Çarşamba, Ekim 15, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Görünmeyen Yara: Duygusal İhmalin İzleri

Bazı yaralar vardır; içimizde yaşar fakat dışarıdan görünmezler, dokunulmazlar, kimse fark etmese de içimizde yankılanan sessiz bir ağırlık yaratırlar. Bazen hiçbir şey açıkça kötü değildir… ama yine de iyi hissedemezsiniz.

İşte bu makalede yıllarca farkında olmadan yaşadığımız, çoğu zaman insanlar tarafından fark edilmeyen, önemsenmeyen ancak kişinin duygusal dünyasında derin izler bırakan bir deneyim olan duygusal ihmalin görünmeyen izlerini, ilişkisel bağlanma biçimlerine, bireyin benlik algısı, özdeğer duygusu üzerindeki etkisini ve bu durumla başa çıkma yollarını görünür kılmayı hedeflemekteyim.

Duygusal ihmal, çocuğun en temel ihtiyaçlarından olan sevginin, ilgi ve değerin gösterilmemesi ile tanımlanabilir (Erickson ve Egeland, 2002; Polat, 2001; Yavuzer, 2016). Webb (2018), duygusal ihmalin görünmez olduğunu ve nadiren fiziksel veya görünür işaretleri olduğunu belirtir. Jacobsen (2012), duygusal ihmalin ebeveyn davranışları ve çocuğun özellikleri ile ilgili olduğuna dikkat çeker.

Duygusal olarak daha güçlü çocuk daha az etkilenirken, aynı ebeveyn davranışlarına kırılgan olan çocuk farklı tepkiler verebilir. Duygusal ihmal, güven duygusunu zedeleyen, diğerleriyle kurduğumuz bağlanma biçimlerini etkileyen ve kendi benlik algımızı değiştiren bir ihmal türüdür.

Duygusal ihmal, fiziksel ihtiyaçlarımızın çoğu zaman karşılandığı fakat duyguların ifade edilmediği evlerde sessiz bir çığlık gibi içimizde büyür. Bazen sevdiklerimiz tarafından bir kelime eksik söylenir, bir bakış esirgenir, bir sarılma ertelenir ve biz her eksik bırakılan anda günden güne içimizdeki duyguları tüketiriz.

Zamanla bunları unutmuş gibi yaparız hatta değersizleştiririz. Çünkü insan acıdan kaçınmak için bir yol arar; eğer görmezden gelir, basitleştirirsek sanki eksikliğini daha az hissederiz gibi düşünürüz. Bu da zaman içerisinde bize hepimizin ne de sık kullandığı bir kelimeyi öğretir: “Önemli değil.”

Bir ruhu en çok yaralayan şey aslında eksik olan sevgi değil, sevginin ifadesizliğidir. Söylenmeyen bir “seni seviyorum”, kaçırılan bir bakış, hissettirilmeden geçen bir kucaklaşma zamanla öyle derin bir boşluk yaratır ki insan gerçekten sevilip sevilmediğini bir ömür sorgular hale gelir.

Dostoyevski’nin İnsancıklar adlı kitabında yer alan bir cümle var: “Çok tuhaftı, ağlayamadım. Ama ruhum paramparça olmuştu.” Duygusal ihmal, tam olarak açık travmaların değil, eksik kalanların travmasıdır.

Gerektiğinde destek görememek, yok sayılmak, küsmek, kendimizi anlatmaya çalıştığımızda alıngan ilan edilmek, eleştirilmek, sadece duygularını yaşadığı için zayıf görülmek; tüm bunlar kişinin içinde tam olarak ne olduğunu anlamlandıramadığı bir boşluk hissine dönüşür.

Kişinin her şeyi tam görünse de bir şey hep eksiktir; mutluluğu derinden bir türlü hissedemez. Yetişkinlik yaşamında duygusal ihmalin etkileri, ilişkilerde güvenli bağlanma kurmakta zorlanma, aşırı uyum ya da kaçınma şeklinde kendini gösterebilir.

