Günümüz Türkiye’sinde gündem her şeyden hızlı değişirken, bunu yakalamaya çalışmak çoğu zaman insanları zihinsel olarak yorucu bir döngüye sokabiliyor. Toplumsal çürüme, afetler, haksızlıklarla dolu bir dünyada gençler, düzeni değiştirme sorumluluğunu omuzlarına yüklerken aynı zamanda gençliklerini yaşamaya çalışıyor. Hem gündemden kopmadan hem de günlük hayatın koşuşturmacasında hayal kurmanın bile lüks olduğu bir hayat sürüyorlar. Çünkü onlar, şimdiden çok geleceğe dair korkuyor. Şimdiyi değiştirip geleceği kurtarma güçleri ellerindeyken, bunu iyi değerlendirememekten endişe ediyorlar. Bu da, özellikle psikolojik ve zihinsel açıdan onları yoruyor. Pozitifliklerini kaybetmeden ve hayal kurmaktan korkmadan kendi yollarını yürümenin öneminden bahsetmek gerekiyor.
Gelecek Kaygısı Neden Bu Kadar Yoğun?
Gelecek kaygısı, özellikle gençlik yıllarında yaygın olsa da, günümüzde neredeyse her gencin yoğun bir şekilde yaşadığı spesifik bir kaygı haline geldi. Ülke gündemindeki belirsizlikler, sürekli değişen sistemler ve ekonomik zorluklar genç hayatları sararken, geleceğe dair güzel hayaller kurmak ve kaygılanmamak oldukça zorlaşıyor. Sosyal medya, yeni ve sürekli değişen algılar geliştirerek gençlere nasıl görünmesi, nasıl davranması, hatta ne yiyip içmesi gerektiğine kadar etki ederken, her şeye yetişme çabası zihinsel yükü artırıyor. Yapmaları gerekenler ve karşılamaları beklenen beklentiler arasında hayatta yer edinmeye çalışırken, bir de gelecek kaygısı kaçınılmaz oluyor. Belirsizlikler ülkesinde, plan yapmak bir yana, hayal kurmayı bile kendilerine çok görüyorlar.
Çünkü “o zamana kim öle kim kala”.
Pozitif Kalmanın Önemi
Pozitif kalmak, sosyal medyanın dayattığı toksik pozitiflikten farklıdır; burada kastettiğimiz, psikolojik dayanıklılık. Pozitif kalmak, işler kötü giderken “her şey yolunda” demek değil; zorluklara dayanabilme gücünü bulup çözüm yolları aramaktır. Belki de geçmişin yükünü ve gelecek kaygısını bir kenara bırakıp şimdiye odaklanabilmektir. Çünkü bir şeyler kötüyken onları iyileştirme potansiyeli, umutlu insanlarda bulunur. Eğer pozitif düşünce alışkanlığınız yoksa, umudu yitirmeden mücadele etmek de zorlaşır.
Pozitif kalma pratiği için birçok yol denenebilir:
- Öz bakım: Kendinize olan sevginizi artırır ve daha pozitif bir hayat sağlar. Sağlıklı beslenmeye dikkat edebilir, yürüyüş yapabilir, sevdiğiniz bir aktiviteye bir saat ayırabilirsiniz. Bu, zihinsel dinlenmeyi destekler.
- Çevreden destek almak: Arkadaşlarınız da benzer kaygılar taşıyor. Onlarla paylaşmak, yalnız olmadığınızı hissettirir. Birlikte daha güçlüsünüz; değişim, toplulukla gerçekleşir.
- Yaratıcılık: Spor, sanat, yazma, çizme veya resim gibi ifade yolları, negatif düşünceleri dışarı atmanın etkili bir yoludur. Kendini ifade etmek kelimelerle zorlaştığında, bu yöntemler rahatlatıcı olabilir.
Sonuç
Zihinsel yüklerden kurtulmak, umut ve pozitiflikle belki de düşünüldüğünden daha kolay sağlanabilir. Belirsiz bir dünyada genç olmak; sistemin ağırlığı altında ezilirken gülümseyebilecek şeyler bulabilmektir. Pozitif olmak, zorlukları görmezden gelmek değil, onlara rağmen umutlu kalabilmektir. Bazen en güçlü eylem, her sabah kalkıp yeniden denemektir.
