Çarşamba, Mayıs 21, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Öfke ve Öfke Yönetimi

Öfke; doyurulmamış isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere verilen duygusal tepkidir. Öfke de diğer duygular gibi son derece doğal ve evrensel bir duygudur. Öfke, sağlıklı olarak ifade edildiğinde kişiler arası iletişimi düzeltici etkiye sahiptir. Ancak öfke, kontrol edilemeyen ve yıkıcı, saldırgan davranışlara dönüşme potansiyeli de taşıyan bir duygudur. Günümüzde ev içi şiddet olaylarında, çocuk taciz ve istismarlarında, sokak kavgalarında ve terör olaylarında öfke duygularının etkileri görülmektedir. Genelde çoğu insan öfke problemleri yaşamasına rağmen bunu inkâr eder, yok sayar ya da bastırır. Ve bastırılması daha da şiddetli olarak tekrardan etkisini göstermesine sebep olur. Hatta bastırılmaya çalışılan öfke; kronik kalp damar hastalıklarına, baş ağrısına, yüksek tansiyona ve mide hastalıklarına yol açarak kişinin fiziksel sağlığı için ciddi tehditler de oluşturabilmektedir.

Öfkenin İşlevleri ve Önemi

Öfkenin kişiyi uyarıcı, harekete geçirici ve koruyucu işlevleri bulunmaktadır. Önemli olan öfkeyi kontrollü ve sağlıklı bir şekilde ve aynı zamanda kendimize ve çevremize zarar vermeyecek şekilde yönetebilmektir. Çünkü öfke sadece bizi değil çevremizi de en az bizim kadar etkileyen yoğun bir duygudur.

Ancak öfkenin tüm olumsuzluklarına karşın olumlu sonuçları da bulunmaktadır. Öfke, kişiyi hem uyarıcı hem de koruyucu işlevleri sayesinde yaşamın devamının sağlanmasında büyük etkiye sahiptir. Doğadaki birçok canlının çevresindeki tehditlerden ve tehlikelerden kendini koruması için uyarılması ve yine kendini korumak, hayatta kalmak ve türünün devamını sağlayabilmek için saldırgan davranışlar sergilemesi gerekmektedir. Dolayısıyla öfke, canlıyı hayatta kalmak için uyaran önemli bir duygu rolündedir. Yani yalnızca olumsuz bir duygu değil, kontrol edildiğinde ve nasıl kullanılması gerektiği bilindiğinde oldukça olumlu hatta hayati önem taşıyan bir duygu olabilmektedir.

Öfkenin Yoğunluğu ve Nedenleri

Öfkenin yoğunluğu ise kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Örneğin bazı kişiler başkalarına göre daha öfkeli olabilmektedir. Bu durumun ise birçok nedeni bulunmaktadır. Bu durumun nedenleri genetik, fizyolojik ve sosyal-kültürel olabilir. Bunda bireylerin yaşadığı durumlar, hayat koşulları ve sağlık durumları da etkilidir. Ancak özellikle genetik, en önemli nedenlerden biridir. Örnek verilecek olursa; öfkeli çocukların huysuz, alıngan ve çok çabuk kızan özelliklerle doğduğuna ve bu işaretlerin çok erken yaşlardan beri mevcut olduğuna dair araştırma bulguları vardır. Araştırmalar aynı zamanda aile yaşantısının da öfke ifadesinde önemli rolü olduğunu göstermektedir. Buna göre çabuk öfkelenen insanların karmaşık ve duygusal iletişimi iyi olmayan dengesiz ailelerden geldiği bildirilmiştir.

Öfkenin Sebepleri

Öfkenin farklı sebepleri bulunmaktadır. Bunlar içsel ya da dışsal olabilmektedir. İnsanları öfkelendiren bu nedenlerin başında engellenme, aşağılanma, önemsenmeme ve saldırıya uğrama gelir. Öfkeye neden olan bu durumlar doğrudan veya dolaylı olarak öfkeyi açığa çıkarmaktadır.  

İçsel sebepler: Öfkeye neden olan içsel sebeplerin kaynağında yer alan temel duygular kıskançlık, üzüntü, merak, yalnızlık, itilmişlik, kaygı, hayal kırıklığı, haksızlık, anlaşılamamak ve sıkıntı gibi duygulardır. Bu duygular birikip sertleştiğinde öfkeyi ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca öfkenin yapılanmasında takıntı halinde düşmanlık fantezileri kurmanın ve yaratıcı düş gücü eksikliğinin de rol oynadığı düşünülmektedir.  

Dışsal sebepler: Haksızlığa uğrama, fiziksel incinme ve yaralanmalar, tacize uğrama, hayal kırıklığı, saldırıya uğrama ve tehditler örnek verilebilir. Genellikle herhangi bir dış uyarıcı tarafından bireyin amacına ulaşması engellendiğinde ortaya çıkar. Öfkenin dışsal sebepleri fiziksel çevre faktörleri ya da anlaşmazlıklardan kaynaklanan bireysel sürtüşmeler olabileceği gibi toplumsal yaşamın getirdiği çeşitli sosyal kültürel faktörler de olabilir. Bunların yanında kalabalıklaşan kent yaşamı, bireyi şekillendiren toplumsallaşma süreci, toplumlara özgü sosyal yapılar, kimliksel ve ideolojik şartlanmalar, siyasal ilişkiler, gelir dağılımındaki eşitsizlikler, kuşaklar arası çatışmalar, terör gibi sosyal etkenler de öfke ve şiddet ile yakından ilişkili bulunmaktadır. Bu yönüyle de öfke, şiddet ve saldırganlık, içgüdüden ziyade öğrenilmiş davranışlarla açıklanmaya daha uygun görünmektedir.

Öfkenin Sonuçları ve Beyindeki Rolü

Öfkenin sebeplerinin yanında doğurduğu bazı sonuçlar da bulunmaktadır. Öfkenin birçok sonucu olsa da en tehlikelisi şiddet içerikli davranışlardır. Sonuç olarak kişilerde, sigara ve alkol kullanma, madde bağımlılığı, yeme bozuklukları ve depresyon gibi belirtiler görülmekte ve kişilerde gerginlik ve stres gibi ruh sağlığını tehdit eden kronik problemler ortaya çıkarmaktadır. Öfkemizi kontrol edemediğimizde olumsuz sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

Korku, kızgınlık, şefkat, saldırganlık gibi birçok duygunun merkezi beynin temporal lobunun orta kısmında yer alan limbik sistemdir. Bu sistemde beyinde duygusal tepkilerin oluşmasında ilk role sahip olan “amigdala” bulunur. Amigdala tehdit algısına çok hızlı tepki verir. Amigdala uyarıldığında, beynin düşünen ve muhakeme eden kısmı devreye girmeden önce bedende değişimler başlar. Adrenalin, noradrenalin ve kortizol gibi stres hormonları salgılanır. Sık öfkelenen bir kişide, vücutta meydana gelen bu değişimlerin bazıları, ileriki dönemde rahatsızlıklara yol açabilir.

Kaynakça

  • Soykan, Ç. (2003). Öfke ve Öfke Yönetimi. Kriz Dergisi, 11(2), 19-27. https://doi.org/10.1501/Kriz_0000000192.  
  • Tatlılıoğlu, K., ve Karaca, M. (2013). Öfke Olgusu Hakkında Sosyal Psikolojik Bir Değerlendirme. The Journal of Academic Social Science Studies, 6(6), 1101-1123.
Şura Şekeroğlu
Şura Şekeroğlu
Şura Şekeroğlu, klinik psikoloji başta olmak üzere birçok psikoloji alanında kendini geliştirmek isteyen bir psikoloji 2. sınıf öğrencisidir. Himenoplasti ameliyatları, anksiyete bozukluğu ve din üzerine yazdığı yazıları bulunmaktadır. Bu yazılar ve bunlardan sonra yazacağı makalelerin daha doğru bir şekilde yazılmasını ve başkalarına yardımcı olması açısından yayımlanmasını istemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar