Psikoanalitik kuramın kurucusu Sigmund Freud’un Oedipus Kompleksi teorisi, günümüzde dahi tartışmalara konu olmaya devam etmektedir. Freud’a göre çocukluk döneminde gelişen Oedipus Kompleksi, bireyin cinsel kimlik gelişimi ve toplumdaki ilişki biçimlerinin oluşumunda son derece önemli bir rol oynar. Bu bağlamda Oedipus Kompleksi geniş anlamıyla açıklanarak günümüzde artan toplumsal olaylarla ilişkisi psikanalitik çerçevede ele alınacaktır.
Oedipus Kompleksi Nedir?
Freud’a göre insan üç temel sistemden oluşur: id, ego ve süperego.
- İd, kişiliğin karanlık yönüdür. Bilinçaltında bulunan haz verici dürtüler burada yer alır.
- Ego, arabulucudur; id’den gelen dürtüler ile dış dünya arasında köprü görevi görür.
- Süperego, kişiliğin ahlaki yönüdür ve toplumsal kuralları içselleştirir.
Freud, kişilik gelişimini beş döneme ayırır:
- Oral Dönem (0-1,5 yaş): Bebeklerin haz kaynağı ağızdır. Emme, yutma gibi eylemlerle tatmin olurlar. Aşırı ya da yetersiz tatmin, ileride aşırı yeme veya sigara içme gibi davranışlara yol açabilir.
- Anal Dönem (1,5-3 yaş): Haz kaynağı anüstür. Tuvalet eğitimi bu dönemde verilir. Aşırı baskı ya da ilgisizlik, ileride cinsel rahatsızlıklara neden olabilir.
- Fallik Dönem (3-6 yaş): Haz kaynağı genital bölgelerdir. Çocuklar cinsel kimliklerini keşfeder. Bu evrede Oedipus Kompleksi ortaya çıkar.
- Latent/Gizil Dönem (6-12 yaş): Haz kaynağı yoktur. Çocuklar sosyal gelişime odaklanır, aile dışındaki arkadaşlıklarla haz duyar.
- Genital Dönem (12 yaş ve üzeri): Haz kaynağı yeniden genital bölgelerdir. Ergenlikle cinsel dürtü ve haz arayışı başlar. Sağlıklı gelişim gösteren bireyler, ileride sağlıklı cinsel ilişkiler kurabilir (Salman, 2018).
Freud’un Fallik döneme yerleştirdiği Oedipus Kompleksi, çocuğun karşı cins ebeveyne duyduğu bilinçaltı arzu ve aynı cins ebeveyni rakip görmesidir. Bu dönemde çocuğun ilk cinsel uyarımı başlar ve karşı cins ebeveynine ilgisi artar. Örneğin:
- Erkek çocuk, annesine duyduğu aşırı sevgi ve haz nedeniyle babasını kıskanabilir, annesini paylaşmak istemeyebilir, babası gibi davranabilir.
- Kız çocuk, babasına duyduğu sevgi ve haz nedeniyle annesini kıskanabilir, babasıyla evlenmek isteyebilir, annesi gibi giyinmek isteyebilir (Özdemir, 2018).
Freud’a göre bu süreçler bilinçaltı olarak meydana gelir. Oedipus Kompleksi, çocuğun ileriki yaşlarda cinsel kimlik gelişimi için kritiktir. Teori günümüzde tartışmalı olsa da, halk arasında “erkek çocuk anneye, kız çocuk babaya düşkün olur” inancı, bu kompleksle örtüşür.
Oedipus Kompleksinin Toplumsal Yansımaları
Oedipus Kompleksi, bireyin sağlıklı cinsel kimlik ve bağlanma stilleri geliştirmesi açısından önemlidir. Bu dönem, duygusal bağlanma şeklini, ahlaki ve toplumsal gelişimi etkiler. Çocuk, karşı cins ebeveynle özdeşleştiğinde cinsel kimliğini ve bağlanma stillerini sağlıklı oluşturur.
Ebeveyn tutumu bu süreçte kritik önemdedir. Ne çok uzak ne de aşırı müdahaleci bir tutum idealdir. Çocuğun karşı cins ebeveynle özdeşim kurması gerekir. Ancak sert, tutucu veya korkutucu bir ebeveyn, çocuğun duygularını bastırmasına yol açar. Bu bastırma, çocuğun ahlaki ve duygusal gelişimini olumsuz etkiler (Salman, 2018).
Sağlıksız geçen bir Oedipus Kompleksi süreci, yetişkinlikte bağımlı, saplantılı veya ensest ilişkiler kurma riskini artırabilir:
- Babasıyla özdeşleşemeyen erkek çocuk, annesinden kopamaz, annesine bağımlı kalabilir veya annesiyle özdeşleştirdiği kişilerle ilişki kurabilir.
- Annesiyle özdeşleşemeyen kız çocuk, annesiyle çatışabilir, babasıyla bağımlı bir ilişki geliştirebilir veya babasıyla özdeşleştirdiği kişilerle birlikte olabilir.
Türkiye gibi geleneksel aile yapısına sahip toplumlarda bu kompleksin dolaylı izleri görülebilir. Örneğin, televizyonlarda sıkça rastlanan olaylar annesinin/babasının yaşında kişilerle ilişkiler, kayınvalide/kayınbaba ile ilişkiler, ebeveynle aynı yatakta yatma veya ensest ilişkiler bu dinamikleri yansıtır.
Sonuç
Freud’un da dediği gibi aile yapısının ve ahlaki sistemin temelinde Oedipus kompleksi vardır. Toplumsal kurallar, ahlaki gelişim ve çocuğun cinsel kimlik gelişimi açısından oldukça önemli olan bu kompleksi sağlıklı atlatmak hem birey hem de ahlaki değerler açısından büyük önem taşımaktadır.
Kaynakça
- Salman, S. (2018). Psikanalitik Yaklaşım Açısından Baba-Oğul İlişkisi: Gişe Memuru ve Beş Vakit Filmleri. SineFilozofi, 3(5), 145-159. https://doi.org/10.31122/sinefilozofi.354020
- Özdemir, S. (2018). Ateş Üstünde Yürüyen Bir Oidipus: Süha. Uluslararası Beşeri Bilimler ve Eğitim Dergisi, 4(8), 236-247.