Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Toksik Pozitivite Tuzağı: Ruhsal Kaçınmadan Gerçek İyileşmeye

Toksik pozitiflik, her koşulda olumlu düşünmeyi ve hissetmeyi dikte eden, duyguların doğallığını yok sayan zihinsel bir tutumdur. Kişi sevgi ve barış gibi kelimelerin ardına saklanır. Oysa bu şekilde yaşamın ve duyguların çeşitliliği yadsınır. Klinik psikolog Jamie Long & terapist Samara Quintero bu yaklaşımı duygusal geçersizleştirme (emotional invalidation) olarak adlandırır. Başka bir deyişle, kişiler pozitiflik adına tüm doğal duygulanımları, gerekli tartışma alanlarını yasaklar. Ne var ki diyaloglarla çevrelenen tartışmalar, sorunların tanımlanması ve çözümlenmesi için sağlıklı zeminler kurar. Nitekim toksik pozitifliğe maruz bırakan kişiler, kendileri dışındakileri her an uyumlu olmaya zorlarlar. Bu tutum, sevgi ya da barışın dili olamayacak kadar sahtedir ve bir duygusal manipülasyon biçimidir.

Spiritüellik, Ruh ve Psikoloji Arasındaki Ayrım

Spiritüellik kelimesi, Türkçeye Fransızca kökenli “spiritualité” sözcüğünden geçmiştir. Sözcüğün etimolojisine baktığımızda ruh, yaşam esini, nefes anlamlarındaki “spiritus” ve nefes almak anlamındaki fiil hal “spirare” köküyle karşılaşırız. Sözcüğün bu anlamı, yeni çağ (new age) yaklaşımların da kaynağındadır ve psikoloji biliminde kullanılan “ruh”dan (psyche) tamamen farklıdır. “Ruh” psikoloji bağlamında bilinç, bilinçdışı, düşünce, duygu, algı gibi zihinsel süreçleri ifade eder. Somut olmasalar da beynin işlevleriyle ilişkilidirler ve ölçülebilirdirler. Oysa spiritüellik, kişisel inançlara dayanır ve kanıtlanabilir değildir. Bu da günümüzde pek çok karmaşıklığa neden olur. Örneğin, iklim krizi gibi insanların dünyayı domine etme çabasından kaynaklı olarak meydana getirdiği olguların gerçekliği yadsınabilir.

Psikoloji bilimi bağlamındaki ruh, kişinin ya da toplulukların sağaltımı için temel oluştururken spiritüellik, bu yapının zarar görmesine neden olma potansiyeli taşır. Öte yandan kendisinin spiritüel olduğunu iddia eden kişilerin çoğunun uyuşturucu bağımlısı olması ve hatta bağımlı olduğunu reddetmesi de tesadüf değildir. Psikoloji, duyguların ve olguların olduğu halleriyle deneyimlenmesini, kabulünü öne çıkarır. Spiritüel yaklaşımlar zaman zaman duygusal iyilik haline katkı sağlayabilir fakat kalıcı çözülmeler konusunda yetersiz kalır. Bunun yanı sıra, kendi duygularını ve dünyanın mevcut sorunlarını iyileştirmek üzere sorumluluk almaktan kaçınmak için zemin hazırlayabilir. Makale boyunca toksik pozitiflik ve spiritüel iyilik halinin ortaklıkları ile sahte iyimserlik kaçınganlığı üzerinde duracağız. Sonuç olarak spiritüel kandırmacaların işleyişlerini ifşa ederken, bilgi ve deneyim temelli yüzleşmelerin olumlu etkilerini açığa çıkaracağız.

