Perşembe, Mayıs 22, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ebeveynlerin Yaşadığı Yetersizlik Duygusunun Sınır Koyma Üzerindeki Etkisi

Son zamanlarda duyduğum ve gördüğüm en net problem şu herhalde: “Çocuğuma sınır koymayı beceremiyorum, ne yaparsam yapayım yetinemiyorum, acaba kötü bir ebeveyn miyim, diğer anne-babalar bu durumun üstesinden nasıl geliyor, ben neden baş edemiyorum?” “Hocam aslına baktığınızda çocuğum ne isterse istesin yaptım, bir dediğini iki etmedim ama bunlara rağmen üstesinden gelemiyorum?” İşte sorun tam olarak burada başlıyor zaten, problem de çözüm de ebeveynin söylediği sözlerin içinde gizli. Şimdi biraz bunları irdeleyelim: Gerçekten yetersizlik mi hissediyoruz yoksa sadece çocuklarımıza sınır koymayı mı bilmiyoruz?

Yetersizlik Nedir?

Öncelikle ‘yetersizlik’ kelimesini ele alalım: Yetersizlik, “işlevini tam olarak yapamama, sorunları çözmede eksik kalma” şeklinde tanımlanabilir. Ebeveynlere uyarlanacak anlamı ise çocuğun birincil bakım verenleri olarak çocuğun temel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayamamaktır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki fizyolojik, güvenlik, sevgi ve saygınlık basamaklarını verebilen ebeveyn yeterlidir. “E peki hocam bunları yapıyorum, tamamlıyorum ama yine de yetersizlik hissediyorum çünkü çocuğum yine de tatmin olmuyor, hiçbir zaman dur durak bilmiyor ve fazlasını istiyor, ne yapmalıyım bilmiyorum artık.” Bu noktada öncelikle karşımızdakinin bir çocuk olduğu unutulmamalıdır. Sonra çocuğun sınırları net bir zemine, kararlı ve istikrarlı bir şekilde oturtarak ebeveynler olarak bu sorunun üstesinden gelebiliriz.

Sınır Koymanın Önemi

Peki bu süreç nasıl olmalı? Bu sürece başlarken motivasyon kaynağı çocuk olmalıdır. Sınır koyma; çocuğun iç dünyasını ve çizgilerini belirleyerek dış dünyayla olan etkileşimini, kendi benliğini ve haklarının nerede başlayıp nerede bittiğini daha iyi algılamasını sağlar. Çocuklar ise bu noktada sınırları ile kendilerine güvenli bir alan sağladıklarında dış dünyayla olan etkileşimlerinde daha aktif, daha keşfedici olurlar. Dış dünyayı bir tehdit olarak görmezler ve gerek akranları gerekse de başka yaş grubundan insanlarla etkileşim ve iletişim kurarken daha sağlam zeminlerde ilişki kurabilirler.

Yetersizlik ve Sınır Koyma Arasındaki Bağlantı

Yetersizlik ve sınır koyma arasındaki bağlantıya bakacak olursak çocuk, sınırlarını bilmez ve sınırsız bir şekilde yaşamaya başlarsa doğal olarak tüm ihtiyaçlarını birincil bakım vereninden isteyecektir. Sınırları olmayan bir çocuk neler isteyebilir ve bu isteklerin ne kadarına ebeveyn yetişebilir? Cevap çok basit: Çocuk, sınırsızlığın içinde ebeveynin sınırlarını bile ister… Ebeveyn bunların ne kadarına cevap verebilir? Çocuk, sınırsızlığın içinde olduğundan hiçbir şeye… Bu aşamadan sonra ise ebeveyn yetersizlik hisseder, çocuk ise mutsuz ve tatmin olmamış hissedecektir.

Sınırlarını bilen bir çocuk yetiştirirsek çocuk yine bir şeyleri isteyecektir ama bu sefer sınırlarını bilerek isteyecektir. Ebeveynden gelen tepkiler/cevaplar doğrultusunda ise çocuk, sınırları içinde yaşamayı bilecek ve buna alışacaktır. Ebeveynin cephesinde ise ne vereceğini bilen ebeveyn yetersizlik duygusu yaşamayacak, daha güven veren ve daha açık bir ilişki kuracaktır.

Sınır Koyma İçin Pratik Öneriler

Peki, tüm bunları hangi kurallarla ve hangi yollarla sağlayacağız?  

  • İlk ve en önemli şey anne ve babanın iş birliği içinde bulunmasıdır. Anne ve baba çocuğa karşı birbirleri ile kesinlikle çelişmemelidir. Tam bir uyum ve iş birliği içerisinde çalışmalıdırlar.  
  • Çocuğun benliğine zarar verici davranışlardan, söylemlerden kaçınmalıdırlar. Çocuğun saygınlık ihtiyacı zedelenmemelidir.  
  • Çok net ve anlaşılır olunmalıdır, mesajlar çocuğun anlayacağı yalınlıkta olmalıdır.  
  • Çocuğa sınır koyma yapılırken empati kurulmalıdır, karşıdakinin bir çocuk olduğu unutulmamalıdır.  
  • Çocuk çok fazla direnç gösteriyorsa taviz vermek yerine alternatifler sunulmalıdır.  
  • Kurallar çocuğa açıklanırken çocukla ciddiyetle konuşulmalı, çocuğun göz hizasına inilmeli, çocukla göz kontağı ve gerekirse fiziksel temas kurulmalıdır.  
  • Anne-baba olarak sınır koymada mükemmeliyetçi bir tutum içinde olunmamalıdır. Zaman zaman biz yetişkinlerin bile bazı kuralların uygulanmasında esneklik gösterdiğimizi unutmamalıyız. Çocuk için mükemmeliyetçi bir beklenti içinde olmaktansa çocuğun yapabildiklerini takdir etmeli ve desteklemeliyiz.  
  • Davranış değişikliğinde bulunacağımız kurallar koyuyorsak eğer ödül-ceza pekiştirecini kullanabiliriz.

Sonuç

Yetersizlik algılarımızdan kurtulmak, çocuğun tatminsizliğinin önüne geçmek için net, kararlı ve empatik bir ilişki içinde olmalıyız. Çocukla iletişim halindeyken ve sınır koyma yaparken çocuğun her zaman anne-babayı rol model aldığını da unutmamalıyız. Bunu bir güç savaşından öte, iki tarafın da sonunda kazanacağı ve etkili kazanımlar ve duygular elde edeceği bir süreç olarak görmeliyiz. Eğer bu şekilde görürsek ve bu şekilde davranırsak bu süreç bizim için yıpratıcı olmaktan ziyade tecrübeli ve eğlenceli bir yola dönüşür.

“Bizler aynaya baktığımızda kendimizi, çocuklarımız ise bizleri görür.”

Mehmet Maçin
Mehmet Maçin
Mehmet Maçin, lisans eğitimini Psikoloji bölümünde tamamlamıştır. Maçin lisans eğitiminin ardından Klinik Psikolog Fundem Ece tarafından verilen oyun terapisi eğitimini başarıyla tamamlamıştır. Ardından Çocuk Objektif Testleri, MMPI ve Yetişkin testleri ve son olarak da Prof. Dr. Murad Atmaca tarafından verilen Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimini tamamlamıştır. Psychology Times dergisinde çocuk psikolojisi, kişisel gelişim ve toplum psikolojisi alanlarında yazılar yazmaktadır. Maçin aynı zamanda özel bir kurumda psikolog olarak ergen bireylerle çalışmaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar