Pazartesi, Kasım 17, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Diyete Başlayıp Yarıda Bırakma Döngüsü

Her pazartesi diyete başlıyorum, hafta bitmeden bir bakmışım diyeti bırakmışım mı diyorsun? Sonrasında ya sen ya da etrafındakiler diyeti bıraktığın için iradesiz olduğun hakkında ithamlarda mı bulunuyorlar sana? Hiç düşündün mü, belki de bu o kadar da basit değildir. Belki farkında olmadığın bazı nedenler vardır. İşte bu yazımda, farkında olmadığınızı düşündüğüm bu nedenlere değineceğim.

“İstiyorum tabii ki, yoksa niye diyete başlayayım?” dediğini duyar gibiyim. Kilo veremediğinden ya da duygusal yeme atakları yaşadığından dolayı bana gelen danışanlarıma sorduğum ilk soru “kilo vermeyi sen mi istiyorsun” oluyor. Etrafındaki insanları bir düşün. Kilolu olduğuna dair imalar yapıyorlar mı? Bazen en yakınımızdakiler bile, bizi düşündüklerini söyleyerek kilomuz, nasıl göründüğümüz ya da kıyafetlerin üzerimizde nasıl durduğu hakkında hoş olmayan yorumlar yapabiliyorlar. Farkında olmadan insanlar beni beğensin isteğiyle kilo verme yoluna adımlamış olabiliyoruz. Nasıl terapi için bir yolculuk diyorsak, kilo verme süreci de apayrı bir yolculuk aslında. Bu yola hazır olmadan çıkmamak gerekiyor.

Neden Kilo Vermek İstiyorsun?

Kilo vermek istiyorsun tamam; ama başkaları seni güzel bulsun, seni beğensin diye kilo vermek istiyorsan bir süre sonra o diyeti yarıda bırakacaksın. Çünkü bir an gelecek ve diyeceksin ki “amaan, bana ne onlardan”. Ya da biri ne kadar zayıfladığını ne kadar güzel gözüktüğünü söyleyecek ve diyeceksin ki “tamam, bu kadar yeter”. Sonra hedeflediğin yere gelemeden diyeti bırakırken bulacaksın kendini. Bu yüzden zayıflamak için, güzel görünmek için değil de sağlıklı olmak için kilo verme hedefini koymamız gerekiyor kendimize. Unutmayın: Dışsal motivasyonlar kısa sürelidir, içsel motivasyona ihtiyacınız var.

Duygusal Yeme Atakları mı Yaşıyorsun?

Duygusal yeme, detaylıca konuşmamız gereken bir bozukluk olsa da diyeti yarıda bırakma nedenlerimizden olduğundan buraya eklemek istedim. Kendini sinirli hissettiğinde, sıkıldığında, üzüldüğünde buzdolabına gidip yiyecek bir şeyler arıyor musun? Elinin gittiği, çoğunlukla tatlı ya da karbonhidrat içerikli olan bu yiyecekleri yedikten sonra pişmanlık duyuyor musun? Duygusal bir yiyici olabilirsin. Peki neden?

Duygusal yeme ataklarının kökeninde birçok neden yatıyor olabilir. Bu nedenler kişiden kişiye değişiklik gösterir. Kendi yeme döngünüzü daha iyi anlayabilmek adına bir uzmandan yardım alabilirsiniz. Fakat genelleme olarak kabul edebileceğimiz bir bilgi verecek olursam; duygusal yeme atakları genel olarak yemek ile olan ilişkimize, anılarımıza dayanıyor. Örneğin, ağlayan bir bebeğin ağzına direkt meme verilir. Ya da istediği olmadığı için sinirlenmiş küçük bir çocuğa, sırf sussun diye şeker ya da çikolata verirler ya. Bu tarz olaylar tekrarlandığında, dünyaya ilk defa gelen ve duygularının yoğunluğunu ilk defa yaşamanın karşısında ne yapacağını bilemeyen bir çocuk, duygularıyla baş etme yolunu yemeğe yönelmek olarak görebilir. Bu öğrenilmiş olduğundan, yetişkinlik hayatında da kendini göstermeye devam eder. Duygusal yeme ile çalışırken sadece yemek ile değil duygularla ve onlarla baş etme mekanizmalarımızla da çalışırız.

Yemeği Ödül Olarak Görüyor Olabilir misin?

Bu da yine çocukken öğrendiğimiz bir şey olabilir. Karnemiz iyi gelmiştir ve bir hamburger ile ödüllendirilmişizdir belki. Oysa yemek bir ihtiyaçtır, ödül olmamalıdır. Ödül olarak kullanılan yemek, bazı durumlarda ceza olarak da kullanılabilir. Bunu da istemiyoruz. İstediğimiz şey, ana hedefimiz yemek ile aramızdaki ilişkiyi sağlıklı bir hale getirmek. Yani, cheat day olarak kullandığın o günü rafa kaldırmalısın. Hayatın boyunca karbonhidratı kısamazsın, pasta yemeden duramazsın ya da şekersiz beslenemezsin. Herhangi bir alerji durumun yoksa (gluten alerjisi gibi, böyle bir durumda zaten çölyak hastası olduğunuzdan gluten tüketmemeniz gerekiyor), besinleri tamamen hayatımızdan çıkartmak çok da sürdürülebilir bir şey değil. Tamamen bir günü cheat day yapıp, istediğin her şeyi yiyip, sonrasında pişman olmak yerine önce besinleri tamamen hayatından çıkaramayacağını kabullenmeni istiyorum (bu konudaki detayları bir diyetisyenden dinlemeniz daha doğru olacaktır, benim birlikte çalıştığım diyetisyen şekere de ihtiyacımız olduğunu söylüyor mesela). Yapman gereken şey, sağlıklı beslenme stilini hayatının her anına yedirmek. Porsiyon kontrolü yaptığın sürece istediğin her şeyi yiyebilirsin, sonrasında suçluluk duymana gerek yok.

Mükemmeliyetçi Olabilir misin?

Mükemmeliyetçilik de sıklıkla karşılaştığımız ve üzerine çalıştığımız bir konu. Diyete başladıktan sonra, bir gün kilo vermek yerine kilo aldığını görebilirsin. Bu başaramadığını hissettirebilir, ama aslında diyet süreci de terapi süreci gibi inişli çıkışlıdır. Ve asıl önemli olan şey tartıda gördüğün sayı değil, yağdan kilo verebilmektir. Kendini bir kere başarısız hissettikten sonra, yapamıyorum galiba diyerek bırakmaman gerekiyor. Ya hep ya hiç diye bir şey yok, bazı günler diyet listene tamamen uyamayabilirsin. Ve bu çok normal.

Kendine Gerekli Değeri ve Sevgiyi Veriyor musun?

Burada bahsettiğim şey öz şefkat aslında. Kendini çok sevmeni ve sağlıksız bir vücudu olduğu gibi kabul etmeni beklemiyorum. Sosyal medyada gördüğümüz bu davranış da yanlış bir davranış aslında. Ama kendine karşı biraz daha sabırlı ol, şefkatli ol. Yemekle olan ilişkini sağlıklı bir hale getirmeye başlamadan önce, belki de kendinle olan ilişkine bir göz atmalısın. Terapiye sadece bir sorun için başlamak zorunda değilsin; kendini tanımak ya da öz şefkatini artırma yollarını öğrenmek için de başlayabilirsin.

Değişimden Korkuyor Olabilir misin?

Hayatın boyunca belirli bir kilodaysan, bir anda kilo vermek senin için korkutucu olabilir. Yok canım, o kadar da değil demeyin. Bu korku bilinç yüzeyinde değil, bilinç dışında yer alabilir. Farkında olmadan değişimden korkabilirsin. Alışkanlıkların dışına çıkmak için adımlar atmak hep zordur.

Diyetlerini neden yarıda bıraktığını anlayabilmek için önce kendini biraz dinlemen, gözlemlemen gerekiyor aslında. Her insan biriciktir; yaşadıklarımız da bize özel. Bu yolda destek alman gerektiğini düşünüyorsan bir diyetisyenle çalışmayı düşünebilirsin. Diyetisyeninle çalışırken de açık iletişimde olman gerektiğini unutma. Sorunun farkına varamıyorsan da terapiye başvurabilirsin; senin yolunda tamamen senin hızında ilerleyebiliriz.

İrem Tan
İrem Tan
Psikolog İrem Tan, 2023 yılında İstanbul Medeniyet Üniversitesi psikoloji bölümünden onur derecesiyle mezun olmuştur. Lisans eğitimi sırasında çeşitli hastanelerde (Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi) ve özel bir danışmanlık merkezinde stajlarını tamamlamıştır. Psi’us Fikiryum isimli psikoloji dergisinde 3 yıl gönüllü yazarlık yapmış; yine özel bir oluşum bünyesinde araştırma ve yayın koordinatörlüğü ekip üyesi olarak gönüllü bir şekilde görev almıştır. Çocuk, ergen ve yetişkinlerle çalışmalarını sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar