Hiç ilişkide “küçük bir şey” diyerek geçiştirdiğiniz bir davranışın, zamanla güveni içten içe aşındırdığını fark ettiniz mi?
James Q. Wilson ve George L. Kelling’in 1982’de ortaya attığı Kırık Cam Teorisi, “küçük düzensizlikler görmezden gelindiğinde daha büyük sorunlara zemin hazırlar” fikrine dayanır. Bu teori, sosyal psikoloji ve kriminolojiden ilişki dinamiklerine uzanan şaşırtıcı derecede güçlü bir metafordur.
İlişkilere uyarladığımızda, küçük duygusal ihmaller — saygısız sözler, sınır ihlalleri, dinlememe, rencide edici şakalar, küçük yalanlar — tıpkı onarılmayan bir camın mahallede yarattığı bakımsızlık hissi gibi, ilişkide de özen duygusunu zayıflatır. Bu mikro düzeydeki ihmal birikimi, zamanla güveni zedeler ve partnerler arasında görünmez bir mesafe oluşturur.
Bu yazıda da Kırık Cam Teorisi’ni hem içsel (özbakım) hem de ilişkisel süreçlere uygulayarak, duygusal “çatlak”ların nasıl oluştuğunu, etkilerini ve onarım yollarını ele alacağız.
Duygusal Çatlaklar: İlişkideki İlk İşaretler
İlişkilerdeki kırık camlar çoğu zaman küçük adımlarla başlar.
-
Dinlenmediğini hissettiren bakışlar
-
“Abartıyorsun” ile geçiştirilen duygular
-
Rencide edici şakalar
-
Önemsiz görünen “beyaz” yalanlar
-
Kırgınlıkların özür dilenmeden geçiştirilmesi
-
Sürekli telefona bakmak ve karşıdakini dinlememek
Başlangıçta önemsiz görünen bu davranışlar, tekrarlandıkça ilişki dokusunu inceltir. Sınırların çizilmemesi, karşı tarafın bu sınırları daha rahat ihlal etmesine yol açar.
Üstelik bu yalnızca tek yönlü bir bozulma değildir; partnerlerden birinin gösterdiği özensizlik, diğer partnerde de benzer bir gevşeme yaratır. İlişkisel dinamiklerde davranışlar çoğu zaman karşılıklıdır; biri özeni azalttığında diğeri de bilinç dışı bir uyumlanmayla aynı tonda davranmaya başlar.
Böylece küçük bir ihmal, iki tarafın da katkıda bulunduğu çift yönlü bir erozyona dönüşür.
İçsel Kırık Camlar: Benliğin İnce Yaraları
Kırık camlar yalnızca ilişkilerde değil, kişinin kendi iç dünyasında da oluşur.
Uykusuz kalmak, kendine yatırım yapmamak, hayır diyememek, duygularını küçümsemek veya başkalarını sürekli kendinin önüne koymak içsel çatlakların belirtileridir.
Dışarıdan “işlevsel” görünürken içeride çatlamış bir yapı taşıyor olmak, ilişkilerde kırılganlığı artırır. Kendine özen göstermeyen birinin ilişkide özeni sürdürememesi şaşırtıcı değildir; çünkü özbakım ve sınır koyma becerileri zayıfladığında hem özsaygı azalır hem de duygusal yük artar (Neff, 2003; Özsolak & Tuzgöl-Dost, 2024).
İçsel çevre zayıfladığında kişi küçük ihmalleri fark etmekte, sınırlarını korumakta ve onarıma katkı sunmakta zorlanır. Bu durum, ilişkideki mikro çatlakları daha da görünmez hale getirir ve kısır bir döngüye dönüşebilir.
Özbakım güçlendiğinde ise tam tersi olur: birey hem kendine hem partnerine daha dengeli bir özen gösterebilir. İçsel camlar onarıldıkça ilişkisel camlar da daha kolay fark edilir ve korunur (Barutçu-Yıldırım, Aydın & Sancak-Aydın, 2021).
Onarım: İlişkisel ve İçsel Dengeyi Yeniden Kurmak
Kırık camların varlığı bir ilişkinin kaderi değildir. Önemli olan, çatlakların nasıl ele alındığıdır.
Etkili onarım;
-
Farkındalık ve ifade – Duyguları tanımak ve kırgınlıkları uygun bir dille paylaşmak.
-
Sorumluluk ve özür – Küçük kırılmaları görmezden gelmek yerine düzenli olarak onarmak.
-
İçsel bakım – Sınır koyabilmek, hayır diyebilmek, günlük özbakım ritmini sürdürmek.
-
Esneklik – Her çatlakta mükemmel tepki beklemek yerine, sürdürülebilir bir bağ kurabilmek.
Bu süreç doğrusal değildir. Aşırı kontrolcü ya da mükemmeliyetçi yaklaşımlar, onarımı baskıya dönüştürebilir. Önemli olan, onarımı ilişkinin doğal akışı içinde, güvene ve birlikte büyümeye alan açacak biçimde yürütmektir.
Sonuç
İlişkiler, kırılmaları tamamen yok etmek değil; kırıldığında birlikte nasıl onarılacağını öğrenmek üzerine kurulur. Küçük ihmaller nasıl büyük kopuşlara yol açabiliyorsa, küçük özen adımları da bağı yeniden güçlendirebilir.
Çünkü nihayetinde ilişkilerin gerçek dayanıklılığı, kırık camlardan kaçmakta değil; onları birlikte onarabilecek cesarette yatar.
Kaynakça
Barutçu-Yıldırım, F., Aydın, G., & Sancak-Aydın, G. (2021). Romantic relationship satisfaction in emerging adulthood. Turkish Journal of Education, 10(4). https://doi.org/10.19128/turje.874516
Neff, K. D. (2003a). Self-compassion: An alternative conceptualization of a healthy attitude toward oneself. Self and Identity, 2(2), 85–101. https://doi.org/10.1080/15298860309032
Neff, K. D. (2003b). The development and validation of a scale to measure self-compassion. Self and Identity, 2(3), 223–250. https://doi.org/10.1080/15298860309027
Özsolak, A., Tuzgöl Dost, M., & Kızıldağ Şahin, S. (2024). Romantic relationship stability of university students: The role of attachment and self-change. International Journal of Contemporary Educational Research, 11(4), 495–507. https://doi.org/10.52380/ijcer.2024.11.4.671
Wilson, J. Q., & Kelling, G. L. (1982). Broken windows. The Atlantic Monthly, 249(3), 29–38.


