Çarşamba, Kasım 19, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Başlayamama Hali: Mükemmeliyetçilik Canavarıyla Savaşmak Yerine Nasıl Arkadaş Oluruz?

Size bir şey itiraf etmek istiyorum: Bu cümleyi yazmadan önce, onu tam dört kez sildim.
Neden mi? Çünkü kulağa yeterince akıcı, yeterince zeki ya da yeterince ‘ben’ gelmiyorlardı. Bu, ‘mükemmeliyetçilik canavarının’ en sinsi numaralarından biridir. Mükemmeliyetçilik, başlamaktan alıkoymak için kendi kendinizi sürekli düzeltmekle meşgul eder. Bu sürekli tekrarlanan davranış üretkenliğimizi azaltmaya yol açar. “Ya yeterince iyi olmazsa?” sorusu, harekete geçmeyi o kadar zorlaştırır ki, kişi hiç başlamamayı tercih eder. Başlayamamak, üretkenliğin tam zıttıdır. Bu yazı, o mükemmeliyetçilik canavarıyla nasıl savaşacağınızın değil, onunla nasıl arkadaş olup, ‘Hadi, çirkin de olsa, birlikte başlayalım’ diyebileceğinizin ve üretkenliğe giden yolda yazılan adımların hikayesidir.

Mükemmeliyetçilik Nedir?

Mükemmeliyetçilik, kusursuz olmayan her şeyin kabul edilemez olduğu inancına dayanır. Bu inanç, kişiyi denemekten ve deneyim sonucu hata yapmaktan korkutur. Hata yapmak, mükemmeliyetçi kişi için büyük bir başarısızlıktır. Kusursuzluk insan doğasına aykırıdır; bazen hiç beklenmedik performanslar gösterebilir, bazen ufak hatalar yapabiliriz. Fakat mükemmeliyetçi kişi bir deneyimde her şeyi planladığı gibi ilerlemesini beklerken beklenmedik bir aksaklıkla karşılaşırsa o işten soğur. Aslında gelişim deneme-yanılma yoluyla olurken mükemmeliyetçilik bu süreci reddeder. Yaşanılan ilk aksaklıkta “ben başarısızım” düşüncesi gelişmenin önündeki büyük bir engele dönüşür. Sürekli zihinde dönen ‘yetersizlik’, ‘başarısızlık’ korkusu kişide kronik strese, kaygıya yol açabilir.

Yaşanılan aksaklıklara ve zihinde dönen olumsuz düşüncelere takıldıkça küçük gelişimler ve kazanımlar görmezden gelinir. Normal şartlarda ufak bir gelişimde beynimiz başarı hissiyle bizi motive eder fakat mükemmeliyetçi insanlarda bu mekanizma pek de böyle işlemez. Küçük zaferler görünmez olur ve hiçbiri yeterli gelmez. Yetersizlik hissi kişide özgüvensizliğe yol açar. Yaptığı hiçbir işi beğenmeyen kişi sürekli olarak bir özgüvensizlik problemiyle uğraşmak zorunda kalır. Bu durum, kişinin kendi değerini başkalarının onayına bağlı kalarak yaşamasına neden olur.

Peki mükemmeliyetçi olmak bizi bu kadar zor duruma sokuyorsa ve yetersizlik hissi bizi tüketmeye başlıyorsa ne yapmalıyız? Ya hep ya hiç zihniyetinin üretkenliğinizi tamamen bitirdiğini görüyorsanız, artık perspektif değiştirme zamanı gelmiştir. ‘Hadi, çirkin de olsa, birlikte başlayalım’ demenin yollarını öğrenmeliyiz.

Mükemmeliyetçilik Canavarı ile Nasıl Arkadaş Olunur?

Mükemmeliyetçilik, özgüvenimizi düşüren bir düşman olmak yerine, aslında yüksek standartları seven titiz bir iş arkadaşına dönüştürülebilir. Mükemmeliyetçilik, bizden hemen çok düzgün, tertemiz bir iş ister. Oysa yaratıcılık ve üretkenlik bir süreçtir. Mükemmeliyetçi kişi, genellikle sonucun kusursuzluğuna ve mükemmel olması gerektiğine takılıp kalır.

En önemlisi, üretkenliği artırmak ve bir işe başlayabilmek için odağımızı sonuçtan alıp o anki sürece çevirmemiz gerekir. Beynimizin başarı hissine olan doğal ihtiyacını, büyük zaferlere ertelemek yerine, o anki küçük gelişimleri ve kazanımları fark ederek tatmin olmalı ve kendimizi tebrik etmeyi öğrenmeliyiz. Attığımız her adım kutlanması gereken minik zaferlerdir.

Mükemmeliyetçilik, gelişimi reddeder; biz ise küçük başarıları kutlayarak gelişimin her aşamasının değerli olduğunu kanıtlamalıyız. Hata yapsak da, başarısız olsak da değerimizin sabit olduğu inancı özgüveni tekrar kazanmaya yardımcı olur.

“Bu işi mükemmel yapmalıyım ki, değerli olduğumu kanıtlayayım” düşüncesi yerine,
“Bu işi yapacağım, çünkü kendimi geliştirmek istiyorum.”
motivasyonuna geçmeli ve yaptığımız işten keyif almayı öğrenmeliyiz.

Bu cümle değişikliği, sizi yetersizlikle etiketleme gücünü azaltır ve böylece bu düşünce değişikliği ile tekrar özgüven kazanılabilir. Hata yapmanın bir son değil, öğrenme sürecinin bir parçası olduğunu kabullenmek, başlamaktan duyulan korkuyu azaltır.

Özgüvenin geri kazanılması, mükemmeliyetçilik canavarı ile kurulan anlaşmanın en önemli sonucudur: Başlama cesareti gösterildiğinde, hatalar kabul edildiğinde ve değer, performanstan ayrıldığında, o titiz canavar bile bir süre sonra sizin gelişim yolculuğunuzun destekçisi haline gelir.

Sonuç

Sonuç olarak, mükemmeliyetçilik canavarı ile savaşmaktan yorulduğunuzu ve özgüveninizi zedelediğini kabul edin. Üretkenliğin anahtarı, kusursuz sonuca değil, kötü ya da çirkin olsa da başlangıca odaklanmaktır.

Değerinizi hatalarınızdan ayırın; çünkü gelişim, hatayı kabul etmekle başlar.
Sadece bir sonraki adımı atmaya cesaret edin ve o adımı bilinçli olarak atın.

Unutmayın, en kötü başlangıç, hiç başlamamaktan sonsuz kat daha iyidir.
Şimdi, canavarınıza “Daha sonra düzeltiriz” deyin ve başlayın.
İlk adım artık korku ile değil, keyifle atılmalı.

Ecem Akın
Ecem Akın
Ecem Akın, lisans eğitimine Psikoloji alanında devam eden ve özellikle çocuk–ergen psikolojisi üzerine uzmanlaşmayı hedefleyen bir öğrencidir. Eğitimi süresince farklı psikolojik danışmanlık merkezlerinde deneyim kazanmış; çocuklarla yürütülen uygulamalara, değerlendirme süreçlerine ve oyun terapisi çalışmalarına aktif olarak katkı sağlamıştır. Masal terapisi ve oyun terapisi eğitimlerini tamamlamış olup, gelecekte klinik psikoloji alanında uzmanlaşmayı ve Türkçe ile İngilizce terapi hizmeti sunmayı planlamaktadır. Çocuk–ergen psikolojisi, sosyal kaygı, aşırı düşünme ve bireylerin günlük yaşamlarındaki duygusal süreçlere özel ilgi duyan yazar, Psychology Times Türkiye’de yazarlık yaparak psikolojiyi hem bilimsel hem de herkesin anlayabileceği bir dille okurlara ulaştırmayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar