Pazartesi, Kasım 10, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Kendinden Özür Dilemek: Kendinle Barışmanın İlk Adımı

Hayatta çoğu zaman başkalarından özür dilemeyi biliriz. Birini kırdığımızda ya da yanlış anlaşıldığımızda “üzgünüm” demek doğal gelir. Ama hiç düşündünüz mü, kendimizden ne kadar sık özür diliyoruz?

Kendimize söylediğimiz sert sözler, geçmişte yaptığımız hatalardan dolayı duyduğumuz suçluluk ya da “keşke”lerle dolu düşünceler… Bunların hepsi içimizde bir yük oluşturur. Ve çoğu zaman bu yükü taşımaya devam ederiz çünkü kendimize karşı anlayışlı olmayı öğrenmemişizdir.

Aslında kendinden özür dilemek, insanın kendini suçlamayı bırakıp geçmişteki hâline anlayışla bakabilmesidir. Psikolog Kristin Neff’in (2003) “öz-şefkat” üzerine yaptığı araştırmalar, kişinin kendine karşı nazik olmasının ve hatalarına anlayışla yaklaşmasının ruhsal iyileşmede çok önemli bir rol oynadığını göstermiştir.

Kendinden özür dilemek, “Hatalarımı görmezden geliyorum” demek değildir. Tam tersine, “Evet, hata yaptım ama artık kendime düşman olmayacağım.” diyebilmektir.


Kendini Suçlamanın Yorgunluğu

Birçok insan geçmişte yaptığı şeyler yüzünden kendini affedemez. “Nasıl böyle bir karar verdim?”, “Neden o kadar sessiz kaldım?”, “O gün farklı davransaydım her şey değişirdi.” gibi düşünceler zihnimizi meşgul eder. Bu düşünceler arttıkça, kişi kendine kızmaya başlar.

Sürekli kendini eleştiren bir zihin, aslında kendi içinde sürekli bir savaş hâlindedir. Bu durum sadece duygusal olarak değil, bedensel olarak da yıpratıcıdır. Çünkü beyin, bu içsel saldırıları gerçek bir tehdit gibi algılar. Araştırmalar, yoğun öz-eleştirinin stres, kaygı ve depresyonu artırdığını göstermektedir (Gilbert & Irons, 2005).

Kendinden özür dilemek, bu içsel savaşı durdurmanın bir yoludur. “O zaman elimden geleni yaptım.” diyebilmek, zihne ve kalbe bir nefes alanı açar. Çünkü o dönemde sahip olduğumuz bilgi, güç ve farkındalık sadece o kadardı. Bugün bildiklerimizi o zaman bilmiyorduk.


Kendinden Özür Dilemek Ne Demektir?

Kendinden özür dilemek, geçmişteki hataları inkâr etmek değil, onları anlamaya çalışmaktır. Bu özür, “O zaman korkmuştum, o yüzden öyle davrandım.” ya da “Kendimi korumaya çalıştım.” demektir. Kendini yargılamayı bırakıp, o zaman neden öyle hissettiğini anlamaya çalışmaktır.

Ünlü psikiyatrist Carl Jung (1953), insanın kendi “gölgesiyle” – yani kabul etmekte zorlandığı yönleriyle – yüzleşmeden tam olarak iyileşemeyeceğini söyler. Kendinden özür dilemek de tam olarak budur: Kendimizin hata yapan, korkan, şaşıran, yanlış kararlar veren kısmıyla barışmaktır.

Terapi süreçlerinde de sıkça kullanılan bir yöntem vardır: kendine mektup yazmak.
Bu mektupta kişi geçmişteki hâline seslenir, ona anlayış gösterir. Araştırmalar, bu tür öz-şefkat odaklı yazıların kişide duygusal rahatlama yarattığını ve stresle başa çıkmayı kolaylaştırdığını göstermektedir (Leary et al., 2007).

Bir örnek:
“Seni o kadar eleştirdiğim için üzgünüm. O zaman korkuyordun ve ben bunu göremedim. Şimdi anlıyorum.”

Bu tür ifadeler, kişinin kendine bakışını değiştirir. Artık kendi düşmanı değil, kendi dostu olur.


Neden Bu Kadar Zor?

Kendinden özür dilemek, kulağa basit gelse de uygulamada zordur. Çünkü:

1. Kendimize karşı katıyız.
Çoğu insan başkalarına anlayış gösterir ama kendine gösteremez. “Ben daha güçlü olmalıydım.” gibi cümlelerle kendini cezalandırır.

2. Kontrolü kaybetmekten korkarız.
Özür dilemek, teslimiyet gibidir. Kontrolü bırakmak ve “Artık geçmişle savaşmayacağım.” demek cesaret ister.

3. Toplumun etkisi vardır.
Kültürümüzde özür dilemek genellikle başkalarıyla ilgilidir. Oysa en derin özür, kendimize yönelttiğimizdir.

Psikolojik araştırmalar, kendine şefkatle yaklaşan kişilerin stres karşısında daha dayanıklı olduklarını, duygusal olarak daha hızlı toparlandıklarını göstermektedir (Neff, Rude & Kirkpatrick, 2007). Yani kendinden özür dilemek bir zayıflık değil, güç belirtisidir.


Nasıl Başlanır?

Kendinden özür dilemek, bir anda gerçekleşen bir şey değildir.
Ama küçük adımlarla başlayabilir:

  • Kendinle dürüst ol. Geçmişte seni hâlâ rahatsız eden konuları fark et.

  • Yargılamak yerine anlamaya çalış. “O an neden öyle davrandım?” sorusunu sormak farkındalık yaratır.

  • Kendine bir özür cümlesi yaz. Belki de “Seni dinlemediğim için üzgünüm.” ya da “Kendini suçladığın için üzgünüm.” gibi bir cümle yeterli olabilir.

  • Kendine şefkatli davran. Aynı durumda bir arkadaşına ne söylersen, kendine de onu söyle.

Bu adımlar küçük görünse de, içsel barışı yeniden kurmanın yollarıdır.

Sonuç: Affetmenin En Derin Hali

Kendinden özür dilemek, geçmişi değiştirmez ama geçmişin üzerindeki yükü hafifletir. Bu özür, “Artık seni anlıyorum.” demektir. Kendini affetmek, başkalarını affetmenin de temelidir; çünkü kimseye verebileceğimiz bir anlayışı önce kendimizde bulmamız gerekir.

Eğer içinizde hâlâ sizi yargılayan bir ses varsa, ona şöyle diyebilirsiniz:
“Artık seninle savaşmak istemiyorum. O zaman elimden geleni yaptım.”

Kendinden özür dilemek, içsel barışın kapısını aralar.
Ve bazen, tüm iyileşme yolculuğu sadece bu cümleyle başlar:
“Senden gerçekten özür dilerim.”

Kaynakça

  • Gilbert, P., & Irons, C. (2005). Focused therapies and compassionate mind training for shame and self‐attacking. In P. Gilbert (Ed.), Compassion: Conceptualisations, research and use in psychotherapy (pp. 263–325). Routledge.

  • Jung, C. G. (1953). Psychology and religion: West and east. Princeton University Press.

  • Leary, M. R., Tate, E. B., Adams, C. E., Allen, A. B., & Hancock, J. (2007). Self-compassion and reactions to unpleasant self-relevant events: The implications of treating oneself kindly. Journal of Personality and Social Psychology, 92(5), 887–904.

  • Neff, K. D. (2003). The development and validation of a scale to measure self-compassion. Self and Identity, 2(3), 223–250.

  • Neff, K. D., Rude, S. S., & Kirkpatrick, K. L. (2007). An examination of self-compassion in relation to positive psychological functioning and personality traits. Journal of Research in Personality, 41(4), 908–916.*

Alara Özsoy
Alara Özsoy
2016 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji bölümünü tamamlamıştır. Lisans eğitimi boyunca devlet hastanesinde ve adliyede stajlarını yapmıştır ve çeşitli projelerde yer almıştır. Mezun olduktan sonra özel bir okulda Ölçme ve Değerlendirme biriminde çalışmıştır. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Pedagojik Formasyon eğitimini almıştır. Özel bir okulun ortaokul biriminde gönüllü olarak çalışmıştır. 2019 yılında Aile Danışmanlığı programını tamamlamıştır. 2021 yılında Yakın Doğu Üniversitesi Klinik Psikoloji dalında yüksek lisansını başarıyla tamamlamıştır. Mesleğinde kendisini geliştirmek için çeşitli konularda eğitimler, seminerler ve kongrelere katılmıştır. Aynı zamanda Türk Psikologlar Derneği üyesidir. Yetişkinler ile online ve yüz yüze terapi seansları yürütmektedir. Çalışma alanlarının başında Bilişsel Davranışçı Terapi, Depresyon, Kaygı Bozuklukları, Bağlanma Problemleri, Duygu Düzenleme ile ilgili Problemler, Sınır Koyma, İletişim Problemleri yer almaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar