İlişki dinamiği, çoğu zaman anlamakta zorlandığımız bir konudur. En sık karşılaştığımız sorunlardan ve gündelik hayatın akışından bahsediyorum. İlişki, yalnızca başka insanlar arasında geçen bir yaşantısallık mıdır? İnsanın kendi iç dünyasının zihinsel diyalogları, çevre psikolojisindeki eylemsel dili, en yakınlarımızla kurduğumuz ilişki dinamiğinin kaynağı neler olabilir?
İlişkileri biz mi yaratırız? Her insanın kendi kişiliğine göre bir ilişki kurma biçimi var mıdır? İlişki kurmak, parmak izi gibi midir?
İlişkilerin Doğası ve Davranış Kodları
Çarşıya pazara giderken, yalnız kalırken kendimizle ve başkalarıyla iletişim kurarken beden dilimiz, duruşumuz, algılarımız bize ne söyler? Bazen bazı ilişkilerin sonunda kendimize şunu söylerken buluruz: “Bunu neden yaptım, bunu neden söyledim?” Koca bir pişmanlık hissi, ardından yabancılaşma başlar. Uzun zamandır en bilindik bir yolda yürürken bir anda anlamsızlık ve tatminsizlik sonucuna varmak gibidir bazen ilişkiler. İşte tam da ilişkideyken yakalanırız sorgu suallere.
İnsan, gül bahçesinde dolaşırken bilinç düzeyinde çok güzel sözcükler üretirken, bir anda ilişki dinamiği üzerindeyken anlamsızlığa yakalanır ve başlar anlam arayışına. İhtiyaçlar, istekler, beklentiler ilişkiyi mi doğurur, yoksa ilişkiler mi ihtiyaç, istek ve beklentileri doğurur? Çocukluk yıllarında sıkça tecrübe ettiğimiz yaşantılardan davranış kodları yaratırız. Örneğin:
- İhtiyaçlar karşılanır, yasaklanır, gizlenir, saklanır, birikir vb. gibi.
- İnsanlar kendilerini ifade etmekte rezil olur, eleştirilir, taşlanır, eksik kalır, faka basar, dilenir, aşağılanır vb. gibi.
- İnsan bu dünyada yalnızdır, pasiftir, saldırgandır, bireydir, etkendir, edilgendir, köledir, özgürdür vb. gibi.
Davranış Kodlarının İlişkilerdeki Rolü
Davranış reflekslerinin temelinde bu ilk yaşantıların izleri gizli olabilir mi? Tekrar edilen ve sonuçları en bilindik limana dönüşen bu sayıltılar, hayatın gerçeğine dönüşebilir mi? Evet, dönüşebilir. İlişki dinamiğinin genel akışı bu havzadan beslenir. Benim isteklerimi, dertlerimi, yaşama biçimimi eski tecrübelerimden karşılarım. Örneğin, biri çorabının bir tekini salona, diğer tekini yatak odasına bırakıyorsa ve bu davranışla ilgili geçmişte insanlar nasıl davrandıysa, benim de bugün başka insanlara vereceğim tepki, geçmişte verilen tepkinin bir benzeri olacaktır.
Bu, bir anlamda kendimi koruma altına alma algımı gösterir. Geçmişte ne olduğunu biliyorum; tepkinin işlevsel olup olmaması o kadar mühim değildir. Geçmişte yaşanması ve tanıdık gelmesi, başka şeyleri çağrıştırması yeterlidir. Verilen tepkilerin sonuçları huzursuzluk, sonuçsuzluk, mutsuzluk olsa bile güvenli limandasındır. Kendine “kaybedenler kulübü” bile açabilirsiniz. Geçmiş tekerrür ediyor ve davranış kodlarını doğruluyor gibi gözükür. Aklımıza, kodlarımızı kendimiz tekrar tekrar yarattığımız gelmez. Güvenlik alanları, sizi riske attıracak alternatifleri hayal ettirmez.
İlişki Dinamiği ve Bilinçaltı Kodlar
İlişki dinamiği, anne rahmi gibidir. Öğrenilmiş davranış kodları, bir anda bilinç düzeyinden bilinçaltı düzeyine aktarır bizi: “Beni iyi insan bulmaz.” Karşısına çıkan içten gelen iyileştirici davranışları şüpheyle yorumlar, altında bir bit yeniği arar, şüpheye düşer, anın büyüsünü bozar ve suçlar. Karşısındakini kötü hissettirmeye başladığı andan itibaren kehanet doğrulanır ve artık kişiyi kötü kıvama getirmiştir. Buna benzer gündelik yaşam ilişkilerimizin dinamiğinde davranış kodları yer alır. Erken dönem çocukluk anılarınızda en çok deneyimlediğiniz kodları, farkında olmadan eyleme geçirirsiniz: “Çok gülersem sonra ağlarım”, “Duygularımı söylersem beni kullanırlar” vb.
Hatice Hanım’ın Örneği: İlişki Dinamiğinin Yansıması
Hatice Hanım, eşiyle bir diyaloğunda akşam çayı demlediğini, yaptığı pastadan bir dilimi eşine ikram ettiğini, bir film açtığını ve filmin bazı yerlerinde gündelik yaşama dair sohbet ettiklerini anlatmıştı. Aniden sohbetleri, daha önceki akşamlarda geçen bir sahneye dönüştü. Hatice Hanım, hatırlamadığını söylediği basit bir içerikten dolayı eşine, “Sen zaten hep böylesin, beni anlamıyorsun, iş yerindeki kız arkadaşlarına davrandığın gibi bana davranmıyorsun” gibi suçlamalarda bulundu. Geçmişteki yaşanmış bazı olaylar, temcit pilavı gibi ısıtılarak servis edildi.
Daha sonra eşi, oturduğu yerden kalkıp yatak odasına yürüdü. Hatice Hanım, arkasından söylenerek otomatik suçlama cümlelerini sıralarken bir anda geçmişinin gözünün önüne geldiğini, kendisini annesi sandığını, ann ruh sağlığı açısından annesinin babasını suçlayarak etrafında gezindiğini, hiç susmadan konuştuğunu zihninde belirdiğini anlattı. “Davranışlarımın, ilişki biçimimin şu anki konumuzla hiç alakası yoktu,” dedi.
Uzman Görüşü: İlişki Dinamiğinin Kökeni
Konuya ilişkin Prof. Dr. Ceylan Daş, ilişki dinamiğine dair şunları söylemiştir: Bireylerin ilişki biçimlerinin temelini, anne-babanın birbirleriyle kurduğu ilişki niteliği oluşturur. Çocuk, anne-babasının sorunlarını, sorunlarla başa çıkma ya da çıkamama yollarını gözler ve sonuçta bu ikili ilişkiyi içselleştirerek kendi ilişki modelini oluşturur. Aynı sahnelerin tekrarlanması, şartlanmayı; şartlanma da programlanmayı getirir. Bu programlanma bilinç dışıdır ve ilişkilerimizde nasıl davranacağımızı belirler. İlişki modeli, çok küçük yaşlardan itibaren içselleştirilmeye başlanır. Çok küçük yaşlarda bu içselleştirilen yaşantılar hatırlanmayabilir. Anılar yok olmaz; bilinçte değil, bilinç dışında kendini ortaya çıkarır. İlişki dinamiğinin bireysel ve kendine özgü yapıları, keşfetmeyi gerektirir.
İlişki Dinamiğinin Güncel İhtiyaçları
İlişki dinamiği, çiftlerin birbirleriyle olan iletişimini, etkileşimini ve ilişkinin sağlığını etkileyen faktörleri ifade eder. Her ilişkinin dinamiği, kendi içinde güncel ihtiyaçların giderilmesi sorumluluğunu içerir. Bu yüzden ilişkilerimizin dinamiklerini, eksikliklerin ve ihtiyaçların belirlenmesine odaklanıp bu ihtiyaçların karşılanması için alternatif yollar denenmelidir. Bu, bir başka kişinin sizi yönlendirmesi ve ezbere bir çözüm önerisi sunmasının önüne geçebilir.
Gündelik Yaşamda İlişki Dinamiği İçin Öneriler
- Sağlıklı İletişim: Sağlıklı bir biçimde temas kuramayan ve geçmişteki yaşantılara göre davranan kişiler, çoğu zaman nasıl davrandıklarının farkında değildir. Bu yüzden kendilerine düşen payı görmezler ve davranışlarını, tutumlarını ya da tavırlarını değiştirmeyi akıllarına bile getirmezler. Sağlıklı ilişki dinamiğinde, şu anki sorunların hangi ihtiyaçların karşılanmadığından kaynaklandığı araştırılır ve yeni davranış kodları geliştirilir.
- İlişkide Dengeyi Sağlamak: Kişiler, bir problem yaşadıklarında sadece kendi duygularına odaklanıp karşıdakinin duygu ve düşüncelerini önemsemeden, istediklerinin olmaması durumunda kendi penceresinde sıkışıp kalabiliyor. Eğer karşılanması gereken bir ihtiyacı varsa, karşısındakinin de karşılanması gereken ihtiyaçlarının olduğunu hesap edebilmeli ve karşılıklı dengeli, çift kazanımcı bir ilişki dinamiği hedeflenmelidir.
- İlişkide Esnek Olabilmek: Çoğu zaman ilişkilerde otomatik olarak ortaya çıkan alışkanlık biçimlerimiz vardır. Günlük yaşamımızı işlevsel hale getirdiği gibi, geçmiş yaşantıların işlevsiz davranış kodlarının savunması olarak da karşımıza çıkabilir. Bu, ilişkilerimizde normalde esnek bir bakış açısı geliştirebilecekken, o an kendimiz olmaktan çıkıp kendimizi koruma refleksiyle katı tutumlar geliştirmemize neden olur. Kendini koruma içgüdüselliğiyle davranırken, kısa süreli bir rahatlamaya eşlik eden huzursuzluk ve mutsuzluk duygusuna sahip oluruz.
- Ortak Değerler ve Hedefler: İşler istediğimiz gibi gitmediğinde, neden eylem planımızın işe yaramadığını araştırmak gerekir. Ortak hedeflerin belirlenmesi ve eyleme geçme aşamasında belirsizlikler olabilir. Bu esnada karşılıklı duyguların farkındalığı ve neye ihtiyaç duyduklarının açık bir dille ifade edilmesi gerekir. Ulaşılabilir ortak hedeflerin neler olabileceği tartışılmalıdır. Birlikte çalışarak ortaya ürün koyabilmek ve kendilerini bir çift olarak gerçekleştirebilmenin yolları araştırılmalıdır. Örneğin, amaca yönelik para biriktirmek, ortak değerleri yaşatma doğrultusunda ritüeller geliştirmek, ortak çalışmaların bebek adımları doğrultusunda beklentileri karşılayacak şekilde basit organizasyonları da kapsayabilir.
Sonuç: İlişki Dinamiğini Güçlendirmek
Sonuç olarak, ilişkilerde ortak hedefler belirlemek ve bu hedefler doğrultusunda ortak eylemlerin sorumluluğunu almak, ilişki dinamiğini güçlendirir, kişilerin birbirlerine olan bağlılıklarını kuvvetlendirir. Problemlere yeni çözüm önerileri sunabilmek için motivasyon sağlar. İlişkinin anlam kazanması, çiftlerin ilişki becerilerini geliştirmesine olanak sağlar.
İlişki dinamiğine kısa ve öz bir bakış açısı sunarken, yazımızın hedefi, kendi ilişkilerimizi değerlendirirken problemlerimizin kaynağını nasıl bulabileceğimizi ve giderilmesinin mümkün olabileceğinin yalın bir ipucunu vermektir. Çocukluğumuzdan beri maruz kaldığımız davranış kodlarının farkında olabilmek ve karşılanmayan ihtiyaçlarımızın bugünkü ilişkilerdeki görünümünü anlayabilmemiz gerekir. Kendimizi yeniden yaratabilmenin, alternatif ilişki modelini geliştirebilmenin yolu, biraz da buraya bağlıdır.