Truman Sendromu, kişinin hayatının gizlice kurgulanmış bir televizyon programı olduğuna, yaşanan olayların bu senaryonun bir parçası olarak geliştiğine ve etrafındaki insanların aslında oyuncu olduklarına dair inanç taşıdığı bir sanrısal bozukluktur. Bu kişiler, kameralarla izlendiğini, etrafındaki herkesin bu gizli yapımda rol aldığını düşünür. Bu inançlar genellikle yoğun kaygı, paranoya ve bozulan gerçeklik algısıyla birlikte seyreder. Kişinin günlük yaşamı, doğal olmaktan çıkar ve kişi hayatı yapay ya da kurgulanmış bir şekilde algılar.
Truman Sendromu Adını Nereden Alır?
Bu sendromun adı, 1998 yılında vizyona giren ve başrolünde Jim Carrey’nin oynadığı The Truman Show filminden gelmektedir. Filmde ana karakter Truman Burbank, doğduğu andan itibaren bir stüdyo ortamında yaşamaktadır ve tüm hayatı onun haberi olmadan kameralarla kaydedilmektedir. Çevresindeki herkes – ailesi, arkadaşları ve komşuları dahil – aslında birer oyuncudur. Zamanla Truman, hayatındaki gariplikleri fark etmeye başlar ve içinde bulunduğu gerçekliği sorgulamaya yönelir.
Bu filmden ilhamla, psikiyatrist Joel Gold ve filozof kardeşi Ian Gold, 2008 yılında bu tür sanrılara sahip bireyler üzerine yaptıkları klinik gözlemler sonucunda bu durumu “Truman Show Sendromu” olarak adlandırmışlardır. İlginçtir ki, filmin doksanların sonlarında vizyona girmesinin ve yıllar içinde reality şovların popülerliğinin artmasının ardından çok fazla insan Truman Show Sendromu yaşamıştır. Ancak bu durum, bazı insanların sendromu görmezden gelmesine ve hayal ürünü olduğunu düşünmesine neden olmuştur.
Truman Sendromu Gerçek Bir Psikiyatrik Bozukluk Mu?
Truman Sendromu, DSM-5’te yer alan resmi bir tanı değildir ancak klinik gözlemler bu tarz sanrılar taşıyan bireylerin sayısında artış olduğunu göstermektedir. Bu bireylerde sıklıkla derealizasyon, depersonalizasyon, çevreyle veya kendilik algısıyla bağlantının zayıflaması gibi semptomlara rastlanır. Bu durum, genellikle şizofreni, sanrısal bozukluk ya da şizoaffektif bozukluk gibi psikotik rahatsızlıklar içerisinde değerlendirilir.
Sanrılar ve Belirtiler
Sanrılar, kişinin gerçek dışı ancak sarsılmaz biçimde inandığı düşüncelerdir ve genellikle psikiyatrik bozuklukların bir belirtisidir. Bu inançlar çoğu zaman mantıkla çelişse de, kişi onları doğru kabul eder. En yaygın sanrı temalarından biri de zulüm sanrısıdır; yani bir kişinin takip edildiğine, komplo kurulduğuna inanması. Truman Sendromu da çoğu zaman bu tema etrafında şekillenir.
Truman Sendromu’nun başlıca belirtileri şunlardır:
Kişi:
-
Hayatının bir televizyon programı olduğuna inanır.
-
Etrafındaki kişilerin “oyuncu” ya da “figüran” olduklarını düşünür.
-
Yaşadığı olayların gizli bir senaryonun parçası olduğunu varsayar.
-
Kameralarla izlendiğini ve insanların onu kontrol ettiğini düşünür.
-
Bu inançlara hiçbir kuşku duymadan sıkı sıkıya bağlıdır.
Gold Kardeşlerin Bildirdiği Beş Vaka
Joel ve Ian Gold, bu sendromu yaşayan kişilerle ilgili beş dikkat çekici vaka paylaşmıştır. Bu bireylerin çoğu, The Truman Show filmiyle benzerlik kurarak, hayatlarının televizyon yayını haline getirildiğine inanmıştır.
Vaka 1 – “Bay A.”
Bay A., yaklaşık beş yıl boyunca kimseye söylemeden hayatının Truman Show’a benzediğine inanmıştır. 11 Eylül saldırılarının gerçekte yaşanmadığına inanan Bay A, İkiz Kuleler’in hâlâ yerinde durduğunu kendi gözleriyle görmek amacıyla New York’a seyahat etmiştir. Gözlerinin içine kamera yerleştirildiğini düşünmekte ve hastaneye yatırıldığında yönetmenle görüşmek istemektedir. Paranoyak tipte şizofreni tanısı almıştır.
Vaka 2 – “Bay B.”
Bay B., yaşamının sürekli kaydedildiğine ve bu kayıtların ulusal çapta yayınlandığına inanır. Özgürlük Heykeli’nin tepesinde tanımadığı bir kadınla buluşarak bu senaryodan kurtulmayı planlamıştır. Kendini milyonların ilgi odağı olarak görmekte, çevresindeki herkesin bu gösterinin oyuncusu olduğuna inanmaktadır. Yoğun umutsuzluk ve paranoya nedeniyle birkaç kez intihar girişiminde bulunmuştur. Şizoaffektif bozukluk (bipolar tip) tanısı almıştır.
Vaka 3 – “Bay C.”
Gazeteci olan Bay C., manik ve psikotik ataklar yaşamaktadır. Medyada gördüğü haberlerin kendisini eğlendirmek için kurgulandığına inanır. Arkadaşları ve iş arkadaşlarının da bu kurgusal oyunun içinde yer aldığını düşünür. Hastanede kaldığı sürede haberlerin gerçek olup olmadığını anlamaya çalışarak kaçmaya teşebbüs etmiştir. Psikotik özellikli bipolar bozukluk tanısı almıştır.
Vaka 4 – “Bay D.”
Bir reality şovda çalışan Bay D., kendisinin bu yayının asıl öznesi olduğunu düşünmeye başlamıştır. Kendi düşüncelerinin, ailesi tarafından desteklenen bir ekip tarafından yönetildiğine inanır. Bipolar bozukluk (manik epizot) tanısı almıştır.
Vaka 5 – “Bay E.”
Bay E., gizli servis tarafından takip edildiğine inanmakta, Noel Günü geldiğinde bu senaryonun sona ereceğini ve serbest kalacağını düşünmektedir. Dış dünyadan gelen tüm bilgilerin sahte olduğunu ve kendisi için özel olarak düzenlendiğini düşünür. Şizofreniform bozukluk ve metilfenidat kaynaklı psikotik bozukluk tanıları almıştır. Ayrıca DEHB ve depresyon öyküsü vardır.
Truman Sendromu, özellikle medya ve dijital çağın getirdiği gözetlenme temasının sanrısal algılarla birleşmesiyle ortaya çıkan modern bir fenomen olarak değerlendirilebilir. Her ne kadar ayrı bir psikiyatrik tanı olarak yer almasa da, ciddi psikotik bozuklukların bir belirtisi olarak ele alınması gerekir. Vakaların ortak noktası ise, bireyin çevresiyle ve gerçeklikle olan bağının ciddi şekilde bozulması, medya etkisinin sanrı içeriğine doğrudan şekil vermesidir.


