Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Travmanın Kaynağı Fark Yaratır mı?

İnsan ve Doğa Kaynaklı Travmaların Ruhsal İzleri

Bazı olaylar, bireylerin yaşamını ‘öncesi’ ve ‘sonrası’ olarak ikiye bölecek düzeyde derin etkiler yaratır. Bazen bu olay bir depremin yıkıcılığıdır, bazen ise bir insanın diğerine yönelttiği şiddetin izidir. Travma; kişinin kendini çaresiz, korku ve dehşet içinde hissetmesine neden olan, sıradan baş etme yollarını yetersiz bırakan olaylar için kullanılan bir kavramdır. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ise bu tür olaylardan sonra gelişebilen ve bireyin yaşam kalitesini ciddi biçimde etkileyebilen psikiyatrik bir durumdur; ancak her travmatik olay TSSB ile sonuçlanmayabilir. Ayrıca her travmanın ruhumuzda bıraktığı iz aynı değildir; yaşanan olayın doğal bir felaket mi, yoksa insan eliyle yaratılmış bir yıkım mı olduğu, etkilenme ve ruhsal iyileşme sürecinin seyrini değiştirebilir.

Doğa Kaynaklı Travmalar

Doğa kaynaklı travmalar, bireyin kontrolü dışında meydana gelen olayları ifade eder. Depremler, sel, fırtına, yangın gibi doğal afetler bu kategoriye girer. Bu tür travmalar genellikle ani ve yıkıcıdır; yaşam alanlarını tehdit eder ve ciddi kayıplara yol açabilir. Doğa kaynaklı travmalarda psikolojik etkiler çoğunlukla yaşanan yıkım ve kayıpların yoğunluğuna bağlıdır.

Araştırmalar, doğal afetlerde coğrafi konumun psikiyatrik riskleri etkilediğini göstermektedir. Örneğin, afet merkezine yakın bölgede yaşayan bireylerde TSSB riski daha yüksek bulunmuştur (Binbay ve ark., 2014). Bununla birlikte, kişinin travmaya hazırlıksız yakalanması, sevdiklerini kaybetmesi ve tekrarlayan hatırlatıcı yaşantılara maruz kalması, travmanın şiddetini artıran diğer önemli faktörlerdir (Bolu, Erdem ve Öznur, 2014).

Travmanın bir diğer kaynağı olan insan eliyle gerçekleşen travmalar, farklı psikolojik mekanizmalar ve duygusal yükler taşır.

İnsan Kaynaklı Travmalar

İnsan kaynaklı travmalar, kasıt, ihmal veya saldırı sonucu meydana gelir. Savaş, terör saldırıları, aile içi şiddet ve cinsel istismar bu tür travmalara örnek oluşturur. İnsan eliyle meydana gelen travmalar, mağdurda yalnızca korku ve çaresizlik yaratmakla kalmaz, aynı zamanda insana olan güvenin sarsılmasına da yol açar.

Araştırmalar, insan kaynaklı travmalarda maruz kalınan şiddetin boyutunun ve bireyin ruhsal geçmişinin TSSB riskini artırdığını göstermektedir (Binbay ve ark., 2014). Örneğin, yerinden edilme, yakın kaybı veya fiziksel saldırı mağdurları, doğa kaynaklı travmalara kıyasla farklı biçimlerde psikolojik etkiler yaşayabilir. İnsan kaynaklı travmaların yarattığı ihanet duygusu ve kasıt bilinci, travmanın iyileşme sürecini karmaşıklaştırabilir ve daha uzun süreli destek gerektirebilir.

TSSB’nin Travma Türlerine Göre Dağılımı

TSSB, özellikle afetler gibi büyük travmaların ardından en sık görülen ruhsal sorunlardan biridir. Ayrıca, insan müdahalesiyle gerçekleşen travmatik olaylarda TSSB gelişme riskinin daha yüksek olduğu belirtilmektedir (Breslau, Davis, Andreski, ve ark., 1997, akt.: Bolu, Erdem ve Öznur, 2014).

Travmanın kişi için öznel bir anlam taşıması, maruziyet süresinin uzunluğu, hazırlıksız yakalanmak, olayın katastrofik (yıkıcı) boyutta olması, doğal bir afetten çok insan eliyle oluşması, kişinin ölüm tehlikesi yaşaması, kayıp yoğunluğu ve travmanın çeşitli şekillerde yeniden yaşanması veya hatırlanması gibi faktörler, travmanın etkisini artırmaktadır (Sungur, 1999; Kılıçoğlu, 2007).

Geniş çaplı bir derlemede, afetler sonrası TSSB oranları incelenmiş; insan kaynaklı ya da teknolojik afetlerden sonraki ilk bir–iki yılda TSSB’nin %25 ile %75 arasında görüldüğü, doğal afetlerden sonra ise bu oranın %5 ile %60 arasında kaldığı bildirilmiştir (Galea, Nandi ve Vlahov, 2005, akt.: İkizer ve Gül, 2017).

