Pazar, Mayıs 25, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Anda Kalmak: Bilinçli Farkındalığa Nöropsikoloji Temelli Bir Bakış

En son ne zaman bir şeyler izlemeksizin bir öğün yediniz? Ya da güneşin teninizde bıraktığı sıcaklığı ne zaman fark ettiniz? Belki de sadece sıcaktan şikayet ettiniz. Peki, çok susamadan içtiğiniz bir bardak suyun tadını gerçekten alabildiniz mi? Bir an için, bir bebekle konuşabildiğimizi hayal edelim. Bu deneyimler onun için nasıl bir anlam taşıyor olabilir? Su içmek, güneşi hissetmek, bir kaşık mama ya da annesinden emdiği süt… Tüm bunlar onun dünyasında nasıl bir iz bırakıyor olabilir? Eğer bu bebeği gerçekten anlamaya çalışsaydık, şu anki halimizle bu mümkün olur muydu?

Bilinçli Farkındalık Nedir?

Anda kalmak ya da bilinçli farkındalık, Kabat-Zinn’e göre yaşanan ana yargılamadan ve bilinçli olarak dikkat etmek olarak tanımlanırken; Bishop, geçmiş veya gelecekle ilgili duygu/yaşantılardan bağımsız olarak anın deneyimlerini yaşamak ve kabul etmek olarak tanımlar (Kabat-Zinn, 2003; Bishop vd., 2004). Anda kalmak, öğrenilebilir bir beceri olmasına karşın; günümüzde pek çok insanın deneyimlemesinin güç olduğunu söylememiz mümkün. Özellikle içinde bulunduğumuz yüzyıla bakacak olursak; birçoğumuzun zamanın çok hızlı aktığından şikayet ettiğini duyuyor ve görüyoruz. Şimdi bunun nedenlerinin biraz daha derinine inme zamanı.

Beynimizde Neler Oluyor Olabilir?

Nöropsikoloji uzmanları, bu terimi ele almak istediklerinde; çalışılması gereken konunun bu kadar soyut olmadığını; aslında bahsedilen kavramın algı ile alakalı olduğunu fark etmişlerdir. Fakat yine de konuyu kavramada algı tek başına yardımcı olamazdı, belki de algılarımız deneyimlerimizin ilk basamağı olabilirdi. Nitekim insana zamanın devamlılık hissiyatını veren/hissettiren şey yalnızca algı değil, aynı zamanda “zihinsel varoluş”tur. Bu durum, yaklaşık 30 saniyelik bir zaman diliminde gerçekleşir.  

Zihinsel varoluş, bize meydana gelen olayları bizzat tecrübe ettiğimizi hissettiren temel unsurdur. Wittmann’ın deyimiyle ise “‘ben’in veya insanın kendi öyküsünün şimdisidir.” Wittmann temelde anda kalmak ya da bilinçli farkındalık üzerine çalışmalar yapmamıştır, onun ilgilendiği kavram özgür iradedir; lakin yaptığı çalışmaları bilinçli farkındalıkla ilişkilendirmek de oldukça mümkündür.

Wittmann’ın Deneyi

Örneğin, Wittmann’ın yaptığı bir çalışmada, şimdiki anın nasıl algılandığı üzerine bir deney tasarlanmıştır. Wittmann, düzenli meditasyon yapan bireylerle yapmayanları karşılaştırmak amacıyla, toplamda 38 katılımcıdan oluşan iki ayrı grup oluşturmuştur. Her iki gruptan da, “Necker küpü” olarak bilinen iki boyutlu, algısal olarak muğlak bir şekle bakmaları istenmiştir. Bu çizim, gözlemcinin algısında zaman zaman perspektif değişimi yaratarak farklı yönlerde görülebilen bir küptür.  

Katılımcılardan, bu küpün algıladıkları perspektifi değiştiğinde (yani tersine döndüğünde) bir düğmeye basmaları istenmiştir. Bu tür görevler, bireyin algısal geçişleri deneyimleme sıklığını ölçerek “psikolojik an”ın süresini tahmin etmek için kullanılmaktadır. Perspektifin değişme süresi, bireyin şu anki anı ne kadar uzun veya kısa algıladığını yansıttığı için, bu deneysel bağlamda önemli bir ölçüt olarak değerlendirilir.  

Wittmann’ın bulgularına göre, bireylerin bu tür geçişleri ortalama olarak yaklaşık 4 saniyede bir yaşadığı gözlemlenmiş ve bu süre, şimdiki anın (psikolojik anın) yaklaşık 4 saniye uzunluğunda algılandığına işaret etmiştir (Wittmann, 2015).

Hepimiz Aynı “Anda” Yaşamıyor Olabiliriz

Wittmann’ın elde edilen bulgular, meditasyon yapan grubun iddialarıyla ilk bakışta çelişiyor gibi görünmüştür. Bu yüzden Wittmann, deneye ikinci bir aşama eklemiş ve önemli bir fark daha gözlemlemiştir. Bu aşamada katılımcılardan, Necker küpünü izlerken algıladıkları perspektifi mümkün olduğunca uzun süre korumaya çalışmalarını istemiştir.  

Bu görevde, meditasyon yapan bireylerin algıladıkları perspektifi ortalama 8 saniye boyunca sürdürebildikleri, meditasyon yapmayan grubun ise bu süreyi ortalama 6 saniyede tuttukları tespit edilmiştir (Wittmann, 2015).  

Bu sonuç, meditasyon yapan bireylerin dikkatlerini odakta tutma ve algısal geçişleri bilinçli olarak yavaşlatma konusunda daha başarılı olduklarını göstermektedir. Yani, ilk aşamada her iki grup da benzer sürelerle perspektif değişimi yaşasa da, ikinci aşama dikkat kontrolü ve bilinçli farkındalık düzeyi açısından meditasyon yapan grubun lehine anlamlı bir farklılık ortaya koymuştur.

Bilinçli Farkındalık ve Zaman Algısı

Bu bağlamda Wittmann, meditasyon yapan bireylerin dikkat ve çalışma belleği kapasitelerini ölçen testlerde genellikle daha yüksek puanlar aldıklarını belirtmektedir. Buna ek olarak, “Eğer etrafınızda olup bitenlerin daha çok farkına varırsanız, hem içinde bulunduğunuz anda daha fazla deneyim yaşarsınız hem de belleğinizin içeriği artar” ifadesiyle bilinçli farkındalığın belleği ve zaman algısını nasıl etkileyebileceğine dikkat çekmiştir.  

Bu durum, bireyin zamanın akışını algılama biçimini de değiştirmektedir. Daha fazla deneyim ve artan bilişsel kayıt, zamanın daha dolu ve uzun geçmiş gibi hissedilmesine neden olabilir. Yani, bilinçli farkındalık düzeyinin artması yalnızca dikkat ve bellek süreçlerini değil; aynı zamanda zamanın öznel deneyimini de doğrudan şekillendirmektedir.

Meditasyon Anda Kalmanın Tek Yolu Mu?

Sonuç olarak, meditasyon anda kalmanın tek yolu olmasa da, bu beceriyi geliştirmek için güçlü bir araçtır. Meditasyon uygulayan bireyler, hem içinde bulundukları anı hem de geçmişi daha yavaş ve yoğun bir biçimde deneyimlediklerini ifade ederler. Bu da bize zamanın aslında hızla akmadığını; aksine, biz bilinçli farkındalığımızı kaybedip hayatı otomatik pilotta yaşadığımızda zamanın elimizden kayıp gittiğini hatırlatır.  

Zamanın dizginlerini yeniden elimize almak, bilincimizi şimdiye yöneltmek ve yaşadığımız anı daha derin, daha keyifli bir şekilde hissedebilmek ise tamamen bizim elimizdedir. Ve bu farkındalığa adım atmak için en uygun zaman, her zaman olduğu gibi, tam da şu andır.  

Sevgiyle ve bilimle kalın…

Kaynakça

  • Wittmann, M. (2015). Felt time: The psychology of how we perceive time. MIT Press.  
  • Wittmann, M., & Schmidt, S. (2014). Mindfulness meditation and the experience of time. Consciousness and Cognition, 31, 86–93.  
  • Kabat-Zinn, J. (2003). Mindfulness-based interventions in context: Past, present, and future. Clinical Psychology: Science and Practice, 10(2), 144–156.  
  • Bishop, S. R., Lau, M., Shapiro, S. L., Carlson, L., Anderson, N. D., & Carmody, J. (2004). Mindfulness: A proposed operational definition. Clinical Psychology: Science and Practice, 11(3), 230–241.
Mahire Asel Korun
Mahire Asel Korun
Psikolog ve yazar Mahire Asel Korun; deneysel psikoloji, nöropsikoloji, bilişsel psikoloji ve çocuk ergen psikoterapisi üzerinde uzmanlaşma yapmaktadır. Lisans eğitimini Aydın Adnan Menderes Üniversitesi psikoloji bölümünde bitirmiş, yüksek lisans eğitimine ise Manisa Celal Bayar Üniversitesinde deneysel psikoloji alt alanında devam etmektedir. Lisans döneminde akademik alanda nöro-estetik, psikometri, duygu-bellek ve bağımlılık üzerine çalışmalara katkıda bulunmuş ve lisans tezi olarak öğrenme performansını ölçen aracın söz konusu 14-18 yaş arasındaki değer aralıklarını bulmuştur. Psikolojinin beyin ile olan zaman zaman döngüsel zaman zaman da doğrudan ilişkilerini meraklılarına aktarmayı amaçlayan yazar, bireylerin kendilik süreçlerini anlamaya ve anlamlandırmaya yönelik içerikler üretmeyi amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar