Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Modern İlişkilerde Bilinçdışı Dinamikler: Kısa Bir Psikanalitik Bakış

“Seviyorum ama neden huzursuz hissediyorum?”, “Neden hep aynı insanlar beni buluyor / bu insanlara çekiliyorum?” ya da “Partnerimle sanki aramda bir mesafe var ve ben sebebini bilmiyorum…”

Günümüz ilişkilerinde bazı dönemler ya da biten ilişkilerimizde kendimize sorduğumuz bu sorular, aslında bireyin kendi bilinçdışı ile kurduğu bağın yankılarıdır. Freud’un ilk kez işaret ettiği bilinçdışı süreçler, Lacan’ın “öteki” kavramı, günümüz ilişkilerinde tekrar döngülerini anlamamız için etkili bir araç oluyor.

İlişkilerde Tekrar Eden Döngüler

Freud’un öne sürdüğü tekrar zorlantısı kavramı, kişinin geçmişte çözülememiş çatışmalarının bugünün ilişkilerinde de tekrar gün yüzüne çıkmasıyla ilgili olduğunu söyler (Freud, 1920). Çocuklukta yaşanılan terk edilme ya da yakınlık deneyimleri, yetişkinlikteki partner seçimlerimizde de etkili olacağını öne sürer.

Bir ilişkide yaşanan kriz, aslında çocuklukta ebeveynle yaşanmış bir yarım kalmış hikâyenin devamıdır. Birey, bilinçdışında “bu kez farklı olacak” umuduyla aynı öyküyü tekrar kurar. Peki, bu tekrarın farkında olmak bizi özgürleştirebilir mi?

Lacan ve Öteki’nin Arayışı

Lacan’a göre aşk, sahip olunamayan şeyi ötekinde aramaktır (Lacan, 1975/1988). İnsan, kendi eksikliğini başkasında tamamlamaya çalışır. Oysa bu eksiklik, yapısal olarak hiçbir zaman doldurulamayacak bir boşluk olacaktır. Bu sebeple ilişkilerimize aslında karşımızdakine değil, kendi eksikliğimize yanıt verecek bir imgeye bağlanırız. Bu bağlamda modern ilişkilerdeki doyumsuzluk, eksikliğin yanlış yerde tamamlanmaya çalışılmasından kaynaklanır.

Kendimize şunu sormamız gerekmez mi: Partnerimden gerçekten onu mu istiyorum? Yoksa onda kendi eksikliğimin hayali bir cevabını mı arıyorum?

Bağlanma Stilleri ve İlişkisel Kaygılar

Bowlby’nin (1988) bağlanma teorisi, psikanalitik düşünceyle birleştiğinde ilişkisel davranışlarımızı anlamamıza yardımcı olacaktır.

  • Güvenli bağlanan bireyler, yakınlığı tehdit olarak değil, destek olarak görüp deneyimler.

  • Kaygılı bağlanan bireyler ise sürekli terk edilme korkusu yaşar.

  • Kaçıngan bağlanan bireyler ise duygusal mesafeyi güvenli bir alan olarak görür.

Burada sormamız gereken soru şudur: Partnerimizi seçerken kimi seçiyoruz? Karşımızdaki kişiyi mi, yoksa çocukluktan bildiğimiz ve içselleştirdiğimiz ilk bakım vereni mi?

Dijital Çağda Yeni Sahnelemeler

Bugün ilişkiler yalnızca iki kişi arasında yaşanmıyor. Sosyal medya, görünmez bir üçüncü taraf olarak sürekli devreye giriyor. Zygmunt Bauman’ın (2003) “akışkan modernlik” tanımı, dijital çağdaki ilişkileri mükemmel bir şekilde betimler: hızla başlayan, hızla tüketilen ve derinlikten çok görünürlüğe dayalı bağlar.

Artık partnerimize değil, aynı zamanda “sanal öteki”nin onayına da bağlanıyoruz. Kaç “beğeni” aldığımız, ilişkinin kalitesini belirleyen yeni bir ölçüt haline geliyor. Şu soruyu sormak gerekir: Partnerimizle mi ilişki yaşıyoruz, yoksa partnerimizin dijital imgesiyle mi?

Kendimize Sormalıyız

Psikanaliz, yalnızca teorik bir alan değil, aynı zamanda bireyin kendisine yönelteceği soruların bir aracıdır:

  • Partnerimden gerçekten ne bekliyorum?

  • Onun varlığında hangi eski yaralarım canlanıyor?

  • İlişkide hissettiğim huzursuzluk bugüne mi ait yoksa geçmişten gelen bir yankı mı?

  • Sosyal medyada görünür olmak bana ne sağlıyor?

Bu sorular, ilişkilerin yalnızca iki kişi arasında yaşanmadığını, her bireyin kendi bilinçdışını da ilişkiye taşıdığını hatırlatır.

Sonuç

Modern ilişkiler, bilinçdışının bir sahnesidir. Freud’un söylediği tekrar zorunluluğu, Lacan’ın “öteki’nin” arayışı ve Bowlby’nin bağlanma stilleri, bugünün çift dinamiklerini anlamamızda etkilidir. Dijital dünyada sosyal medya ile bu sahnemiz genişlemesine rağmen sorularımız aynı kalmıştır:

Gerçekten seviyor muyuz? Yoksa bilinçdışımızdaki tanıdık bir hikâyeyi bir kez daha mı yaşıyoruz?

Kaynakça

Bauman, Z. (2003). Liquid Love: On the Frailty of Human Bonds. Polity Press.
Bowlby, J. (1988). A Secure Base: Parent-Child Attachment and Healthy Human Development. Basic Books.
Freud, S. (1920). Beyond the Pleasure Principle. SE, Vol. XVIII.
Lacan, J. (1998). The Seminar of Jacques Lacan, Book XX: Encore (1972–1973). (B. Fink, Trans.). W. W. Norton. (Orijinal çalışma 1975)

İsmail Mertcan Çelik
İsmail Mertcan Çelik
İsmail Mertcan Çelik, klinik psikoloji alanında uzmanlaşmış, psikanalitik kuramı merkeze alan bir klinik psikolog ve yazardır. Lisans eğitimini Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde, yüksek lisansını Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Klinik Psikoloji Programı’nda tamamlamıştır. Freud, Lacan ve çağdaş psikanalitik düşünürler üzerine yaptığı yoğun okumalarla kuramsal birikimini derinleştiren Çelik, danışanlarının bilinçdışı süreçlerini anlama ve aktarım ilişkilerini çözümleme konusunda klinik deneyim kazanmıştır. Yazınsal üretimlerinde ise psikanalitik düşünceyi, hem akademik hem de geniş okuyucu kitlesine ulaştırmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar