Bir çocuğun doğumundan itibaren bakım vereni veya ebeveynleri tarafından karşılanması gereken ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçların en önemlisi fiziksel ve duygusal ihtiyaçlardır. Fiziksel ihtiyaçlar, gözle görülen ve bunun üzerine hemen aksiyon alınabilecek bir durum iken duygusal ihtiyaçlarımız için aynı şey söz konusu değildir.
Bir bebek hayata ilk adım attığında, ilk altı aydan 2 yaşa kadar süren ‘anneden ayrı bir birey olduğunu anlama’ süreci yaşar. Bu dönemde çocuğun hem duygusal olarak desteklenmesi hem de bağımsızlaşma girişimlerinin teşvik edilmesi gerekir. Aksi takdirde, çocuk ileriki yaşamında ayrılık kaygısı, bağımlılık sorunları veya kimlik karmaşası yaşayabilir.
Duygusal ihmal, çoğunlukla görülmez ama derindir. Duygularla kurulan bağın zayıf olması bireyde utanç, değersizlik ve güvensizlik hissi yaratabilir. Hem çocuklukta hem de yetişkinlikte bu durum; depresyon, anksiyete ve düşük öz-değer gibi sorunlara zemin hazırlar.
Duygusal İhtiyaçlarımız Neler?
1. Görülme İhtiyacı:
Çocuk büyüdükçe ilk yaşam alanı olan evin dışında bir hayat yaşamaya başlar. Dışarıda yaşadığı bir takım olumlu veya olumsuz durumları ebeveynleriyle paylaşmak ister. Ebeveynler çocuklarının gün boyu neler yaşadığından bir habersiz olduğu durumlar oluyor. Bu durum gerek çalışma yoğunlukları gerek hayat telaşlarından kaynaklı olup çocukta bir sorun olduğunu ve anlatmak istediğini fark edemeyebilirler.
2. Duyulma ve Anlaşılma İhtiyacı:
Ebeveynler çocuğa sürekli müdahale veya gereksiz kısıtlama gibi davranışlarda bulunabiliyor. Çocuk durmadan ağladığı durumlar veya ısrarla uyumak istemeyen çocuğu zorla uyutmaya çalışıldığı durumlar olabiliyor. Şöyle ki çocuk bile bazen ne istediğini bilemeyebilir. O an çocuğun anlaşılmaya ihtiyacı var ve ağlamakta duyguları açığa çıkartma yöntemi ve rahatlama yöntemidir.
3. Önemsenme İhtiyacı:
Okul çağında olan çocuğunu, okula götürmekten başka bir şeyiyle ilgilenmemiş ebeveyn tanıyor musunuz? Okula götürmekle temel ihtiyacını karşıladığını düşünür. Halbuki çocuk için öyle mi? Örnek verecek olursak okul etkinliklerinde anne babayı görmek çocuğa önemsendiği duygusunu verecektir, veli toplantılarına katılmak çocuğun okul ortamında nasıl tutum ve davranışlar sergilediğini öğrenmek için büyük fırsattır, okulda yaşadıkları üzerine konuşma çocuğa güvenli bir alan açıp kendisini önemseyen ebeveynleri olduğunu görmesi önemsenme ihtiyacını karşılayacaktır.
4. Güvende Hissettirilme İhtiyacı:
Güvende hissedilen bir ortamda büyüyen çocuk, dış dünyayı tehdit değil keşif alanı olarak görür. Bu kaygı bozukluklarının önlenmesinde büyük rol oynar. Çocuğun sorunlarını açabileceği, kendisini yargılamayan, yol gösteren ortamın olduğunu bilmesi güvenli hissetmesine yardımcı olacaktır. Güvenilir olmak için tutarlı ve tahmin edilebilir olunması gerekir. Örneğin şu an kızıp biraz sonra sarılmak kafa karıştırıcı olabilir. Eğer çocuğa sağlıklı dersler verilmesi isteniyorsa kızarken ona gerekçeleriyle ve çocuğun anlayabileceği şekilde durumun aktarılması gerekiyor. Ama bu onu suçlu hissettirecek şekilde olmamalı, öğretici olmalıdır.
5. Yol Gösterilme İhtiyacı:
Her çocuğun yol gösterilmeye ihtiyacı vardır. Sorumluluklarını ve sınırlarını ancak bu şekilde öğrenir. Aile içerisinde sorumluluklarını öğrenmiş bir çocuk, dış dünyada nelerin kendi sorumluluğu altında nelerin kendi sorumluluğunda değil çok net öğrenmiş ve uyguluyor olacaktır. Ayrıca çocuk sınırların nerede başlayıp nerede bittiğini öğrendiğinde istediğini yapmakta özgür olacaktır.
6. Otorite İhtiyacı:
Çocuklar sınırları test etmek için daha sık kuralları çiğneyebilir. Bu da öfke nöbetleri, inatçılık, dikkat dağınıklığı gibi sorunlara neden olabilir. Bu noktada otorite figürü çiğnenen sınırları kurallar yoluyla düzene sokabilir. Ama eğer böyle bir otorite figürü yoksa, çocukta rol karmaşasına yol açabilir. Bu rol karmaşasını yaşayan çocuklarda ‘aşırı sorumluluk alma’ ya da ‘hiç sorumluluk alamama’ gibi uç davranışlar görülebilir.
7. Bilgilendirme ve Netlik İhtiyacı:
Ebeveynler bazen ‘çocuktur anlamaz, o nereden bilecek şimdi, anlatsam da anlamaz’ gibi çocuğun bireyselliğini yok sayan davranışlarda bulunabiliyor. Bu yüzden çocuk bilgilendirme ve netlik açısından ihtiyaçları karşılanmadığı için neyi neden niçin yaptığını bilemez. Çünkü çocuğa hep açıklama yapılmadan “bunu yapman gerekiyor” ve “yapmaman gerekiyor” demişlerdir. Bu da ileriki yaşamında başkalarının düşünce ve fikirlerine daha çok önem veren, sorgulamayan bireyler olmasına yelken açar.
Bir ebeveyn çocuğu için elinden geleni yapmaya hazırdır. Ama elinden gelenlerin sadece, onu güzel yaşatmak için çok çalışmak, ona güzel yemekler yapmak ve istediği oyuncakları almaktan ibaret sanabiliyorlar. Halbuki çocuk hayata meraklı ve heyecanlı yaklaşır. Bu hayatının ilk serüveninde yol gösterilmeye, anlaşılmaya, önemsenmeye, güvende hissetmeye ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaçlar öz saygısını ve benlik algısını geliştiren gerekli ihtiyaçlardır. Bunlara tam doyum sağladığında çocuk, hayata karşı sorumluluklarını ve sınırlarını çok iyi bilen bir birey haline gelecektir.
Sağlıklı yetişkin demek sağlıklı çocukluk deneyimleri demektir.
Bunlarla ilgili ailelerinin gerek okuldaki psikolojik danışmanlardan gerekse uzman psikologlardan yardım almaları yardımcı olacaktır.