Günümüz dünyasında sürekli duyduğumuz, ara ara önümüze çıkan ve ilgimizi çeken ama tam olarak da bize ne ifade ettiğini bilmediğimiz duygusal zekâ kavramının iş hayatındaki yerini merak ediyorsanız yazıyı okumaya devam ediniz.
Duygusal Zekâ Nedir?
Duygusal zekâ kavramı ilk olarak Mayer, Salovey ve DiPaolo (1990) ile Salovey ve Mayer (1990) tarafından ortaya atılmıştır.
Mayer ve Salovey’in tanımına göre “duygusal zekâ, bireyin kendisinin ve diğerlerinin hislerini ve duygularını izleme, bunlar arasında ayırım yapma ve bu süreçten elde ettiği bilgiyi, düşünce ve davranışlarında kullanabilme yeteneğiyle ilgili olan sosyal zekânın bir alt formudur” (Mayer ve Salovey, 1993, s. 433; Salovey ve Mayer, 1990, s. 189).
Kısaca bir bireyin duygusal zekâya sahip olması;
-
bireyin kendi ve başkalarının duygularını algılama,
-
duyguları düşünce sürecine entegre etme,
-
duyguların anlamını kavrama,
-
duyguları düzenleyebilme
gibi çok boyutlu yeteneklere işaret eder.
İş Hayatında Duygusal Zekânın Rolü
İş hayatında duygusal zekâ kavramı, Daniel Goleman’ın 1995’te yayımlanan “Duygusal Zekâ” ve özellikle de 1998’de yayımlanan “İşbaşında Duygusal Zekâ” adlı kitapları ile benimsenmiştir.
Goleman (1995, s. 51) duygusal zekâyı şu şekilde tanımlamaktadır:
“kendini harekete geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna devam edebilme, dürtüleri kontrol ederek tatmini erteleyebilme, ruh halini düzenleyebilme, sıkıntıların düşünmeyi engellemesine izin vermeme, kendisini başkalarının yerine koyabilme”.
Duygusal Zekâyı İş Dünyasında Nasıl Kullanabiliriz?
Her ne kadar işe girişlerde geleneksel zekâya (IQ) bakılsa da, duygusal zekâ (EQ) çalışanların işteki başarısını ortaya koyan önemli bir etkendir.
Bu başarının bir kısmı da işte kurduğumuz ilişkilerden gelmektedir.
Çalışma arkadaşlarımıza anlayışla yaklaşabilmemiz, onların en derin duygularını sezinleyebilmemiz ve etkin ilişkiler kurup sürdürebilmemiz, duygusal zekâmızın bize kattığı önemli yeteneklerdir.
Durum biraz da tersine olduğunda, yani karşımıza engeller çıktığında duygusal zekâmızı nasıl bir stres yönetimi aracına dönüştüreceğiz?
Zor İnsanlarla Başa Çıkmak ve Stres Yönetimi
İş hayatında karşılaştığımız zor kişilikler elbette oluyor.
Bu kişiler, pasif-agresif, sürekli şikâyet eden veya fikir ayrılıklarını kabullenmeyen karakterler olabilir.
Bizim onlarla nasıl baş edeceğimizin yolu duygusal zekâmızdan geçmektedir.
Duygusal zekâ ve kişilerarası sorun çözme becerileri ile ilgili yapılan araştırmaya göre, duygusal zekâ ile kişilerarası sorun çözme becerileri arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki olduğu gözlemlenmiştir (Baştürkcü, 2016).
Yüksek duygusal zekâya sahip kişiler, yaşadıkları sorunun çözümüne ilişkin yapıcı ve ısrarcı oldukları görülürken, engellerle karşılaştıklarında yaşadıkları sorunları çözüme ulaştırmaya çalıştıkları ve bu sorunlarla baş etme gücünü kendilerinde buldukları görülmüştür (Baştürkcü, 2016).
Bu araştırmaya ek olarak Goleman (2013), duygusal zekâsı yüksek kişilerin, çatışma yönetiminde iki önemli yeteneğe sahip olduğunu vurgular:
-
Ortamdaki gerginliği azaltmak
-
Gergin durumları etkili bir şekilde yönetmek.
Empati ve “Ters Bakış” Yaklaşımı
Ayrıca, Harvard Business Review Press’in Duygusal Zekâ serisinde bahsedilen Çatışma ve İletişim adlı kitabın “Zor İnsanları İdare Etmenin Sırrı: Önemli Olan Sizsiniz” bölümünde, Tony Schwartz farklı bakış açıları sunmuştur (HBR, 2019).
Bunlardan biri “ters bakış”tır.
Önemle vurgulanan kısım empatidir; yani dünyaya sizi sinirlendiren kişilerin bakış açısından bakmaktır.
Bu durum kendi bakış açınızdan vazgeçmek değildir.
Ters bakış açısıyla; “Bu kişi ne hissediyor? Bu durum ne anlama geliyor? Benim bu durumdaki payım nedir?” diye sorarak, yaşadığınız olay çözüme ulaşacaktır (HBR, 2019).
Duygusal zekânın tanımında da yer alan bireyin başkalarının duygu durumlarını anlamaya çalışması ve kendisini başkalarının yerine koyabilme yeteneği ile bu bakış açısı anlamlı bir şekilde örtüşmektedir.
Sonuç: Duygusal Zekâyı Stres Kalkanına Dönüştürmek
Kısacası, duygusal zekâmız bize kişilerarası iletişimlerdeki problemleri çözmemize yardımcı olurken, aynı zamanda karşılaştığımız zorlu, stresli ve engelli koşulları idare edebilme gücünü de sağlar.
Böylece iş hayatımızdaki profesyonellik ve başarı, sekteye uğramadan devam eder.
Genel bir değerlendirme yaptığımızda ise, gelecekteki çalışma potansiyellerine fayda sağlayacak olan duygusal zekâsı yüksek çalışanlar;
kişilerarası iletişim kurma, problem çözme kabiliyetine sahip olma ve güven temelli ilişkiler kurma yetkinliği ile örgütlere de gelecek dönemler için başarı vadetmektedir (Baştürkcü, 2016).
Kaynakça
Baştürkcü, B. (2016). İş yaşamında çalışanların duygusal zekâ yeterliliklerinin kişilerarası sorun çözme becerilerine etkisi [Yüksek lisans tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi]. YÖK Ulusal Tez Merkezi.
Doğan, S., & Şahin, F. (2007). Duygusal zekâ: Tarihsel gelişimi ve örgütler için önemine kavramsal bir bakış. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 16(1), 231–252.
Goleman, D. (1995). Duygusal Zekâ, (Çev. Banu Seçkin Yüksel), Varlık Yayınları, Sayı: 852, 29. Basım: 2005, İstanbul.
Goleman, D. (2013). İşbaşında Duygusal Zekâ, Çev. Handan Balkara. Redaksiyon: Filiz Deniztekin & Osman Deniztekin. İstanbul: Varlık Yayınları.
Harvard Business Review Press. (2019). Çatışma ve İletişim.
Mayer, J. D., DiPaolo, M., & Salovey, P. (1990). Perceiving affective content in ambiguous visual stimuli: A component of emotional intelligence. Journal of Personality Assessment, 54(3–4), 772–781. https://doi.org/10.1080/00223891.1990.9674037
Mayer, J. D., & Salovey, P. (1993). The intelligence of emotional intelligence. Intelligence, 17(4), 433–442. https://doi.org/10.1016/0160-2896(93)90010-3
Salovey, P., & Mayer, J. D. (1990). Emotional intelligence. Imagination, Cognition and Personality, 9(3), 185–211. https://doi.org/10.2190/DUGG-P24E-52WK-6CDG