Stres, içerden veya dışardan gelen uyaranlara verdiğimiz tepkidir (Vikipedi, 2024). Bu tanımlama, uyarıcı ile stresin farkının ne olduğunu merak ettirmektedir. Güçlü, bu farkı Stres Yönetimi adlı araştırmasında şöyle açıklamıştır: Herhangi bir uyarıcının stres oluşturucu olabilmesi için, belli bir duyu organına yönelik önceden programlanmış olan rahatlık eşiğini aşıp, sistemin dengesini bozması gerekir (2001). Dünya Sağlık Örgütü ise stresi, zor bir durumun neden olduğu endişe veya zihinsel gerginlik hali olarak tanımlamaktadır (WHO, 2023).
Stresin Beyne Etkisi: Nasıl Oluşur ve Vücut Nasıl Tepki Verir?
Stresin beyne etkisini anlamak için önce stresin nasıl meydana geldiğini ve vücuda nasıl tepki verdiğini incelememiz gerek. Stres, genellikle dış dünyadan gelen bir tehdit veya zorlayıcı bir durumla karşılaştığımızda başlar. Bu durumda beynimiz, tehlikeyi algılayan birincil bölge olan amigdalayı devreye sokar. Amigdala, tehditleri tanıyıp duygusal bir tepki oluşturur. Bu duygusal yanıt, vücudun “savaş ya da kaç” (fight or flight) tepkisini başlatan hipotalamus tarafından daha da güçlendirilir. Hipotalamus, Sempatik Sinir Sistemini aktive eder. Sempatik sistem, organizmanın korku, öfke, dehşet, heyecan ve şiddetli ağrı gibi stres yaratan durumlarda tepki oluşturmasını sağlar (Vikipedi, 2024). Bunun yanında, beyin sapı da vücuda kalp atış hızını artırmak, kasları güçlendirmek ve enerji sağlamak gibi önemli yanıtlar gönderir.
Stres anında, beyin ve vücut, özellikle kortizol ve adrenalin gibi stres hormonları salgılar. Bu hormonlar, kısa vadede vücuda enerjik ve odaklanmış olma hissi verebilir. Ancak, stres durumu devam ettiğinde ve bu hormonlar uzun süre yüksek seviyelerde kaldığında, beyin üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Kortizol, vücudun stresle başa çıkmasına yardımcı olur ancak yüksek seviyelerde sürekli bulunması, beynin bazı bölümlerinde, özellikle hipokampüste hasara yol açabilir. Hipokampus, hafıza ve öğrenme ile ilgili önemli bir alan olduğundan, uzun süreli stres belleği zayıflatabilir. Ya da adrenalin, özellikle anksiyete ve korku gibi duygulara yol açarak insanların daha fazla kaygı hissetmesine neden olabilir.
Kronik Stresin Beyne Zararları
Beynin stresle uzun süre başa çıkması gerektiğinde bellek problemlerine, öğrenme güçlüklerine ve duygusal düzenlemede zorluklara neden olabilir. Prefrontal korteksin baskılanmasıyla düşünme, planlama, karar verme ve duygusal düzenleme gibi yüksek düzeyde bilişsel işlevlerde bozulmalar meydana gelebilir. Bu da anlık kararlar almayı ve sorun çözmeyi zorlaştırabilir, aynı zamanda olumsuz düşüncelerin artmasına neden olabilir. Kronik stres, korku ve kaygıyı yöneten amigdalanın sürekli olarak aşırı aktif olmasına neden olabilir. Bu da anksiyete, depresyon ve diğer duygusal bozukluklara yol açabilir. Kronik stres, beyin kimyasını ve yapısını değiştirerek, duygusal durum üzerinde de belirgin etkilere yol açar ve beyindeki bazı kimyasal dengesizlikleri tetikleyebilir. Özellikle serotonin ve dopamin gibi mutlulukla ilgili kimyasalların üretimi azalabilir. Bu süreçler okurken uzak gelmiş olabilir ancak bunlar aslında; işe giderken otobüsü kaçırmanız, öğleden sonraki sunumunuz, kronik bir hastalık teşhisi almanız, kafede otururken yan masada kavga çıkması ya da partiye gitmeye hazırlanırken son anda elbisenizin zarar görmesi gibi durumlarda maruz kaldığımız büyüklü küçüklü stres anlarının sonucudur.
Stresin Yararları: Her Zaman Kötü Değildir
Ancak stres her zaman kötü değildir. Aslına bakarsanız, makul miktarda ve doğru yönetilirse yararımızadır. Noradrenalin (norepinefrin) ile birlikte başka bazı hormonların salınımını tetikler ki noradrenalin, yeni anılar oluşturmamız ve mizaçsal özelliklerimizin gelişiminden sorumludur. Baş etmede güçlük çektiğimiz problemlere cesaretle ve yaratıcılıkla yaklaşmamızın, hatta bu noktada yeni çağrışım bağları kurmamızın ana sebebidir (Çörüş, 2011). Bu sebeple imkânsızı kovalayıp stresi hayatımızdan tamamen çıkarmaya çalışmak yerine yönetmeyi öğrenmemiz gerekir.
Beynin Stresle Başa Çıkma Yöntemleri ve İyileşme
İnsan vücudu bir mucizedir. Beyinde stresle başa çıkabilmek için kendi çeşitli yöntemlerini geliştirmiştir. Bu konuda belki de en önemlisi, yapısal veya fizyolojik olarak değişebilme yeteneği olan plastisitenin belirli ölçüde iyileşme ve adaptasyon sağlamasıdır. Unutmamamız gereken, uzun süreli stresin, beynin bu onarım yeteneğini zayıflatabilmesidir. Ancak zaman alsa da stresin ardından beyin, doğru tedavi ve başa çıkma yöntemleriyle yeniden iyileşebilir. Kendimize, beynimize zaman tanımak ve ana odaklanmak bu süreçte kritik öneme sahiptir.
Stresten Beyni Korumak İçin Neler Yapılabilir?
Stresten beyni korumak için yapılabilecek şeyler şunlardır:
- Meditasyon, mindfulness ya da ibadet gibi rahatlama teknikleri,
- Fiziksel egzersiz,
- Sosyal destek,
- Sağlıklı ve yeterli uyku.
Tüm bunlar için öncü koşul ise rutin. Yani, bir iki gün değil düzenli olarak uygulamak. Rutinler, hayatımızın kontrolünün bizde olduğu güvenini verir. Bu güven duygusu, beklenmedik, rahatımızı bozan uyarıcı olarak tanımladığımız strese karşı tıpkı bir kalkan gibidir. Bu yöntemlere rağmen tek başımıza başa çıkamadığımızı düşünüyorsak ve ihtiyaç duyuyorsak psikoterapi etkili olacaktır.
Sonuç: Stres Yönetimi Öğrenilebilir
Sonuç olarak, stres hem kısa vadede hem de uzun vadede, beynin işlevini ve yapısını etkileyebilir. Ancak bir de bunun için stres yapmaya gerek yok; beynimiz biraz çabayla kendisini adapte edebilir. Ana odaklanmak, sağlıklı rutinler, zaman… Hem zihinsel hem fiziksel sağlığımız için kritik öneme sahip stres yönetimi öğrenilebilir.
Kaynakça
- Çörüş, G. (2011). İnsan Beyni ve Stres. Popüler Psikiyatri Dergisi, 63, 48-53.
- Güçlü, N. (2001). Stres Yönetimi. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 21(1).
- https://www.who.int/news-room/questions-and-answers/item/stress
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Stres