün bellek kapasitesine sahip bazı bireylerin psikolojik yüklerle mücadele ettiğine dair bulgular mevcut.

Sonuç: Geçmişimiz Geleceğimizdir

Kendimizi anlamak ve geleceğimizi şekillendirmek için kişisel geçmişimizi kullanmak, yaşamın en güçlü araçlarından biridir. Elbette ki bu yolculuk, bazen zor anıları unutmaktan, bazen de kimliğimizin dönüm noktalarını anlamaya çalışmaktan geçer.

KAYNAKÇA:

Bluck, S. (2003). Autobiographical memory: Exploring its functions in everyday life.
Memory, 11(2), 113–123. https://doi.org/10.1080/741938206
Castro Arbeláez, M. A. (2022, 21 Aralık). Otobiyografik bellek – Geçmişinizi unuttuğunuzda.

Aklınızı Keşfedin. https://aklinizikesfedin.com/otobiyografik-bellek-gecmisinizi-
unuttugunuzda/

Conway, M. A. (2005). Memory and the self. Journal of Memory and Language, 53(4), 594–
628. https://doi.org/10.1016/j.jml.2005.08.005
Conway, M. A., & Pleydell-Pearce, C. W. (2000). The construction of autobiographical
memories in the self-memory system. Psychological Review, 107(2), 261–288.
https://doi.org/10.1037/0033-295X.107.2.261
D’Argembeau, A. (2012). Autobiographical memory and future thinking. In D. Berntsen & D.
C. Rubin (Eds.), Understanding autobiographical memory: Theories and approaches (pp.
311–330). Cambridge University Press.
D’Argembeau, A. (2020). Zooming in and out on one’s life: Autobiographical representations
at multiple time scales. Journal of Cognitive Neuroscience. Advance online publication.
https://doi.org/10.1162/jocn_a_01575
McAdams, D. P. (2008). The psychology of life stories. Methodology and History of
Psychology, 3(3), 135–166.
Neisser, U. (1978). Perceiving, anticipating, and imagining. In Perception and cognition:
Issues in the foundations of psychology (pp. 89–105). Minnesota studies in the philosophy of
science (Vol. 9). University of Minnesota Press. https://hdl.handle.net/11299/185331
Ricarte, J. J., Ros, L., Latorre, J. M., & Watkins, E. (2017). Mapping autobiographical
memory in schizophrenia: Clinical implications. Clinical Psychology Review, 51, 96–108.
https://doi.org/10.1016/j.cpr.2016.11.002
Ruiz-Vargas, J. M. (2004). Claves de la memoria autobiográfica. En Autobiografía en
España: un balance: acta del Congreso Internacional celebrado en la Facultad de Filosofía y
Letras de Córdoba (pp. xx–xx). Córdoba: Servicio de Publicaciones de la Universidad de
Córdoba.
Sotgiu, I. (2021). The functions of autobiographical memory. In The psychology of
autobiographical memory: History, theory, research (pp. 127–159). Springer International
Publishing. https://doi.org/10.1007/978-3-030-69571-2_4
Spreng, R. N., Mar, R. A., & Kim, A. S. N. (2009). The common neural basis of
autobiographical memory, prospection, navigation, theory of mind, and the default mode: A
quantitative meta-analysis. Journal of Cognitive Neuroscience, 21(3), 489–510.
https://doi.org/10.1162/jocn.2008.21029
Sumner, J. A. (2012). The mechanisms underlying overgeneral autobiographical memory: An
evaluative review of evidence for the CaR-FA-X model. Clinical Psychology Review, 32(1),
34–48. https://doi.org/10.1016/j.cpr.2011.11.006

Williams, J. M. G. (2006). Capture and rumination, functional avoidance, and executive
control (CaR-FA-X): Three processes that underlie overgeneral memory. Cognition and
Emotion, 20(3–4), 548–568. https://doi.org/10.1080/02699930500450465
Williams, J. M. G., & Broadbent, K. (1986). Autobiographical memory in suicide attempters.
Journal of Abnormal Psychology, 95(2), 144–149. https://doi.org/10.1037/0021-
843X.95.2.144

Melis Saygısever
Melis Saygısever
Nişantaşı Üniversitesi Psikoloji (İngilizce) bölümünden mezun olduktan sonra, Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji (tezli) yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Klinik stajımı Bursa Mustafa Kemalpaşa Devlet Hastanesi’nde iki psikolog ve bir psikiyatristle birlikte gerçekleştirdim. Son üç yıldır çocuk, ergen ve yetişkin danışanlarla; yeme bağımlılıkları ve bozuklukları, sosyal fobi, anksiyete bozuklukları, panik bozukluk, depresyon, OKB gibi psikolojik hastalıklar, ebeveyn tutumları, sınav kaygısı gibi güncel psikoloji konuları üzerinde çalışmaktayım. Danışanlarıma, özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ekolüyle yapılandırılmış, bilimsel temelli ve bireysel ihtiyaçlara uyarlanmış terapiler sunuyorum. Psikoterapide amacım, danışanların duygusal farkındalıklarını geliştirmelerine, benlik değerlerini güçlendirmelerine ve psikolojik dayanıklılıklarını artırmalarına destek olmaktır. Tedavi sürecini, güvenli ve şefkatli bir alan yaratarak, bilimsel bilgiyle insan sıcaklığını harmanlayan bütüncül bir yaklaşım olarak kurguluyorum. Psychology Times Türkiye ve UK için yazdığım makalelerde, gelişimsel psikoloji, duygu düzenleme, ebeveyn-çocuk ilişkileri, yeme davranışlarının psikolojik yansımaları, sınav kaygısı ve modern yaşamın ruh sağlığına etkileri gibi güncel konuları ele alıyorum. Yazılarım, okuyucuları içsel keşif ve farkındalık yolculuğuna davet eden, bilgilendirici ve ilham verici içeriklerdir. Mesleki misyonum; etik değerlere bağlı kalarak sürekli öğrenmek, toplumsal farkındalık yaratmak ve bireysel ile kolektif ruh sağlığına katkı sağlamaktır. Mottom: “Her insan, duyulmayı bekleyen bir hikâyedir.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar