Cinsiyet stereotipleri, kimlik gelişiminde temel bir rol oynar. Ancak toplum ve ailenin kalıpları ve beklentileri ile de kimlik gelişimi şekillenir. “Kız gibi ağlama”, “Erkek adam korkmaz”, “Kız dediğin uslu olur”, “Kızlar fazla gülmez” gibi cinsiyet stereotiplerini yansıtan söylemler, çocukların duygusal dünyalarına ve hayata bakış açılarına doğrudan etki eder. Bu durum sadece çocuğun bireysel psikolojisini değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı da derinden etkiler. Kız ve erkek çocukların cinsiyete dayalı farklı yetiştirilme biçimlerinin hassas bir konu olduğunu dikkate alarak, cinsiyet stereotiplerinin çocuklukta nasıl içselleştirildiğini, çocuğun gelişimi üzerindeki uzun vadeli etkilerini, toplum ve kültür tarafından oluşan cinsiyet şema teorisinin çocukta oluşumunu ve psikolojik yansımalarını, çocukların bu kalıplara göre şekillenmelerini engellemek için belirli stratejiler üzerinde duracağız.
Çocuklukta Cinsiyet Stereotiplerinin İçselleştirilmesi ve Gelişim Üzerindeki Etkileri
Cinsiyet stereotipleri, belirli bir cinsiyetteki üyelerin nasıl davrandığı, davranması gerektiği veya hangi özelliklere sahip olduğu, sahip olması gerektiği hakkında önceden edinilmiş, genellikle genelleştirilmiş görüşlerdir (Jones, 2024). Cinsiyet stereotipleri, çocukluk döneminde aile, medya, okul ve toplum aracılığıyla doğrudan ve dolaylı yollarla içselleştirilir. Maalesef ki cinsiyet stereotipleri, erkek çocuklarına duygularını ifade etmemeyi, kız çocuklarına ise nazik ve itaatkâr olmalarını ve görünümlerine önem vermelerini öğretir (Pemberton, t.y.). Örneğin, kız çocuklarına “nazik ol”, erkek çocuklarına “ağlama” gibi verilen cinsiyet stereotiplerine dayalı mesajlar, çocukların gelecekte duygularını ifade etme biçimini, hayata bakış açılarını, özsaygılarını ve toplumsal rollerle ilgili beklentilerini şekillendirir. Bir çocuğun, öncelikle bir çocuk olarak yetiştirilmesi; onu yalnızca “kız” ya da “erkek” kimliği üzerinden tanımlamaktan çok daha değerlidir. Dr. Psikolog Ana Aznar ve Dr. Psikolog Harriet Tenenbaum tarafından yapılan bir çalışmada, annelerin 4 yaşındaki kızlarıyla konuşurken 4 yaşındaki oğullarıyla konuştuklarından daha fazla duygusal kelime ve duygusal içerik kullanma olasılıklarının olduğu bulunmuştur (Aznar & Tenenbaum, 2020). Bu bulgu, ebeveynlerin farkında olmadan cinsiyet stereotiplerini sürdürebileceğini göstermektedir. Kız çocukları için duygusal farkındalık ve ifade becerilerini geliştirmeye katkıda bulunurken, erkek çocuklarıyla daha az duygusal içerikli iletişim kurmaları, bu çocukların duygusal becerilerinin daha az gelişebileceğini gösterir. Cinsiyet stereotipleriyle büyüyen çocuklar, aslında potansiyelleri sınırlanmış, özgürlük alanları daraltılmış bireyler haline gelir. Kız çocuğunun arabalarla oynamasına tuhaf bakılması, erkek çocuğunun ağlamasının engellenmesi, kızların kısa; erkeklerin ise uzun saç tercih etmesinin yadırganması gibi tutumlar, yalnızca bireysel seçimleri değil, çocuğun kimlik gelişimini ve gelecekte kuracağı ilişkileri derinden etkileyebilir. Renklerin bile cinsiyete göre etiketlenerek çocuklara dayatılması, onların dünyayı özgürce keşfetmesini engeller. Bu tür stereotipik yaklaşımlar, ileride seçecekleri mesleklerden hayattaki rollerine kadar pek çok alanda görünmez sınırlar oluşturabilir. Ebeveynlerin, çocuklarına doğrudan cinsiyet stereotiplerine dayalı yaklaşımda bulunmasalar da evdeki günlük rolleriyle bu stereotipleri çocuklarına ince ince aşılayabileceklerini de göz ardı etmemeleri büyük önem taşır. Örneğin; yemek yapmak, çocuk bakmak gibi işlerin “kadın işi” olarak göstermeleri; tamir işleri, araç bakımı gibi işlerin “erkek işi” olarak göstermeleri çocukları bazı alanlardan uzaklaştırabilir ve yetişkin olduklarında bunu bu şekilde kabul edebilirler. Özellikle katı rollerin olduğu ortamda büyüyen çocuklar, rol çatışmaları yaşadıkları görülebilir. Maalesef ki araştırmalar, çocukların cinsiyete yönelik tutumlarının yedi yaşına kadar tamamen şekillendiğini gösteriyor ve çocuklar, küçük yaşlardan itibaren dünyayı kategorize etmenin ve anlamlandırmanın bir yolu olarak cinsiyet stereotiplerine tutunuyorlar (Pemberton, t.y.). Bu da geçmişte oluşan temel stereotiplerin, gelecekte kırmanın zor olduğunu göstermiş oluyor.
Cinsiyet Şema Teorisinin Oluşumu ve Psikolojik Yansımaları
Ebeveynlerin tutumu, ev ortamında gösterilen roller, yetiştirilme biçimi ile çocukların kendi cinsiyetleriyle ilgili bilgileri nasıl organize etmeleri gerektiği ve öğrendiklerini davranışlarına, kimlik gelişimine ve beklentilerine yansıtabilecekleri görülebilir. Ancak çocuklar, 6-7 yaşlarından itibaren okula başlama süreciyle birlikte öğretmenlerin, arkadaşların ve toplumun etkisi daha belirgin hale gelir. İşte tam da burada cinsiyet şema teorisinin etkisini görebiliriz. Psikolog Sandra Bem tarafından 1981’de ortaya atılmış olan cinsiyet şema teorisi, cinsiyet hakkındaki fikirlerimizin içinde yaşadığımız kültürler ve toplum aracılığıyla şekillendiğini ileri sürer (Cherry, 2023). Kısacası, bu şema, toplum ve kültür tarafından şekillenir ve birey, içinde yaşadığı sosyal çevreye göre bu kalıpları içselleştirir. Öğretmenlerin beklentileri, arkadaş ilişkileri, çizgi filmler, özellikle sosyal medyanın etkisi cinsiyet şema teorisini daha da pekiştirecektir. Örneğin, öğretmenin matematik dersinde erkek öğrencilerin daha başarılı olmasını bekleyip onlara daha çok söz hakkı vermesi, kız çocuklarının top oynamak istediğinde “o erkek oyunu” gibi arkadaşlarından tepkiler alması, kız oyuncak reklamlarının ev işi, makyaj gibi faaliyetlere odaklıyken; erkek oyuncak reklamlarının araba, savaş, teknoloji gibi temalara yönelik olması gibi durumlara şahit olan çocuklar, kendi davranışlarını bu kalıplara göre şekillendireceklerdir ve çocuklar büyüdükçe kalıplaşmış cinsiyet şemalarına sahip olacaklardır. Çoğu çocuğun ait olma arzusu olduğu için arkadaş grubundan, toplumdan dışlanmamak adına farklı davranışları, düşünceleri reddetmeye başlayacaktır. Bu noktada çocuk, kendi cinsiyetine ait toplumsal normlara uyan kişileri bir “iç grup (in-group)” olarak algılar, karşı cinsiyeti “dış grup (out-group)” konumuna yerleştirir. Bu durumlar ister istemez psikolojik yansımalar olarak çocuklara ve akran ilişkilerine yansıyacaktır. Kendi cinsiyet şemasına uymayan çocuklar dışlanabilir ve sonucunda kendini yetersiz hissedebilir, duygusal bastırmalar yaşayabilir, kalıcı önyargılara sahip olabilir. Aynı zamanda çelişkili duygular yaşayan bu çocuklarda anksiyete, içe kapanma, öfke gibi belirtiler de gözlemlenebilir.
Çocukların Kalıplara Göre Şekillenmesini Önleyici Stratejiler
- Oyuncak ve oyun seçimlerinin, kız ya da erkek diye ayrılmadan sunulması
- Çocuklara eşit şekilde ev işlerinde sorumluluk verilmesi
- Okuma kitaplarında ve hikâyelerde, toplumsal cinsiyet stereotiplerinin dışına çıkan mesleklere (örneğin kadın mühendis, erkek hemşire/asistan gibi) yer verilmesi
- Kendilerini ifade edebileceği, yargılanmayacakları, duygularını özgürce ifade edebilecekleri ortamlar yaratılması
- Cinsiyet stereotiplerini pekiştiren ifadelerden kaçınılması (örneğin, “Erkekler güçlü olmalı” veya “Kızlar nazik olmalı” gibi)
- Ebeveynlerin rol model olması, ev içi rollerin dengelenmesi (örneğin, çocuk önünde ev işlerinin birlikte yapılması)
- Cinsiyet rollerine bağlı kalmaksızın çeşitli hobi alanlarını deneyimlemeye teşvik edilmesi
Sonuç: Kalıpların Ötesine Geçmek
Sonuç olarak, çocukların cinsiyet stereotiplerini stratejilerle önlemek, çocukların özgürce keşfetmelerine ve psikolojik sağlamlık geliştirmelerine katkı sağlar. Bu stratejiler tek bir ortamda değil, medya, okul, akranlar, çizgi filmler gibi çoklu bağlamlarla bilinçli bir şekilde yürütülmelidir. Eşitlikçi ve kapsayıcı bir ortam yaratıldığı sürece, çocukların cinsiyet stereotiplerine sıkışmadan özgürce büyümeleri sağlanmış olur. Böylece, her çocuk kendi potansiyelini gerçekleştirebilir ve toplumda daha sağlıklı bireyler olarak yer alabilir.
Kaynakça
- Aznar, A., & Tenenbaum, H. (2020). Gender comparisons in mother-child emotion talk: A meta-analysis. ResearchGate, 82(3-4), 1–8. https://www.researchgate.net/publication/332239772_Gender_Comparisons_in_Mother-Child_Emotion_Talk_A_Meta-Analysis
- Cherry, K. (2023). Gender schema theory and roles in culture. Verywell Mind. https://www.verywellmind.com/what-is-gender-schema-theory-2795205
- Pemberton, E. (n.d.). Gender stereotypes in childhood: What’s the harm? Birmingham City University. https://www.bcu.ac.uk/research/education-and-social-work/cspace-blog/gender-stereotypes-in-childhood-whats-the-harm
- Jones, H. (2024). What are gender stereotypes? Verywell Mind. https://www.verywellhealth.com/gender-stereotypes-5323771