Perşembe, Temmuz 31, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ötekinin Psikolojisi: Irkçılık Üzerine Psikolojik ve Kişisel Bir Değerlendirme

Geçmişten günümüze toplum içerisinde ve bireysel ilişkilerde ırkçılığa maruz kalmak veya ötekileştirilmek oldukça yaygın bir durumdur. Irkçılık, kültürel benzerliklerin dışında kalan ve ortak fiziksel özellikleri taşımayan “ötekilere” karşı duyulan her türlü nefret, güvensizlik ve korku duygusunun yarattığı bir sosyal dışlama biçimidir (Yılmaz, 2008). Irkçılık çoğu zaman nefret söylemleriyle ve ayrımcı davranışlarla kendini gösterir. Irkçılığa maruz kalmanın kolay kolay gerçekleşmediğini savunanların aksine bunun günlük hayatta oldukça sık karşılaşılan bir durum olduğunu henüz ortaokuldayken anlamıştım. Ders arasında bir sınıf arkadaşımın bana yönelttiği “dağdan gelmiş bağdakini kovuyor” sözü bana hiçbir zaman bu toplum tarafından kabul edilmeyeceğimi ve ne kadar iyi bir insan olmaya çabalasam da en ufak bir hatamda dışlanacağımı düşündürtmüştü. Bu düşüncelere kapılmama ve yıllar boyunca kendimi insanlara kanıtlamaya çalışmama neden olan bu sözün nedeni ise sadece göçmen olup başka bir ülkede doğmuş olmamdı. Yine aynı sene içerisinde matematik öğretmenim tarafından ders esnasında ters orantı konusuna örnek vermek adına bana yönelttiği “ülkenden gelen insanlar arttıkça bizim de huzurumuz o derece azalıyor” örneği yıllar boyunca matematik dersinden nefret etmeme sebep olurken eğitim hayatım boyunca öğretmenlerime fazlasıyla mesafeli davranmama neden olmuştu. Tıpkı bende olduğu gibi her türlü ırkçı söylem ve davranış bireyde yalnızlık ve dışlanmışlık duygularına neden olurken sürekli olarak kendini kanıtlama ve kabul görme çabalarını doğurur. Irkçılık sadece bunları doğurmakla kalmıyor aynı zamanda bireyin kimlik oluşturma ve kendini tanıyıp tanıtma süreçlerini önemli derecede etkilemektedir. Irkçılığa dair psikolojik ve kişisel değerlendirmeler yazının devamında verilecektir.

Irkçılık Nedir? Sosyal Psikolojik Açıdan Irkçılık

Temelde ırkçılığın nasıl ortaya çıktığını ve sürdürüldüğünü anlamak için önyargıların ne olduğuna bakılmalı. Sosyal psikolojik açıdan önyargı, bilinçsizce kararlarımızı etkileyen düşünce yapıları ve belirli bir gruba karşı bu düşünce yapılarının ortaya çıkardığı her türlü olumsuz tutum ve düşmanca davranışlardır (İlhan ve Çevik, 2013). Dış gruba karşı geliştirilen olumsuz tutumların sebebi, belirsizlik durumunu ortadan kaldırmak ve hayatta kalma şansını artırmak olarak görülmektedir. Bununla beraber bireyler, kendi grubundakileri iyi ve güvenilir, karşı gruptakileri kötü ve güvenilmez olarak görme eğilimindedir (Kocakaya, 2018). Bu eğilim sonucu önyargılar, ayrımcılık, ırkçı söylem ve davranışlar ortaya çıkmaktadır. Geçmişten beri süregelen ve dış gruba karşı oluşturulan olumsuz stereotipik inanışlar yani kalıp yargılar, ön yargıların ortaya çıkmasına neden olan ve sosyal kimlik kuramının bir parçası olan bir etmendir. Dış gruba atfedilen ve o grubun tüm bireylerini kapsayan özellik betimlemeleri olan stereotipler, dış grubun davranışlarını tahmin edilebilir kılmak için gerçekleşen otomatik bir sürecin sonucudur. Dış grubun davranışlarının tahmin edilebilir olmasını sağlamak bireyde rahatlama ve güvende olma hissinin oluşmasını sağlamaktadır. Bunların yanı sıra sosyal kimlik kuramına göre bireyler kimlik oluşturma sürecinde kendi gruplarına karşı oluşturdukları aidiyet duygusuyla, kendi grubunu daha değerli görme ve karşı grubu dışlama eğilimi göstermektedir. Bireylerdeki bu algılama biçimi beraberinde ayrımcı davranışları ve ırkçılığı ortaya çıkarmaktadır.

Irkçılık Üzerine Kişisel Bir Değerlendirme

Çocuk yaşta toplumdan farklı olmanın getirilerine alışmak kimi zaman içsel çöküşe neden olurken kimi zamanda güçlenmeye ve sesini daha çok duyurmaya çalışmakla sonuçlanır. Bir çocuğun alaycı bakışlara, sessiz dışlanmalara ve küçümseyici söylemlere alışmak zorunda kalması kimin suçu? Kimler küçük yaşta ırkçılığa maruz kalmayı normalleştirmek zorunda kalmak ister? Bu sorular sadece bireyin değil tüm toplumun içsel bir sorgulama yapması gerektiğini hatırlatır. Henüz ilkokuldayken farklı olan tarafta olmanın getirileriyle mücadele ederek toplumda kendime yer edinmeye çalıştım. Küçük yaşta, insanların davranışlarını ve düşüncelerini sorgulamayı öğrenerek kendi davranışlarımı kabul edilme gereksinimi üzerine yeniden gözden geçirdim. Bu tür bir süreçte bireyin kendi kimliğini oluşturup koruyabilmesi ve benlik değerini yüksek tutması oldukça zordur. Ancak her zorluk bireyin çöküşüne neden olmaz; aksine bu zorluklar kimliğine daha sıkı sarılmayı ve bu kimlikle hayatta kalmayı öğretebilir. Karşılaştığım zorluklarla mücadele etme gücünü keşfettikçe ve kişisel başarılarımla yükselmeyi öğrendikçe korkuların ve belirsizliklerin üstesinden gelmeyi öğrendim. Her yeni bir başarı dış dünyayla daha fazla bağlantı kurmama ve kendimi olduğum gibi tanıtmama olanak sağladı. Başarılarımın artması insanların ırkçı önyargılarını tamamen değiştirmese de beni olduğum gibi kabul etmelerini ve görünür hale gelmemi sağladı. Maruz kaldığım zorluklara alışmanın bana kazandırdığı en büyük şey onları birer yük olarak görmektense birer güç kaynağına dönüştürmeyi öğrenmek oldu. Tüm bu süreç boyunca yalnız olmamanın ne kadar önemli bir etken olduğunu değerli arkadaşlıklar edinerek öğrendim. Beni olduğum gibi kabul eden, maruz kaldığım ötekileştirme karşısında yanımda duran ve benim için mücadele eden değerli arkadaşlıklarım oldu. Beni kişiliğimle tanıyan ve önyargısız bir şekilde dinleyen arkadaşlarımın varlığı kendime olan inancımı daha da güçlendirmemi yardımcı oldu.

Irkçılıkla Nasıl Baş Edilebilir?

Yazının öncesinde değinilen yorumlara ek olarak ırkçılıkla baş etmenin oldukça güç olduğunu ancak imkânsız olmadığını söylemek gerek. Ötekileştirilmenin bireyde yarattığı duyguların bastırılmaması ve o duygularla yüzleşmek kendini tanımanın en sağlam yollarındadır. Toplumun dayattıklarına rağmen bireyin kimliğine sahip çıkması ve olduğu kişi gibi davranmaktan çekinmemesi en büyük direniş biçimini oluşturabilir. Zorluklar karşısında teslim olmak yerine onları başarıya gitmenin birer basamağı olarak görmek, içsel bir dayanma gücünün ortaya çıkmasını sağlayabilir. Bireyin bu süreçte destek aramaktan çekinmemesi ve yaşadığı zorlukları gerek yakın çevresine gerekse profesyonel birine anlatarak yardım araması son derece faydalı olabilir.

Dilber Hussein
Dilber Hussein
Dilber Husseın, 3.sınıf psikoloji öğrencisidir. Nöropsikoloji başta olmak üzere bilişsel psikoloji ve sosyal psikoloji alanlarında yazılar yazan Husseın, psikoloji alanında edindiği bilgileri okuyucuyla buluşturmayı hedeflemektedir. Psikoloji alanına ilgi duyan bireyler için sade ve anlaşılır bir dille anlatımlar yapmayı ve okuyucunun kendisine dair farkındalıklar kazanmasına yardımcı olmayı amaç edinmektedir. Yazılarında teorik bilgileri yaşamın içinden örneklerle birleştirerek, psikolojinin herkes için ulaşılabilir ve anlamlı bir alan olduğunu göstermeye çalışmaktadır.

2 YORUMLAR

  1. Sosyal psikoloji üzerinden ırkçılığın açıklanması kısmını başarılı buldum. Kısa bir yazı olmuş daha uzun olsa keşke. Genel olarak başarılı bir yazı 👍

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar