Çarşamba, Mayıs 14, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Evlilikte Cinsellik ve Boşanma İlişkisi

Birçok ülkede ve özellikle Türkiye gibi dışa dönük sosyal ilişkilerin ciddi önem arz ettiği ülkelerde evlilik, önemli ve zorunlu bir olgu olarak görülür. Aile kavramına atfedilen önemin bunda etkisi büyüktür ve aile kurumunun kişilerin hayatındaki yerinin çok büyük olması da bunu yıllardır süre gelen ve zorunluluğunu destekler nitelikte toplumsal davranışlar gösterilmesini sağlayan bir olgu haline getirmiştir. Ancak evlilik kavramının birleştirici ve pozitif içeriği dışında göz ardı edilemez bir gerçeği de barındırdığını unutmamak gerekir. Bu gerçek, evliliğin sonlanması yani boşanma kavramıdır. Özellikle son yıllarda artan boşanma oranları ve bu oranın artışının arkasındaki sebepler birçok araştırmacı için ciddi merak uyandırmış ve bu vesileyle birçok çalışmaya konu olmuştur. Şiddet, ihmal, istismar gibi birçok karmaşık sebebi olabilen boşanmaların büyük bir çoğunluğu için de şiddetli geçimsizlik sebep olarak gösterilmiştir (Abalı & Kömürcü, 2022). Araştırmacılar bu durumun tıbbi, psikolojik, ekonomik, sosyal gibi birçok boyutuyla ilgilenmiştir. Bu boyutlardan biri de evlilikteki doyum ve uyumdur. Bu iki kavram genelde birbiri yerine kullanılabilir (Çakan, 2016). Bu çalışmada bu kavramların evlilikteki cinsellik ile ne gibi bir ilişkisi olduğu irdelenmiştir.

Cinsel İşlev Bozuklukları ve Psikolojik Temelleri

Cinsel İşlev Bozuklukları, bir psikolojik patoloji olarak ele alınır. Biyolojik temelleri olabileceği gibi, kişilerin düşünceleriyle ve davranışlarıyla olan ilişkisi de azımsanmayacak büyüklüktedir. Özellikle cinsel mit olarak adlandırılan, cinsellik hakkında doğru bilinen yanlışlar olarak tanımlayabileceğimiz olgular, bu bozukluklar üzerinde ciddi anlamda etkilidir. Erken yaşta cinsel yaşantı, olumsuz cinsel yaşantılar, cinsel mitler, cinsel performans ve istekle ilgili ilaçların yanlış kullanımı, yanlış mastürbasyon gibi sebepler de Cinsel İşlev Bozuklukları için birer sebeptir. Türkiye özelinde bakacak olursak, toplumsal açıdan büyük bir yaygınlığı olan cinsel mitler ve cinsel olguların açıkça ifade edilmemesi gibi tutumlar da bilişsel açıdan kişilere zarar verip davranışsal açıdan yanlış yapmaya itebiliyor ve bu da Cinsel İşlev Bozukluğuna sebep olabiliyor. Yapılan çalışmalarda evlilik uyumunun, cinselliğin ve yaşam doyumunun bağlantılı olduğu görülmüştür (Bal, Faraji & Erdin, 2018). Yaşam doyumunun olumsuz etkilenmesi, kişinin ruh sağlığını da bozabileceği için ve Cinsel İşlev Bozuklukları bunun bir sonucu olabileceği için, dolaylı yoldan evliliğin olumsuz etkilenmesi akla ilk gelebilecek çıkarımlardan biridir.

Cinsel Sorunların Evliliğe Etkisi

Cinsel İşlev Bozukluklarının ne olduğunu bilmek, bunun tedavisini aramak ve çözümü için gerekli yardımları almak konusunda kişiler, gerek sosyal baskı gerekse kalıp yargılar nedeniyle pek de istekli olamayabiliyor. Bu da evliliklerin dolaylı ya da direkt yoldan bozulmasına ve boşanmaya sebebiyet verebiliyor. Özellikle kadınlar bu konuda daha ketum davranıp eşiyle ya da uzmanlarla paylaşım konusunda oldukça isteksiz olabiliyor (Çakan, 2016). Ancak Cinsel İşlev Bozuklukları tedavi edilirken, kişi eğer evli ise eşli katılım sağlamak tedaviyi daha kolay ve hızlı hale getirebiliyor (Gülsün, Ak & Bozkurt, 2009). Bu da cinsellikle ilgili olumlu ya da olumsuz durumlarda cinsiyetin bir yordayıcı olabileceği hususunda bize önemli kanıtlar sunuyor.

Kadınların Boşanma Algısı ve Cinsellik

Yapılan bir çalışmada, evlilikleri biten kadınlara ölçekler verilerek veriler elde edilmiş ve bu verilerin sonucunda kadınların kendi evliliklerinin bitmesine sebep olarak cinselliği kabul etme oranının, diğer evliliklerin cinsellik sebebiyle bittiğini kabul etme oranından daha düşük olduğu çıkmıştır. Ayrıca bu kadınların Evlilik Uyum Ölçeği’nden aldıkları puanlar çok düşük ve Beck Depresyon Ölçeği’nden aldıkları puanlar çok yüksek çıkmıştır (Abalı, 2006). Kabul ve depresyon verilerinden yola çıkarak, yaşam doyumunun evlilikteki cinselliği nasıl etkilediği ve boşanma için bir sorun teşkil edip etmediği konusunda bize bir cevap sunduğu açıkça görülebilir.

Cinselliğin Evliliğe Olumlu Katkıları

Evlilikteki cinselliği olumlu etkileyen faktörler de mevcut olmakla birlikte, bununla ilgili yapılan çalışmalarda cinselliğin ifade biçimi ve onunla ilgili pozitif görüşlere sahip olmak, evliliği de olumlu yönde etkileyebileceği ortaya konmuştur (Çakan, 2016). Bu durumun yanında tam zıttı olarak, kişilerin evlilikte cinsellikle küskün davranışların yalnızca sevgisizlik, değer vermemek gibi olumsuz kavramlarla açıklanamaz olduğunu gösteren çalışmalar da mevcuttur. Böyle durumlarda kişiler fiziki bir uyumsuzluktan değil, zevk ve biçim açısından ayrıştıklarını belirtmektedirler (Abalı & Kömürcü, 2022).

Cinselliğin Doğası ve Toplumsal Algılar

Aslında cinsellik, bütünüyle bakıldığında, karşılıklı rıza kapsamında olduğu sürece sağlıksız bir şey değildir. Hatta son yıllarda cinselliksiz evliliklerin artış gösterdiği toplumlar/ülkeler mevcuttur (Tüzüner, 2023). Bu ifade de bize aslında cinsellikle ilgili tutum ve düşüncelere göre, cinsellikten kaynaklandığı düşünülen problemlerin daha basit şekilde çözülebileceği yönünde bir çıkarsama yapmayı mümkün kılmaktadır. Yani problemin var ya da yok olması değil, nasıl olduğuyla ve neleri etkileyebileceğiyle alakalı olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Sonuç: Çok Yönlü Bir İlişki

Sonuca baktığımızda, evlilikteki cinselliğin ve onu etkileyen faktörlerin çok yönlü ve karmaşık yapıda olduğunu ve bu sebepten üzerine daha çok düşünülüp daha çok çalışılması gerektiğini görebiliyoruz. Cinsel İşlev Bozuklukları, kişiler arası ilişkiler, ruh hali, yaşam doyumu, evlilik doyumu, evlilik uyumu gibi soyut ve somut insani kavramların boşanmalar üzerinde etkili olabileceği görülmektedir. Cinsellikle ilgili problemler genellikle örtük olarak ifade edilmekte ya da edilmemektedir ve bu sebeple biten evlilikler için gösterilen şiddetli geçimsizlik gibi sebeplerin aslında cinsellikteki uyum, doyum gibi kavramlarla olan ilişkisini göz ardı etmemek gerekmektedir. Toplumsal açıdan inanış ve tutumların aslında yanlış olabileceğini, zarar verebileceğini ve aslında desteklediği bir olguyu içten içe bozabileceği kişiler tarafından kabul edilmelidir. Eğitim düzeyi, sosyoekonomik düzey, evliliğe yönelik inanç ve tutumlar, cinselliğe yönelik inanç ve tutumlar, evlilikteki cinsel doyumu yordamada güçlü etkenlerdir (Kıray Vural & Bayık Temel, 2010). Bu sebeple, bunları kişisel ya da toplumsal olarak pozitif yönde geliştirmek, kişilerin ve toplumun çok önemsediği aile kurumunun saadeti için önem arz etmektedir. Sebebi her ne olursa olsun, meydana gelen olumsuz sağlık ya da anlaşmazlık durumlarında uzmanlara, sağlık çalışanlarına başvurmak, kişilerin bu gibi sıkıntılı durumları en az zararla atlatabilmesi için gerekli ve önemlidir.

Kaynakça

Abalı, S. (2006). Boşanmak için başvuran kadınların evlilikteki cinsel yaşamlarını boşanma nedeni olarak görme durumları [Yüksek Lisans Tezi]. Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü.  

Abalı, S., & Kömürcü, M. (2022). Evlilikteki cinsel sorunlar boşanma nedeni midir? Kadın Cinsel Sağlığı, 270–272.  

Bal, F., Faraji, H., & Erdin, İ. (2018). Yaşam doyumunu etkileyen faktörlerin evlilik ve cinsellik kavramı üzerinden değerlendirilmesi. Sosyal Bilimler Dergisi, 5(30), 185–197.  

Çakan, B. (2016). Evlilikte uyum ve cinsel sorunların Türkiye’deki boşanma oranına etkisi [Yüksek Lisans Tezi]. Beykent Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.  

Çelik, E. (2012). Evli bireylerin cinsel özgüven düzeyleri ile cinsel öz-yeterlik, evlilik yaşam doyumu ve cinsel utangaçlıklarının incelenmesi [Doktora Tezi]. Sakarya Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.  

Gülsün, M., Ak, M., & Bozkurt, A. (2009). Psikiyatrik açıdan evlilik ve cinsellik. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 1, 68–79.  

Kıray Vural, B., & Bayık Temel, A. (2010). Cinsel doyumun yordanmasında bazı faktörlerin incelenmesi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 13(1), 24–34.  

Tüzüner, Ö. (2023). Boşanma açısından eşle cinsel birliktelik yaşa(ya)mama ve Yargıtay’ın ilgili içtihatlarının mukayeseli aile hukuku penceresinden eleştirilmesi. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 29(1), 393–440.

İbrahim Erdem Coşkun
İbrahim Erdem Coşkun
Ben İbrahim Erdem Coşkun. Haziran 2024’de Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümünden mezun oldum. Eğitim hayatım boyunca kurulum sürecinde de yardımcı olduğum fakültemizin Psikoloji Kulubü çalışmalarında yer aldım ve gönüllü olarak yazarlık faaliyetinde bulundum. Eğitim hayatım boyunca cinsel psikoloji, üçüncü dalga terapiler ve yapay zekanın mesleğimizle olan ilişkisi ile ilgili araştırmalarda bulundum. Vakit buldukça sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine gönüllü olarak katıldım. Akredite kurumların düzenlediği ve öğrencilerin uzmanlarla bir araya geldiği sempozyumlara katıldım. Mezuniyetimden sonra Yüksek Psikoloji Akademisi’nden toplamda 400 saate yakın terapi ve test eğitimlerimi tamamladım. Şu anda www.doktortakvimi.com üzerinden online terapi hizmeti vermekteyim. Aktif olarak Türk Psikologlar Derneği üyesiyim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar