Pazar, Aralık 7, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Misofoninin Görsel Gölgesi: Misokinezi Nedir ve Nasıl Ortaya Çıkar?

Sessiz bir ortamda yanınızdaki birinin ritmik ve tekrarlayan bir şekilde ayağını sallaması, parmağını masaya vurması veya sakızını ağzını şapırdatarak çiğnemesi… Bu durum size dayanılmaz bir öfke, iğrenme ya da kaygı hissi veriyor mu? Geleneksel olarak, tekrarlayan seslere karşı duyulan aşırı tepkiyi ifade eden Misofoni (ses nefreti) terimine aşinayız. Ancak, tıp ve psikoloji dünyası, bu duygusal tepkinin yalnızca işitsel tetikleyicilerle sınırlı olmadığını gösteriyor. Misokinezi olarak adlandırılan ve Misofoni’nin “görsel gölgesi” olarak kabul edilen bu durum, kişilerin tekrar eden, küçük ve görsel hareketlere karşı yaşadığı benzer şekilde yoğun ve olumsuz duygusal reaksiyonları tanımlar. Bu makalede, Misofoni’nin bu daha az bilinen akrabasını mercek altına alacak; Misokinezi’nin tam olarak ne olduğunu, hangi yaygın görsel uyaranlarla tetiklendiğini ve bu görsel hassasiyetin arkasında yatan nörobilişsel mekanizmaların nasıl ortaya çıktığını inceleyeceğiz. Amacımız, günlük hayatta pek çok kişinin sessizce deneyimlediği bu görünmez mücadeleyi aydınlatmak ve farkındalığı artırmaktır.

I. Misokinezi: Tekrarlayan Hareketlere Karşı Duyarlılık

Misokinezi, bir başkasının küçük ve tekrarlayan hareketlerini görmeye karşı güçlü bir olumsuz duygusal tepki olarak tanımlanan bir olgudur. Örneğin, birinin elini veya ayağını düşüncesizce kıpırdatması bu tepkiye sebep olabilir. Bu duyarlılık, yakın zamana kadar bilim camiası tarafından yeterince tanınmamış ve genellikle misofoni (ses hassasiyeti) ile birlikte ele alınmıştır. Ancak araştırmalar, misofoninin aksine, misokinezinin odak noktasının tamamen tekrarlayan hareketlerin görsel uyaranları olduğunu göstermektedir.

II. Bilimsel Bulgular ve Misokinezi’nin Yaygınlığı

Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nden (UBC) psikolog Sumeet Jaswal liderliğinde yapılan bir araştırma, misokinezinin yaygınlığını, etkilerini ve bu duyarlılığın neden ortaya çıktığını incelemiştir. 2021 yılında yayımlanan çalışma, bu olgunun önemli bir sosyal sorunu temsil ettiğini göstermektedir.

  • Geniş Kapsamlı Araştırma: Anlayışı artırmak amacıyla Jaswal ve ekibi, üniversite öğrencileri ve genel nüfustan 4 binden fazla katılımcının yer aldığı derinlemesine bilimsel bir araştırma gerçekleştirdi.

  • Yaygınlık: Bulgulara göre, katılımcıların yaklaşık üçte biri, günlük yaşamlarında karşılaştıkları insanların tekrarlayan hareketlerine karşı bir dereceye kadar misokinezi duyarlılığı bildirdi. Bu denli yüksek bir oran, misokinezinin klinik popülasyonlar ile sınırlı olmayan, en yaygın ancak yeterince tanınmayan hassasiyetlerden biri olduğunu ortaya koymaktadır.

  • Misofoni ile İlişkisi: Analizler ayrıca, misokinezinin bazen misofoniye eşlik edebileceğini, ancak her zaman olmadığını da ortaya koymuştur. Bu duyarlılık kişiden kişiye önemli ölçüde farklılık gösterir; bazıları hafif rahatsızlık hissederken, diğerleri aşırı derecede etkilenerek odaklanmakta zorlanır, duygusal olarak bunalır ve hatta görsel tetikleyicilerden kaçmak için sosyal ortamlardan ayrılır.

III. Nörobilişsel Kökenler: Ayna Nöronlar ve Dikkat Çekim Teorisi

“Neden rahatsız oluyorlar?” sorusuna yanıt arayan araştırmacılar, beyindeki nörobilişsel mekanizmaların bu durumda rol oynayabileceğini düşünüyor.

  • Ayna Nöron Hipotezi: Sumeet Jaswal’ın öne sürdüğü bir hipotez, ayna nöronların bu olaydaki rolüne odaklanıyor. Ayna nöronlar, bir hareketi yaptığımızda aktifleştiği gibi, o hareketi başka birinde gördüğümüzde de devreye girer. Bu bağlamda, kıpırdayan birini gören misokinezi hastası, o kişinin kaygı, huzursuzluk gibi altta yatan hâlini beyninde yansıtıyor ve kendisi de istemsizce huzursuzlaşıyor olabilir.

  • Dikkat Bırakamama Sorunu: Jaswal’ın 2024’te yürüttüğü ek bir çalışmada ise, misokinezi yaşayan bireylerin dikkatlerini bir uyarandan koparmakta zorlandığı öne sürülmüştür. Bu durum, esas sorunun basit bir dikkat dağılması değil, görsel uyarana takılı kalma ve dikkat bırakamama olduğu anlamına gelebilir. Görsel tekrar, beyinde bir “hata döngüsü” yaratarak kişinin kendini rahatlatmasını engeller.

IV. Sonuç: Görünmez Mücadelenin Tanınması

Misofoninin Görsel Gölgesi: Misokinezi Nedir ve Nasıl Ortaya Çıkar? başlıklı bu incelememizde, tekrarlayan ve küçük görsel uyaranlara karşı duyulan yoğun tepki olan Misokinezi fenomenini detaylıca ele aldık. Misofoni ile paylaştığı otonom sinir sistemi ve duygu düzenleme zorlukları nedeniyle sıklıkla yanlış anlaşılan bu durum, sıradan bir ‘sinir bozucu’ durumdan çok daha fazlasıdır. Ayak sallama, kalem tıklatma gibi ritmik hareketlerin bir kişide kontrolsüz bir duygusal yük oluşturması, büyük olasılıkla ayna nöron sisteminin aşırı aktivasyonuna ve görsel-hareket algılaması ile duygusal merkezler arasındaki hassas dengenin bozulmasına işaret etmektedir.

Misokinezi, bireylerin sosyal ve profesyonel yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen, geçerli bir duyusal hassasiyet bozukluğudur. Bu makale ile amacımız, bu ‘görünmez’ mücadelenin basit bir huysuzluk değil, nörobilişsel kökenleri olabilecek gerçek bir durum olduğunu vurgulamaktı. Misokinezi’nin tanınması, hem akademik araştırmaların artmasına hem de etkili Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi tedavi stratejilerinin geliştirilmesine olanak tanıyacaktır. Toplum olarak atacağımız ilk ve en önemli adım, sessiz kalmayı seçen bu bireylerin deneyimlerini ciddiye almak ve onlara empatiyle yaklaşmaktır.

Kaynakça

Euronews. (https://tr.euronews.com/saglik/2025/08/04/her-uc-kisiden-birini-etkileyen-gizemli-rahatsizlik-misokinezi)
NTV.COM. (https://www.ntv.com.tr/galeri/turkiye/bu-yaygin-psikolojik-rahatsizlik-3-kisiden-1ini-etkiliyor-risk-altinda-misiniz,wvIAPGzgTEW6JmMj5ESpwA/2)
Novartis. (https://www.pro.novartis.com/tr-tr/mediblog/kipir-kipir-hareketler-sinirlerinizi-mi-bozuyor-yalniz-degilsiniz-bilimsel-bir-sebebi-var)

Ceren Sune
Ceren Sune
Ceren Sune, psikoloji alanında lisans eğitimine 3. sınıf öğrencisi olarak devam eden bir stajyer psikologdur. Akademik ve teorik bilgilerini pratik uygulamalara dönüştürmeyi hedefleyen Ceren, özellikle psikopatoloji ve adli psikoloji alanlarına derin bir ilgi duymaktadır. Bu ilgi doğrultusunda, ilgili alanlardaki becerilerini geliştirmeye odaklanmıştır. Şu ana kadar edindiği staj deneyimleri, insan davranışlarını anlama ve psikoloji bilimine katkıda bulunma hedefine ulaşması için kendisine önemli bir bilgi birikimi ve deneyim sağlamıştır. Psikoloji alanında akademik ve profesyonel gelişimine kararlılıkla devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar