1. Giriş: Nöbetten Öte Bir Hikâye
Bir çocuk sınıfta aniden yere düşüyor. Kasılıyor. Öğretmeni panikle sağlık ekibini arıyor. “Epilepsi krizi” deniyor ve dosyasına ekleniyor. Aylar geçiyor. Nöbetler seyrekleşiyor ama yerini başka şeyler alıyor: Anlam verilemeyen korkular, içe kapanmalar, gerçekle hayal arasındaki çizginin silinmesi… Anne babası, “Çocuğumuz kayboluyor gibi,” diyor. Ve çoğu zaman yanıt belirsiz: “Psikolojik olabilir.”
Oysa ortada yeni bir gerçeklik var. İsmi bile yeni: Elize Sinaptospektral Bozukluk Spektrumu. Kısaca E_SBS. Epilepsi ile psikozun kesişim noktasında, nöroimmünolojik temelli bir fırtına.
Bugün sizi o fırtınanın merkezine davet ediyorum. Çünkü sessiz kalan bu çığlık artık duyulmalı.
2. Epilepsi: Bildiğimizi Sandığımız Gerçekler
Çoğu insan epilepsiyi “sara hastalığı” olarak bilir. Ellerin kasıldığı, gözlerin devrildiği o dramatik sahneler…
Oysa epilepsi bazen sadece kısa bir dalıp gitmedir. Bazen birkaç saniyelik bilinç bulanıklığı ya da anlam verilemeyen bir gülümseme.
Epilepsi, temelde beyindeki nöronların anormal ve aşırı elektriksel boşalımlar yapmasıyla oluşur. Ama bu “boşalımlar” sadece motor sistemlerde olmaz. Duygular, hafıza, düşünme biçimi… Tüm bu alanlar etkilenebilir.
Peki ya bu elektriksel kaos, aynı zamanda zihinsel ve duygusal bir karmaşayı da beraberinde getiriyorsa? İşte burada Elize devreye giriyor.
3. Elize Sendromu: Epilepsi ile Psikoz Arasında
Elize Sinaptospektral Bozukluk Spektrumu (E_SBS), epileptik nöbetler ile psikotik atakların birlikte veya ardışık şekilde görüldüğü, karmaşık ve çok sistemli bir nöropsikiyatrik sendromdur.
Bilimsel Temeli Nedir?
E_SBS’de özellikle şu üç mekanizma birlikte rol oynar:
-
Sinaptik proteinlerin işlev bozukluğu
-
Nörotransmitter (dopamin, glutamat, GABA vb.) dengesizlikleri
-
İmmünolojik düzensizlikler ve otoimmün süreçler
Bu mekanizmalar özellikle beynin:
-
Temporal lob (hafıza ve ses işleme)
-
Limbik sistem (duygu kontrolü)
-
Prefrontal korteks (karar alma, dürtü kontrolü)
gibi bölgelerinde sinaptik iletişimi bozar. Sonuç: Nöbet + psikoz + bilişsel dağınıklık + duygusal patlamalar.
4. Neden Gençlerde Daha Sık?
Elize Sendromu her yaşta ortaya çıkabilir. Ancak özellikle 4–17 yaş arasındaki bireylerde daha yoğun görülür.
Neden mi?
-
Nöroplastisite: Beyin bu yaşta hâlâ gelişmektedir ve sinaptik yapılar daha hassastır.
-
İmmün sistem kırılganlığı: Viral enfeksiyonlar (özellikle HSV-1, COVID-19) sonrası beyin dokusunda nöroenflamasyon oluşabilir.
-
Hormonal geçiş: Ergenlikteki hormonal değişimler, bağışıklık sistemini ve sinaptik dengeyi etkileyebilir.
Yani Elize, gelişen beynin en savunmasız olduğu anda kapıyı çalıyor.
5. Sessiz Çığlıklar: Belirtiler ve Örnekler
Elize Sendromu’nun en çarpıcı yönlerinden biri de belirtilerinin değişkenliği ve karışıklığıdır.
Tipik Belirtiler:
-
Aniden ortaya çıkan epileptik nöbetler
-
Halüsinasyonlar (görsel ya da işitsel)
-
Geçici kişilik değişiklikleri
-
Ajitasyon ve panik atak benzeri durumlar
-
Konsantrasyon dağınıklığı ve disosiyasyon
-
Gerçeklikten kopma anları
-
Uykuda konuşmalar, geceleri bağırarak uyanmalar
Vaka Örneği: “Bade’in Hikâyesi”
10 yaşındaki Bade, 3 ay önce geçirdiği bir üst solunum yolu enfeksiyonunun ardından garip davranışlar göstermeye başladı. Önce kısa süreli dalmalar, ardından görsel halüsinasyonlar, sonra da gece aniden uyanıp çığlık atmalar…
İlk tanı: “Basit parsiyel epilepsi”. EEG normal. Antiepileptik ilaç başlandı ama semptomlar azalmadı. Sonrasında “çocukluk çağı psikozu” tanısı konuldu.
Sonuç? Hiçbir tedavi işe yaramadı. Ta ki antinöronal antikorlar (anti-NMDA) pozitif çıkana kadar. Elize tanısı kondu. İmmün tedavi sonrası belirgin toparlama görüldü.
6. Tanı Zorlukları: Bu Çocuklara Ne Oluyor?
E_SBS en çok yanlış tanı kurbanı olan hastalıklardan biridir.
En sık yapılan yanlışlar:
-
Sadece EEG’ye bakarak epilepsi tanısı koymak
-
Psikiyatrik semptomları “ergenlik bunalımı” zannetmek
-
Sadece psikoterapiyle yetinmek
-
Bağışıklık sistemini tamamen göz ardı etmek
Doğru Tanı İçin Gerekli Araçlar:
-
Ayrıntılı EEG (uyku dahil)
-
QEEG (Ayakta ve Sabote edilerek)
-
MRI ve fMRI
-
Antinöronal antikor testleri (anti-NMDA, GAD65, AMPAR)
-
CSF analizi (beyin omurilik sıvısı)
-
Nöropsikiyatrik değerlendirme
Tanı koymak bir “puzzle” gibidir. Her parça değerlidir. Özellikle çocuk nöroloğu, çocuk psikiyatrı ve immünoloji uzmanı ortak çalışmazsa, tablo eksik kalır.
7. Tedavi: Epileptikten Daha Fazlası Gerek
E_SBS tedavisi sadece epilepsi ilaçlarıyla mümkün değildir. Çünkü sorun sadece nöbet değildir; bağışıklık sistemine bağlı sinaptik bozulmadır.
Tedavi Bileşenleri:
-
Antiepileptik ilaçlar (valproat, levetirasetam gibi)
-
Elize’Y Tedavi Protokolü (rTMS)
-
İmmün tedaviler:
-
Kortikosteroidler
-
IVIG (damar içi immünoglobulin)
-
Plazmaferez
-
Rituksimab gibi monoklonal antikorlar
-
-
Psikiyatrik destek:
-
Ajitasyon ve halüsinasyonlar için antipsikotikler (düşük doz)
-
Bilişsel-davranışçı terapi (CBT)
-
Aile danışmanlığı
-
8. Eğitimde ve Sosyal Hayatta Elize: Görünmeyen Engel
Bu çocuklar okulda “yaramaz”, evde “inatçı”, sosyal çevrede “tuhaf” olarak etiketlenebiliyor.
Oysa gerçek şu: Beyinleri savaş veriyor.
Öğretmenlere Öneriler:
-
Aniden dalıp giden çocukları etiketlemeyin.
-
Konsantrasyon sorunları olanlara küçük molalar tanıyın.
-
Agresifleşen çocuklar için “ne oldu?” diye sorun. Suçlamayın.
Ebeveynlere Öneriler:
-
Davranış değişikliklerini kayıt altına alın.
-
“Bu bizim çocuğumuz değil” dediğiniz anlar varsa uzman arayışını başlatın.
-
Nörolojik + psikiyatrik görüşü bir arada alın.
9. Neden Elize? İsmin Arka Planı
“Elize”, Latince kökenli bir sözcük. Anlamı: “Tanrının vaadi” ya da “korunan, saklı kalan”. Türkçe’de ise Yeliz: “Çok değerli, ulu, yüce. Ferah, aydınlık, güzel.”
Bu sendromun adı bilerek seçildi. Çünkü bu çocuklar da aslında sistemin kıyısında kalmış ama dokunulmayı bekleyen küçük mucizeler.
10. Sonuç: Bir Sendromdan Fazlası
Elize Sendromu, sadece yeni bir tıbbi tanım değil. Aynı zamanda bir bakış açısı devrimi.
Epilepsiyi yalnızca motor nöbet olarak değil, zihinsel bir kırılma olarak da görmeye başlıyoruz.
Psikiyatrik belirtileri yalnızca “ruh hali bozukluğu” değil, nöroimmünolojik bir süreç olarak değerlendirmeye başlıyoruz.
Ve en önemlisi, çocuklarımızı daha iyi dinlemeyi, gözlemlemeyi öğreniyoruz.
Çağrı: Bu Makaleyi Okuyan Herkese
Eğer bir öğretmenseniz, bir çocuğun farklılığına daha dikkatli bakın.
Bir ebeveynseniz, davranış değişikliklerinin izini sürün.
Bir hekimseniz, gözlemi laboratuvar verisi kadar önemseyin.
Bir toplum bireyiyseniz, etiketlemek yerine anlamaya çalışın.
Çünkü her nöbet, her halüsinasyon, her ağlama nöbeti… sessiz bir yardım çağrısı olabilir.
Ve Elize, o çağrıyı duymakla başlar.