Bu bulgular bize şunu göstermektedir: Yaşanan travmanın kaynağı, ruhsal yaralanmanın derinliğini belirleyen güçlü bir faktördür. İnsan eliyle gerçekleşen felaketlerde güven duygusu da yara aldığı için toparlanma çoğu zaman daha uzun ve daha zordur.

Travma Sonrası Destek Önerileri

Travmanın ardından ruhsal yaraların onarılması zaman alır; ancak doğru destek, bu süreci kolaylaştırabilir.

Erken Müdahale

İlk gün ve haftalarda temel ihtiyaçların karşılanması (barınma, güvenlik, gıda) kadar psikososyal destek de önemlidir. İnsanların duygularını ifade edebileceği, güvenli paylaşım alanları iyileşmeyi hızlandırır.

Sosyal Destek Ağları

Aile, arkadaş ve topluluk desteği, travma sonrası ruhsal sorunları hafifletir. Özellikle insan kaynaklı travmalarda yalnız olmadığını bilmek, güven duygusunun yeniden inşasına yardımcı olur.

Profesyonel Yardım

TSSB belirtileri; olayı tekrar tekrar yaşama, kaçınma, aşırı tetikte olma ve uyku veya dikkat sorunları gibi durumlar, uzun süre devam ediyorsa mutlaka profesyonel yardım alınmalıdır. Psikoterapi (özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi [BDT], Eye Movement Desensitization and Reprocessing [EMDR]) ve bazı durumlarda ilaç tedavileri etkili olabilir.

Toplum Temelli Müdahaleler

Grup çalışmaları, psikoeğitim, afet sonrası ruh sağlığı merkezleri, kriz hatları gibi uygulamalar hem bireysel hem toplumsal düzeyde koruyucu etki yaratır.

Sonuç

İnsan kaynaklı travmaların genellikle daha ağır ruhsal sonuçlara yol açtığı görülmektedir. Çünkü bu tür olaylarda yalnızca yaşam değil, temel güven duygusu da sarsılır. Doğal afetler ise büyük bir belirsizlik ve kontrol kaybı yaratır; ancak genellikle failin olmaması ve toplumun daha hızlı kenetlenmesi, iyileşme sürecini bazı durumlarda kolaylaştırabilir.

Travmanın kaynağını doğru anlamak, travma sonrası destek programlarını planlarken kritik öneme sahiptir. Kimileri için güvenin yeniden inşası, kimileri için kaybın yasını tutabilmek en temel ihtiyaçtır. Erken müdahale, güçlü sosyal destek ağları ve gerektiğinde profesyonel ruh sağlığı hizmetlerine erişim, her iki travma türünde de ruhsal iyileşme sürecinin en önemli adımlarıdır.

Kaynakça

Binbay, T., Direk, N., Aker, T., Akvardar, Y., Alptekin, K., Cimilli, C., Çam, B., Deveci, A., Gültekin, B. K., Şar, V., ve Ulaş, H. (2014). Türkiye’de psikiyatrik epidemiyoloji: Yakın zamanlı araştırmalarda temel bulgular ve gelecek için öneriler. Türk Psikiyatri Dergisi, 25(4), 264–281.
Bolu, A., Erdem, M., ve Öznur, T. (2014). Travma sonrası stres bozukluğu. Anatolian Journal of Clinical Investigation, 8(2).
İkizer, G., ve Gül, E. (2017). Afetlerin yetişkinler üzerindeki psikososyal etkileri. Türkiye Klinikleri Psychology-Special Topics, 2(3), 172–179.
Kılıçoğlu, A. (2007). Stres ve beyindeki etkileri: Bir gözden geçirme. New Symposium Journal, 45(3), 134–140.
Sungur, M. Z. (1999). İkincil travma ve sosyal destek. Klinik Psikiyatri, 2, 105–108.

Sevgi Yılmazer
Sevgi Yılmazer
Sevgi Yılmazer, travma psikolojisi ve nöropsikoloji alanlarına ilgi duyan bir psikologdur. Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olan Yılmazer, lisans eğitimi süresince Türk Psikologlar Derneği Afet, Kriz ve Travma Komisyonu’nda kolaylaştırıcı olarak aktif görev almıştır. Ayrıca Hacettepe Üniversitesi Nörobilim Topluluğu Sosyal Etkinlik Komisyonu’nda yer almıştır. Eğitim sürecinde TSSB, BDT ve EMDR terapisi üzerine akademik içerikli sunum ve literatür incelemeleri gerçekleştirmiştir. Malatya’daki konteyner kentlerde gönüllü saha çalışmalarına katılarak afet sonrası psikososyal destek sağlama konusunda deneyim kazanmıştır. Mesleki yaklaşımında bütüncül bakış açısını önemseyen Yılmazer, travma alanında uzmanlaşmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar