Pazartesi, Mayıs 12, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Nasılsın Denilmemiş Çocuklar: Duygusal İhmalin İzleri

Çocuklar, sadece fiziksel değil, duygusal ihtiyaçlarıyla da ilgilenilmesi gereken bireylerdir. Ancak bazı çocuklar, duygusal ihtiyaçları göz ardı edilerek büyürler. Bu durum, “duygusal ihmal” olarak adlandırılır ve çocuğun duygusal gelişimini olumsuz yönde etkiler.

Duygusal İhmalin Kaynağı: Ebeveyn Tutumları

Duygusal ihmalin oluşumunda en belirleyici etkenlerden biri, ebeveynlik tarzıdır. Özellikle ilgisiz (uninvolved) ebeveynlik tarzı, çocukların duygusal ihtiyaçlarının sistematik biçimde görmezden gelindiği ve çocuğun gelişimsel açıdan desteklenmediği bir bağlanma ortamı yaratır. Bu ebeveynlik tarzı, düşük duyarlılık, yetersiz yönlendirme, sınırlı iletişim ve fiziksel varlığa rağmen duygusal yoklukla karakterizedir (Baumrind, 1991; Maccoby & Martin, 1983).

Bu tür aile ortamlarında büyüyen çocukların, duygusal düzenleme, öz-farkındalık geliştirme, stresle başa çıkma becerileri ve sosyal ilişkilerdeki işlevsellikleri önemli ölçüde zarar görebilir (Musitu & García, 2004). Ayrıca, ilgisiz ebeveynlik tarzı, çocuğun hem benlik saygısını hem de kişilerarası güvende hissetme kapasitesini zayıflatır. Uzun vadede bu bireylerde anksiyete bozuklukları, duygusal kopukluk ve kişilerarası ilişkilerde mesafe gibi sorunlar yaygın olarak gözlemlenmektedir (Webb, 2012; Khaleque & Rohner, 2002).

Bu döngü genellikle nesiller arası bir aktarım mekanizmasıyla devam eder. Kendi çocukluklarında duygusal ihmal deneyimlemiş bireyler, yetişkinliklerinde benzer ebeveynlik tarzını bilinçsizce yeniden üretme eğilimindedirler.

Belki de herkes, yara aldığı yerden yaralar.

Bu ifade, duygusal ihmalin yalnızca bireysel değil, aynı zamanda kuşaklar boyunca aktarılan bir bağlanma problemi olduğunu vurgular niteliktedir. Dolayısıyla, duygusal ihmali önlemenin yolu yalnızca çocukla değil, aynı zamanda ebeveynle, hatta geçmişle yüzleşmeyi de içeren çok katmanlı bir farkındalık sürecini gerektirir.

Duygusal İhmalin Çocukluktaki Belirtileri

Duygusal ihmalin çocukluktaki belirtileri arasında, duygusal ifadelerin yokluğu, yalnızlık hissi, düşük özgüven ve sosyal ilişkilerde zorluklar sayılabilir. Çocuklar, duygusal ihtiyaçlarını ifade etmekte zorlanabilir ve bu da onların duygusal gelişimini engeller. Örneğin, duygusal ihmal yaşayan çocuklar, depresyon, anksiyete, apati, gelişimsel gecikmeler, düşük benlik saygısı, madde kullanımı, arkadaşlardan ve etkinliklerden çekilme gibi belirtiler gösterebilirler.

Duygusal ihmalin etkileri, çocuklukla sınırlı kalmaz; yetişkinlikte de devam edebilir. Yetişkinler, duygusal ihtiyaçlarını ifade etmekte zorlanabilir, yakın ilişkilerde güven sorunları yaşayabilir ve duygusal boşluk hissi duyabilirler.

1. Duygularını Tanıyamama ve İfade Edememe

Duygusal ihmal yaşayan bireyler, kendi duygularını tanımakta ve ifade etmekte zorluk çekerler. Çünkü çocuklukta, “Nasılsın?” sorusunu duymamış, hissettikleri duygulara isim verilmemiştir. Bu durum, yetişkinlikte duygusal ifadelerde yetersizliğe ve ilişki içinde yanlış anlaşılmalara neden olur. Psikolog Jonice Webb’in Running on Empty adlı kitabında belirttiği gibi:

Duygusal ihmal edilmiş yetişkinler, duygularına erişimde zorlanır; bu da onları içsel boşluk ve kopukluk hissiyle baş başa bırakır.”

2. Yakınlık Kurmada Zorluk

İlişkiler yakınlık gerektirir; ancak duygusal ihmal yaşamış bireyler için bu durum tehdit edici olabilir. Çünkü duygusal yakınlık, çocukluklarında eksik kalmıştır ve yetişkinlikte bu tür bağlar onlara güvensiz, hatta rahatsız edici gelebilir. Sonuç olarak, bu bireyler ya aşırı mesafeli olurlar ya da ilişkilere girmekte isteksiz davranırlar. Bir 2014 tarihli çalışma, bu bireylerin bağlanma stillerinin genellikle “kaçıngan” veya “çelişkili” olduğunu göstermiştir (Stoltenborgh et al., Child Abuse Review).

3. Sürekli Onay Arayışı ve Düşük Özsaygı

Çocukken duygularının dikkate alınmaması, kişinin kendini değersiz hissetmesine yol açar. Bu da yetişkinlikte sürekli onay ve sevgi arama davranışlarına dönüşebilir. Partnerinin ya da arkadaşının sevgisini sıkça sorgulayan, sürekli takdir bekleyen kişiler genellikle çocuklukta duygusal ihmal edilen bireylerdir.

Duygusal ihmal edilen bireyler, başkalarının onları sevip sevmediğini anlamakta güçlük çekerler çünkü kendi değerlerini içselleştirememişlerdir.” (Webb, 2012)

4. Empati Eksikliği ya da Aşırı Empati

Bu kişiler duygularla ilgili yeterli modelleme görmedikleri için ya başkalarının duygularını anlamakta güçlük çekerler (empati eksikliği), ya da tam tersi, başkalarının duygularını kendi duygularıymış gibi hissetmeye başlarlar (aşırı empati). İki durum da ilişkilerde dengesizlik yaratır.

5. Sınır Koyamama ya da Aşırı Duvar Örme

Çocukken duygusal ihtiyaçlarını ifade edemeyen bireyler, yetişkinlikte ya gereksiz yere herkesi memnun etmeye çalışır (sınır koyamama), ya da tamamen izole olurlar (aşırı duvar örme). Bu iki uç davranış da sağlıklı ilişkiler kurmayı zorlaştırır.

Duygusal ihmal, bir yetişkinin iç dünyasında görünmez yaralar bırakır. Bu yaralar, özellikle ilişkilerde “Neden hep yanlış kişileri seçiyorum?”, “Neden biri beni gerçekten sevmiyor gibi hissediyorum?” ya da “İnsanlarla bağ kurmak neden bu kadar zor?” gibi içsel sorgularla kendini gösterir.

Sonuç: İçimizdeki Çocuğu Fark Etmek ve Şefkatle Kucaklamak

“Nasılsın?” sorusunu hiç duymamış bir çocuk, büyüdüğünde kendi duygularını tanımakta zorlanır. İçinde olup bitenleri anlayamaz, hissettiklerine anlam veremez, hatta zamanla duygularını bastırmayı bir savunma mekanizması olarak öğrenir. Bu çocuk, yetişkinliğe geldiğinde çevresine uyum sağlamaya çalışan, ama kendine yabancı bir insan haline gelebilir.

Duygusal ihmalin izleri; bazen ilişkilerde kendini yalnız hissetmek, bazen karşılık beklemeden hep vermek, bazen de güvenmekte zorlanmak şeklinde ortaya çıkar. Kimi zaman bir gülümsemenin altında boğuk bir hayal kırıklığı, kimi zaman da başarılarla dolu bir hayatın içinde derin bir boşluk hissi saklıdır. Çünkü duyguları tanımadan, onlara alan açmadan yaşamak; bir çiçeğin susuz kalması gibidir—yavaş yavaş solar insanın içi.

Ancak iyi haber şu ki, duygusal ihmal geri döndürülemez bir kader değildir. Bilinçle fark edilen her duygu, tanınmayı bekleyen içimizdeki çocuğa atılan bir adımdır. Terapötik destek, içsel farkındalık çalışmaları, sağlıklı ilişkiler kurma çabası ve duygulara şefkatle yaklaşmak, bu yolculukta dönüşümün anahtarıdır. Kendimize “Ben ne hissediyorum?”, “Gerçekte neye ihtiyacım var?” gibi soruları sormaya başladığımızda; bir zamanlar sorulmayan o “Nasılsın?” sorusunu, belki ilk kez biz kendimize yöneltmiş oluruz.

Duygusal ihmalin gölgeleriyle yaşamayı öğrenmek mümkündür; ancak o gölgelerin içinden geçip ışığa ulaşmak, yalnızca cesaretle ve öz-şefkatle mümkündür. İçimizdeki küçük çocuğun hâlâ orada olduğunu, görülmek, duyulmak ve anlaşılmak istediğini bilmek bile iyileşmenin başlangıcıdır.

Kaynakça

  • Baumrind, D. (1991). The Influence of Parenting Style on Adolescent Competence and Substance Use. Journal of Early Adolescence, 11(1), 56-95.
  • Maccoby, E. E., & Martin, J. A. (1983). Socialization in the Context of the Family: Parent-Child Interaction. In P. H. Mussen (Ed.), Handbook of Child Psychology: Vol. 4. Socialization, Personality, and Social Development (pp. 1-101). Wiley.
  • Musitu, G., & García, J. F. (2004). Parental Socialization and Adolescent Adjustment: A Comparison of Spanish and American Adolescents. Journal of Early Adolescence, 24(4), 356-379.
  • Webb, J. (2012). Running on Empty: Overcome Your Childhood Emotional Neglect. Morgan James Publishing.
    Jonice Webb’in bu kitabı, çocuklukta duygusal ihmalin etkilerini ve bu durumla başa çıkma stratejilerini ele almaktadır.
  • Khaleque, A., & Rohner, R. P. (2002). Perceived Parental Acceptance-Rejection and Psychological Adjustment: A Meta-Analytic Review of Cross-Cultural and Intracultural Studies. Journal of Marriage and Family, 64(1), 54-64.
  • Stoltenborgh, M., Bakermans-Kranenburg, M. J., Alink, L. R., & van IJzendoorn, M. H. (2014). The Prevalence of Child Maltreatment across the Globe: Review of a Series of Meta-Analyses. Child Abuse Review, 23(3), 157-169.
Zeynep Kübra Bozyol Aksu
Zeynep Kübra Bozyol Aksu
Zeynep Kübra Bozyol Aksu, 2018’de Bahçeşehir Koleji’nden, 2022 yılında ise Lefke Avrupa Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden onur derecesiyle mezun olmuştur. Psikolog, aile danışmanı ve yazar olarak; bilişsel davranışçı terapi, mindfulness ve pozitif psikoloji alanlarında çalışmalar yürütmektedir. Psikoloji alanındaki akademik birikimini ve sahadaki deneyimini, bireylerin ruh sağlığını destekleyen içeriklere dönüştürmektedir. Yazılarında; modern hayatın telaşı içinde kaybolan zihinleri, farkındalık ve şefkatle yeniden buluşturmayı amaçlar. Stres, kaygı ve depresyon gibi duyguların bastırılmadan, bilinçle ve anlayışla yaşanabileceği bir içsel alan yaratmayı hedefler. Kalemini; şefkatin, farkındalığın ve insan ruhuna dokunmanın incelikli dili olarak kullanır—her satırında okuruna içsel bir nefes, yavaşlamaya davet ve kendine uzanan bir el sunar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar