Cuma, Ekim 17, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Belirsizliğin Psikolojisi

Sabah televizyonu açtığımızda, bir yola çıktığımızda ya da yeni bir karar alma zamanı geldiğinde hepsinde aynı duyguyla karşılaşırız: belirsizlik. Geleceği bilmemek, insan olmanın en temel gerçeklerinden biridir. Ama bu gerçek belki de en çok kaçtığımız şeydir. Belirsizlik bizi huzursuz eder; çünkü beynimiz kontrolü sever. Oysa yaşam hiçbir zaman bu kadar net değildir.

Psikolojiye göre belirsizlik, zihnin en temel stres kaynaklarından biridir. İnsanın beyni, öngörü ve kontrol üzerine kuruludur; çünkü geçmişte hayatta kalmak tehlikeleri önceden sezmekle mümkündü. Bugün aslanlardan kaçmıyoruz belki ama aynı biyolojik sistem hâlâ içimizde çalışıyor. Ne olacağını bilememek, beynin alarm sistemini devreye sokar; amygdala harekete geçer, stres hormonları yükselir ve zihin “hazırlıklı ol” moduna geçer. Bu yüzden çoğu zaman belirsizlik gerçek bir tehlike olmasa bile tehlikeymiş gibi hissedilir. Beyin cevapsızlığa tahammül edemez; o boşluğu olasılıklarla, senaryolarla, hatta korkularla doldurur.

Belirsizlikle Baş Etme Biçimlerimiz

Belirsizlik karşısında herkes farklı tepki verir. Kimi hemen kontrol duygusunu ele almak ister; plan yapar, hesaplar ve olasılıkları değerlendirir. Kimi ise geri çekilir; karar vermeyi erteler ve risk almaktan kaçınır. Çoğumuz bu iki uç arasında sürekli gidip geliriz. Psikolojide bu duruma “belirsizlik toleransı” denir.

Bazı insanlar bilinmeyen durumlara karşı daha dayanıklıdır; onlar için “bilmemek” tehdit değil, geçici bir durumdur. Diğerleri içinse aynı belirsizlik, kaygının ana kaynağı hâline gelir. Araştırmalar, belirsizlik toleransının düşük olmasının anksiyete, obsesif düşünceler ve aşırı kontrol ihtiyacı ile yakından ilişkili olduğunu gösteriyor. Yani çoğu zaman bizi yoran, yaşadığımız olay değil; o olayın nasıl sonuçlanacağını bilememektir.

Modern Çağda Belirsizlik Yükü

Modern çağ, belirsizliği daha da yoğunlaştırıyor. Geçmişte hayat çizgisi daha öngörülebilirdi; meslekler nesilden nesile aktarılır, evlilikler daha kalıcı olurdu. Bugün ise teknolojik gelişmeler, küresel ekonomik değişimler ve sosyal medya gibi faktörler, geleceğe dair tüm planlarımızı bir anda altüst edebiliyor.

Kariyer belirsizliği, ilişkisel belirsizlik, ekonomik belirsizlik… Zihnimiz sürekli olarak “Bu durum nereye gidecek?” sorusuyla meşgul. Bu sürekli alarm hâli, kronik kaygının ve tükenmişliğin zeminini hazırlar. Artık beynimiz, bir tehlikenin yakınlığından değil, tehlike algısının sürekli “beklemede” olmasından etkileniyor.

Kontrolü kaybetme korkusu, bizi ya aşırı tepkilere (sürekli bilgi arayışı, sosyal medyada onay bekleme) ya da hareketsizliğe itiyor. Bu kısır döngü, hayatımızdaki enerji ve motivasyonu büyük ölçüde tüketiyor.

Belirsizlikle Yaşama Sanatı: Kabul ve Esneklik

Peki, hayatın temel gerçeği olan belirsizliği ortadan kaldıramıyorsak, beynimizin kontrol arayışını nasıl yönetebiliriz? Psikoloji, burada bize iki anahtar kelime sunar: kabul ve psikolojik esneklik.

Kabul, “bilmemek” durumunu bir hata ya da eksiklik olarak değil var olan bir gerçeklik olarak görmeyi öğrenmektir. Bu, pasif bir teslimiyet değil aktif bir farkındalıktır. Belirsizlik karşısında hissedilen kaygının bir sinyal olduğunu ama çoğu zaman gerçek bir tehlike olmadığını fark etmek, kaygı döngüsünü kırmanın ilk adımıdır.

Kontrol edebileceklerimizi (kendi tepkimiz, attığımız adımlar, çabamız) ve kontrol edemeyeceklerimizi (sonuçlar, diğer insanların kararları, küresel olaylar) net bir şekilde ayırmak büyük fark oluşturur.

Psikolojik esneklik ise plan yapmaktan vazgeçmek değil; yaptığımız planların “bağlayıcı bir sözleşme” değil, “geçici bir rehber” olduğunu anlamaktır. Belirsizliği kabullenen insanlar, B planı yerine “zihinsel esneklik” geliştirirler. Bu, bir durum beklediğimiz gibi gitmediğinde direnç göstermek yerine durumu yeniden değerlendirip yeni koşullara hızla adapte olabilme yeteneğidir.

Bu esnekliği kazanmanın en etkili yollarından biri mindfulness (farkındalık) pratikleridir. Zihni sürekli olarak gelecekteki potansiyel felaket senaryolarından alıp sadece içinde bulunduğumuz ana odaklamak, beynin alarm sistemini yatıştırmanın en doğal yoludur. Kaygı daima gelecek ile ilgilidir; şimdiki zamanda kalmayı başardığımızda, bu anın içinde genellikle gerçek ve acil bir tehlike olmadığını görürüz.

Özetle

Belirsizlik doğanın ve yaşamın ta kendisidir. Bizi yoran, bilinmeyenden kaçma çabamız ve her şeyi kontrol etme yanılsamamızdır. Belirsizliği bir düşman olarak değil yeni bir olasılığın eşiği ve bir macera olarak gördüğümüzde zihin alarm sistemini yavaşça kapatır ve insan olmanın en temel gerçeğiyle huzur içinde barışmış oluruz.

Kaynakça

Grupe, D. W., & Nitschke, J. B. (2013). Uncertainty and anticipation in anxiety: An integrated neurobiological and psychological perspective. Nature Reviews Neuroscience, 14(7), 488–501.
Sarinopoulos, I., et al. (2009). Uncertainty during anticipation modulates neural responses to aversion in human insula and amygdala. Cerebral Cortex, 20(4), 929–940.
Carlson, K. W., et al. (2025). Individual differences in intolerance of uncertainty is primarily linked to the structure of inferior frontal regions. Cognitive, Affective, & Behavioral Neuroscience, 25(4), 727–743.
Morriss, J. (2025). Psychological mechanisms underpinning change in intolerance of uncertainty across anxiety-related disorders: New insights for translational research. Neuroscience & Biobehavioral Reviews, 173, 106138.
Yazıcı Çelebi, G., Gungor, S., & Kaya, F. (2025). The role of cognitive flexibility and psychological well-being in the effect of mindfulness on problematic internet use. Scientific Reports, 15(1), 1–9.
Kashdan, T. B., & Rottenberg, J. (2010). Psychological flexibility as a fundamental aspect of health. Clinical Psychology Review, 30(7), 865–878.
Oh, V. K. S., Sarwar, M., & Pervez, A. (2022). The study of mindfulness as an intervening factor for enhanced psychological well-being in building the level of resilience. Frontiers in Psychology, 13, 1056834.

Afife Çiçek
Afife Çiçek
Afife Çiçek, Maltepe Üniversitesi’nde İngilizce Psikoloji bölümünde öğrenim görmektedir. Özellikle spor psikolojisi, klinik psikoloji ve nöropsikoloji alanlarına ilgisi vardır. Aynı zamanda podcast yayınlamaktadır. Bunun dışında müzik ve yazı sanat dallarıyla ilgilenip, kendisini ve duygularını sanatla ifade etmeye çalışmaktadır. Okulunda ve sosyal hayatında çeşitli aktivite ve eğitimlere katılmaktadır. Akademik olarak öğrenimine bir süre yurtdışında devam edip, kendisini geliştirmek ve ülkesine faydalı olmak istemektedir. Bilimsel araştırmalar okumayı, onlara ortak olmayı ve psikoloji alanında oluşturulan içerikleri takip etmeyi bir görev bilinci kadar önemsemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar