Adı “Bir Düşüşün Anatomisi” olan Anatomy of a Fall filmi, sadece bir mahkeme dramasından ibaret değil. Justine Triet’in 2023 yapımı olan bu film, izleyicisine sıradan bir “kaza mı, cinayet mi?” bilmecesi sunmuyor. Olay örgüsüne bakıldığında görünürde “bir ölümün nedenini” ararken aslında insan zihninin derinlerine iniyor ve izleyicilere “bellek nasıl çalışır?”, “suçluluk nasıl şekil değiştirir?” ve “sevgiyle güç arasındaki çizgi nerede bulanır?” sorularını yöneltiyor.
Filmi psikoloji perspektifinden izlediğimizde, Sandra ve Samuel’in hikâyesi yalnızca bir evlilik krizini değil; iki farklı benlik örgütlenmesinin çarpışmasını temsil ediyor. Bu yazıda filmi üç psikolojik eksende ele alıyorum:
(1) Bellek ve gerçeklik inşası,
(2) Suçluluk ve narsistik savunmalar,
(3) Bağlanma ve güç ilişkisi.
Bellek: Hatırlamak Değil, Gerçeği Yeniden Kurgulamak
Mahkeme sürecinde herkesin gerçeği farklıdır. Tanık ifadeleri, ses kayıtları, eksik hatırlanan anlar… Hiçbiri nesnel değildir. Bu konuda psikoloji alanında yapılan araştırmalar çarpıcı bulgular sunuyor. Örneğin Otgaar ve arkadaşlarının (2022) bir çalışmasında, tanık anılarının sorgulama biçiminden kolayca etkilenebildiği ve kişinin farkında olmadan yanlış bir ayrıntıyı doğruymuş gibi aktarabildiği belirtiliyor.
Travmatik olaylarda bu olasılık daha da artar. Bir başka araştırmada (Torrance ve ark., 2025), travma öncesi verilen uyarıların bile tanıkların hatırlama biçimini değiştirdiği gösterilmiştir. Sandra ve Samuel’in çocuğu olan Daniel karakteri, görme engeli nedeniyle sadece seslere duyarlıdır ve dolayısıyla belleği, duygusal anlam yüküyle şekillenir. Bu bakış açısı, filmdeki her tanıklığın bir yerde yeniden inşa olduğunu gösteriyor.
İnsanın hafızası nötr bir kayıt cihazı değil, duygularla çalışan bir editördür.
Suçluluk: Görünmeyen Mahkeme
Sandra’nın duruşmalardaki sakinliği, izleyicide “soğukluk” olarak yorumlanıyor. Oysa bu tavır, duyguların bastırılmasıyla ortaya çıkan entelektüelleştirme savunmasının tipik örneğidir. Kişi, acı veren duyguyu düşünsel çerçeveye taşıyarak ondan uzaklaşır. Bu strateji kısa vadede denge sağlar, fakat uzun vadede duygusal kopuşa yol açar.
Samuel’de ise kırılgan narsisizm göze çarpar. Weinberg ve arkadaşları (2022) yaptıkları bir çalışmada, kırılgan narsistlerin dışarıda alçakgönüllü görünseler de içsel olarak yoğun kıskançlık ve yetersizlik duyguları taşıdığını belirtmiştir. Samuel’in eşinin başarısıyla baş edememesi, klasik bir narsistik yaralanma örneğidir ve başkası parladığında kendi değeri eksilir. Bu durumda duygusal yakınlık mümkün olmaz çünkü her başarı bir tehdit gibi algılanır.
Filmin psikolojik gerilimi ise, bu karşılıklı savunmaların çatışmasından doğuyor:
-
Sandra duygularını kontrol ederek hayatta kalıyor,
-
Samuel duygularını dışa vurarak anlam arıyor.
Sonuç olarak biri sessizliğiyle, diğeri öfkesiyle kendi mahkemesini kurmuştur.
Bağlanma ve Güç: Kimin Gerçeği Yaşanır?
Filmde mahkeme salonundaki güç mücadelesi, evlilik sahnelerindeki mikro çatışmalarla paralel kurgulanmıştır. Simpson ve Rholes (2017) yetişkin bağlanma üzerine yaptıkları derlemede, kaygılı bireylerin yakınlık arayışıyla, kaçınan bireylerin mesafe ihtiyacının çatışmasının ilişkide kronik stres yarattığını belirtir.
Sandra bağımsızlığını koruma refleksiyle hareket ederken, Samuel yakınlıkta güven aramaktadır. Bu iki eğilim birleştiğinde ilişkileri kısır döngüye girmiştir. Filmdeki mahkeme, sembolik olarak bu kısır döngünün kamusal yüzüdür. Sandra, duygusal alanını savunurken soğuk görülür; Samuel’in öfkesi ise kurbanlaştırılır.
Toplumun cinsiyet temelli yargısı, bireysel çatışmayı toplumsal bir cezaya dönüştürür ve güçlü kadın şüpheli, kırılgan erkek masum olarak algılanır. Bu açıdan Anatomy of a Fall filmi, yalnızca psikolojik değil, sosyo-psikolojik bir çerçeve sunar ve modern toplumun duygusal karmaşayı hâlâ cinsiyet kodlarıyla anlamlandırdığına dikkati çeker.
Daniel: Körlükle Görmek Arasında
Filmdeki çocuk tanık Daniel, kör ama gören konumundadır. Winsor ve arkadaşları (2021) yaptıkları bir çalışmada, çocuk tanıkların eminlik ifadelerinin yargılamalarda sanıldığından daha güvenilir olabileceğini göstermiştir. Daniel de olayın fiziksel ayrıntılarını değil, duygusal atmosferini — annesinin ses tonunu, gerginliği ve sessizliği — hatırlamaktadır.
Bu nedenle onun tanıklığı, olayın nesnel yönünü değil, ilişkisel gerilimini aydınlatır. Bu açıdan film, çocuğun sadakat çatışmasıyla şekillenen duygusal tanıklık temasını benzersiz biçimde işlemiştir.
Sonuç: Psikolojik Gerçeğin Anatomisi
Filmin sonunda Sandra’nın suçlu olup olmadığı hâlen bilinmiyor. Belki de önemli olan bu değildir; önemli olan, psikolojik gerçekliğin adli gerçeklerde olduğu gibi mutlak olamayacağını hatırlatmasıdır. Her tanıklık bir benlik anlatısı, her sessizlik bir savunmadır.
Psikolojik çerçeveden en anlamlı çıkarım şudur:
İnsanın en sert yargılamayı mahkeme salonunda değil, kendi zihninde yaşamasıdır.
Referanslar
-
Otgaar, H., Howe, M. L., Merckelbach, H., & Brackmann, N. (2022). What can expert witnesses reliably say about memory in court? Journal of Applied Research in Memory and Cognition, 11(4), 509–522. https://doi.org/10.1016/j.fsml.2022.100106
-
Torrance, M. K. G., Karanian, J. M., Race, E., & Thomas, K. A. (2025). Examining the impact of warnings on eyewitness memory. Scientific Reports, 15(1), 4390. https://doi.org/10.1038/s41598-025-17377-4
-
Weinberg, I., Ronningstam, E., & Falkenström, F. (2022). Narcissistic personality disorder: Progress in diagnosis and treatment. Frontiers in Psychiatry, 13, 873765. https://doi.org/10.1176/app1.focus.20220052
-
Simpson, J. A., & Rholes, W. S. (2017). Adult attachment, stress, and romantic relationships. Current Opinion in Psychology, 13, 19–24. https://doi.org/10.1016/j.copsyc.2016.04.006
-
Winsor, A. A., Flowe, H. D., Seale‐Carlisle, T. M., Killeen, I. M., Hett, D., Jores, T., Ingham, M., Lee, B. P., Stevens, L. M., & Colloff, M. F. (2021). Child witness expressions of certainty are informative. Journal of Experimental Psychology: General, 150(11), 2387–2407. https://doi.org/10.1037/xge0001049