Uzun süre bu duruma maruz kalan birey, kendisini sevmekte ve duygusal bağ kurmakta zorlanır. Yetişkinlik yaşamında kimseden yardım isteyemeyen, her şeyini kendi halleden, hep kendinden feda eden, karşısındakini memnun etmeye odaklı fakat almakta zorlanan kişilere dönüşürler.

Peki Çözüm Nedir?

Görünmeyen yaraları onarmanın yolu başkalarının bizi duymasını beklemek değil; kendimizi duymaya başlamaktır.

Hiç kimse olmasa bile kendi gözünde sen var mısın? Unutma! En önemli tanıklık, insanın kendisine ettiği tanıklıktır. Bu tanıklık, yıllarca içimizde sessizce görülmeyi bekleyen çocukluğumuzun elini tutmakla ve artık yalnız değilsin demekle başlar.

Kimsenin dinlemediği, anlamaya çalışmadığı o çocuğu sen dinle, sen fark et; içinde sevilmek, ait hissetmek, kabul görmek ve anlaşılabilmenin beklentisiyle bastırılmış olan her duygusuna alan aç.

Çünkü şifa, geçmişi ve duyguları susturmakla değil; tüm bunlara kalbinde sevgiyle kucak açan bir yürekten doğar.

Hissettiğin her acıyı, kırgınlığını, gözyaşını sırtında bir yük gibi değil; kendini yeniden bulduğun bir yol gibi gör. Kendini yargılamadan duymaya, içindeki çocuğa sarılmaya izin ver.

İşte o zaman ruhunun derinliklerinden bir ses fısıldayacak: “Artık yalnız değilim, buradayım ve güvendeyim.”

Kaynakça

  • Jacobsen, S. L. (2012). Music therapy assessment and development of parental competences in families where children have experienced emotional neglect: An investigation of the reliability and validity of the tool, assessment of parenting competencies (APC) [Unpublished doctoral dissertation]. Aalborg University

  • Webb, J. (2018). Çocuklukta İhmalin İzi: Boşluk Hissi. Sola Unitas.

  • Yavuzer, H. (2016). Ana-Baba ve Çocuk. Remzi Kitabevi.

Eda Soyöz
Eda Soyöz
Psikolog Eda Soyöz, yetişkin, çocuk-ergen ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış bir psikologdur. İstanbul Aydın Üniversitesi Psikoloji lisans bölümünden 2021 yılında yüksek onur öğrencisi olarak mezun olmuştur. Lisans eğitimi süresince İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi başta olmak üzere çeşitli hastane ve adliyelerde klinik staj eğitimini tamamlamıştır. Staj yaptığı süreç içerisinde çeşitli psikolojik test uygulamalarında ve vizitlerde gözlemci olarak bulunmuştur. Uzmanlaştığı ve eğitimini tamamladığı alanlar arasında psikodinamik psikoterapi, bilişsel davranışçı terapi, oyun terapisi ile çocuk gelişim, dikkat ve zeka testleri yer almaktadır. Yetişkin danışanlarla, psikodinamik psikoterapi ekolü başta olmak üzere bireyin farklı durum, beklenti ve ihtiyaçlarına göre eklektik yaklaşımı benimseyerek yüz yüze veya online platformlarda çalışmalarına devam etmektedir. Çocuk-ergen alanındaki danışanlarıyla aktif olarak oyun terapisi yöntemiyle çalışan Eda Soyöz, görev aldığı kurumda çocuk gelişim ve dikkat değerlendirmeleri yapmakta; çocuklar ve ailelerine psikolojik destek hizmeti sunmaktadır. Ulusal ve uluslararası platformlarda yayımlanmış bir akademik çalışması bulunmaktadır. Yaşam boyu öğrenmenin devam ettiğine inanan Soyöz, bilgi ve deneyimlerini güncel tutarak ve yazarak, danışanlarına ruh sağlığı alanında daha ulaşılabilir hizmet sunmayı; bireylerin iyileşmesine ve içsel farkındalık kazanmalarına katkıda bulunmayı misyon edinmiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar