“Toksik ilişki” ifadesi, akademik olarak tanımlanmış bir kavram olmasa da, zarar verici ve yıkıcı ilişki dinamiklerini tanımlamak için sıklıkla kullanılan, popülerleşmiş bir ifadedir. Bu tür ilişkilerde duygusal istismar, kişisel sınırların ihlali, sürekli bir güvensizlik duygusu ve güvensiz bağlanma biçimleri gibi birçok olumsuz ilişki örüntüsü bir arada bulunabilir. İlk bakışta sıradan ya da tutkulu gibi görünebilen bu ilişkiler, zamanla kişinin kendine olan güvenini sarsar ve psikolojik olarak yıpratıcı bir hâl alabilir.
Bağlanma kuramına göre bireyin erken dönemde kurduğu ilişkiler, ileriki yaşamında bağ kurma biçimlerini şekillendirir. Bu nedenle toksik ilişkiler çoğu zaman çocuklukta öğrenilen güvensiz bağlanma örüntülerinin yetişkinlikteki yansıması olabilir.
Birey Neden Toksik Bir İlişkide Kalır?
Toksik bir ilişkide kalmak da, o ilişkiden gitmek de birey için zorlayıcı süreçler barındırır. Zarar gördüğünün farkında olsa bile, terk etme fikri bireyde yoğun korku, çaresizlik ve suçluluk duyguları yaratabilir. Buna karşın partnerin zaman zaman sevgi dolu ya da ilgili davranışlar sergilemesi, yaşanan zorlayıcı dönemlerin “geçici”, “düzeltilebilir” ya da “telafi edilebilir” olduğuna dair bir inanç oluşturur. Bu durum kişiyi, duygusal olarak oldukça yıpratıcı bir döngünün içinde tutabilir.
Bazı durumlarda bu bağ “travmatik bağlanma” olarak tanımlanır. Kişi, zarar gördüğü partnerine aynı anda hem korku hem sevgi hissedebilir. Bu çelişki, ilişkide kalmayı rasyonel bir seçim olmaktan çıkarır ve duygusal bağı koparmayı güçleştirir.
Toksik İlişkilerin Psikolojik Etkileri
Toksik ilişki yaşayan birey, zamanla kendini yetersiz, önemsiz ve değersiz hissetmeye başlar. Sürekli hata yapma korkusu, anlaşılmadığını ya da görülmediğini hissetmek, özsaygısını zedeler. Bu ilişkilerde birey çoğu zaman gergin, endişeli ve tetikte olur. Kendi duygularına ve düşüncelerine yabancılaşabilir. Ne hissettiğini ya da ne istediğini ayırt edemez hâle gelebilir. Bazen karşısındaki kişiyi kontrol etme ihtiyacı duyabilir ya da kendisini fazlasıyla kontrol altında hissedebilir.
Zamanla depresyona benzer belirtiler ortaya çıkabilir; özgüvende azalma, karar verme güçlüğü ve içe çekilme gibi etkiler görülebilir. Bu süreçte sürekli stres hâli, uyku ve odaklanma sorunlarını da beraberinde getirebilir. Ayrıca birey, farkında olmadan sosyal çevresinden uzaklaşarak yalnızlaşabilir. Bu izolasyon, ilişki döngüsünü daha da güçlendirir.
Toksik İlişkiden Uzaklaşmak Mümkün Mü?
Toksik bir ilişkiden uzaklaşmak, sadece bir ayrılık kararı vermekle sınırlı değildir. Bu süreç; bireyin travmatik bağlanma örüntülerini, yerleşmiş değersizlik inançlarını ve ilişki içinde gelişen sağlıksız düşünce kalıplarını yeniden değerlendirmesini de kapsar. Birey zarar gördüğünü fark etse bile, tanıdık gelen ilişki dinamiklerini bırakmakta zorlanabilir. Çünkü alışılmış olan, çoğu zaman bir tür konfor alanı yaratır.
Uzaklaşma süreci genellikle inişli çıkışlıdır. Kimi zaman kararsızlık yaşanır, suçluluk hissedilir ve alınan karar tekrar tekrar sorgulanabilir. Bu aşamada psikolojik destek almak, bireyin hem duygusal bağlarını anlamasında hem de kişisel sınırlarını yeniden tanımlamasında önemli bir rol oynar.
İyileşme Süreci Ve Kendine Dönüş
Toksik bir ilişkiden uzaklaşmak, çoğu zaman bir bitiş değil; bireyin kendini yeniden keşfettiği bir başlangıçtır. Bu süreçte amaç yalnızca ilişkiden çıkmak değil, ilişkide zarar gören benlik yapısını onarmaktır. Birey, uzun süre görmezden geldiği ihtiyaçlarıyla yeniden karşılaşır ve ilişkide şekillenen kimliğinden ayrışmaya başlar.
Bu yeniden yapılanma sürecinde bireyin “neye maruz kaldığını” değil, “neye ihtiyaç duyduğunu” fark etmesi belirleyicidir. İyileşme süreci genellikle yavaş ilerler. Kimi zaman kararsızlık, kimi zaman suçluluk duygusu yaşanabilir. Ancak zamanla birey, duygusal olarak daha güçlü hale gelir ve kendi ihtiyaçlarını daha net bir şekilde tanımaya başlar. Bu süreçte amaç, geçmişi unutmaktan çok, yaşananlardan öğrenebilmek ve gelecekte daha sağlıklı ilişkiler kurabilmektir.
Sonuç
Toksik ilişkiler, bireyin duygusal dengesini bozar ve kendine olan güvenini zedeler. Bu süreçten çıkmak kolay olmasa da mümkündür. Zamanla birey, yaşadıklarını anlamlandırarak kendi sınırlarını, değerini ve ihtiyaçlarını daha iyi tanımaya başlar. Gerçek iyileşme, geçmişte ne yaşandığını değil, bundan sonra neye izin verileceğini fark etmekle başlar.
Kaynakça
Carnes, P. (2011). The Betrayal Bond: Breaking Free of Exploitive Relationships. Health Communications.
Dutton, D. G., & Painter, S. L. (1993). Emotional Attachments in Abusive Relationships. Violence and Victims, 8(2), 105–120.
Freyd, J. J. (1996). Betrayal Trauma: The Logic of Forgetting Childhood Abuse. Harvard University Press.
Herman, J. L. (1992). Trauma and Recovery. Basic Books.
Stosny, S. (2006). You Don’t Have to Take It Anymore. Free Press.


