Travma Nedir?
Travma, bireyin sahip olduğu başa çıkma stratejilerine fazla gelen, aniden, beklenmedik bir biçimde gerçekleşen, organizmayı tehdit eden ya da organizmada yüksek dozda stres yaratabilen bir olay veya durumun ardından gerçekleşen psikolojik ve fizyolojik etkilerin bütünüdür. Travmatik durumlar ya da olaylar, organizmanın psikolojik veya fizyolojik bütünlüğüne doğrudan şekilde etki edebilen ve bireyde çaresizlik, kaygı, korku veya dehşet gibi duygulanıma neden olabilmektedir.
Travma, sadece bireysel anlamda düşünülmemelidir, kültürel ve toplumsal bağlamda da irdelenmesi gereken bir konudur. Bu sebeple anlaşılabilmesi için disiplinlerarası bir yaklaşım olmazsa olmazdır. Organizma, yaşadığı travmatik durumların ardından kaçınma, yeniden yaşantılama, uyarılmışlık hali gibi belirtiler geçirebilir ve bu durum birçok bireyde Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) gibi rahatsızlıklar gerçekleştirebilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Travma sonrasında gerçekleşen psikolojik etkilerin tarihi çok eski dönemlere kadar gidebilmektedir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu, organizmanın dayanabileceğinden daha ağır bir ruhsal travmanın ardından görülebilen, yaşanmış travmatik durumun tekrar hissedilmesi, travmatik olayı veya durumu zihninde tekrar anımsatacak durumlardan kaçınma gibi özgül belirtilerle yaşanılan bir psikolojik bozukluk türüdür.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu, 2. Dünya Savaşı’nın bitmesinin ardından literatüre girmeye başlamıştır. Bu bozukluk, erken erişkinlik dönemleri, romantik ilişkilerinde problemli veya boşanmış, bekar, sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan bireylerde daha sık görülebilmektedir. Risk faktörlerine fazla maruz kalmış bireyler (savaş, doğal afet veya çatışma benzeri durumlar) görülme oranı %58’lere kadar yükselebilmektedir (Özgen, 1999).
Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nun görülmesinde, karşılaşılan travmanın bireyde gösterdiği şiddet, nitelik, önceden karşılaşmış olduğu travmatik durumlar ve sonrasında karşılaştığı koşul ve belirtiler belirleyici olmaktadır. Ağır stresle karşılaşıldığında organizmanın bilgiyi değerlendirme yetisi bozulur ve yaşantının çözümlenmesi imkansız hale gelir.
Bilişsel davranışçı ekole göre böyle durumlarda korku ya da anksiyeteyle beraber kaydedilen yaşanmışlıklar, düşünce veya duygu kavramlarından herhangi birini uyaran faktörler hepsini aktif etmektedir. Bu olumsuz durum, Travma Sonrası Stres Bozukluğu’ndaki birçok belirtinin nedeni olarak düşünülebilmektedir.
TSSB’nin Temel Belirtileri
Bu rahatsızlığın belirtilerini kabataslak 3 başlık altında toplayabiliriz:
-
Travmatik olay veya durumların tekrarlı olarak yaşanması: Olayın yeniden ve canlı bir biçimde yaşanması durumudur.
-
Uyarılmada artış: Travma sonrası stres bozukluğunda organizmanın stresle karşılaştığında ilk cevabı olan uyarılma durumu artmış şekilde görülmektedir.
-
Kaçınma davranışları: Travmatik olayla ilişkili düşünce, duygu, kişiler, yerler ya da durumlardan bilinçli veya bilinçdışı olarak uzak durma eğilimini ifade eder.
DSM-V Travma Sonrası Stres Bozukluğu Tanı Kriterleri
DSM-V’ye göre Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) tanı kriterleri şu şekildedir:
A. Travmatik Olay (Maruz Kalma)
Kişi, aşağıdaki yollardan biriyle travmatik bir olaya maruz kalmış olmalıdır:
-
Gerçek ölüm ya da ölüm tehdidi, ciddi yaralanma ya da cinsel şiddete:
-
Doğrudan maruz kalma
-
Başkasının başına geldiğine tanık olma
-
Yakın bir aile üyesinin ya da arkadaşının başına geldiğini öğrenme
-
Travmatik olayın rahatsız edici ayrıntılarına tekrar tekrar maruz kalma
-
B. Travmatik Olayın Tekrar Yaşantılanması (En az 1 semptom)
Travmatik olayın bir ya da birden fazla şekilde sürekli tekrar yaşantılanması:
-
İstemsiz, müdahale edilemeyen anılar
-
Tekrarlayan travmatik rüyalar
-
Flashback (olay yeniden oluyormuş gibi hissedilmesi)
-
Travmayı hatırlatan tetikleyicilerle yoğun psikolojik sıkıntı
-
Bu tetikleyicilere karşı fizyolojik tepkiler
C. Kaçınma (En az 1 semptom)
Travmatik olayla ilgili uyarıcılardan sürekli kaçınma:
- Travmatik olaya ilişkin rahatsız edici anılar, düşünceler ya da hislerden kaçınma
- Travmayı hatırlatan dışsal hatırlatıcılardan kaçınma (yerler, kişiler, konuşmalar vs.)
D. Bilişsel ve Duygudurumda Olumsuz Değişiklikler (En az 2 semptom)
-
Olayın önemli yönlerini hatırlayamama
-
Kendine, başkalarına veya dünyaya dair olumsuz inançlar
-
Sürekli kendini veya başkalarını suçlama
-
Sürekli olumsuz duygudurum
-
İlgi kaybı veya hoşnutlukta azalma
-
Yabancılaşma hissi
-
Pozitif duygular yaşayamama
E. Uyarılma ve Tepkilerde Artış (En az 2 semptom)
-
Sinirlilik, öfke patlamaları
-
Aşırı tepki verme (irritabilite)
-
Hipervijilans
-
Abartılı irkilme tepkisi
-
Konsantrasyon güçlüğü
-
Uyku bozuklukları
F. Süre
Bozukluk en az 1 aydır devam ediyor olmalıdır.
G. İşlevsellikte Bozulma
Belirtiler, sosyal, mesleki ya da diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olmalıdır.
H. Başka Durumlarla Açıklanamama
Bozukluk, bir maddenin ya da başka bir sağlık durumunun etkilerine bağlı olmamalıdır.
Sonuç
Travma, bireyin psikolojik ve fizyolojik sınırlarını aşan, beklenmedik ve tehdit edici yaşantılar sonucunda gelişen çok yönlü bir olgudur. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), bireyin yaşam kalitesini derinden etkileyen önemli bir ruhsal sağlık sorunudur.
Travma sonrası stres bozukluğunun gelişiminde travmanın türü, süresi, bireyin önceki travmatik yaşantıları ve psikososyal destek sistemlerinin yeterliliği gibi birçok faktör belirleyici rol oynamaktadır (American Psychiatric Association, 2013). Özellikle savaş, doğal afet, şiddet gibi yoğun stres yaratan olaylara maruz kalan bireylerde görülme sıklığının artması, bu bozukluğun hem klinik hem de toplumsal açıdan önemini ortaya koymaktadır.
Bilişsel davranışçı kuramın vurguladığı gibi, travmaya ilişkin anıların olumsuz duygularla birlikte işlenmesi, tetikleyici uyaranlara karşı duyarlılığı artırmakta ve TSSB belirtilerinin devamlılığını sağlayabilmektedir (Beck, 2011; Örselen, 2022).
Sonuç olarak, travma ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)’nin çok boyutlu doğası, disiplinlerarası bir yaklaşımı gerekli kılmaktadır. Bu olgunun anlaşılması, tanılanması ve tedavi edilmesinde bireysel, toplumsal ve kültürel dinamiklerin birlikte ele alınması hem önleyici hem de iyileştirici müdahalelerin etkinliğini artıracaktır.
Kaynakça
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). https://doi.org/10.1176/appi.books.9780890425596
Aker, T., & Önen, P. P. (2006). Travma sonrası stres bozukluğu. Turkiye Klinikleri Journal of Internal Medical Sciences, 2(12), 52-63.
Beck, J. S. (2011). Bilişsel davranışçı terapi: Temel ilkeler ve uygulama. (Çev. Gökben Hızlı Sayar). Psikonet Yayıncılık.
Bolu, A., Erdem, M., & Öznur, T. (2014). Travma sonrası stres bozukluğu. Anatolian Journal of Clinical Investigation, 8(2).
Özgen, G. (1999). Travma sonrası stres bozukluğu: Tanım, epidemiyoloji ve klinik özellikler. Türk Psikiyatri Dergisi, 10(3), 203–212.
Örselen, M. (2022). Travma sonrası stres bozukluğu ve tedavi yaklaşımları. Psikoloji Güncesi, 5(2), 45–57.
Özgen, F., & Aydın, H. (1999). Travma sonrası stres bozukluğu. Klinik Psikiyatri, 1(34-41).


