Pazartesi, Ekim 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Mükemmeliyetçi Kişilik: Kusursuzluk Arayışının Görünmeyen Yükü

Çevremdeki çoğu kişiden duyduğum bir şey vardı: “ben mükemmeliyetçiyim“. Bu kavram bireyler için sadece mükemmel ve kusursuz olmayı hedeflemek gibi görünse de, ne kadar derin bir terime sahip olduğunu anlatmak istedim. Bu yazımda mükemmeliyetçi kişilik kavramını sizlere derinlemesine anlatıyorum.

Hepimizin içinde daha iyisini yapma isteği vardır. Fakat bu istek, bazen hayatımızı kolaylaştırmaktan çok zorlaştırır. Mükemmeliyetçi kişilik, yalnızca titiz ya da düzenli olmayı değil, aynı zamanda sürekli olarak kusursuz olma ihtiyacını da ifade eder. Bu kişilik yapısına sahip insanlar için başarı, yalnızca hedefe ulaşmakla ölçülmez; en ufak bir hata, büyük bir başarısızlık gibi hissedilir.

Mükemmeliyetçilik, dışarıdan bakıldığında disiplinli, çalışkan ve güçlü bir özellik gibi görünebilir. Ancak işin derinine indiğimizde, bu kişilik yapısının çoğu zaman yoğun kaygı, yetersizlik duygusu ve tükenmişlik ile birlikte geldiğini görüyoruz. Psikoloji literatüründe, mükemmeliyetçiliğin “uyumlu” ve “uyumsuz” olmak üzere iki farklı boyutu olduğundan bahsedilir.

Uyumlu mükemmeliyetçilik, bireyi motive eden, onu gelişime teşvik eden bir özellik taşır. Uyumsuz mükemmeliyetçilik ise kişinin kendisini sürekli yetersiz hissetmesine ve içsel çatışmalara yol açar.

Mükemmeli Ararken Kendilerini Kaybederler

Bu yazıyı okurken sizlere tanıdık gelen biri varsa, Zehra Erol’un Mükemmeliyetçi Kişilik kitabını okumanızı tavsiye ederim :). Kitapta bu durum çok çarpıcı bir örnekle anlatılıyor: Üniversiteye hazırlanan bir öğrenci, günde 10 saat ders çalışmasına rağmen kendisini hep yetersiz hissediyor. Çünkü gözünde “kusursuz öğrenci” profili, hatasız test çözen, her konuyu mükemmel derecede bilen ve asla yorulmayan biri.

Gerçekçi olmayan bu beklenti, öğrencinin yalnızca akademik başarısını değil, aynı zamanda ruh sağlığını da zedeliyor. Aslında buradaki sorun çalışmak değil; çalışmanın ardındaki bitmeyen kusursuzluk arayışı.

Mükemmeliyetçi kişilik yapısına sahip bireyler için “iyi” hiçbir zaman yeterli değildir. Bu da hayatın her alanında ağır bir yük oluşturur. İş hayatında sürekli daha fazlasını yapma ihtiyacı, kişinin sınırlarını gözetmeden çalışmasına yol açabilir. İlişkilerde ise partnerine ya da çevresine yönelik yüksek beklentiler, zamanla kırgınlıklara sebep olabilir.

Bir noktadan sonra, kişi kendi içindeki huzuru değil, yalnızca dışarıdan kusursuz görünmeyi öncelik haline getirir.

Bu Kişilik Nasıl Gelişir?

Çocukluk döneminde aileden alınan mesajlar burada oldukça belirleyicidir. “Hata yapma”, “kusursuz ol”, “sınıfta birinci olmalısın” gibi telkinler, çocuğun zihninde değer görmenin tek yolunun hatasız olmak olduğu algısını oluşturabilir. Bu algı ise yetişkinlikte de devam eder.

Yetişkin birey, kendi içsel değerini sürekli başarılarla, onaylarla ya da dışarıdan gelen beğenilerle ölçmeye başlar.

Burada önemli bir ayrımı vurgulamak gerekiyor: Mükemmeliyetçilik, kişiyi motive eden bir itici güç olabilir. Fakat bu güç, kişinin kendisini sürekli eleştirmesine ve yıpratmasına dönüştüğünde sağlıksız hale gelir.

Zehra Erol’un da kitabında altını çizdiği gibi, “Mükemmeliyetçi bireylerin en büyük hatası, hata yapmaktan korkmalarıdır. Oysa hata, gelişimin en önemli aracıdır.”

Mükemmeliyetçilikle Başa Çıkma ve Terapi

Mükemmeliyetçilikle başa çıkmak için ilk adım, bu eğilimin farkına varmaktır. Kişi, kendisine yönelttiği ağır eleştirilerin aslında onu ileri taşımadığını, aksine geriye çektiğini fark etmelidir.

İkinci adım, hata yapmaya izin vermektir. “Eksik de olsa, yaptım” diyebilmek, zihni kusursuzluk zincirinden kurtarır. Ayrıca öz-şefkat geliştirmek, bu süreçte oldukça önemlidir. Kişi, başkalarına gösterdiği anlayış ve şefkati kendisine de gösterebilmelidir.

Hangi Psikoterapi Yöntemleri ile Çalışılır?

Bugün modern terapi yöntemleri, özellikle bilişsel davranışçı terapi, mükemmeliyetçilik üzerine yoğun çalışmalar yapmaktadır. Danışan, terapi sürecinde zihnindeki katı kuralları sorgulamayı, gerçekçi hedefler koymayı ve hata yapmaya alan açmayı öğrenir.

Bunun yanında mindfulness pratikleri de, anda kalmayı ve kusursuzluk arayışından uzaklaşmayı destekler.

Günlük hayatımızda bu durumun yansımalarını sık sık görebiliriz. Alışverişe çıkan birinin, aldığı üründe en ufak kusur bulduğunda morali bozulabilir. Ya da iş yerinde yaptığı sunumda bir kelimeyi yanlış söylemek, bütün başarısını gölgeleyebilir.

Oysa hayat, küçük aksaklıklarla birlikte akıp giden bir süreçtir. Bu aksaklıklar, bizi daha insani, daha gerçek kılar.

Sonuç

Sonuç olarak, mükemmeliyetçi kişilik dışarıdan güçlü ve kararlı görünse de, iç dünyasında çoğu zaman yorgun ve kaygılıdır. Kusursuz olmak için verilen çaba, insanı yaşamın kendisinden uzaklaştırabilir.

Unutmamak gerekir ki, hayatın güzelliği kusursuzlukta değil, kusurlarımızla birlikte ilerleyebilmekte gizlidir.

Bihter Buğa
Bihter Buğa
Bihter Buğa, Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldu. Klinik psikoloji alanında; travma, duygu düzenleme güçlükleri, bağlanma stilleri ve savunma mekanizmaları üzerine çalışmalara ilgi duymaktadır. Opal Psikoloji, Balıklı Rum Hastanesi ve Eşlik Psikoloji’de vaka gözlemleri ve eğitim içeriklerinin analizine katıldı. Koç Üniversitesi Mental Health Lab’de araştırma süreçlerini gözlemledi. Genç ve yetişkin bireylerde psikolojik esneklik, benlik algısı ve klinik değerlendirme süreçlerine yönelik içerikler üretmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar