Çevremizdeki karmaşık uyaranların içinden tam da hedefimizi nasıl buluruz? Bulduğumuz hedefi bazen bulmakta zorlanırız veya önümüzdeki şeyi bile görmediğimiz zamanlar olmuştur. Peki nedir bu? Görsel arama olarak adlandırılan ve günlük hayatımızda önemli bir işlevi olan bilişsel süreçtir. Genel olarak psikoloji laboratuvarlarında renkli harfler, basit geometrik şekiller ya da verilen hedefler ile yürütülen bu çalışmaların aslında gündelik hayatta çok daha karmaşık ve bağlamsal örneklerle karşımıza çıkar. 2006 yapımı Şeytan Marka Giyer filmi, gündelik hayattaki görsel aramanın, ancak fark edilmeyen örneklerinden birini beyaz perdeye taşıyan gişe rekortmeni bir filmdir. Filmde özellikle öne çıkan ve ikonik “mavi kemer” sahnesi, bilişsel psikolojinin temel konularından biri olan görsel arama görevlerini anlamak için elverişli ve eğlenceli bir bağlam sunar.
Görsel Arama Nedir?
Görsel arama, bireyin çevresinde bulunan çok sayıda uyaran arasından bir hedef öğeyi tanımlayıp seçmeye çalıştığı bilişsel bir süreçtir. Bu süreç, genellikle “search display” olarak adlandırılan görsel alanlarda, hedef nesnenin dikkat dağıtıcı (distractor) uyaranlar arasındaki ayırt edilebilirliği ile zorlaşır ya da kolaylaşır.
- Paralel Arama: Arama görevi, hedefin “pop-out” yani öne çıkan bir özelliği olması durumunda hızlı ve otomatik olarak tanımlanabilir (örneğin mavi bir harfi siyah harflerin arasında bulmak). Bu tür aramalar paralel arama stratejisi ile gerçekleşir.
- Seri Arama: Ancak hedef öğe, dikkat dağıtıcılarla benzer özelliklere sahipse örneğin aynı renk veya şekle sahip nesnelerle dolu bir ortamda arama süreci daha fazla zaman alır ve “seri arama” stratejisi gerektirir. Bu durumda kişi, dikkat süreçlerini her bir öğeye yönelterek bilişsel yükü artırır.
Moda Dünyasında Bir Arama Görevi: Mavi Kemer Sahnesi
Şeytan Marka Giyer filminde Andy Sachs karakteri, moda dünyasına oldukça yabancı bir asistandır. Bu bağlama özgü fikirleri veya bilgiden yoksun bir karakterdir. Ayrıca çalıştığı ofis ortamının yoğunluğu ve dağınıklığı ortasında patronu Miranda Priestly’nin isteği üzerine “o mavi kemeri bulmakla görevlendirilir. Masanın üzerinde farklı tonlarda mavi kemerler, çeşitli aksesuarlar ve onlarca dikkat dağıtıcı nesne vardır. Bu sahne, tipik bir laboratuvar ortamından farklı olarak, gerçek dünya görsel arama görevlerinde karşılaşılan karmaşayı yansıtır.
Andy aradığı hedef hakkında yeterli bilgiye sahip değildir. Hedefin hangi koleksiyona ait olduğu, hangi tonlarda veya dokuda olması gerektiği hakkındaki bilgilere sahip değildir. Bu eksiklik, top-down dikkat süreçlerini yani bilgiye ve hedef temsiline dayalı yönlendirmeyi etkisiz hale getirir. Top-down dikkat, bireyin geçmişe dair bilgisine, beklentisine ve hedefle ilgili zihinsel temsiline dayanır. Andy’nin zihninde belirli bir kemer imgesi olmaması ve dikkat süreçlerini bu şablonla eşleştirememesi bu süreci oldukça zorlaştırmıştır. Dikkat süreçlerini daha stratejik olarak yönetebilmesi için hedef olan nesne ile ilgili belirli bir bilgisi veya yaşanmışlığı olması gerekir. Bu bilgi ve bağlamda ise top-down dikkat onun için daha kolay yönlendirilebilir olacaktır.
Parlak taşlı tokalar, renklerin farklı ve çok canlı olması ve ışığı yansıtan yüzeyler ise Andy’nin dikkat süreçlerini istemsizce de olsa çekebilir. Bu olay bottom-up dikkat mekanizmalarının sonucunda oluşur. Dikkat süreçleri bu durumda çevredeki uyaranların fiziksel özelliklerine örneğin renklerin kontrastı, parlaklığı ve hareket gibi etkenlere bağlı olarak otomatik şekilde yöneltilir. Kişinin odağını hedef dışı ama dikkat çekici nesnelere kaydırarak kişinin hedefi bulmasını yani o hedefi arama verimliliğini düşürebilir. Dolayısıyla görsel arama görevinde hedefi yalnızca “göze çarpması” sayesinde bulmak her zaman mümkün değildir.
Set Büyüklüğü ve Görsel Arama
Görsel arama literatüründe önemli bir kavram ise set büyüklüğüdür. Bu kavram, görsel alanda bulunan toplam öğe sayısını ifade eder. Arama süresi genellikle set büyüklüğü arttıkça uzar. Yani aralarında bir doğru orantı vardır. Film sahnesinde bulunan dağınık masa düzeni klasik bir set büyüklüğü etkisini ortaya koyar. Eğer masada sadece 3 tane kemer olsaydı veya üçü de farklı nesnelerden oluşan içerisinde sadece kemer bulunsaydı hedefe ulaşmak saniyeler sürerdi. Ancak düzinelerce nesne arasındaki hedef, görsel arama sisteminin hem hızını hem doğruluğunu zorlar.
Satisfaction of Search: Aramayı Erken Bırakmak
Filmdeki bu sahne aslında bize farklı bir şeyi de söyler: Dikkat süreçlerine dayalı bilişsel hataları da sergiler. Bunlardan biri satisfaction of search yani arama tatmini yanlılığıdır. Bu bilişsel önyargı, bireyin ilk bulduğu potansiyel hedefle yetinip aramayı sonlandırmasıyla sonuçlanır. Andy, bulduğu ilk mavi kemeri yeterince iyi diyerek seçer ve aradığı nesne gerçekte bu olmasa bile aramayı durdurur. Bu yanılgı, tıp, havaalanı güvenlik taramaları ve mühendislik gibi alanlarda da kritik hatalara yol açabilir.
Gerçek Hayatta Görsel Arama: Estetik, Belirsizlik ve Karar Verme
Şeytan Marka Giyer örneği bize aslında görsel arama görevlerinin yalnızca yapay laboratuvarlara hapsolmadığını aksine oldukça gerçek yaşamın karmaşık, belirsiz, estetik ve bağlamsal yapıları içinde de ortaya çıktığını gösterir. “O mavi kemer” sahnesi aslında görsel aramanın sadece dikkat süreçleri ile değil aynı zamanda karar verme, bellek, bilgi eksikliği ile başa çıkma ve sosyal beklentilerle uyum sağlama gibi diğer bilişsel süreçleri de kapsadığını gösterir. Andy’nin başarısızlığı yalnızca hedefi bulamamakla ilgili değil, aynı zamanda sosyal hiyerarşi içinde doğru seçimi yapamamakla da ilgilidir.
Sonuç: Moda Sahnesinden Bilişsel Sahneye
Şeytan Marka Giyer, dikkat süreçlerinin yalnızca soyut teorilere bağlı olmadığını, laboratuvarda var olmadığını aynı zamanda gündelik yaşam deneyimleriyle nasıl etkileşim halinde olduğunu gösteren nadir popüler kültür örneklerindendir. Filmdeki “mavi kemer” sahnesi, görsel aramanın aslında sosyal dinamiklerle ve bilgi eksikliği ile de şekillenen gündelik durumlarda da nasıl işlediğini ortaya koyar. Dikkat süreçlerini anlamak ve bunu yalnızca nesne bulmakla değil; seçimlerimizi, hata yapma olasılıklarımızı ve çevremizdeki karmaşıklık içinde yönümüzü de bulma yetimizi anlamamıza da yardımcı olur. Bazen bir kemer seçimi aslında bir moda tercihi değil; bir bilişsel yolculuğun ta kendisidir.
Kaynakça
- Awh, E., Belopolsky, A. V., & Theeuwes, J. (2012). Top-down versus bottom-up attentional control: A failed theoretical dichotomy. Trends in Cognitive Sciences, 16(8), 437–443. https://doi.org/10.1016/j.tics.2012.06.010
- Petersen, S. E., & Posner, M. I. (1990). The attention system of the human brain. Annual Review of Neuroscience, 13, 25–42.