Tüm canlıların en ilkel güdüsü hayatta kalmaktır. Bilinçdışımızın ilk olarak önem verdiği şey yaşamımızdır, diğer her şey ikincil derecede önem taşır. Hatta bazen bazı reflekslerimiz devreye girer ve kontrolümüz dışınca bizi tehlikelerden korumaya çalışır. Anksiyete bile aslında bizi hayatta tutmak için beynimizde var olan alarm merkizimizin (Amigdala) hatalı çalışmaya başlamasıyla gereksiz kaygıya yol açan bir mental rahatsızlıktır. (Bateson, et al., 2011). Yani tüm gücüyle hayatta kalmaya çalışan bu mekanizmanın içinde nasıl olurda bazı insanlar intihar girişimlerine yönelir ve hatta bazen bunu başarabilir?
İntihar davranışı iki boyutta değerlendirilir; intihar girişimleri ve intihar.
Yani intihar girişimlerinde bulunan kişilerin tamamı intihar etmez. Bir çok araştırmada intihar girişiminde bulunanların sadece %3-%13’ ünün intihar ettiği görülmüştür. (Pandey, 2013).
İntihar davranışının amaçları bu bağlamda bazı insan tiplerinde farklılık gösterebilir. Örneğin intihar eğilimi riski bulunan Borderline kişilik bozukluğu ve Bipolar bozukluk gibi hastalık gruplarında intihar desenlerinin şekli ve amacı farklılık gösterebilir. Bipolar bozuklukta (özellikle depresif evrelerde) yapılan intihar girişimleri sıklıkla daha güçlü ‘ölmek/yaşamı sonlandırmak’ niyetiyle ilişkilidir; yani girişimlerin planlılığı ve ölüm niyeti daha yüksek olabilmektedir.” (Yaqoob, 2023) Çünkü Bipolar kişilerin intihar girişimlerinin amacı o hissizlik veren umutsuzluk duygusundan kurtulmaktır.
Fakat Borderline kişilik bozukluğunda ise girişimler daha çok duygusal regülasyon, kronik bir içsel sıkıntıyı hafifletme ya da ‘yaşadığını hissetme’ gibi işlevsel motivasyonlarla (yani ‘hayatta kalma niyetinden ziyade kısa vadeli rahatlama/duyumsama amaçlı) bağlantılı olmaya meyillidir. (Mojahed et al., 2018). Bu nedenle aslında kişinin intiharı isteme nedeni çok önemlidir. Bir grupta acıya son vermek için tercih edilen intihar diğer grupta yaşadığını hissedebilmek için başvurulan bir yöntem oluyor.
En baştaki soruya gelecek olursak yani insan nasıl intihar edebilecek mental altyapıya ulaşabilir sorusunun cevabı; o insanların artık içlerinde hissettikleri umutsuzluk veren kronik acıdan kurtulmanın herhangi bir yolu olmadığına inanmaları ve bu acıyı sonsuza dek çekmektense ölümle beraber buna son verme düşüncesi zemin hazırlıyor.
Tabiki çoğu zaman tek başına sadece acı çekmek veya umutsuzluk hissetmek bu girişim için yeterli olmuyor. Bu durum için hem psikolojik hem biyolojik bir zemin gerekiyor. Ruhsal hastalığın yanı sıra genetik ve nörobiyolojik risk faktörleri de intiharda önemli rol oynar. (Pandey, 2013)
Serotonin, ruh halimizi dengeleyen en önemli kimyasallardan biridir. Araştırmalar, intihar eden veya girişimde bulunan kişilerde serotonin miktarının düşük olduğunu, yani beynin “mutluluk iletimi” sisteminin düzgün çalışmadığını gösteriyor. (Pandey 2013)
Beynimiz yeni deneyimlerle sürekli kendini yeniler. Bu yenilenmeyi sağlayan “BDNF” adlı bir madde vardır. Ancak depresyon veya şiddetli stres yaşayan kişilerde bu madde azalıyor; bu da kişinin umut duygusunu ve dayanıklılığını zayıflatabiliyor. (Pandey 2013).
Yani intihar davranışı sadece duygusal değil, beynimizin kimyasının da bu konuda aktif rol oynadığı bir olaydır.
İntihar Notlarındaki İkirci Duygular
Bazı intihar notlarında kişilerin değindiği temalar ve kullandığı kelimelerden onların nasıl bir ruh hali içinde oldukları anlaşılmaya çalışılmıştır. Psikoanalitik bir yaklaşımla bu notlar incelendiğinde kişilerin birbirine çok zıt sevgi ve nefret gibi duyguları aynı anda yaşamış olabileceği görülmüştür. (Canpolat & Gençoz 2023). Yani burada duygu ikirciliği görülmüştür.
Freud duygu ikirciliğini yoğun bir sevgi bağının ardından gelen kayıp durumlarında bir nesneye karşı sevgi ve düşmanlığı aynı anda birleştiren bir terim olarak tanımladı. (Freud, 1913/2004) Bu durumlardaki insanlar oldukça karmaşık ve zıt duyguları aynı anda yaşayarak bir çok anlamda karmaşıklığı barındırıyorlar.
Sonuç olarak intiharın birbirinden farklı bir çok nedeni olabilir. İnsanlar bazen psikolojik ve biyolojik olarak bu altyapıya ulaşabilirler. Böyle durumlarda fark ettiğimiz takdirde o insanları terapiye yönlendirmek veya gerekli yerlere bu durumu bildirmek hayati önem taşımaktadır.
Kaynakça
Bateson, M., Brilot, B., & Nettle, D. (2011). Anxiety: An evolutionary approach
Canpolat, F., & Gençoz, F. (2023). Surface and latent meanings in male’s suicide notes. OMEGA-Journal of death and dying
Freud, S. (2004). Totem and taboo (N. Smart, Trans.). Routledge. (Original work published 1913)
Mojahed, A., Rajabi, M., Khanjani, S., & Basharpoor, S. (2018). Prediction of Self-Injury Behavior…
Pandey, G. N. (2013). Biological basis of suicide and suicidal behavior. Bipolar disorders, 15(5), 524-541.
Yaqoob, N. (2023). Impact of mood disorders and personality disorders on suicide…


