Türkiye, tarihi süresince çokça doğal felaketler ve kriz yaşamış bir coğrafya olarak bilinmektedir. Üstelik son senelerde artış göstermiş olan depremler ve ciddi orman yangınları, yalnızca maddi olarak kayıplar yaratmakla kalmamış aynı zamanda toplumun psikolojik yapısında da derin izler ortaya çıkarmıştır. Yaşanan bu tarz olaylar, kişilerin yaşamış olduğu travmalardan öte, toplumun büyük bir kısmında ortak bir ruhsal yara açan kolektif travmalara dönüşür. Kolektif travma dediğimiz durum ise, geniş bir grup insanın aynı zaman diliminde birbirine benzer acılar ve belirsizlik durumlarıyla baş başa kalması sonucu gerçekleşen toplumsal bir sarsıntıdır (Alexander, 2004). Bu yazıda, Türkiye’de gerçekleşen son krizler bağlamında kolektif travmanın ortaya çıkarttığı etkiler ve Türk toplumunun bu zorlu süreçlerle nasıl başa çıktığı ele alınacaktır.
Depremler ve Toplumsal Ruh Sağlığı
Türkiye’nin çok ciddi doğal afetlerinden biri olan depremler, toplumun ruh sağlığını ciddi derecede etkilemektedir. 1999 Marmara Depremi, 2020 İzmir Depremi ve 2023 Kahramanmaraş Depremi gibi büyük felaketler, yüzlerce insanımızın yaşamlarını yitirmesine neden olurken, geride kalanlar için de psikolojik sorunlar yaşatmıştır. Depremin ardından yaşanan ve gözlenen kaygı, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi hastalıklar, yalnızca kişileri değil aynı zamanda toplumumuzu da etkilemekte olan bir sağlık problemi haline dönüşmüştür (Kılıç & Ulusoy, 2003). Bu durumlar, deprem gibi felaketlerin yalnızca fiziksel olarak değil aynı zamanda psikolojik bir boyutunun da olduğunu gösterir.
Orman Yangınları ve Kolektif Yas
2021 yılında başlayan yüksek orman yangınları da benzer bir şekilde insan psikolojisini oldukça derinden etkilemektedir. Yaşanan bu yangınların sonucunda birçok insanımız hem yaşam alanlarını yitirmiş hem de toplumumuzda büyük bir kesimi ilgilendiren yas duygusu oluşturmuştur. Tabi aynı zamanda bu tarz felaketlerde milletimiz arasında birlik ve beraberlik, yardımlaşma gibi durumlar artış göstererek, kolektif travma sonrası iyileşme döneminin bir parçası olmuştur (Şimşek, 2022).
Kolektif Travmanın Toplumsal Yapıya Etkisi
Kolektif travma, kişilerin sosyal dokusuna zarar verir; hissedilen güven duygusunu zedeler ve gelecek için beslenen umutları eksiltir. Erikson (1994), kolektif travmanın toplumsal yapıyı ne derecede etkilediğini araştırarak, bunun yalnızca kişisel değil toplumsal da bir yara olduğuna dikkat çekmiştir. Kriz süreçlerinde yaşanan bilgi kirliliği ve eksikliği, belirsizlik, güvensizlik, toplumlardaki korku ve kaygı durumlarında artış gösterebilir (Boyraz & Legros, 2020). Bu durumda gerçekçi ve şeffaf bilgi sunumu, toplumun psikolojik dayanıklılık seviyesini güçlendirmede ciddi bir rol oynar. Özellikle kriz anlarında liderlik ve kamu kurumlarının güvenilir iletişimi gerçekleştirmesi panik durumunu azaltmada etkili olabilir.
Toplumsal Dayanıklılık ve İyileşme Süreci
Fakat bazı toplumlar yaşanılan felaketlerden güçlenerek çıkabilirler. Toplumun psikolojik dayanıklılığı, bu zorlu süreçlerde milletimizi bir arada tutan ve iyileşmeyi mümkün kılan bir süreçtir (Kirmayer ve ark., 2011). Türkiye’de yaşanılan krizlerden sonra ortaya çıkan gönüllü yardım hareketleri, psikososyal müdahale çalışmaları ve sosyal dayanışma da bu dayanıklılığa örnek olabileceklerdendir.
Medya, Dijital Platformlar ve Travmanın Yönetimi
Dijital platformlar ve medya, kolektif travmanın şekillenmesinde ciddi bir öncülükte bulunur. Dürüst ve dengeli bir bilgi aktarımı, toplumların birlikteliğini desteklerken; çok ve yalan bilgiler de kaygıya neden olabilir (Mussa, 2024). Bu sebeple felaket dönemlerinde medya okuryazarlığı ciddi bir önem taşımaktadır. Medya kullanıcılarına gereken bilginin verilmesi, onların bilinçlendirilmesi, hatalı bilgilerin yayılmasını engelleyerek toplumsal dayanıklılıka bir katkıda bulunabilir.
Sonuç: Psikososyal Müdahale ile Güçlenen Toplumlar
Sonuç olarak, Türkiye’de gerçekleşen bu doğal afetler ve yaşanan öbür felaketler, kolektif travmanın toplum üzerindeki etkisini açıkça göstermektedir. Toplumsal destek durumlarının güçlendirilmesi, güvenlerin yeniden kazanılması ve ortak anlam oluşturma süreçleri, toplumsal dayanıklılık ve iyilik halinin oluşması için temel taşlardır. Bir oldukça, birlik oldukça ve beraber hareket edildikçe, travmanın ortaya çıkarttığı yaralar iyileştirilir ve toplum daha da güçlü bir şekilde geleceğe hazır hale getirilir. Özellikle psikososyal müdahalelerin sistematik olarak uygulanması ve kriz yönetimi stratejilerinin geliştirilmesi, toplumun travmaya karşı daha dirençli olmasını sağlayacaktır.
Bu bağlamda, yaşanan her felaketten sonra yalnızca acılar değil, öğrenilen tecrübeler de kalıcı hale gelir. Toplumlar bu tarz yaşantıların ardından hem kişisel olarak hem de kurumsal olarak da daha tecrübeli olmanın alternatiflerini ararlar. Türkiye özelinde, yaşanılan afetlere yönelik psikososyal müdahale planlarının daha da sistemli bir noktaya getirilmesi, belediyeler gibi yerel yönetimlerin bir afet karşısında hızlı geri dönüşe geçebilmesi ve toplum temelli ruh sağlığı hizmetlerinin kuvvetlendirilmesi büyük bir önem arz etmektedir. Eğitim kuruluşlarında travma bilincinin artırılması ve medya etiği noktasında vatandaşların bilinçlendirilmesi, kolektif travmalara karşı daha güçlü bir gelecek inşa edilmesine katkı sunacaktır.
Kaynakça
-
Alexander, J. C. (2004). Toward a theory of cultural trauma. In J. C. Alexander et al. (Eds.), Cultural trauma and collective identity (pp. 1–30). University of California Press.
-
Boyraz, G., & Legros, D. N. (2020). Coronavirus Disease (COVID-19) and traumatic stress: Probable risk factors and correlates of posttraumatic stress disorder. Journal of Loss and Trauma, 25(6-7), 503–522.
-
Erikson, K. (1994). A new species of trouble: The human experience of modern disasters. W. W. Norton & Company.
-
Kılıç, C., & Ulusoy, M. (2003). Psychological effects of the November 1999 earthquake in Turkey: An epidemiological study. Acta Psychiatrica Scandinavica, 108(3), 232–238.
-
Kirmayer, L. J., Sehdev, M., Whitley, R., Dandeneau, S. F., & Isaac, C. (2011). Community resilience: Models, metaphors and measures. Journal of Aboriginal Health, 5(1), 62–117.
-
Mussa, H. (2024). The role of media in shaping collective trauma during crises. Crisis Communication Journal, 12(2), 88–105.
-
Şimşek, M. (2022). Orman yangınlarının psikososyal etkileri ve toplumsal dayanışma. Afet Psikolojisi Dergisi, 4(1), 55–70.