Toksik Pozitifliğin Dayandığı Mekanizmalar ve Sonuçları

Yaşamı, olguları ve duyguları değişmez bir biçimde olumsuz olarak algılamak kadar, hep olumlu olarak değerlendirmek de sağlıksızdır. Bu çaba, fazlalıkların ayıklanmadan bodrum katına tıkılması ya da tozların halının altına süpürülmesine benzer. Problemleri anlık olarak göz önünden kaldırmak, birikerek daha büyük sorunlar haline gelmelerine neden olur. Bu örnekte olduğu gibi kişi, olumsuz durumları görmezden geldikçe, zamanla çeşitli psikolojik sıkıntılar yaşar. Gerçekçi çözümler üretmeyi engelleyen mekanizmalar ve sürekli pozitif olmaya çalışmak kişiyi yorarak duygusal tükenmişlik hissettirir. Maskelenen duygular, depresyon veya anksiyete bozukluklarına zemin hazırlayabilir. Öte yandan, gerçek hislerin paylaşılmaması, sosyal ilişkiler açısından da sıkıntılar meydana getirir. Bu şekilde kişi samimi ilişkiler kurmakta başarılı olamaz. Toksik pozitif tutumlar, problem çözme yeteneği zayıflayan kişilerde öz-şefkat eksikliği olarak da vuku bulur. Bu şekilde dışarıdan güçlü gibi görünen kişiler, kendilerini ve çevrelerini zihinlerindeki ideale uydurmaya çalıştıkça başarısız olarak derin bir özgüvensizlik yaşarlar.

Kronik stresle beraber bağışıklık sistemi zayıflar ve beraberinde fiziksel hastalıklar meydana gelebilir. Oysa “hayat çok güzel” gibi basmakalıp cümlelerle kendimizi kandırmak yerine, dünyadaki ve ilişkilerdeki şiddet dinamiklerinin farkında olmak gerekir. Nitekim hayatı güzelleştirmenin yolu paradoksal olarak, önce onu olduğu haliyle idrak edebilmekten geçer. Tabii ki bu, kendi kabuğumuzda “yaşadığımızı zannederek” ve oturduğumuz yerden olumlama yaparak gerçekleşmez. Yaşam ancak hata yapma ve onlardan ders alma cesareti gösterdiğimizde söz konusudur. Diğer türlüsü sadece yerinde sayan donuk yaşam simülasyonlarıdır. Buna göre, “durgun suda zehir olur ya da akan suda zehir olmaz” sözlerini hatırlayabiliriz. Oysa su yavaş ya da hızlı aksın, hem kendisini temizler hem de çevresindeki taşı ve toprağı şekillendirir. Kararlı hareketler en katı materyalleri, bireysel veya toplumsal yapıları dönüştürebilir.

Spiritüel Katılık, Huzur Yanılsaması ve Ötekileri Kontrol Etme Arzusu

Psikolog John Welwood’un ruhsal atlama (spiritual bypassing) teorisinde ifade ettiği şekilde bazı insanlar derin duygusal çatışmalarını, spiritüel inançlarının ardına saklar. “Üzülme, sinirlenme, takılma” gibi komutlar, doğal duygulanım yollarını tıkar. Oysa sağlıklı olan, tüm duygulanımları olduğu haliyle deneyimlemek ve zamanla bunları yönetme becerisi geliştirmektir. Baskılanmayan duygular, düşünceler özgürce aktığında ve kişi bunları farkındalıkla gözlemlediğinde kendisini tanımaya başlar. Süreç içerisinde kontrol mekanizmaları erir ve kişi deneyim kazandıkça eylemleri üzerinde ustalaşabilir. Aktivist yazar Barbara Ehrenreich’in Bright-Sided (aşırı iyimserlik) kitabında aktardığı gibi, her durumda olumlu tarafı görme çabası esasen gerçekçi olmayan toksik pozitif bakışa tekabül eder. Yeni çağ (new age) akımları, gücü düşünceye indirgeyerek, emek olgusunu değersizleştirir. Dünyada somut olarak karanlık (siyah, gri), aydınlık (beyaz, sarı) ve nice farklı ton vardır. Bu kadar geniş bir spektrum içerisinde sadece aydınlık olana, güneşe takılı kalmak zamanla deride lezyonlar oluşmasına ve görme kaybına neden olur. Yalnızca karanlıkla ilgilenmek de başka sorunlar meydana getirir. Oysa alacakaranlık, mavi, yeşil, metalik yani tüm renk ve tonları bir gözlemci olarak deneyimleyebilmek, temelsiz ve bulanık spiritüelliğin aksine gerçek bilgeliği açığa çıkarır. Bu sebeple mezbahalar, hapishaneler, yoksulluk, psikolojik ve fiziksel şiddet, acıyı üreten sistemler ve insanlar yokmuş gibi davranmak, onları beslemek dışında bir şeye hizmet etmez. Şair Rainer Maria Rilke’nin de ustalıkla ifade ettiği gibi “yaşamın korkunç yanlarına” da evet demek gerekir. Bu kabul, içsel çatışmaların sona ermesine ön ayak olur. Artık neyle karşı karşıya olduğumuzu veya neyi üretmekte olduğumuzu açık seçik idrak edebildiğimize göre şarj ettiğimiz enerjimizi onu iyileştirmek için kullanabiliriz.

Gerçeklerle Yüzleşmenin Sağaltıcı Etkisi ve Esneklik

Katı olan, esneyemeyen kırılır. Bizlere gerekli olan mutluluk kadar öfkeyi, iyilik kadar kötülüğü ve daha nice olumlu, olumsuz, nötr olguyu, duyguyu tanıyabilmektir. Bunları kendimizde, eylemlerimizde ve düşüncelerimizde oldukları haliyle gözlemleyebilirsek, onları üretmemenin yollarını da keşfedebiliriz. Hiçbirinde yuva yapmadan, donmadan, esnek bir biçimde eyleyebildiğimizde, çevik manevralarla faydalı eylemlerde bulunabiliriz. Şekillenebilir olmak, şekillendirebilmek, esnek olabilmek de esnetebilmeye karşılık gelir. Psikolog Mihaly Csikszentmihalyi’nin “zamanın unutulduğu yoğun odaklanma” yani akış hali (flow state), sürekli şikâyet etmek veya temelsiz aforizmaları tekrar etmek yerine yaratım sürecine dalmayı vurgular. Logoterapinin kurucusu Viktor Frankl’a göre acıdaki anlamı keşfetmek, başkalarına da ilham olmak anlamına gelir. Kendimizden taşabildiğimizde, birbirimizle gerçek ilişkiler kurmayı ve dayanışma göstermeyi öğrenebiliriz.

Kaynakça:

  • Frankl, V.E. (2020). İnsanın Anlam Arayışı. Okuyan Us Yayın.

  • Long, J. (2023). The Opposite of Toxic Positivity: A Compassionate Guide to Emotional Validation. HarperCollins.

  • Quintero, S. & Long, J. (2022). The Toxic Positivity Detox: How to Stop Suppressing Emotions and Start Healing. New Harbinger Publications.

  • Csikszentmihalyi, M. (2015). Yaratıcılık: Akış ve Psikoloji (Çev. M. Moralı). Okuyan Us Yayınları.

Ejder Atlas Akmaner
Ejder Atlas Akmaner
Ejder Atlas Akmaner, çok branşlı (multidisipliner) danışman ve yazar olarak, felsefi, psikolojik ve somatik danışmanlık alanlarında kapsamlı deneyime sahiptir. Arkeoloji ve felsefe lisansını çift ana dal, karşılaştırmalı edebiyat yüksek lisansını tezli olarak tamamlamıştır. Dünyanın önde gelen platformlarından aldığı eğitimlerle, logoterapi, zen terapi, terapötik felsefe, sanat ve bütünleştirici beden-zihin eğitimi (mindfulness, yoga, qigong) alanlarında uzmanlaşmıştır. Akademik çalışmalarına devam eden Akmaner, internet sitesi Ejderhane ve uluslararası dijital platformlar aracılığıyla danışanlarına ve okuyucularına ulaşıyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar