Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Hayır Diyen Çocuk: İnat Değil, Bir Sınır Hikâyesi

Eğer evde sık sık “Hayır!”, “İstemiyorum!”, “Ben yapmayacağım!” gibi cümlelerle karşılaşıyorsanız, geçmiş olsun: Evinize bir Minik Karşı Koyucu misafir olmuş olabilir. Bu küçük ama kararlı karakter, genelde 2-3 yaş civarında ortaya çıkar, ama bazen biraz daha geç gelmeye karar verir. Geldiğinde ise onu kapıdan çevirmek pek mümkün değildir.

Minik Karşı Koyucu’nun en sevdiği kelime: “Hayır.”

Bir şey teklif edersiniz reddeder. Yardım edersiniz itiraz eder. Kucağa almak istersiniz bağımsızlığını ilan eder.

Peki ama neden?

Neden her şeye karşı gelir gibi görünür? Bu sadece inatçılık mı, yoksa aslında çok daha derin bir gelişimsel hikâyenin parçası mı?  

Bu yazıda, “hayır” diyen çocuğu anlamaya, onun içindeki Minik Karşı Koyucu’yu tanımaya ve onunla daha sağlıklı, sevgi dolu bir ilişki kurmaya çalışacağız.

Bu Minik Neden Karşı Koyar?

Minik Karşı Koyucu’nun derdi sandığınız kadar basit olmayabilir. Evet, bazı günler gerçekten çok inatçı olabilir. Ama her “hayır”ın arkasında biraz daha yakından bakmamız gereken bir ihtiyaç, bir duygu, bir arayış vardır.  

Çocuklar büyürken sadece boyları uzamaz; benlikleri de gelişir. İki yaşından itibaren çocuklar kendi kararlarını vermek, bedenlerine ve eylemlerine dair söz sahibi olmak isterler. “Ben yapacağım”, “Ben seçeceğim”, “Ben istemiyorum” cümleleri aslında bu gelişimin göstergesidir. Minik Karşı Koyucu, sınırlarını keşfetmek ister çünkü ancak sınırlarını tanıyan çocuk, kendini güvende hissedebilir.

Ayrıca unutmayalım: Çocuklar duygularını yetişkinler gibi ifade edemez. Yorgunluk, açlık, fazla uyarılma, ani değişiklikler gibi durumlar küçük bir beyin için kocaman bir fırtınaya dönüşebilir. Ve bu fırtınadan çıkmanın en kolay yolu, genelde bir “hayır” savunmasıdır.  

Bu noktada ebeveynin görevi, bu “hayır”lara kör dövüşüyle değil, merakla ve şefkatle yaklaşmaktır:  

  • “Gerçekten neye karşı koyuyor olabilir?”  
  • “Beni mi reddediyor, yoksa sadece kendi ihtiyaçlarını mı duyurmaya çalışıyor?”

İnatçılık mı, Sınır Koyma mı?

Minik Karşı Koyucu bazen sizi delirtme konusunda bir uzman gibi davranabilir. Ne söylerseniz tersini yapar. Israr ederseniz geri çekilir. Yalvarırsanız daha da kararlı olur. Evet, bazen gerçekten inatçıdır ama bu inatçılık, düşündüğümüz gibi “huysuzluk” ya da “kötü niyet” değildir.  

Aslında bu davranışlar, çocuğun iç dünyasında şekillenen ilk sınır çizimleri gibidir:  

  • “Bu benim kararım.”  
  • “Bu bana ait.”  
  • “Şu anda hazır değilim.”

Bu cümleleri kurmak yerine çocuk çoğu zaman sadece “Hayır!” diyebilir. İşte o anlarda çocuk bir sınır koymaya çalışıyordur hem dünyaya, hem size, hem de kendine.  

Peki nasıl ayırt ederiz?

İnatçılık, genelde karşısındakini yönlendirmek veya bir kontrol savaşı başlatmak için kullanılır. Ama küçük çocuklar bunu bilinçli olarak yapmaz. Sınır koyma ise çocuğun kendini koruma, ifade etme ve bireyleşme çabasıdır.  

Çocuk “Hayır, ben giymeyeceğim!” dediğinde, belki de sadece kendi bedenine dair karar alma hakkını kullanmak istiyordur. Ya da “Oyuncağımı vermeyeceğim!” dediğinde, paylaşmayı öğrenmediğinden değil, sahip olduklarını kaybetme korkusu taşıyordur.  

O halde bize düşen, bu “hayır”ların içini okumak. Her karşı koyuş bir fırsattır: Çocuğun neye ihtiyacı var? Nerede sınır çizmeye çalışıyor? Ve biz bu sınırın neresindeyiz?

Ebeveyn Bu Durumda Ne Yapmalı?

Minik Karşı Koyucu sahneye çıktığında evde tansiyon yükselir. Herkesin sabrı test edilir. O anlarda ebeveynin içinden “Benimle inatlaşıyor!” demek geçebilir. Ama işte tam burada durmak, nefes almak ve “Bu hayır ne anlatıyor olabilir?” diye sormak çok kıymetlidir.  

İşte birkaç pratik öneri:  

  • Davranışın Altındaki Duyguyu Görün
    “Hayır” diyen bir çocuk, çoğu zaman zorlanan bir çocuktur. Kendini ifade edecek doğru kelimelere, duygularını düzenleyecek becerilere henüz sahip değildir. Bu yüzden öfke, direnç ya da gözyaşıyla konuşur. Ona “Neye ihtiyacın var?” diye sormak yerine, “Sanırım şu an çok zorlanıyorsun, birlikte bir yol bulabiliriz.” demek daha iyileştirici olabilir.
  • Güç Savaşına Girmeyin
    Eğer siz de inatla yaklaşır, “Ben ne dersem o olur!” derseniz, küçük bir çatışma koca bir krize dönüşebilir. Unutmayın, çocuğunuzla değil, Minik Karşı Koyucu ile muhatapsınız. O anda ihtiyaç duyduğu şey otorite değil, güvende olduğunu hissetmek ve duyulmak.
  • Seçme Hakkı Tanıyın
    Çocuklara küçük seçimler sunmak, onların kontrol ihtiyacını dengede tutar.  

    • “Bu montu mu giymek istersin, yoksa diğerini mi?”  
    • “5 dakika sonra mı oyunu bırakmak istersin, yoksa şimdi birlikte kaldırmak mı?”
      Bu tür sorular, çocuğunuzun hem sizin rehberliğinizi kabul etmesini kolaylaştırır hem de bağımsızlık ihtiyacını besler.
  • Sınırları Şefkatle Koruyun
    Sınır koymak “hayır” demek değil, net olmak demektir. Sakin ama kararlı bir tonla, çocuğunuza duygularının kabul edildiğini ama bazı davranışlarının sınırlandırıldığını anlatabilirsiniz. “Bu oyuncağı atmak istemiş olabilirsin ama zarar görebilir, başka bir yol bulabiliriz,” gibi açıklamalar hem güven hem rehberlik sunar.

Karşı Koyan Değil, Büyüyen Bir Çocuk

Minik Karşı Koyucu, her evin yolunu mutlaka bir gün bulur. Bazen bir markette, bazen bir sofrada, bazen uyku saatinde karşımıza dikilir. Ama unutmayalım: Bu minik, aslında büyüyordur. Kendini, sınırlarını, gücünü ve duygularını tanımaya çalışıyordur.  

Her “hayır”, bir ayrışma değil bir adım daha “ben” olma çabasıdır. Ve biz yetişkinler için en kıymetli rol, bu yolculukta çocuğun hem pusulası hem güvenli limanı olmaktır.  

İnatçılık gördüğümüz yerde duygu aramayı, karşı koyuş duyduğumuzda ihtiyaç sormayı seçtiğimizde, çocuğumuzla kurduğumuz bağ sadece bugün için değil, yarının sağlıklı ilişkileri için de güçlenmiş olur.  

Çünkü karşı koyan bir çocuk değil, anlaşılan bir çocuk sakinleşir. Ve bazen “hayır” diyebilmek, en büyük gelişim adımıdır.

Elif Şimsek
Elif Şimsek
Elif Şimşek, her zaman öğrenci, part- time psikolog ve yazar. Öğrenme, okuma ve araştırma hobisini meslek haline getirmiş birisi. Lisansını tamamlayıp kariyer yolunu özellikle Çocuk ve Ergen psikologluğu üzerine inşa eden Elif, önümüzdeki ağustos ayında yüksek lisansa başlayarak kariyerinde bir basamak daha inşa ediyor olacak. Ayrıca Bilişsel Davranışçı Terapi, Oyun terapisi ve Çözüm Odaklı Terapiler ile çalışmaktadır. Psikolojiyi bir iş olarak değil yaşam tarzı olarak gören Elif, yaşam tarzını size en açık haliyle aktarıyor olacak.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar